• kanun nizam tanımadan hakkını zor kullanarak alma eylemi.
    hukuken yasaktır. devletin güvenlik kuvvetleri, mahkemeleri ne güne duruyor?
  • hakimin, imtina etmesi yasak olandır.
  • hayatimda ilk kez duydugum an, necmettin erbakanin 1991deki bir meclis konusmasinda orta yere bomba koyacaklar, makinali tufekle tarayacaklar, boyle ihkakihak olmaz demesi sirasindadir.
  • meşru müdafaa sayılmaz.
  • 12. yüzyıl skolastik düşünürlerinden aquinolu thomas toplumun ayaklanmasını ve idareye karşı koymasını; halkın bir görevi ve soysuzlaşan yönetimi iş başından uzaklaştırmayı hukuka uygun bir eylem olarak değerlendirmiştir. ilgili dönem avrupasında kendiliğinden hak almak esasen meşrudur. ancak bu faaliyetin tehlikeli olması, usulsüz ve dengesiz icra edilmesi suç sayılmasına neden olmuştur. devletler dahi bu faaliyetin icrası konusunda uzun yıllar süren evrimler geçirmişlerdir. öte yandan günümüz modern hukuk düzenlerinde ise kendiliğinden hak almak esasen suçtur. ancak hukukun ilke ve amaçlarına tam aykırılık oluşturmadığı için orijinal suçun vasfı değiştirilerek eylem ve fail himaye edilmiştir. gerçektende hakkını zorla alan bir kişiyi yağma suçundan mahkum etmek bazı filozof ve hukukçulara göre adalete uygun düşmemekteydi.

    toplum sözleşmesine göre kişilerin bazı hak ve yetkilerini çeşitli kurumlara devrettiği var sayılır. ihkak-ı hak’da icra hukukundaki bazı istisnalar haricinde, genel manasıyla hukuka aykırı kabul edilmiştir. (bkz: jean-jacques rousseau)

    özetlemek gerekirse, suçun oluşması için, ortada hukuki bir ihtilaf bulunmalıdır. devlet kurumlarına müracaat imkanı olmalıdır. müracaatın sonuç doğuracak nitelikte olması lazımdır. hukuka uygunluk hallerinden birisi bulunmamalıdır. failde hak almak özel kastı bulunmalıdır. hak iddiası makul ve anlaşılır maddi bir ilişkiye dayanmalıdır. eylem hak almak suçunu içeren, daha ağır bir suçu oluşturmamalıdır. eylem hakkın kullanılması veya korunması mahiyetinde olmamalıdır. şikayet şartı gerçekleşmelidir. suçun konusu olan hak mağdurun elinde olmalıdır.
  • eski dilde hak alma
    (bkz: kendiliğinden ihkak ı hak)
  • 6 şubat depreminde bir kısım insanların, bir kısım insanları yağma yaptığı, hayati olmayan eşyaları hırsızladığı gerekçesiyle darp, işkence ve kötü muameleye maruz bırakması şeklinde gördüğümüz eylemlerdir.

    bu eylemleri desteklemenin şikayetçi olduğumuz şeyin işine geldiğini anlamayan birçokları tarafından desteklenir.

    hukuksuzluğun meşrulaştırılması her zaman otoriteye daha çok güç verir. hukuksuzluk hukuk olur, bunu kısmen tecrübe de ettik.

    modern hukukun temel mantığını anlayamamış, "kabilem ve diğerleri" mantığını aşamamış bireylerden oluşan ülkemizde bu eylemi yapanlara veya meşru görenlere; böyle fiillerin adalete ve suçlara yarardan çok zarar getirdiği anlatılamaz.

    cezayı sertleştirmenin suçun caydırıcılığa etkisinin az olduğunu, suç yoluna giren çoğu kimsenin çoğunlukla cezaya odaklanmadığını ne kadar uğraşsalar da bir türlü kavrayamazlar.

    bu konudaki zihinsel yetileri öylesine ağır işler ki en ilkel cezalandırma metotları hakkında yeni, hızlı ve etkili bir cezalandırma yolu keşfetmiş gibi mutlu ve heyecanlı olurlar.

