• tayyip'ten farkı olmayan diktatör.
    türkiye'nin gelecek yıllarını görmek için azerbaycan'a, azerbaycan'ın gelecek yıllarını görmek için türkiye'ye bakabilirsiniz.
    ikisinin ortak ekonomik geleceği içinse arjantin'e bakabilirsiniz.
    (bkz: arjantin ekonomisi)
  • işin sonunda rusya ne derse onu yapacak, ülkesini soyarak kişisel serveti her geçen gün alıp başını giden, darbe ile ülkenin başına geçip ülkesini satıp rusya'nın kucağına oturtmuş adamın oğlu.

    gerçek azerbaycan lideri için (bkz: ebulfez elçibey)
  • valla bu adamdan hazzetmiyorum, ülkeyi babasından devralmış ve bu doğrultuda ülkeyi babasının malı gibi yöneten ölene kadar ülkeyi bu şekilde yönetecek bir diktatör.

    fakat az önce al jazeera'da denk geldim, adam bayağı ingilizce röportaj veriyor. internete baktım, fransızca da konuşabiliyormuş, zaten rusça adamlarda ana dil gibi bir şey onu saymıyorum bile. gençliğinde almış olduğu uluslararası ilişkiler doktorası var.

    azerbaycan'daki gelir eşitsizliği, rüşvet vb. işlerin hat safhada olmasının baş sebebi fakat bu adam bile baktığın zaman eğitimli, bilgili birisi.

    keşke bu bilgi birikimi ve zekayı oligark yaratmak yerine halkının refahını artırmak için kullansaydı.
  • pazar günü aşağıdaki ulusa sesleniş konuşmasını yapmış olan azerbaycan cumhurbaşkanı:

    “aziz vatandaşlar.

    bugün cebrayıl şehri ve cebrayıl rayonunun dokuz köyü işgalden kurtarıldı. bu tarihî hadise dolayısıyla bütün azerbaycan halkını yürekten tebrik ediyorum.

    cebrayıl rayonunun ve işgal olunmuş diğer bölgelerin kurtarılmasında etkin rol almış bütün asker ve subaylarımızı yürekten tebrik ediyorum. onların kahramanlığı, mertliği neticesinde bugün bizim öz topraklarımız bize döndü. bu kanlı çatışmalarda hayatını kaybetmiş bütün şehitlerimize allah’tan rahmet diliyorum, yaralı savaşçılarımıza allah’tan şifa diliyorum.

    uzun yıllardan sonra cebrayıl şehri kurtarıldı. cebrayıl bizimdir!

    dört yıl önce cebrayıl rayonunun cocuq mercanlı köyü yeniden kurulmaya başlamıştı. başarılı operasyon sonucunda kurtarılmış yükseklikler, cebrayıl rayonunun cocuq mercanlı köyüne sakinlerin dönmesine imkân tanıdı. güzel bir kasaba inşa ettik. kasabanın açılışında demiştim ki, cocuq mercanlı bizim yenilmez irademizin simgesidir. cocuq mercanlı gösteriyor ki, azerbaycan halkı hiçbir zaman işgalle barışmayacak ve bizim işgal edilmiş diğer topraklara dönüşümüz tam da cocuq mercanlı’dan başlamıştır. düşünüyorum ki, bugün cebrayıl rayonunun büyük oranının ve cebrayıl şehrinin kurtarılması özellikle önem taşıyor.

    biliyorsunuz, bir haftadır, azerbaycan kendi toprak bütünlüğünün tekrar sağlanması uğrunda çabalıyor. savaş meydanında asker ve subaylarımız kahramanlık gösteriyor, düşmana sarsıcı darbeler indiriyor, düşmanı yerine oturtuyor, düşmanı topraklarımızdan kovuyor, canı-kanı pahasına. bu şerefli görev tarihte yerini bulacaktır.

