• birlikte vakit geçirememek
    birlikte çok fazla vakit geçirmek
    kıskançlık krizindeki eski sevgili
    kıskançlık kizindeki yeni sevgili
    çok alakasız mesleklere sahip olmak ortak mesleki konu bulamamak
    aynı mesleğe sahip olmak konuşacak başka konu bulamamak
    erkeğe asılan fütursuz kadınlar
    kadına asılan fütursuz adamlar
    çok fazla ortak arkadaşa sahip olmamak hep ayrı ayrı takılmak
    çok fazla ortak arkadaşa sahip olmak hiç ayrı takılamamak
    kısacası dengeyi sağlayamamak
  • sevgilinin yeni birine aşık olması. evet, bu gerçekten çok zarar veriyor.
  • durumdan vazife cikartarak, karsidakinin asla talep etmedigi tavizlerde bulunmak bir iliskinin en buyuk dusmanidir. bir ikili iliskinin birbirinin davranislarina yakinsamak ve boylece mumkun oldugunca uyumlu olmak yoluyla yurutuldugune tam inanciyla kisi, ozellikle de iliskinin hemen basindan itibaren, karsi tarafin dile getirdigi dusunus ve ortaya koydugu davranislarindan yola cikarak, neleri yapmamasi ve neleri yapmasi gerektigini sezinler. bunlari, kendisine hic bu yonde bir talep ya da aksine iliskin sikayet iletilmeden, hic onunla konusmadan ya da tartismadan uygulamaya gecirir. zaten problem de burada ortaya cikar; bir insani onun ugruna vazgecmeye razi oldugunuz seylerden haberdar etmemek en buyuk aldatmadir. kisi feragat ettiklerinin ve bunlarin karsisinda hic bir sey elde edemeyisinin kizginligini ve kirginligini buyuturken icinde, tum bu vazgecmelere karsilik gelen kisi, henuz uyusa dahi gun gectikce guclenen dusmanindan habersiz, belki de cokca ovunmektedir iliskilerinin ne kadar uyumlugu olduguyla. cozulme icin eksik olan tek sey ise dusmanin uyanmasidir...

    ...ve bir gun kisi yolda kendisiyle karsilasiverir; henuz hic taviz vermemis, bir iliskiyi beraber yasiyor oldugu kisiyi kendisine asik etmis kendisiyle; yillar once cekilmis ve bir kitap arasinda ayrac vazifesi verilmis bir fotograf gibi karsina cikiveren kendisiyle... ne kadar da degismistir boyle, ne kadar uzaktir o yasama sevincine, o enerjiye... bir muddet emin olamaz: gercekten kendisi midir karsisindaki? emin olmak icin onunla zaman gecirmeye baslar; gezer, tozar, eglenir, uzun zamandir yapmadigi, yapamadigi her seyi yapmaya baslar. nihayet karsisindakinin kendisi olduguna kesin olarak kanaat getirdiginde yepyeni sorular duser aklina: bu kadar sevdigi, bu kadar hosnut oldugu ve bu kadar emek sarfettigi kendisinden neden vazgecmistir? ne ugruna kendisi olmayan bu kiliga burunmustur? kim degismeye mecbur etmistir onu?

    ...ve bir sabah gozleri tavana dikili oldugu halde yatarken yataginda ve bu sorulari sorarken kendisine, gayri ihtiyari saga cevirdiginde kafasini bulur sucluyu . artik geriye kalan sadece bir zaman meselesidir; zamani gelince, hic olmadigi kadar buyuk bir sogukkanlilikla, saglayacaktir - kendince - adaleti ve geri alacaktir verdigi tum tavizlerle birlikte kendisini. yazik; kendisine bir bes dakika daha zaman verip yuzunu yikamak uzere kalkmis olsaydi yatagindan, aynaya baktiginda bulmus olacakti gercek sucluyu. oysa simdi, her seyden habersiz ve habersiz olusundan oturu anlayissizlikla, duyarsizlikla baslayip nereye varacagi kestirilemeyen daha bir dolu sifatla donatilmis olan bir insan gonderiliyor daragacina: onun da yasamiydi bu ve birakin kendisinin savunmasini almak soyle dursun, sucu dahi tarafina bildirilmeksizin aliniyor elinden yasami; hem de bir hic ugruna!

    neden "bir hic ugruna"? insanlarin kendilerinden taviz verme yoluyla kendilerinden vazgecme ve sonrasinda tavizleri geri alma yoluyla kendileri geri kazanma surecinde gozden kacirdiklari bir "kisiden kisiye degisken ama kisinin kendisinde sabit" yuzunden: taviz verme egilimi. kisi, gonlundekini yuceltmenin ve onurlandirmanin olcutunu onun icin vazgecebildikleri olarak belirlemisse bir kez ve bir insana verdigi degeri onun icin neler yapabildigiyle anlatabiliyorsa kendine, deger vermekten vazgecmedigi surece kendinden vermekten de vazgecmeyecektir. apoletler ve nisanlar, kendini geri kazanma adi altinda bir kisiden sokulur, bir digerine takilir ve bu boylece surer gider. ozetle, yarin kendi ellerinizle baskasina teslim edeceginiz ozgurluge hic sahip olmamissinizdir. "kendi olus" en buyuk ozgurlukse eger, bir insani ozgurluklerinizi elinizden almak ve kendiniz olmaktan alikoymaktan oturu infaza kalkisirken durup bir de bu acidan bakmak gerekir: gercekte var misiniz? yoksa "kendini geri almak ugruna" bir insanin hayatini altust etmenin adi "bir hic ugruna" oluverir.
  • bir anlık sinirle alınmış kararlar, üçüncü kişiler, paranoya, empati eksikliği başta olmak üzere birçok çeşidi vardır.
  • yanındayken yalnız hissettirmek.
  • kesinlikle ilgisizlik ve umursamazlıktır.
    düşünsenize günlerce konuşmadığınız, konuştuğunuz vakit de soğuk davranan, sizden haber alamamayı umursamayan bir sevgiliniz olduğunu. kabus gibi değil mi?
  • ilişkiye zarar verme paranoyası..
  • kesinlikle msn ve facebook'tur, örnekleri çoktur.

    düzeltme: msn out, sosyal medya in.
  • (bkz: eksi sozluk)
    (bkz: facebook)
    (bkz: twitter)
    (bkz: instagram)

    sosyal medya bırakın zarar vermeyi, ta amina koymuştur tüm iliskilerimizin.*
  • ilişkinin sonunun ayrılık olabileceğini baştan düşünmek ve her kavga, kırgınlık, pms vb. anlarında ayrılık fikrini akla getirmek.
hesabın var mı? giriş yap