• geleneksel ve modern mimari olarak basitçe ikiye ayırabiliriz.

    geleneksel japon mimarisi kaynak olarak doğal malzemeyi alır ve evlerin inşasında kiaki ağacı, tatami hasırı gibi dayanıklı ve bir o kadar da özel malzemeler kullanılmaktadır. zen felsefesine dayanan iç huzuru doğada arayış ve onunla bir olma çabasını bu yapılarda görürüz; felsefesine uygun olarak ilk bakışta ne kadar basit gözükse de bu minimalist duruş örnek aldığı doğanın ince detaylarında gizli olan görsel zenginliği de barındırır. bu yapılarda iç dizayn kullanıma uygun hale geitirilebilir şekilde tasarlanmıştır, sabit kapı ve duvarlar yerine paravan ve sürgülü kapılar göze çarpar. dış yapıya bakıldığında ise detaylı dizaynın yumuşak ve sert hatlarla uyumu vardır.

    modern japon mimarisine baktığımızda teknolojinin tüm imkanlarından faydalandığını görürüz. aslında bu mimari de bir nevi modern geleneksel japon mimarisidir çünkü minimalist zen felsefesinin izlerini çoğu zaman eski yapılardan daha fazla taşımaktadır. çelik bina iskeletleri bu yapıların temel taşıdır ve her zaman çizgisel bir dizayn görülür, bir noktanın diğerine olan uyumlu oranı bu yapılarda da çok önemlidir. alanların boyutundan çok işlevselliği önem kazanmıştır, keskin düz çizgiler size şunu söylemeye çalışır: (bkz: perfection is simplicity)
  • geleneksel japon mimarisi hk. (bkz: tatami)
  • ayrıca (bkz: tadao ando)
  • japon geleneksel mimarisinde ‘zen’ felsefesinin etkisi ile minimalist bir tutumun harmanı söz konusudur. bu açıdan geleneksel japon mimarisi sade ve işlevsel olduğu kadar durgunluk, sakinlik ve huzurun hakim olduğu; basit, doğal, yalın ilkelerle çözümlenmiş mekân organizasyonlarıdır.

    yine japon geleneksel mimarisindeki etkisi belirgin şekilde görülen minimalizm’in, 1920’lerin başında modern hareketin bir kolu olarak ortaya çıkmış olduğu varsayarsak, mimarlık ve tasarımdaki karşılığı “en az malzemeyle, en yalın, en ekonomik ve en işlevsel sonuca gitmek” şeklinde açıklanmaktadır.

    "less is more"

    ayrıca
    (bkz: mies van der rohe)
  • shogun dizisinde görüp merak ettim ve geleneksel japon (ve çin, aslında genel olarak doğu asya bölgesi) mimarisindeki eğrisel çatıların sebebini araştırdım. çok detaya girmeden buraya da genel kültür bilgisi olarak bırakmak istiyorum.

    görsel

    görsel

    görsel

    eğer şehir efsanesi ve batıl inançlar istiyorsanız: "caponlar düz çizgilerin kötü ruhları karabasanları çektiğine inanıyollarmış.", "feng çuvi eğri çizgilerin enerjide akışkanlığı sağladığını, köşelerin ise bloke ettiğini söylüyor."

    bunu aradan çıkardığımıza göre:

    mimarlık kültürünün gelişme sebebi, bölgeden bölgeye değişen bu kısıtlama ve malzeme karakterindeki değişimlerdir. burada da iklime ve malzemeye göre bir çözüm üretmişler.

    japonya yıl boyunca yağışın yüksek olduğu bir ülke. yüksek yağış, bizim karadeniz bölgemizde olduğu gibi yeşil ve ağaç açısından bol, ahşap mimariye uygun bir malzeme kataloğu sunuyor. bu iklimin kötü tarafı yıl boyu süren nemin, binaların dış duvar ve temel-duvar birleşim detaylarında çok hızlı bir şekilde çürüme ve zararlara sebep olması.

    çatının buradaki rolüne gelelim.

    çatı binayı mümkün olduğunca kuru tutarken, güneş ışığından da olabildiğince çok faydalanmak üzere dizayn edilmiş.

    geniş saçaklar yağmurun binaya ulaşmasını olabildiğince engelliyor. eğer dümdüz bırakılsaydı bu saçaklar binaya girmesi gereken güneş ışığını da engelleyecekti. o yüzden görsellerdeki gibi eğrisel, saçak kısmı yukarı dönecek şekilde yapılıyor ve güneşi de yıl boyunca içeri alıyor. köşelerde saçak daha da yükseliyor çünkü köşenin binaya uzaklığı, kenarın binaya uzaklığından daha fazla (hipotenüs). dolayısıyla köşeden gelecek olan güneşin verimini artırıyor. çatıların yüksek olması da sıcak sezonlarda hava sirkülasyonuna izin veriyor.

    çatının aldığı bu eğrisel formun ismi hypar

    hiperbolik paraboloit: #163379920

    bu çatılar geometrik formu sayesinde yağmurun çok daha yoğun olduğu sezonlarda suyun hızlıca akıp gitmesini sağlarken, kar yağdığında o biriken karın yükünü de taşıyabilecek kiriş kesitlerinde yapılıyorlar.

    ilk başta bahsettiğim batıl inançların da bu bağlamda nasıl ortaya çıktığına dair bir sebep sunuyor bu bilgiler. muhtemelen japon atalar bu geometri ve mimari tecrübeden yoksun bir şekilde kısa saçaklı, dümdüz çatılı, güneş alışı ya da yağışı uzaklaştırma şekli problemli binaların çok daha hızlı eskiyip çürüdüğünü, öyle evlerdeki insanların daha fazla hasta olup çabuk yaşlandığını gözlemliyor ve o yüzden, buradaki bilgeliği "düz çizgiler kötü ruhları çağırır" diye basitleştiriyordu.
hesabın var mı? giriş yap