    biz bugün halkımızın ve devletimizin yeni tarihini yazıyoruz, şanlı tarihini yazıyoruz. biz bugün tarihî adaleti tekrar sağlıyoruz. çünkü karabağ toprağı bizim ezelî tarihî toprağımızdır. azerbaycan halkı asırlar boyu bu topraklarda yaşadı, üretti, kurdu, dikti. ancak uzun yıllar boyunca – 30 yıla yakındır ki, ermeni cellatları toprağımızı işgal etti, bizim bütün tarihî, dinî, medeni abidelerimizi darmadağın edip dağıttılar.

    biz bütün şehirleri geri alacağız. ermeniler tarafından dağıtılmış bütün mescitlerimizi geri kuracağız. bu bölgelere hayat dönecek. biz ermeniler tarafından bizim tarihî adlarımızı değiştirip tarihi tahrif etmek, aynı zamanda, azerbaycan halkının tarihî-medeni mirasını silmek çabalarına son verdik. bizim yaşam alanlarımızın tarihî adları geri getiriliyor ve geri getirilecektir.

    biz kendi toprağımızda dövüşüyoruz, savaşıyoruz. bizim toprak bütünlüğümüz tekrar sağlanmalıdır ve biz hak yolundayız. bizim askerimiz kurtarıcı askerdir. çünkü kendi öz ata toprağını işgalcilerden kurtarıyor.

    bugün cebrayıllılar, elbette ki, sevinç içindeler, aynı şekilde, bütün azerbaycan halkı. dün bizim kadim yaşam alanımız – suqovuşan kasabamız işgalden kurtarıldı. bütün azerbaycan halkı bu tarihî hadiseyi kutluyordu, birbirini tebrik ediyordu, gözyaşlarını tutamıyordu. bu, sevinç gözyaşları. 1990’lı yılların başlarında da azerbaycan gözyaşı dökmüştü. ancak o, mağlubiyet gözyaşlarıydı, o, facia gözyaşlarıydı.

    bugün azerbaycan halkı sevinç içinde. cebrayıllılara ve bütün azerbaycan halkına bugün kurtarılmış yaşam alanlarının adlarını tekrarlamak isterim. bugün şanlı azerbaycan ordusu aşağıdaki yaşam alanlarını kurtardı: cebrayıl şehri, karxulu köyü, şükürbeyli köyü, yuxarı maralyan köyü, çereken köyü, daşkesen köyü, horovlu köyü, decal köyü, mahmudlu köyü, ceferabad köyü.

    bu köylerin sakinleri, size sesleniyorum, sizin hasretinize son veriliyor ve bizim diğer bütün yerinden edilmiş soydaşlarımız bilsinler ki, biz onları da onların ata topraklarına döndüreceğiz. kuvvet yoluyla! biz istiyorduk ki, bu mesele müzakere yolu ile hallolunsun, sabır gösteriyorduk. müzakerelerde hep adaletli konumda olduk, bize ait olanı istedik. başkasının toprağında hiçbir zaman gözümüz olmadı. ama dedik ki, bu, bizimdir, halkımızındır, milletimizindir, bize dönmelidir, müzakereler yolu ile dönmelidir. ama bu müzakereler fiiliyatta çatışmanın dondurulması noktasına gelmiştir. yani, böyle hesaplanmıştır. otuz yıl boyunca müzakereler sürebilir mi?! otuz yıl boyunca azerbaycan halkını bu hâlde tutmak olur mu?! otuz yıl boyunca biz ümitle yaşıyorduk ki, uluslararası toplum bu meseleyi halledecek. bu meselenin halli ile meşgul olan ülkeler, uluslararası teşkilatlar kendi sözünü söyleyecek. dünyanın en büyük uluslararası organı – bm güvenlik konseyi kendi kararlarının yerine getirilmesi için çaba gösterecek. bu kararlar 27 yıldır kâğıt üzerindedir. yirmi yedi yıl boyunca biz bütün aşamalarda – müzakerelerin bütün aşamalarında yapıcı tutum göstermiştik, adaletli tutum göstermiştik. ancak bunun karşılığında ne gördük? saldırgan daha da azgınlaştı. saldırganın iştahı daha da büyüdü, bizim ata toprağımıza göz dikti. neticede işgal edilmiş bütün toprakları sözde “dağlık karabağ cumhuriyeti”ne ait ilan etti, yeni haritalar yayımladı ve bu haritalarda işgal edilmiş bütün bölgeler dağlık karabağ gibi gösteriliyor. ondan sonra ne oldu? ondan sonra beyan ettiler ki, bir karış toprağı azerbaycan’a geri vermeyeceğiz.