    yapılan haksızlıklara maruz kalmadıkları için olsa gerek haksızlığa uğrayanları "feda" etmekten hiç çekinmezler, eyleme maruz kalanlara eylemden kat kat daha fazla fiziksel şiddeti talep ederler. modern hukukun "geldiği" noktayı sadece hukukçuların bu işten keyif almasından olduğunu sanıyor gibi dururlar.

    bu eylemlerin "kısa ve uzun vadede fayda sağladığı"na dair görüşlerin fen bilimlerindeki karşılığının "su deniz seviyesinde 100 derecede kaynamaz"ın hatası kadar net ve aptalca olduğunu görecek bilişsel seviyeye ulaşamamışlardır.

    hukuk biliminin tarihe yayılan deney ve gözlemle oluşturduğu ilkeler konusunda o kadar fikirsizlerdir ki "hukukun ve yargının şiddet yoluyla ihlal edilmesinin adalete ve topluma çok ağır sonuçları olduğunu" söyleyenleri "ılık götlü olmak"la, "hukuku her şeyden önemli görmek"le, "duyar kasmak"la hatta okuduklarını dahi anlayamadıklarından "hümanist olmakla" itham ederler.

    bu kimselerin ortak denebilecek bir diğer özelliği de herhalde kendilerine karışık geldiğinden; neredeyse tüm sosyal ve fen bilimlerini de hakir ve gereksiz görmeleri, hakiki bilgiye sahip olduklarını düşünmeleridir.

    esasen konu hakkında yüz yıllardır birçok film, dizi, kitap ve teori mevcutken hala hukukun geçici de olsa askıya alınmasının, yok sayılmasının toplumun hukukun uygulanmasına olan inancını temelden sarstığına ikna olamazlar.

    yeşil yol, esaretin bedeli gibi filmleri izlediklerinde ya da abd'deki haksız idamları gördüklerinde cezalandırma konusunda insanlık olarak *halen daha* yeterli seviyede olmadığımızı, daha iyisi için çabalamamız gerektiğini bir anlığına, sadece bir anlığına anlamış gibi görünürseler de edinilen bilgileri beyinlerine işleyemedikleri, sebep-sonuç ilişkisini kuramadıkları, bu konuların basit zihinleri için zorlayıcı olduğu çok geçmeden ortaya çıkar. içlerindeki ilkel dürtülerin ve duyguların kontrolünde olduklarından rasyonel akıl yürütme yapamayıp şiddet göstermek ve şiddeti görmek arzusuyla yanıp tutuşurlar.

    "kitle, hiçbir olayı mantıkla yargılamaz; hınç, öfke, bağnazlık, kin, sevgi ve benzeri duygularla yargılar. hemen her zaman bu duyguların bileşkesi olan ortak düşünce oluşurken, yanılgı gerçeklik gücünü kazanır."
  • -meşru müdafaa
    -ıztırar hali
    -kuvvet kullanma
    gibi haller dışında kişiler kendi haklarını kendi elleriyle alamazlar.
    ö: borcunu ödemeyen borçlunun cüzdanından borç tutarı kadar para almak.
    bunun sebebi de kişi kendi hakkını almaya çalışırsa haksız bir fiil işleyebileceği, her durumda hakkını almak isteyenin karşıdakine yaptırım uygulayacak güçte olmayacağı, hakkını alırken orantısız olabileceği, devletin otoritesinin zayıflayıp kaos ortamının oluşacağı düşüncesidir.
  • kendi hakkını alma, diğer deyişle kendi adaletini sağlama durumu.

    tüm hukuk sistemlerinde açıkça yasaktır. bunun nedeni, insanın duygularına yenik düşerek adaletten şaşmasının kaçınılmaz oluşudur. çünkü kendiliğinden hak alan dünyanın en adil insanı da olsa, mevzu bahis olan kendisi veya yakınları olduğundan aşırıya kaçmaması olanaksızdır. bu yüzden özellikle ceza adaletini tesis edecek tek merci, bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir.
hesabın var mı? giriş yap