• bu aracın stok versiyonunu 2.8 buçuk tonluk suv ile geçmeye kalkanlar ilk virajda honda niye ters gidiyor diye düşünebilirler.
  • stok versiyonunu, 0-100km hizlanmasını henüz dünya gözü ile göremediğim 2435kiloluk new holland marka traktörümle kendisini çamurdan çamura yatırıp tırpanlayacağım araba.
  • iç pazar'da çok değil daha 4-5 yıl önce 35-45 bin tl'den zor alıcı bulurken şu an pert olup parça parça toplanıp piyasaya sürülenlere 70 bin tl istenmektedir. bu da aracın nasıl prim yaptığına örnek gösterilebilir.
    işin ilginç olan kısmı ise bu paraları bu araca verip sadece egzoz sesinden ya da yanlamasından tatmin olan ve insanları da tatmin edeceğini düşünen insanlar var. elbette araba çok farklı bir zevk ama pertten toplama araçlara bu kadar para yatırmak akıl karı olmasa gerek. bunun dışında sürüş keyfi ve performans konusunda bence typer-r bir adım önde.
    apaçi, maganda arabası yorumları ise son yıllarda bu araçlara binen kitlenin görgüsüzlüğünden ileri gelmektedir. bilinçli kullanıcıların aksine her ortamda devir kesiciye sokarak, yanlayarak insanların hayatını tehlikeye atan ve bundan da haz alan insanlar jokeylik yapmaya başlayınca dışarından bu kitleye bakış açısıda ister istemez bu yönde olmuştur.
  • adım adım apaçi arabasına dönüşmesini üzülerek izliyorum.
  • roadster kılığında safkan bir pist otomobili. öyle 206 gti, subaru impreza sti veya mini cooper s gibi gazı rahat kökleyerek kullanmaya gelmez; incelik, ölçü ve beceri ister, affetmez.
    bu güzel makinayı ikinci el almayı düşünenlere notum: "cadde gençliği" arasındaki popülerliği ve aracın sürüş karakteri nedeniyle kazalı olması ihtimali ortalamanın epey üstündedir, paranıza kıymadan önce iki kez düşünün, üç kere bilenlere baktırın.
  • güzel bir spor otomobil.. ancak scirocco ile beraber zengin apaçilerin asfalt oyuncağı haline gelmeyeydi eyiydi..
  • bu arabanın motor sesinden veya yaklaşık 10 bin devir çevirmesinden etkilenmiyor ve atmosferik oluşuyla nam salmış v-tec bir motorda turbo çuflaması arıyorsanız zaten tercih etmemeniz gereken bir arabadır.
  • sikibin diye sakat bi okunusu var
  • z4 varken alınacak olan arabadır. s2000 eğlence peşindeki genç arabasıdır, z4 roadster keyfini yaşamak isteyen amca arabasıdır. ikisini de kullanmış (sahibi değildim) birisi olarak söylemek isterim ki karakterleri farklı araçların.

    iki aracı kıyaslayacaksanız aralarındaki farklardan bahsetmelisiniz. bana kalırsa ikisi de farklı müşteri kitlelerine hitaben üretilmiş araçlar. kullanış olarak s2000 vites ister, bütün hondalar gibi tork fakiridir, vites küçültüp devir yükseltmeden canlı performans alamazsınız. z4 ise hem daha yüksek motor hacmi, hem daha geniş vites oranlarına sahip daha düşük devirlerde takılır, ama 5. viteste 40'la giderken gaza asılsanız dahi kendini toplar, ivmesini hissetmeniz pek uzun sürmez.

    yol tutuşu olarak s2000 alır, bütün hondalar gibi yol tutuşu mükemmeldir. daha hızlı viraj alırken daha güvenli hissedersiniz, z4 klasik bmwdir yol tutuşu konusunda, fazla hızlıysanız güvensizliğini hissedersiniz. ki iki araç da arkadaş itiş. türkiye gibi bozuk asfaltın yaygın olduğu koşullarda z4'ünüz varsa çok küfredersiniz, s2000 daha affedicidir yoldaki bozuklukların rahatsızlığını pek yaşamazsınız.