    biz demiştik ki, işte bu, müzakereler kavramına zıt olan meseledir. sonuçta müzakerelerde bize ümit veren esas nokta orada işgal edilmiş toprakların aşamalı yollarla azerbaycan’a döndürüleceğinin gösteriliyor olmasıydı. biz de buna rıza vermiştik ki, aşamalı yollarla döndürülsün, barış yolu ile döndürülsün. bir aşamada 5 rayon döndürülsün, ikinci aşamada 2 rayon döndürülsün, sonra azerbaycanlılar dağlık karabağ’a dönsünler, şuşa’ya dönsünler, ondan sonra azerbaycan ve ermeni halkları birlikte yaşasınlar, vaktiyle yaşadığımız gibi. bu, adaletli bir konumdur. bu, uluslararası hukukun bütün normlarına uygun olan bir konumdur. biz ne istemişiz ki? bunu istemişiz ve buna hakkımız vardı ve var. ama ne gördük?! gördük ki, azerbaycan halkının iradesini kırmak istiyorlar. gördük ki, bize karşı yeni muharebe açılıyor, bizi yeni muharebe ile tehdit ediyorlar. gördük ki, temmuz ayında hiçbir sebep olmadan bizim tovuz şehrimiz ve diğer yaşam alanlarımız ateşe tutuldu, savaşçılarımız hayatını kaybetti, sivil vatandaş hayatını kaybetti. gördük ki, ağustos ayında sabotaj grubu gönderildi ve o sabotaj grubunun başı etkisiz hâle getirildi, tutuklandı. şimdi ifadeler veriyor, diyor ki terör saldırıları üretmek için gönderilmiş. bu mudur müzakere sürecine sadakat?! sonra ise, ermenistan’ın başbakanı absürt fikirler ortaya atıyor, tarihi çarpıtıyor, kendi halkını, uluslararası toplumu aldatmaya çalışıyor. bundan bir yıl önce o, “karabağ ermenistan’dır, nokta” demekle bütün müzakere sürecine darbe vurdu, onu manasız kıldı. müzakerelerin formatını değiştirme çabaları – “sözde, oyuncak cunta rejimi ile azerbaycan müzakereler yapmalıdır” sözleri müzakere sürecine tamamıyla zıttır. münasip cevap aldı mı? ben minsk grubunun eş başkan ülkelerine, eş başkan olan elçilere, diğer uluslararası teşkilatlara, avrupa birliği’nin delegelerine defalarca demiştim ki, ermenistan’a etki edin, yaptırımlar uygulayın, baskı yapın. böyle olmaz. eğer güçlü etki olmazsa, ermenistan daha da azgınlaşacak, daha da kuduracak, yeni iddialar ortaya atacak. işitmediler beni. ben istiyordum ki bu mesele barış yoluyla hallolunsun. işitmediler. hesap ediyorlardı ki, azerbaycan halkı ve ben – azerbaycan cumhurbaşkanı bu vaziyetle barışacağım?! hesap ediyorlardı ki, bizim mukaddes şehrimiz olan şuşa ermeni ayağının altında kalacak, ben bununla barışacağım?! azerbaycan halkının tarihine darbe vuran ermeni cellatları ile biz müzakereler mi yapmalıyız? azerbaycan halkı tahkir edildi, şuşa’da sözde rejimin başı kendine “ant içme merasimi” yapmıştır. bakayım göreyim, şimdi ant içme merasimi nerede yapılacak, yas merasimini yapacak! şimdi kaçtı sıçan gibi gizlendi. çıksın ortaya! ermenistan’ın başbakanı gidip şuşa’da, cıdır ovasında dans ediyor, sanıyor ki, biz bununla barışacağız?! hata ediyor! asla biz bununla barışmayacağız. sözde “dağlık karabağ cumhuriyeti”nin meclisinin şuşa’ya taşınması ne demektir?! yine azerbaycan halkını tahkir etme çabasıdır. cebrayıl’a ermenistan'dan yeni yol yapılması ne demektir?! o demektir ki, orada kanunsuz yerleşim yapılacak. artık lübnan’dan, başka yerlerden ermenileri getiriyorlar, göçürüyorlar bizim kadim şehrimize, şuşa’da yerleştiriyorlar, televizyonda gösteriyorlar, uluslararası sözleşmeleri bozuyorlar, cenevre sözleşmesini çiğniyorlar. bunlara söz diyen var mı?! görev verdim bizim bütün dış diplomatik organlarımıza – gündeme getirin, bm’de, agit’te, avrupa birliği’nde, başka teşkilatlara, deyin ki, bu, kanunsuzdur! kanunsuz yerleşim suçtur! buna tepki oldu mu?! minsk grubu bir açıklama yaptı mı?! yapmadı! avrupa birliği yaptı mı?! yapmadı! dedi ki, bu, bizi ilgilendirmiyor. ilgilendirmiyorsa, şimdi de ilgilendirmesin. şimdi ne eliniz ayağınıza dolandı? şimdi ne oyunlar oynuyorsunuz? azerbaycan’a karşı iftiralar ileri sürülüyor, bazı ülkeler, avrupa ülkeleri bizi itham ediyorlar. gitsinler aynaya baksınlar. bu ithamların hiçbir esası yoktur ki, kimse imkân vermiyor azerbaycan dağlık karabağ’ı fethedeceğine. dağlık karabağ bizimdir, bizim toprağımızdır, biz oraya dönmeliyiz, dönüyoruz ve döneceğiz!

