aynı isimde "kafka (film)" başlığı da var
  • basit analojiden nefret ederim aslında ama bi şekilde bunu yapmanın çok anlamsız olduğu zamanlarda yapmak çok hoşuma gidiyo.. kimseye komik gelmeyen kötü espriler yapıp saatlerce gülmek de hoşuma gider benim.. sınıfta altına işeyip en arka sırada yalnız kalmış, ta oradan dersi sabote edip gülen çocuğun yıvış yıvış rahatlığı.. ohh..

    o yüzden kardeşim köpeğimizi gezdirirken peşine takılıp gelen kapkara kıza da kafka adını verdim..
    önce kardeşimle kapımızın önüne kadar geldi.. sevip yemeğini suyunu verdikçe daha da alıştı gitmedi..
    sonra bi komşumuz belediyeyi arayıp şikayet etmiş kafka'yı.. kapının önünde bi kap yemek bi kap su onun için dayanılmaz çünkü.. öyle çok şeyden nefret ediyor ki ve öyle çok nefret ettiği şeyi değiştirmesinin yolu yok ki onun için, kızamıyorum..

    belediyeden gelip almışlar kapımızın önünden.. hiç gelmem dememiş.. tasmaya canı sıkılmış biraz.. bi de kamyonetin arkasında kusmuş sarsıntıdan ama hiç sorun çıkarmamış.. insanların bi bildiği var sanıyo ya hayvanlar o halleri çok içime dokunuyo..

    annem götürüldüğünü öğrenince aramış taramış bulmuş izini..
    gece gittim eve mutsuz sinirli, "kafka'yı götürmüşler" dedi.. sabahı zor ettik..
    sabah kuru mama, süt alışverişimizi yapıp koştuk barınağa..

    sesimizi duyar duymaz, delirmiş gibi ağlamaya, zıplamaya, son fırsatını kaçırmak üzere olan insan gibi çaresizce bağırmaya başladı.. kafesin kapısını açtılar, minnet ne ki, özlemek ne ki ne duygu biliyosan o an hepsi üzerinde bize geri geldi.. arabanın kapısını açtık, sanki yıllardır arabayla seyahatte gibi atladı arka koltuğa, yapıştırdı kendini koltuğun üzerine, hani yok olmaya saklanırsın ya öyle bi halde..

    barınaktaki diğer hayvanlara getirdiklerimizi bıraktık.. kafesleri boydan boya geçemedik yolun yarısında kardeşim ağlamaya başladı.. hıçkıra hıçkıra.. eşşek kadar adam boşa ağlamaz..
    döndük geri..
    şimdi her pazar barınağa uğruyoruz, mamaları bırakıyoruz ama yine içeri giremiyoruz.. bu kadar trajedi fazla geliyo..
    artık gidecek bi kapımız daha var.. gidecek o kadar çok kapımız var ki..
    sabahat teyze bekliyo, kemik erimesi var iki büklüm.. kaç gündür aklım onda.. ya bişey olduysa ruhumuz duymaz..
    fikriye tayze var yürüyemiyo, kimse kapısını çalmazsa ekmeğini bile alamaz..
    o kadar çok trajedi var ki..
    her işi bıraksan, kendi hayatını bıraksan hep gitsen gidecek yer bulursun.. o kadar çok..

    kazandığımın yarısını vergi olarak verip, adım başı trajediye toslamak böyle anlarda daha da ağırıma gidiyo.. yarısından fazlasını vereyim ama alıp vergimi savaş, kaos, kitch, boktanlık için harcamasınlar..

    ölümler, doğumlar, hastalıklar, yaşlılar, çocuklar, hayvanlar, eğitim, sağlık hepsi trajedi..
    benim yola ihtiyacım yok, gerçekten yok.. avmlere, konut sitelerine, daha çok askere, daha çok polise hiç ihtiyacım yok.. vergimle asker polis imam maaşı ödemek istemiyorum..

    komşum ben haftada bir evine uğramazsam da iyi olur bilmek istiyorum, "meryem'in yetimleri okula başlayacakmış" dediğinde annem hiç bişeyleri eksik kalmadan giderler okula aslanlar gibi okurlar bilmek istiyorum.. parası yokmuş gidememiş doktora çok geç öğrenmişler kanseri demesin kimse istiyorum..
    "övröpa'da daha çok vergi veriyolar ama" diyenin ağzına vurmak istiyorum..

    öff neyse..
    kafka arabada anneme sarılarak geldi eve..
    komşunun şikayeti ona bi ev verdi.. önce banyo sonra fakülteye gidip kan tahlili verdik..
    "aşıya 15 gün sonra gelin" dediler..

