• kent ozanlarında tibet agırtan tarafından seslendirilen bir sarkı. ben arabesk bulmustum sarkıyı. arabeske taparım o ayri, ama olmus mu bu albumde o konu tartisilir.
  • artık piyasada bulunmayan, kent ozanları toplamasında yer alan tibet ağırtan şarkısı...

    bulamayanlar için maximum rock'ta şimdi geliyor, kaydedilsin diye
  • (bkz: #1344809) (burda da geçer bu laf...)
  • (bkz: sözlerini de yazayım tam olsun)

    "sıcacık yatağında
    bebeğin kucağında
    sevdiğin yanında
    düşündün mü?

    yemeğin tabağında
    suyun bardağında
    ya onları
    düşündün mü?

    hiç düşündün mü
    onların yediğini
    onların içtiğini
    onların kokladığını?

    hiç düşündün mü
    onların giydiğini
    onların gördüğünü
    onların güldüğünü?

    düşündün mü?

    neden sokaktalar ?
    neden korumasız?
    kimsesiz sevgisiz
    düşündün mü?

    neden konuşuruz
    neden tartışırız
    hiçbir şey yapmadan
    düşündün mü?

    hiç düşündün mü
    onların yediğini
    onların içtiğini
    onların kokladığını?

    hiç düşündün mü
    onların giydiğini
    onların gördüğünü
    onların güldüğünü?

    hiç düşündün mü
    onların güldüğünü
    onların eğlendiğini
    ya da sevindiğini?

    hiç düşündün mü
    kimin seçimi bu
    seçim onların mı
    yoksa bizlerin mi?

    düşündün mü?"

    ben düşündüm; siz de düşünün..
  • hiç düşündün mü, ben kimim, neyim? nereden gelmişim, nereye gidiyorum?
    şu koca dünyadaki yerim nedir? onları biliyor musun sen?
    şu yedi senedir, durmadan kan kusan bir tüfeğim. soyguncuyum, katilim, hapishane firarisiyim. bir kanun kaçağıyım.
    jandarma peşimde, hakkımda vur emri var. yakalasalar asacaklar.
    yedi senedir diyar diyar gezip, baş kesen cellat.
    niye celladım? niye sıcak evinde oturan, 300 liralık bir memur değil?
    niye büyük şehirde üçkağıtçılık yapan bir avukat değil?
    niye dükkanını saat altıda kapatıp rakısını içmeye giden bir doktor değil?
    niye tüccar değilim, şoför değilim? niye afyon kaçakçısı değilim?
    çünkü sekiz sene önce siirt'in bir köyüne gelen, içi memleket sevgisiyle, heyecanıyla dolu, gözü pek bir öğretmen... bir karım vardı. yeni evlenmiştik.
    mutluluk dedikleri belki o günlerdeydi. sonra birden her şey bitti.
    o hiç aklımdan çıkmayacak güzel günler, bir daha geri gelmemek üzere gitti.
    bir gece eşkiyalar bastı köyü ve benim karımı beraberinde götürdüler.
    dokuz ay dağlarda eşkiyalarla kaldı. sonra bir gün ölüsünü getirdiler köye. intihar etmiş.
    ansızın, her şeyin manası değişti. sevmenin sınırsızlığını, acının sınırsızlığını, öfkenin sınırsızlığını anladım. yaşamak çekilmez bir yüktü artık. insanları sevmiyordum.
    kendimi dağlarda buldum sonra. kan kusan bir silahtım. eşkiya avına çıkmıştım. ilk yakalandığımda 11 kişi öldürmüştüm.
    idama mahkum edildim, hapishaneden kaçtım. ve kan, barut ve öfke içinde yedi yıl geçti. öldürdüğüm adamların sayısını unuttum ama... karım hala aklımda. her gün, her saat her dakika. çünkü her şey onunla güzeldi.
    ne demek istediğimi anladın mı? karım için geldim buraya. eşkiyalar dağa kaldırdı diye kabul etmediğin karım için. erkeklik onuruna dokundu değil mi?
    asıl erkeklik, onu bu acı içinde yalnız bırakmamaktır.

    https://soundcloud.com/aspertuta-1/h-d-nd-n-m
  • bir silgi olsaydın, ne silmek isterdin?
    hatalarını mı yoksa kötü anılarını mı?
    yoksa başarısızlıklarını mı?
    kalem olsaydın, kimi eklemek isterdin hayatına?
    seni dinleyecek birini mi?
    sana küçük mutluluklar yaşatanları mı?
    yoksa her daim yanında olanları mı?
    şimdi durup bir düşün, neler eklemek isterdin?
    neler silmek isterdin?

    nazım hikmet ran
  • `------------------------------`
    bu entry anadolu bağlama ezgileri ve etkileyici bir ses ile okunmalıdır
    `------------------------------`

    hiç düşündün mü?

    diğer ülkeler teknolojiye yatırım yaparken senin ülkenin azıcık mal varlığını tuhaf bir şekilde üç beş şirkete beton yatırımlar için harcayışını. bu şirketlerin de kendilerini bi halt sanmalarını,

    hiç düşündün mü?

    yanlışı ortaya çıksa bile pişkin pişkin üste çıkmaya çalışan ilkokul mezunu insanların, hayatının büyük bir kısmını eğitimine adamış insanları yönettiği bir ülkede etikten, değerden bahsedilmesini,

    hiç düşündün mü?

    düşünüp sorgulayan insanların kesip öldürenlerden daha çok yattığı bir ülkede haktan, hukuktan bahsedilişini,

    hiç düşündün mü?

    gelecek kaygısı yaşayan işsiz mühendislerin, gecelerin muhafızı bekçilerin kazandığı parayı hayal bile edemediği bir ülkede refah seviyesinin yüksek olduğunu iddia etmelerini,

    hiç düşündün mü?

    konuşacak çok şey olsa da utanç duygusunun olmadığı bir ortamda bir şeyler söylemenin kendini deşarj etmekten başka bir işe yaramadığını farketmenin çaresizliğini,

    `------------------------------bu entry anadolu bağlama ezgileri ve reklam bitişi------------------------------`
hesabın var mı? giriş yap