    onun için şimdiki vaziyette birinci suçlu ermenistan yönetimidir. aynı zamanda, bu meseleye kayıtsız yaklaşan ve daima ermenistan’ın tarafını tutan ve bu işgali ebedî etmek isteyen bazı ülkelerin çevreleridir. azerbaycan bu meseleyi kendisi hallediyor ve ben 27 eylül hadiselerinden önce ermenistan’a demiştim, gel, teke tek savaşalım. bakalım kim kimdir! şimdi ne oldu? paşinyan her gün bir dünya liderini arıyor. her gün! ben hiç kimseyi aramadım, hiçbir lideri aramadım. temaslarım oldu, beni aradılar. ama o, adam kalmadı aramadığı, yalvarmadığı, elçi göndermediği, ağlamadığı, ayağına yıkılmadığı. bak budur bunun sonu. eğer bizimle normal dilde konuşsaydı, bizim mukaddes şehrimizi mundarlamasaydı, elbette, biz ümitle yaşayıp çalışırdık ki, bu mesele müzakereler yoluyla hallolunsun. ama her adım tahribat, her adım tahkir ve hesap ediyor ki, biz bununla barışacağız?! şimdi biz gösterdik kim kimdir. iti kovar gibi kovuyoruz onları! azerbaycan askeri onları iti kovar gibi kovuyor! işgal edilmiş topraklarda azerbaycan bayrağı kaldırılıyor! onların siperlerinde azerbaycan askeri duruyor! onların pozisyonları bizim elimizde! onların tanklarını biz sürüyoruz! onların diğer silahlı ekipmanı bizim elimizde, yük arabaları bizim elimizde! biz kurtarıcı görevimizi icra ediyoruz ve edeceğiz!

