• hakkını yemeyelim, avaz avaz ben 1930'larda türetildim diyen "bencil" de güzel kelime ama bu daha güzel. çünkü mesela bu, john malkovich olmak'ta john malkovich'in kendi zihnine giriverip orada kendinden başka kimseyi görmediği sahneyi o kadar prodüksiyona girmeden yalnızca 6 harfle mükemmelen resmederken bencil onu tam yapamıyor. hem insan olarak bencilden de daha iyi. misal bencillerde empati duygusundan eser yokken hodbinler o kadar da vahim durumda değiller. hodbinlikte kamera mütemadiyen içeride dursa da çektikleri arasında dışarısı ve başkaları da var. kendiyle bir olmaktan vazgeçmese ve ağırlığı ona verse de, dışarının da kendi gibi olduğunu kabulleniş ve ona göre halden anlama düsturu var. bencillikte ise kameranın yeri de sahibi de mühim değil, yeter ki kadrajda bir tek kendi olsun! alem kendisi için yaratılmış kendisi için dönüyor ve kuantumla enerjiyle kendisini hep nimetlendiriyor zannedenler oluyor ya sık sık, hah ben onlara bencil diyorum ve ne yalan söyliyeyim sevemiyorum. hodbinleri ise dışa duyarsız olmayan ama öyle aman aman dışarının peşinden de koşmayan zararsız kendi halindelikleri için tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.
  • değerli üstat ahmet hamdi tanpınar'ın huzur kitabında, mümtaz karakterinin kendisine ait ifadesi.
  • sevmeyi ve paylaşmayı bilmeyen, hayatın sadece kendinden ibaret olduğunu ve tüm dünyanın kendi etrafında döndüğü zanneden, çekilmez kişi
  • "aşk ne kadar hodbindir!"
    sabahattin ali, der "viyolonsel" adlı öyküsünde.
    bencilliğin, koşulsuz olarak tek olmayı istemenin, aşkın doğasında hücresinde var olduğunu; sadece kendine saklamanın, paylaşılmazlığın anlaşılmasını ne kadar da güzel anlatır.
    aşk bencildir, evet. başka nasıl olabilirdi ki?
  • “sevginin niçini olmaz ki efendim... düşünsem belki mâkul bir sebep bulabilirim. fakat bu hakikî sebep olmaz. çünkü biz önce severiz. sonra sevdiğimiz şeyin güzel taraflarını bulmaya çalışırız. bu da hodbinliğimizden doğar efendim.”

    hüseyin nihal atsız, ruh adam
  • bencil, egoist anlamına gelen farsça kelime.
    sabahattin ali’nin içimizdeki şeytan romanında sıkça geçerek dikkatimi çekmiştir.
    kitapta karakterler üzerinden kullanılsa da, aslında evet içimizdeki şeytan da hodbindir ve her insanın içinde savaştığı bir şeytan vardır belki de.
  • pera'nın ilk albümü bir başka dünya'da 10.şarkısı. enfes bir şarkıdır. sözleri de şöyledir;

    bastı ezdi ayaklarıyla, yalandan ağlıyor sahte gözyaşı bunlar,
    kopardı attı dalından, fırlattı uzaklara, sakın inanma,
    yalanları yapıştırmış dudaklarına, dualarında hep kendi
    başkasının derdi, umurunda değil ki, tek düşündüğü kendi,
    ateşte olsa yer, mezarı boş bulduğu yer.

    düşünüyorsun o halde varsın, kendini düşünen bir adamsın (hodbin)
    aklında bir hinlik, cinlik, ama at bir binlik desem yok
    beş kuruşun peşinde hep üç kuruşluk adamsın (hodbin)
    yak bu dünya alev alsın, ben bıraktım sana kalsın

    paraya tapan, ruhunu satan, haramı kus da gel,
    kanatmış suratını tırnaklarıyla, hırsına gömülmüş kraldır o kendi karanlığında,
    sarılmış yılana bilerek, üste çıkmak için ezerek,
    insanları üzerek, mutlu olan o, senden başka değerli yok mu söyle.

    düşünüyorsun o halde varsın, kendini düşünen bir adamsın (hodbin)
    aklında bir hinlik, cinlik, ama at bir binlik desem yok
    beş kuruşun peşinde hep üç kuruşluk adamsın (hodbin)
    yak bu dünya alev alsın, ben bıraktım sana kalsın

    acıma vur, ölme öldür.
  • sadece kendi menfaati doğrultusunda hareket eden, kibirli, bencil.
    dilimize farsçadan geçmiştir.
    “kendi” manasındaki hod kelimesiyle, “gören” manasındaki bin kelimesinin birleşiminden oluşmuştur.
  • hıfzı tevfik e hitafen yazılmış enis behiç koryürek şiiri.
    **
    *
    hodbin
    *
    bilmiyorum nerde idim,
    bir aydınlık yerde idim.
    her tarafa bakıyordum;
    gözlerimi hayli yordum:
    gururumun göklerinden
    hayaletler geçiyorken
    hepsi bana benziyordu
    nur içinde geziyordu.
    *
    yakında ben, uzakta ben!..
    yer yüzünü her yönünden
    ben kaplamış, çevirmiştim.
    ben benimle pek seviştim!..
    yaşayanlar gayet çoktu...
    benden başka kimse yoktu!..
    her gördüğüm çehre, bendim!..
    tanrı kendim, kul da kendim!..
    *
    ansızın bir büyük sarsıntı!.. toz, duman!..
    uyandı benliğim daldığı rüyadan.
    bir yığın billurun bağrından koparak
    çınladı beynimde korkulu bir merak.
    etrafa bakındım: kırılmış aynalar! ..
    demek ki evvelce aynadan dört duvar
    içinde yapyalnız yaşamış durmuşum;
    kendime kendimle bir dünya kurmuşum!..
    sayısız gördükçe kendimi aynadan
    sanmışım bir benim dünyayı dolduran!
    vurunca yüzüme 'hakikat' adlı dev,
    dağaldı ruhumu aydınlatan billur ev.
    göğsümü daralttı katı bir hıçkırık.
    şimdi bir pencere olmuştu her kırık.
    sarsıla sarsıla yaklaştım ve baktım;
    kesildim, kendimi diz üstü bıraktım:
    ne cihan!.. ne cihan!.. sığmıyor gözlere,
    tanrılar ve kullar saldırmış her yere!..
    ben neyim bu sonsuz varlıkta?.. brn neyim?..
    ben ancak hiç gibi, zavallı birşeyim!..
    yıkılmış bir gurur altında sürünen
    hiç gibi, zavallı bir zerre... işte ben!..
    dünyada kimsesiz, dünyaya yabancı
    kalbimi kemirdi amansız bir acı.
    haykırmak istedim, çıkmadı feryadım...
    kapanıp toprağa ağladım... ağladım...
  • kaslı ve irice goblin anlamına gelmesi gereken kelime. bundan başka anlama gelmesi insanın canını sıkıyor.
hesabın var mı? giriş yap