• kocama kadınlık yapmak yerine çalışıp paramı kazandım, yürümeyen evliliğimi bitirdim, kazandığım para sayesinde kimsenin insafına kalmadan, paspas olmadan yıllardır çocuklarıma tek başıma bakıyorum, biri üniversiteye gidiyor, diğeri de seneye gidecek.

    kadını ev içi ücretsiz işçi, kuluçka makinesi, seks kölesi olarak gören yukarıdaki zihniyeti de ikiye böler, dörtle çarparım. pandemide işsiz kaldıysa pazartesi gelsin benim evde asgari ücret karşılığında temizlik görevlisi olarak başlasın. kimse kendisinden erkeklik de beklemez üstelik. temizlik, yemek, ütü gibi kendine insanım diyen herkesin yapması gereken işleri becerebilmesi yeterli.

    adamlar o kadar vasıfsız ki, kendilerini anca ekonomik olarak kendine bağımlı kılacakları kadınlar üzerinden var edebiliyorlar. işte bunun tam tabiri her anlamda iktidarsızlık.
  • allah da sizi kahretsin ya ne diyeyim..

    her gün kadınların öldürüldüğü, taciz ve tecavüzlerin olduğu bir ülke burası..
    hala bazı bölgelerde kız çocuklarının okumaması gerektiğini düşünenlerin olduğu bir ülke burası..
    erken yaşta zorla evlendirilen henüz daha kendisi çocukken, çocuk sahibi olanların olduğu bir toplum burası..
    çoğu kadının sırf ekonomik özgürlüğü olmadığı için boşanamadığından her gün şiddete maruz kaldığı evliliklerin olduğu bir ülke burası..

    uzar gider bu liste ve siz hala böyle başlıklarda tek hücreli beyinlerinizden çıkan anlamsız cümleleri kuruyorsunuz...dilerim hiç evlenmez herhangi bir kadının hayatını yakmaz ve o evlilikten doğacak olası kız çocuklarınızın hayatını karartmazsınız..
  • (bkz: vay amına koyayım)

    kadınları paraya muhtaç yürüyen amcıklar olarak gören, bundan sonra elini sikmeye mahkum götverenleri üzen olay.
  • çabaların en yerinde olanıdır.
    belki denk gelmişsinizdir dünden beri sosyal medyada hülya avşar ile mehmet aslantuğ'un bir konuşması dönüyor. insan izlerken kelimelerin sahibi adına utanıyor ama özetle hülya hanım erkeğin egemenliği üzerine, kavramın ne olduğunu bilmeden övgüler düzerken, olabilecek en kibar şekilde yanıt veriyor mehmet aslantuğ. diyor ki "kadın evinde, üretimden çekilip bütün ikbal istikbalini bir adamın vicdanına, aşkına, samimiyetine, günün sonunda bir gün aklının karışmasına, yanılgılarına bırakmamalı."

    bir kadın olarak bir erkeği sevmek, onunla bir hayat paylaşmak, güvenli bir birliktelik sürdürmek çok güzel ve sağlıklıdır. ama kimse kendi hayatıyla ilgili kararları bir başkasının insafına bırakmamalı. kimseyle düşman olmaya gerek yok, amaç bir başına da dik durabilmek, karar verebilme güvenini kendinde bulmak. bunun için de üreterek kazanmak ve her anlamda özgür olmaya gayret etmek gerekiyor.
  • gayet güzel 1 çabadır. ev hanımı annem 20 lira için babama kırk dil dökerken(sallama bir deyim oldu) ben kendisini izin günümde dışarı çıkartıp hem onun istediği her şeyi hem kendi istediğim her şeyi alıyorum ve kimseye de hesap vermiyoruz müthiş bir his.
  • adam "siktir ol git" dediğinde siktir olup gidecek yol parasını bile adamdan istemesi gerekiyorsa, böyle bir onursuzluğu yaşamamak adına gayet yerinde bir çaba.
    (bkz: bir arkadaşım)
  • aranızda ekonomik özgürlüğü olmadığı için çocukları bir yere gelene kadar kocasından boşanamayan, kocasının sözünden çıkamayan, kocasına katlanan, şiddet gören, istediği şeyi yapamayan anneye sahip insanlar vardır.

    işte kadınların ekonomik özgürlük çabalarının sebebi budur. kocaya muhtaç kalmamak, kendi kararlarını kendin verebilmek, kötü bir duruma düşürüldüğünde boşanabilmek.

    ekonomik özgürlüğü olmayan bir kadın için boşanmak nasıl bir lüks biliyor musunuz? hele de çocukları varsa. şiddet görmüyorsa kendini şanslı sayan kadınlardan bahsediyoruz. daha da kötü olabilirdi diyen. zar zor söz hakkı bulan.

    o yüzden eşlerinizin, sevgililerinizin, nişanlılarınızın çalışmalarına izin verin. kendilerini ezik hissetmelerine sebep olmayın. size tahammül etmesinler sizi sevsinler ve saygı duysunlar. aynı şekilde kız çocuklarınıza da bunun ne kadar önemli olduğu bilincini aşılayın. zengin koca bulmanın marifet olmadığını gösterin.

    kadınların kendi varlıklarına saygı duymalarına izin verin.
  • "bir erkeğin emri altına girmemek için yüzlerce erkeğin ve kadının emri altına girmekten başka birşey değildir. kocası bir şey ister yapmaz, müşterisini, patronunu veya amirini ikiletmez ! hayat ne garip !"

    bir daha okuyun çünkü bu kadar salakça bir cümleyi her zaman duyamazsınız.

    annem 30 yaşında üç çocukla dul kaldığında, etraftakilerin ilk işi yaşlı, dul adamlar bulup annemi baş göz etmeye çalışmak olmuştu. çocuklu, dul bir kadının yaşayabilmesi için tek çözüm buydu onlara göre. annem bütün bunları, çocuklarım var, başlarına ne gelir bilemem deyip reddetti ve fabrikada çalışmaya başladı. dedemin evinden taşınıp, kendi evimizde yaşamaya başladığımızda da annemin gün gelip pes edeceğini ve onların dediklerine geleceğini söylerdi herkes. annem asla pes etmedi. tek söylediği şuydu kızım, oğlum, ben çalışıcam siz okuyacaksınız. özellikle de kızlar siz okuyacaksınız, bana bakın ve örnek alın derdi. okuyabilseydim, bir mesleğim olsaydı fabrika işçisi olmazdım derdi rahmetli. biz okuduk, hepimiz meslek sahibi olduk. en azından gözü açık gitmedi anacığım.

    şimdi bu anlattıklarımı okuduysan yazdıklarını bir kez daha gözden geçir derim. hayat gerçekten garip, ama senin bildiğin gibi değil..
  • davarları germeye devam etmiştir.

    kadınlar böyle devam etsin. böyle davarların masaya çıkıp tepinmesini zevkle izliyorum.
  • her şeyi bildiğini sanan çağ dışı davarların ağzına bakmamak için olabilir.
hesabın var mı? giriş yap