    ermenistan yönetimi iyi düşünsün, daha hâlâ geç değil. bize yedi şart koşuyor. sen kimsin ki, bize şart koyasın?! şimdi bakayım göreyim ne şart koyuyorsun bize! yıkılıp diz çöküp yalvarıyorsun ki, ateşkese geri dönülsün. ateşkese ermenistan’ın başbakanının ricası ile 2 yıllığına geri dönülmüştü. benden rica etmişti ki, içeride vaziyet ağır, oradan buradan beni sıkıyorlar, bana vakit verin, ben bu meseleyi halledeceğim, ben yeni fikirlerle geldim. ben geçmişte ne olduysa hepsinin üzerine çizgi çektim, imkân verin, vakit verin. dedim iyi. ne oldu? bir yıl sonra çıkıp diyor ki, “karabağ ermenistan’dır”. şimdi desin “karabağ ermenistan’dır”. şimdi bana olan aramalar ve aramalar esnasında geçen sohbetler elbette ki, gizli nitelik taşıyor ve bazı hâllerde şimdi soruyorlar peki, sizin şartınız nedir? benim şartım bir tanedir – çıksın bizim topraklarımızdan, çıksın, direniş dursun. ama sözde değil, fiilî olarak. desin ki, ben temel prensiplerde belirlendiği gibi azerbaycan’ın toprak bütünlüğünü tanıyorum. desin ki, temel prensiplerde tespit edildiği gibi ben işgal edilmiş topraklardan birliklerimi çıkaracağım. desin ki, ben azerbaycan halkından özür diliyorum ve desin ki, karabağ ermenistan değil. sonuncu şart şu ki, çizelge versin, işgal edilmiş topraklardan ermeni silahlı kuvvetlerinin çıkarılması cetveli verilsin bize. o zaman biz elbette ki, ateşkes hâline döneceğiz. hâlbuki şimdi şiddetli çatışmalar sürerken bunu yapmak zor. çünkü biz dursak, onlar durmayacak. ama her durumda, bunun üzerinde çalışılabilir. yoksa ki, siz durun, onlara vakit verin. neye vakit verelim? güç toplasınlar diye mi vakit verelim? yine adam toplasınlar bize saldırsınlar diye mi vakit verelim? bizi böyle saf mı sanıyorlar bunlar? vakit verin ki, bunlar gelsinler müzakerelere. ben ne lazım dedim, vesselam.

    bugün cebrayıl’ın işgalden kurtarılması ermenistan’a, onun destekçilerine ders olmalıdır. ben olaylardan önce demiştim. orada provoke etti, ders verdik, ders olmadı. burada provoke etti, ders verdik, ders olmadı. sonunda, bu defa provoke etti, ders verdik, şimdi ders oldu.

    biz hak-adalet tarafındayız. biz tarihin en şerefli anlarını yaşıyoruz. azerbaycan halkı kadim bir halktır. bizim tarihimizde birçok şerefli anlar oldu, hadiseler oldu, zaferler oldu. onların arasında bugünkü olaylar özel bir yerdedir. biz adaleti tekrar sağlıyoruz, toprak bütünlüğümüzü tekrar sağlıyoruz, azerbaycan halkının ümitlerini gerçekleştiriyoruz ve bundan sonra da gerçekleştireceğiz. biz haklıyız, biz zafer kazanacağız! karabağ bizimdir, karabağ azerbaycan’dır!”
  • klasik diktatör hareketleri.turan, vatan toprağı umursamayan kendimci lider.
  • bugün trt haber'de yapılan röportajı youtube'a yüklenmiş.
  • azerbaycan halkı kendisinden memnun bu ekşicilere ne oluyorsa oturdukları yerden adamı linçliyorlar.

    bakınız
  • recep tayyip erdoğan ın azerbaycan şubesi
  • orhan gencabay'ın 1.90 boylusu *

    karabağı alsın sonra bakarız detaylara.

    zira mevzubahis vatansa, gerisi detaydır.
  • koskoca iki hafta geçti anca cücük kadar bi yer alabildi. beceremeyecek galiba bu işi.
hesabın var mı? giriş yap