    15 gün dolamadan dün gece öldü.. kan tahlilinde hiç sinyal vermeyen bi virüs..

    koca koca patileriyle dürtüp kendini sevdirmesi, kocaman zeytin gözleriyle bakışı, ben uyurken o koca gövdesiyle kendini üstüme atıp uyuması kaldı.. kıskanç çocuklar gibi evde iki köpeğin birbiriyle didişip durması..

    başını yastığa koymuş başında annem beklerken öldü..

    gregor samsa onun kadar şanslı değildi..

    not: çok geçti üstünden.. ama o zaman hatırladığımda ağlıyodum bu olayı.. yazamadım..
  • günün başlıklarında birden altına bolca entry girildiğini görüp...''öldüm mü lan?'' diye düşünmeme sebebiyet vermiş mahlasım, grup(?)*
  • yazar kisisi.

    neyse, kendisinin bir zaman tanimalamasi bulunmaktadir. nerede yazmis oldugunu acikcasi bilmiyorum ama birden aklima geldi niyeyse. boylelikle aslinda yazar olmanin ayni zamanda da "dusunme" gerektirdigini, ama gunumuzde bu "gerekliligin" nasil da silindigini yeni bastan idrak ederek uzuldum.

    kafka'nin zaman aciklamasina gore birey, kisi ya da sahis zamansal bir yarikta ya da boslukta var olmakta, yasamini surdurmektedir. ıste bu yarikta insan sagli ve sollu olarak zaman kollari ile paranteze alinmistir. bir taraftan gecmis, ote yandan gelecek kendisini iki yonlu olarak sikistirmaktadir. bakin, zaman gecmisten gelecege akan bir surerlilik degildir diyor kafka, aksine bu iki zamansal gucun birbirine dogru guc uyguladigini soyluyor.

    soyle dusunelim, bir yarik mevcut, o yarigin herhangi bir noktasinda sen ya da ben, o, su, bu, yani bir birey bulunuyor. solundan sonsuzluktan gelen bir gecmis, yani baslangic noktasini bilmedigimiz bir bilinc bireyi gelecege dogru ittiriyor. ayni zamanda ise sonsuzluktan gelen bir gelecek, yani sonunu bilmedigimiz bir gelecek de bireyi gecmise dogru ittiriyor, ona baski uyguluyor. ıste birey de bu yuzden donuk ve kistirilmis hissediyor.

    eger birey bu kistirilmis yariktan kurtulabilirse ozgurlesme o anda basliyor. gecmis ve gelecek bireyi sikistirma eylemini artik yapamiyor, birbirlerine karsi guc kullanmak adina bireyi araya bir tampon olarak yerlestiremiyor. birey iste bu esaretini anladiginda, bir sibop oldugunu fark ettigi anda, ve bu yariktan cikip, gecmis ve gelecek arasindaki.kavganin ara elemani olmaya son verdiginde ozgurlesiyor.

    hannah arendt anlatiyordu galiba, gecmis ile gelecek adli eserinde, oyle hatirladim birden.

    neyse efen'im eyyorlamam bu kadar.
  • bütün cahillerin doluştuğu başlık. yok şöyle yazardır yok şöyle yazar, ulan ne yazarı? kafka diye yazar mı var?

    necip fazıl kısakürek için bir şey yazacağın zaman gidip necip başlığına mı yazıyorsun?

    git franz kafkaya yaz ne yazacaksan.

    kafka open source streaming apisidir, servisler arasındaki streamleri kontrol eden bir mekanizma görevi görür.
  • sözlüğü işyerinde açık unutup gitmiş olan yazardır.(bkz: ben bir arkadaşıyım)
  • (bkz: franz kafka) başlığına yazması gerekirken buraya yazanlar yüzünden bilgi sahibi olmak için gelip elim boş döndüğüm api teknolojisi.
  • hadi yazarlar kofti moderatörler ne işe yarıyor? ipini koparan gelmiş edebiyat kasıyor burda. hadi kardeşim yallah franz kafka'ya.

    tanım: real-time data stream sağlayan harika teknoloji. bu aralar fazla uğraşıyorum, bilgi alışverişinde bulunmak isteyen suserlar yeşillendirebilir.
  • hayatında belki de hiç olmadığı kadar mutlu biri o** artık...
    istediği hemen herşeye sahip*****...
    * * *
    bir de okulla* arasını düzeltebilse...yok yok mutluluktan intihar eder herhalde o vakit*
  • kendisini tavsan sanan adam*

    (bkz: benim lan o)
  • eski bunalımı kalmamış, geçmiş bir zaman içinde tutunacak bir dal bulmuş olan, hayata gülerek bakmayı öğrenmiş olan, yüz kasları bayağıdır unutmuş oldukları gülme eylemini, kalbi de bayağıdır unutmuş olduğu sevme eylemini yapmaya başlamış bir suser. umarım gözyaşı torbacıkları da bundan böyle ağlama eylemini unutur.
    kendini benimle ilgili olaylardan suçlu hissetesede saçmadır bu düşüncesi, çünkü bu benim seçimimdir (kendi kalp kaslarımı kullanmak istememem).
hesabın var mı? giriş yap