• ibrani oğulları dışında yahudiliğiseçen ilk ulus olan zamanının amerika birleşik devletleri kadar güçlü hazar yada diğer bir deyişle hazarya imparatorluğunun devamı olan bir halk. 10. yüzyılda hazarlar kavarnak’tan kırım’a kadar olan bölgede yaşadılar. daha sonra 1397 senesinde litvanya’nın büyük prensi vitautas altınordu ile bir savaştan sonra 380-400 karay ailesini kırım’dan litvanya’ya aldı. o zamandan beri karaylar litvanya’da yaşıyor, yani 600 senedir.
  • avrupa yahudilerinin hiçbirisinin ibrani soyundan gelmedikleri hepsinin hazaraların soyundan geldiği yönündeki iddiaya göre avrupa yahudilerinin atası türk boyu.
  • karay" veya "karaim" adı arapça "karain" kelimesinden getirilir. ibranice'de kara okumakla ilgilidir, kara kelime köküne ibranice'deki -im çokluk eki getirilerek yapılan "karaim" kelimesi, karaylar anlamına gelir. "karay" sözü ise, kara ismine getirilen nispet i'si ile kara'ya mensup anlamında "karai" olmuş; ardından da türkçe'nin ses düzenine uygun olarak "karay" haline gelmiştir.

    karaylar hazar türkleri'nden gelmektedirler. dini bakımdan çok müsamahalı olan hazar hanlığı'nda müslümanlık, hıristiyanlık ve yahudilik bir arada yaşamaya imkan bulmuştur.

    karay inancı, irak'ta ebû cafer el-mansur'un halifeliğinde 7. yüzyılda talmud'a karşı bir hareketle kurulmuştur. ilk karay öğreticisi ve yazıcısı basralı anan ben davud'dur. başlangıçta anan'ın yandaşlarına "ananiler" denmiş, ancak 9. yüzyılda karay adını almışlardır.

    karay inancında ve ibadetlerinde islami motifler bulunmaktadır. ibadethaneye ayakkabısız girilir. dua yerleri çok temiz tutulur. islam tesiriyle alınan hutbede, halifenin adı anılır, mukaddes yerler olan mekke, medine ve kudüs için hayır duada bulunulur. hz.isa ve hz.muhammed'in peygamberliği kabul edilir. karaylığın islamiyet'ten bu kadar fazla unsur almasının sebebi anan ben davud ve ebu hanife'nin aynı hapishanede yattığı sırada anan ben davud'un ebu hanife'den çok etkilenmesidir.

    karaylar'ın bağlandığı tevrat, yahudilerinkinden ayrıdır. karay inancı temel olarak on emir'i esas alır ve karaylığın duaları zebur'dan ibarettir. yahudiliğin kelime-i şehadeti gibi olan "duy işit israil" sözlerini, "duy işit karay'' şeklinde söyleyen karaylar, bazı bayramlarda ve takvimde de yahudilerden ayrılırlar. bu gün karay dini hiç bir misyonerlik faaliyetinde bulunmamaktadır. bu dini yaymak veya sonradan kabul etmek prensip olarak imkansızdır. bir insan ancak doğuştan karay olabilir.

    1989 nüfus sayımına göre bdt ülkelerindeki karay sayısı 2.803'tür. 1979'dan beri sayılarında yarı yarıya düşüş görülmektedir. karaylık inancı kudüs, filistin, mısır, suriye, kuzey afrika, ispanya, iran, ermenistan, kafkasya, kırım, güney rusya gibi ülkelerde yayılmış; 10.-12. yüzyılda altın çağını yaşamıştır.

    haçlı seferlerinden sonra zayıflamaya başlayan karaylık inancı sadece türk kökenli cemaat içinde varlığını sürdürmüştür. kırım ve doğu avrupa'nın dışında sadece istanbul ve kahire'de çok küçük birer karay cemaati kalmıştır. ermenistan, iran, irak, suriye, ispanya, kuzey afrika, çin ve balkanlar'daki karay cemaatleri küçüle küçüle sonunda yok olmuşlardır. bunlardan önemli bir kısmı avrupa ülkelerine göçmüşlerdir. 1970 yılı için verilen tahmini rakamlara göre israil'de 7.000-13.000 karay yaşamaktadır. 1992 yılında yapılan bir tespite göre istanbul'da 100 karay türkü bulunmaktadır. 1979 yılında polonya'da 1.000 civarında karay olduğu ifade edilmiştir. litvanya'da bu gün 160 karay yaşamaktadır. karaylar bu ülkeler dışında, amerika, avustralya, ingiltere, belçika, isviçre gibi ülkelere dağılmışlardır.

    bu gün sayıları çok azalmış olsa da istanbul çok eski bir karay yerleşim yeridir. istanbul karayları'nın ne zaman buraya geldikleri kesin olarak bilinmemekte, ancak bizans döneminden kaldıkları tahmin edilmektedir. geçmişte bizans ile hazar hanlığı arasında çok yakın ilişkiler vardı. hazar prenseslerinden bizans'a kraliçe olanlar bulunmaktaydı. bu yakın ilişkiler sırasında bazı karaylar, imparatorun hassa askerleri arasına girmeyi başarmıştı. hazar türkleri'nin etkisiyle kuman türkleri arasında karaylık yayılmaya başladı. bizans döneminde başlayıp osmanlı devleti döneminde devam eden karay iskanı sebebi ile karay cemaatlerinin anadolu'daki sayısı 80'e balkanlar'daki sayısı 30'a ulaştı. tuna nehri boyunca, bilhassa lacedemoni 'de karay cemaatleri yaşıyordu. istanbul'a en yakın cemaat olan izmit cemaati bilginleri ile meşhurdu. izmit, 1361'de i.murad tarafından fethedilince balkanlar'daki karay cemaatlerinin merkezi haline geldi. edirne'de ise kalep afendopıllo gibi edipler, başiacı gibi ulema aileleri yetişti. ancak fatih döneminden sonra üstünlük istanbul cemaatine geçti. korfu, parga, selanik, izmit ve kırım'dan çok sayıda karay türkü istanbul'a göçtü. istanbul'a göçenlerin içinde en itibarlıları edirne'den gelenlerdi. edirneli karaylar, uzun süre istanbul cemaatine liderlik ettikleri için bir dönem istanbul cemaati, edirne cemaati olarak anıldı.