    motor bakımından z4'ün 3.0 litrelik inline 6 silindiriyle s2000'in vtec 2.0 lt 4 silindir motoru kafa kafaya performans verirler, z4 230 beygir, s2000 240 beygir. z4 5.500 devirde performans pikini yaşar, 6.000 rpm'den sonra daha gidemediğini hissedersiniz ki redline 6500'dür, devir kesiciyi kaldırsanız dahi araç yığılır zaten yüksek devir çevirmek için tasarlanmamış.
    s2000'in performansı 8500'de pik yapar, redline 9000'dir. s2000'in z4 kadar gidebilmesi için motoru bağırtmanız gerekir, ama z4'ün aksine s2000 redline'a gelince ya devir kesiciyi kaldırın, ya da vitesi büyütün der. imkanı olsa daha da gider ki devir kesiciyi kaldırsanız çok rahat 12 bin çevirebilir. tabi bu kıyaslama s2000 2.0 ap1 ve z4 3.0i arasında. z4'ün hayvan gibi fazla torka sahip olması düşük devirlerden yükselirken bir avantaj, ama vtec açan s2000 aradaki 100 nm'lik tork farkını çok iyi kapatabiliyor, z4 6000 devirde viteş değiştirtirken s2000 9000'e kadar rahat rahat çevirir ve üstelik vtecli, ki bu yüzden burun buruna performans veren araçlardır, aradaki 1 litrelik motor hacmi ve 100 nm'lik tork farkına rağmen.

    karakter olarak çok alakasız araçlar. s2000 agresif arabadır piste yakışır, z4'se keyif arabasıdır, uzun yolda otobana yakışır.

    z4'ü modifiye edemezsiniz, yapacağınız modifikasyonla da pek bir fark alamazsınız.
    stock haliyle z4 s2000'i burun farkıyla geçer, ama hondadır nihayetinde modifiye edilebilir ve modifiye edilirse bütün bmw'leri tokatlayabilecek bir canavara dönüşebilir, evet hepsi, istisnasız! üstelik piston, kol, sübap yayı gibi değişikliklere ihtiyaç duymadan motoru stock haliyle 500 beygire kadar kaldırır. z4 motorunu o kadar performansı kaldırabilecek hale getirmek için kaputun altına da arabanın yarı parası gömmeniz gerekebilir.

    s2000 motoru daha dayanıklıdır, sürekli devirlendirmeyi arabayı uç performanslarında kullanmayı düşünüyorsanız z4'ün motoru daha çabuk performans kaybedecektir, aynı kilometre benzer kullanımda s2000 motoru daha ciğerli olacaktır, ki daha spor araba olmasının önemli sebeplerinden biri bu.

    stock haliyle z4'ünüz 3 litre değilse hiç bir s2000 ile kapışmaya kalkmayın derim.

    s2000'in iç tasarımı plastik ve ucuz hissettirir ki öyledir, her ne kadar bu sınıfta araç alanları pek irdelemese de bakımı da daha ucuzdur. z4'ün içinde kendinizi daha lord gibi hissedersiniz, kalitelidir ama servis faturalarınız da 1.5-2 kat fazla olur.

    özetle s2000 spor arabadır, z4 ise üstü açık bmw'dir. teknik olarak z4'te spor arabadır ama spor araba karakterini s2000 kadar yakalayacak bir araba değildir. ikisinin de kendince avantajları var, ve tercih meselesi.

    s2000 gayet iyi bir araçtır, hiç öyle apaçi arabası diye ağlayan tiplere bakmayın, güzel arabadır ve eğlencelidir. fiyatının hakkını verir de. ve tabi döneminin litre başına beygir rekorunu kırmış efsanesidir.

    edit: yol tutuşunu değerlendirirken ani şerit değişimi ve yüksek hızlarda (+100 kmh) viraj alışını düşünerek nasıl savruldukları üzerinden değerlendirdim. güçlü araba olduğundan kolay oversteer olur, ki piyasada bu kadar kazalı s2000 olmasının sebebi muhtemelen budur. ama güçlü bir arabayı nasıl kullanması gerektiğini bilmeyen herkes understeer ve oversteer yaşayabilir, bu arabanın hatası sayılmaz pek, sürücünün hatasıdır. dediğim gibi s2000 piste yakışan bir araçtır, ve nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekiyor.

