• türkler tarafından 1453 yılında fethedilmesi karşın 1980'lerden sonra talan edilmiştir.
  • resmi verilere (tüik) göre türkiye ekonomisinin üçte birini (yüzde 31) oluşturan şehir. kayıtdışı ekonomi de düşünülürse, bu, daha da yüksek seviyede olabilir. bu nedenle, bu şehrin belediyesini kimin yöneteceği de kritik bir mesele haline geliyor.

    https://www.bbc.com/…rkce/haberler-turkiye-48434512
  • boğazı sözkonusu olduğu vakit eşi benzeri olmayan bu aralar bir hayli kalabalıklar arasında sıkışıp kalmış olan güzel şehir.
  • kesinlikle bana göre olmayan şehir. ve muhtemelen ben de ona göre değilim zaten. daha uçaktan indiğim an kendimi ceylan gibi tedirgin hissetmeye başlıyorum. peşimde sanki avcı varmış da çırpı bacaklarım üstünde avcımdan kaçmaya çalışıyormuşum gibi hissediyorum arkadaş! koşturmasam itip üstüme basacaklar sanki. "koştur koştur hurrra" bir güruha dahil olup hep bir ulaşım aracı kapma yarışı sonra... görüntüsü bile göz yorgunluğu. o kapılan ulaşım aracıyla varılacak noktaya niyeyse hep bir en hızlı gidilebilecek yarıklar açma çabası. vardığın noktada her şeyi hep ama hep çok hızlı yapmak zorunda olan insanlar. kabus gibi. canhıraş bir şehir. denize bakmaya fırsat dahi olmuyor. yoruyorsun beni be şehir! senin hızına göre "kaplumbağa" ruhuma yorgunluk verdin yine.
  • artık cidden kaçmayı düşündüğüm, izmir'e doğru falan yol alıp ne iş olsa yaparım yeter ki buradan kurtulayım dediğim şehir. yoruyor sadece. yoruyor.
  • ismi atatürk'ün çabasıyla dünyaya kabul ettirilen şehir..

    osmanlı zamanında saray ve saray yakın çevreler istanbul'u costantinople olarak adlandırıyorlardı. osmanlı zamanındaki resmi yazışmalar bunu doğruluyor.

    atatürk’ün istanbul’un adını dünyaya kabul ettirmesi (28 mart 1930)

    ulu önder atatürk’ün kurduğu türkiye cumhuriyeti’ne kadar istanbul’un adı, “konstantiniyye” idi. atatürk son tarih olarak 28 mart 1930’u verdi ve bu tarihten sonra yurt dışından gelecek mektuplarda şehrin adı olarak konstantiniyye yazılması durumunda mektupların iade edileceğini bildirdi. batı dünyası ayağa kalkmıştı…

    istanbul’a, istanbul ismini resmen veren kimdir?

    bu şehre en eskiden byzantion deniliyordu. sonrasında constantinopolis (costantinople) denildi. zamanla halk arasında istanbul adı da kullanılmaya başlandı. istanbul’a osmanlı devleti zamanında sadece “der-saadet” “asitane” gibi unvanlar verildi. hatta başkent anlamına gelen “payitaht” bile isim gibi kullanıldı. ama osmanlı okumuşları dahi kostantiniyye ismini kullanmaktan vazgeçmediler. halk; ise islambol diyordu.

    türklerin eline geçmesine karşın batılılar bu şehre konstantin’in şehri anlamına gelen konstantinople demeye devam ettiler.

    ta ki türkiye cumhuriyeti kurulup mustafa kemal atatürk, bu işe el atana kadar.

    kemal atatürk; batı, özellikle de rum hıristiyanlığının hedefindeki bir şehir olan istanbul’u öz adına kavuşturdu. bunun nasıl olduğunu gelin yabancı bir kaynaktan öğrenelim:

    charles h. sherrill, 1932-33’te abd’nin ankara büyükelçisi idi. gazi mustafa kemal’i ve yeni cumhuriyeti anlattığı eserinin giriş başlığı çok çarpıcıdır: “costantinople değil istanbul”

    büyükelçi sherrill burada istanbul’u anlatırken diyor ki: “biz yabancılar, bu eski şehir için costantinople adını kullanmaya o kadar dilimizi alıştırmışız ki şimdi “istanbul” demekte hayli güçlük çekeriz. ama 1929 yılının ocak ayından beri bu şehrin resmi adı artık istanbul’dur ve costantinople yazılarak gönderilecek mektupların türk posta idarecileri tarafından geri gönderilmesi ihtimali her zaman vardır…
    3 ocak 1929’da türkiye’nin posta telgraf ve telefon genel müdürü, merkezi isviçre’nin bern şahrinde bulunan uluslararası posta, telgraf ve telefon teşkilatı’na bir mektup yazarak bundan sonra “constantinople” yerine “istanbul” adının kullanılması gerektiğini resmen bildirmiştir.”

    (bakınız: bir elçiden gazi mustafa kemal, tercüman yay. s.24)
  • istanbulun amk
  • almanya’da yaşıyorum, bugün şirkette arkadaş grubuyla otururken ilk defa gördüğüm bir kız da masadaydı. neyse istanbul muhabbeti başladı, aa istanbul’a mı gideceksiniz diye sordu. evet vs, sen de mi gittin diye sorduğumda aldığım cevap:

    “evet, 3 kız gittik çok güzel şehir ama erkekler bir garip, çok kötü bakıyorlar anlamadım neden öyle baktıklarını, aslında açık veya kısa da giyinmemiştik”

    ne diyeceğimi bilemedim tabii..

    edit:imla
  • özellikle avrupa yakasında klostrofobik hissettiğim şehir.
  • bu aralar sokaklarda sanki küçük sinek miktarında aşırı artış var. ağzına ağzına giriyorlar yürürken. ilaçlama yapılmıyor mu?
hesabın var mı? giriş yap