• tanım: 3 mayıs 2016 tarihinde yayınlanan, claudia gray tarafından yazılmış star wars serisinin bir kitabıdır. (bkz: bloodline)
  • “bizi biz yapan kimliğimizde yazılanlar mıdır, kanımızda dolaşanlar mı?” kitap gerçek bir hayat hikayesidir ve yazar aynı zamanda baş kahraman olan paul joseph fronczaktır. yeni doğmuş bir bebek kaçırılır ve iki yıl sonra bir magazanın önünde terk edilmiş olarak bulunur. bulunan cocuk paul olarak düşünülüp aileye verilir ama 10 yaşına gelen paul kayıp olduğu iki yılda yazılan makaleleri annesi evde yokken görür ve içine kurt düşer. 50 yaşına geldiğinde gerçek ailesini aramaya başlar ve dna lar, fbı lar, dedektifler derken paul gerçek aile üyelerine ulaşır ve ikizi olduğunu öğrenir.
    azmin ve başarının öyküsüne güzel bir örnek bu kitap. yaşanmış bir hikaye olması okurken pek cok defa düşündürüyor insanı. her ne olursa olsun aynı kanı taşıyan insanların sıcaklığı bambaşkadır.
    --- spoiler ----

    zaman geçmişi gömüyordu.
    --- spoiler ---

    sürüsünden ayrılan bir kurt yıllar sonra yeniden sürüye katılabilir, çünkü her zaman sürüsünü tanır, sürüsü de kendinden olanı bilir. gerçek kanda dolaşır.
    --- spoiler ---
  • gönül ve akıl bağından mühim değildir.
  • sevgi mecburiyetinin en abartılmış, en zorlama olanıdır.
    çekirdek aile üyelerini bir kenara bırakarak yazıyorum bu yazacaklarımı. anne, baba, kardeş sevgisi farklı. içine sosyoloji ve psikoloji dışında biyoloji ve kimya da giriyor. zorlama olan akraba sevgisi.
    bir insan akrabasını neden sever?
    olası nedenler şöyle sıralanabilir:
    1) iyi kalplidir.
    2) iyi kalpli, zeki, anlayışlıdır.
    3) zararsız, kendi halindedir.
    geri kalan facebook'a, instagram'a yüklenmiş gülmeli fotoğraflar, düğününde belirip dedikodunu yapanlar, seni her gördüğünde okul/iş/medeni durumunu soranlar yani aynı soy ağacına düşmek dışında ortak noktanızın bulunmadığı durumda ortaya çıkan duygu sevgi değil zorunluluktur.
    *ilkokul terk olup aklı fikri namusta olan ve kendi namus tanımı dışında kalan insanları "dünyanın sonunu getirecek deccal'ler" olarak gören neneni, dedeni, ebeni, bibini, çiçini, (buraya türlü çeşit sirk maymunu sıfatından bozma hitap biçimleri gelebilir)
    *işin gücün varken, işine gücüne saygı duymayıp evine gelen, geldiğinde de 5 yıldızlı otel hizmeti bekleyen, cebi para gördüğü halde uygunluğunu sorgulamadan yatıya gelen, günün yorgunluğuna rağmen gülümsemeye çalıştığın, ikramda bulunduğun; gittiği yerlerde "valla evine gittik de bir parmak toz vardı" diye yalan dolan dedikodunu yapanı ,
    * iyi kötü bir işin, sıfatın, mevkiin varsa bunun her zerresini birbirinize ufacık bir kan bağı ile (babamın kuzeninin torunu ya o benim) bağlı olduğunuz için kullananı,
    sevdiğini mi zannediyorsun?
    hayır sevmiyorsun. (buraya baba olan tarkan gülüşü)
    onlara sadece annenin, babanın hatrına katlanıyorsun. onlar da kendi annesinin babasının hatrına katlanıyor.
    şimdi hiçbir yerde bulamadığım; ama görünce çok güldüğüm, ankara'nın yüzüncüyıl semtinin duvarında yazan yazının da dediği gibi: aile çöptür.
    varsa aklınız, kendinize saygınız, yabancı diliniz; onlardan olabildiğince uzak ülkelere kaçınız.
    bunlar yoksa uzak illerde ev tutunuz ve gelip kalmamaları için eviniz 1 oda 1 salon daracık bir ev olsun.
    yine de gelecek kadar yüzsüzlerse (öyle oluyorlar genelde) evde donla, babydoll'la dolaşıp gece bağıra çağıra sevişiniz.
    yoksa önünü alamazsınız. yoksa o eviniz 1 gün boş kalmaz. benden söylemesi.
  • toygar ışıklı'nın döktürdüğü çalışma.
  • (bkz: içerde) adlı dizide toygar ışıklı’nın sanatını konuşturdugu muazzam bir parça.

    https://open.spotify.com/…si=xhuswl7treowukuumatn1g
  • bazıları için en önemli şeydir. ama bilmedikleri şey, asıl olan sevgi bağıdır.

    bazıları ise sevgiyi kan bağı olanlarda bulduğu için sevgi bağını kan bağı ile karıştırır.

    bir insan ne annesini ne babasını ne uyruğunu ne de doğduğu yeri seçebilir. mühim olan sevgi ve insanlıktır.
  • o da neymiş be.

    olsa nolur olmasa nolur.
    benim bir kardeşim var dostlar. öyle ki,

    aramızda kaç kilometre olursa olsun klavye başında birlikte güldüğüm, birlikte ağladığım,
    her seferinde aynı sıcaklık ve samimiyetle sarıldığım,
    o yokken de onunla dertleşip, gülüştüğüm,
    kıskandığım, paylaşmaktan korktuğum ne varsa önüne serebileceğim,
    defterlerimi, odalarımı, kıyafetlerimi, anı kutularımı ve dahi gitarlarımı anılarla dolduran,
    saçımı başımı da yolsa, oturup "haklı işte" diyebileceğim,
    korkularımı korkmadan söyleyebileceğim,
    canımı yaksa da "vardır bi bildiği" diyebileceğim,
    kendisini bana hiç ama hiç unutturmayan bir kardeşim var benim.

    bir beden dersine bu kadar şükredeceğim aklıma gelmezdi.

    hak ediyor muyum bilmiyorum. hem de hiç bilmiyorum vallahi.
    ama ben hep onla huzur buluyorum.
    sağ olasın, hep ama hep var olasın can kardeşim.
    kan bağına sıçayım, seni çok seviyorum.
  • yas aldikca, tecrübelendikce ne kadar önemsiz bir sey oldugunu anlar insan. akraba felan bunlar hikaye, yüregi benimle olmayan beni sevmeyen insanla kan bagim olsa ne olur.
  • kan bağı değil can bağı..
    o senin baban değil, sana baba.

    ["elimizdeki bütün göstergeler birleşiyor
    öldüğü günün soğuk, karanlık bir gün olduğunda."

    w.h.auden, unutulmaz şiiri "william butler yeats'in anısına"da böyle diyor. edebiyatçılar arasında kanbağını, dostluk bağını bile aşabilen, sürekliliği ve dayanıklılığı, zamana da mekana da sığmayan bambaşka bir akrabalık kurulabildiğini gösteriyor şiir.] tomris uyar - yazılı günler
hesabın var mı? giriş yap