• yıllarca rafta bekledikten sonra george clooneyin coenleri gaza getirmesi sonucu eh artık çekelim bari edasıyla yola çıktıkları senaryosunda ayrıca robert ramsey matthew stonenin yer aldığı film
  • when harry met sally, sleepless in seattle, iq and love, punchdrunk love ve benny&joon ile beraber en iyi romantik komedi filmlerinden biri olarak anılıyor kişisel hafızamda. coen'ler bu işin altından da ustalıkla, kara mizahlarından taviz vermeden, toplumsal bir yaraya parmak basarak ve muhteşem karakterler yaratarak kalkmışlardır. george clooney ise bence hayatının en iyi performansını gösteriyor.
  • ne olursa olsun bir coen filmi. coenler yine farklı bir tür seçerek bu sefer de romatik komediye el atmışlar, e tabi bu türün yapısı gereği getirdiği sınırlamalar yüzünden de bence coen filmografisinin en vasat filmi ortaya çıkmış. gerçi yine şahane karakterler, miles'ın takıntısı, tam yerinde çalan non je ne regrette rien gibi ince dokunuşlar var filmde ama alışılagelmiş filmin her yerine sinen bu film bir coen biraderler filmi kokusu bence maalesef yok. özellikle filme the man who wasnt there gibi bir filmden sonra çok yüksek beklentilerle ve ne güzel her yıl film çekmeye başladılar düşüncesiyle giden beni üzdü, the ladykillers'ı heyecanla beklemekten ve coenlere hayran olmaktan alıkoymadı lakin.
  • aslında romantik komediden çok anti-romantik komedi türünde bir film olduğunu söyleme daha doğru olur. "anti-romantik komedi diye bir janr yok, sallama" diyenler için söyleyeceğim tek şey şudur, artık var. anti-romantik kısmını anladığımıza göre komiklik kısmına gelebiliriz. bu filmde komiklik anlaşılması kolay, göze sokulur cinsten komiklik şeklinde yapılmamış, filmi takip etmenizi gerektiriyor. yani gülmeniz gereken yere kadar bekleyip zamanı geldiğinde gülmüyorsunuz, her cümle, jest ve durum zaten kendi içinde ve dizin halinde komik. izleyenler "rex sit" dediğim zaman ne demek istediğimi anlayacaklardır.
  • iyiden iyiye sinema aptalı olduğumu düşünmemi sağlayan bir diğer coen biraderler filmi oldu kendileri zira filmden çıktıktan sonra tek yapabildiğim yorum "eeh işte" oldu. izleyenlerin doyamadığı diğer coen filmleri gibi ben yine matah birşey bulamadım, sıkıldım, ne zaman bitecek acaba diye saatime baktım, fenalığın bir geldi diğeri gitti. film boyunca yapılan zeki esprileri de tepeden sarkan mikrofon uçlarını takip ederken kaçırmış olmalıyım.
  • ikinci yarısında uyuyakaldığım, dolayısıyla pek bişi anlamadığım film...
    hakikaten dayanılmaz zulüm
  • zekice diyalogların ve boşanma avukatı arkadaş george clooney'nin inci dişlerinin süslediği eğlenceli film. big lebowski sofistikeliğinin yanından bile geçemediği doğru ama ne demiş fake plastic love: "hiçbir film big lebowski gibi olamaz."
  • coen biraderlerin daha geçen sene bir başyapıt çektik (bkz: the man who wasn't there) fazla kasmaya gerek yok zihniyetiyle yaptıkları, barton fink ve big lebowski'den sonra gelen filmlere de baktığımda acaba sırayla mı çekiyorlar bunlar filmleri diye komplo teorileri üretmeme yol açmış film.
  • bunu gerçekten coen biraderlerin çektiğine inanmıyorum. bir şekilde komploya uğramış olmalılar, ya da iflas etmişlerdi ve acil bi filme ihtiyaçları vardı bilemiyorum. ama mutlaka bir açıklaması olmalı. bu kadar hollywood klişeleriyle dolu bir filmin başında en sevdiğim yönetmenlerden birinin ismini görmek beni fena halde sarstı. birkaç güzel diyalog dışında ne senaryosunda, ne kurgusunda, ne oyunculuunda hiçbir özel kısma rastlayamadığım, izlerken sıkıldığım ilk ve tek coen filmi.

    not: george clooney'nin şık giyinen ağzı mucizevi derecede laf yapan, her denilene yarı esprili, etkileyici cevaplar verebilen karakterleri oynamasından tiksiniyorum. hep oh brother where are thou'daki gibi olsa keşke.
  • bu akşam 20:25 'de moviemax 'de gösterilecek olan filmdir. sırf catherina zeta jones için bile izlenilmesi gereken bir film.
hesabın var mı? giriş yap