    dümdüz yola çıkıp gaza basmak marifet değil, asıl şoförlük arabanın tepkilerini bilmek, hangi viraja hangi hızda nasıl gireceğini, zemin koşullarına göre ne tepkiler verebileceğini değerlendirebilmektir. ne yaptığını bilen tecrübeli bir sürücü s2000 gibi bir arabadan çok büyük keyif alır. tecrübeli bir sürücü değilseniz, sadece gaza asılırsanız arabayı bırakıp ambulansla devam etmeniz olası. dönüşlerde fazla gaz verip oversteer, veya dönüşe fazla hızlı girip dönerken frenlemeye çalışırken understeer olabilirsiniz, ama dediğim gibi bu arabanın yol tutuşundan ziyade sizin aracı kullanamayışınızın yarattığı bir sorundur. gaza ne kadar basacağınızı ayarlayabildiğiniz sürece s2000'in yol tutuşu iyidir, ki 100'le 60-70 derecelik çift şeritli döner kavşak almışlığım var, zerre savrulmadı araç. ki stock süspansiyondu benim kullandığım, coilover'la ne hale gelir hayal edemiyorum.

    edit2: belirtmek isterim ki, maalesef türkiye'de bulunmayan s2000 ap2'ler, yani 2.2 motorlu s2000'ler diyelim, z4 de dahil kıyasladığınız bir çok araçtan çok daha iyidir. ama türkiye'de yok, o yüzden piyasada olmayan arabadan bahsetmenin bir faydası yok. şahsen motorhead kitleyi ikiye ayırıyorum ben, arabadan anlayanlar veya honda'ya karşı gereksiz bir antipati duyanlar. honda'nın 1999 senesinde ürettiği ilk nesil s2000, 2016 model z4'ten daha verimli bir motora, daha sağlam şanzıman ve mekanik aksama sahipken, burada boş boş bmw fanboyluğu yapıp z4 güzellemesi yapmanın alemi yok.

    honda boru değildir, gerçek bir motorhead markasıdır. arabanızla ilişkiniz klavuzunu okuyup marşa basmaktan ibaretse gidin z4 alın, honda size göre bir marka değil zaten. aracınızı istediğinizi elde edecek şekilde tune edebilmeyi istiyorsanız, zaten gider honda alırsınız ve küçücük atmosferik motorlarınızla iki kat hacimli alman canavarlarına verimlilik dersi verirsiniz. alman arabalarının önceliği lüks ve marka satmaktır, japon arabalarınınsa verimlilik ve dayanıklılıktır. bu yüzden fabrika çıkışı bir hondayı 500 beygire modifiye edip dayandığını görebilirsiniz, aynı koşullar altındaki alman aracıysa elinizde kalır. çünkü honda araçlarını bu kadar üst düzeylere dayanıklı tasarlayıp çok daha düşük seviyelerde yüzbinlerce kilometre dayanayacağını düşünerek yapar. volkswagen dediğiniz marka bugün atmosferik motor üretemiyorsa sebebi önceliklerinin farklı olmasıdır. alman mühendisliğini kötüleyemem, ama bazı insanlar özellikle de otomobil sektöründe japonlar mühendislik yapmıyorlarmış gibi davranıyorlar. s2000 japon mühendisliğinin ne kadar başarılı olduğunun bir kanıtıdır, z4 ise alman mühendislerinin japonlardan farklı önceliklere sahip olduğunun bir kanıtıdır. evet z4 daha lükstür, ama ikisini de modifiye ederseniz s2000 veya herhangi bir hondanın karşısında durabilecek bir alman aracı da yoktur. k motor takıp modifiye ettiğin bir honda'nın karşısında hiç bir alman aracı dayanamaz, buna s63'lük mercedes de 740'lık bmw de dahil.

    8 litre motorlu bugatti veyron'un 0-100 süresi 2.5 saniye, 25 yaşındaki k24 motorlu atmosferik civic'in 0-100 süresiyse sadece 3.14 saniye. gerisini siz düşünün.

    imza: zamanında e39 523i pert etmiş, bugün hala civic ies kullanan yazar beyanı.
  • hondanin mukemmel tasarımli cabrio otomobili. audi tt ile kar$ıla$tırıldıgında eline, porsche boxster ile kar$ıla$tırıldıgında cebine veren* super otomobil.
hesabın var mı? giriş yap