    karaylar, istanbul'da çok önemli izler bırakmıştır. mesela karaköy adının "karay köy"den geldiği ifade edilmektedir. ayrıca eminönü'nde galata kulesi'nin yanında bir karay mezarlığı bulunmaktadır. istanbul'da en uzun ömürlü karay cemaati hasköy cemaati olmuştur. bu bölgede bulunan karay mabedinin etrafında toplanan karaylar , çıkan yangınlarda tahrip olan mabetlerini bir kaç kez tamir ettirdiler, ancak 1918'de çıkan yangında evlerin büyük bir kısmı yanınca hasköy cemaati dağıldı. son dönemde kırım cemaati istanbul karayları'nı maddi ve manevi olarak desteklemiştir. kırım'dan gelip istanbul cemaatine hocalık yapan arkeolog ve elyazmaları uzmanı a. firkowicz, 1832 'de tevrat'ı türkçe'ye çevirmiştir. bu tercüme tevrat'ın türkçe'ye ilk çevirisidir. 19. yüzyılda zayıflayan istanbul karay cemaati 20. yüzyılın başından itibaren hızlı bir düşüş yaşamıştır .

    tarihin her döneminde değişik kültürlerle iç içe yaşayan karaylar, bütün imkansızlıklara rağmen türkçe konuşmayı, sürdürmektedirler. karay türkçesi, kıpçak-kuman türkçesi'ne bağlıdır; islam kültürünün etkisiyle arapça ve farsça'dan, komşuluk ilişkileri sebebiyle slav dillerinden çok sayıda kelime almıştır. 1930'lu yıllara kadar ibrani, latin ve kiril harfleri ile yazılan ve cümle yapısı ibadet dili olan ibranice'nin etkisiyle bozulan karay türkçesi'nin troki (trakay), haliç-lutsk ve kırım adıyla bilinen üç ayrı ağzı bulunmaktadır.

    her ne kadar karaylar, dinleri ve yaşadıkları kapalı hayat sebebi ile diğer türk toplulukları ile tam kaynaşamamış iseler de karay halk kültürü ve edebiyatı diğer türk topluluklarının halk kültürü ve sözlü edebiyat gelenekleri ile benzerlikler göstermektedir. karaylar'ın da divanları, halk edebiyatları, mitolojileri vardır. karay atasözleri ve halk türküleri, türkiye, azerbaycan, kırım, kazan ve altay türkleri'nin aynı türdeki eserlerine büyük benzerlikler gösterir.

    karaylar'a ait ilk yazılı belgeler dini metinlerdir. al-kirkisani 10. yüzyılda eserlerini arapça yazmış, bazı karay din adamları ise incil'i yaşadıkları ülkenin diline çevirmişlerdir. bu tercümeler ilk eski ahit çevirileri arasında yer almaktadır. türk asıllı karay din adamları 1528-1529 yıllarında venedik'te ibranice basılmış ilahi kitaplarına bazı türkçe parçalar da koymuşlardır.

    1731 yılında kırım'da açılan karay matbaasında ilk olarak "mekabhey-dua kitabı" ve karay şivesiyle bazı ilahiler yayınlandı. incil'in karay türkçesi'ne ilk tercümesi 1 9. yüzyılın ilk yarısında yapıldı. 1832-1835 yıllarında istanbul'da tevrat'ın karay türkçesiyle bir kaç baskısı yayınlandı. 1841 yılında eski ahit'in tamamı kırım'da dört cilt halinde karay türkçesi'ne çevrilerek basıldı.

    karay türkleri'nin sözlü edebiyatında da dini metinlerin çok büyük bir yeri bulunmaktadır. 11.-12. yüzyıllardan beri incil ve tevrat'tan parçalar, şifahi olarak yeni nesillere aktarılmaktadır. pinehes malecki (1854-1928), troki karay ağzıyla tövbe ilahileri derledi ve bu derlemelerini "sarnavları qutulma yazıhlardan" adlı eserinde topladı. daha sonra karaim metinleri adlı eserinde bu derlemeleri ve kendi tespitlerini birleştiren kowalski, kaynağını polonya karayları'ndan alan ve liturya dilinde düzenlenmiş eski ahit çevirilerini karay türkçesi'nin en sade örnekleri kabul etmektedir. avrupalı türkologlar, karay sözlü edebiyatı içinde geniş yer tutan zemerler ve qinalar "ağıtlar" üzerinde durmuşlardır. karay türkleri'nin sözlü geleneğe dayanan edebi eserlerinde dini olduğu kadar beşeri konulara yönelik parçalar da vardır. halk arasında yaşayan muzyulqanla "dertli gelin" düğün törenlerinde söylenir.

    çağdaş karay edebiyatı'nın önde gelen ismi aleksander markowicz (1875-1944), şair, yazar, yayıncı ve mütercim olarak karay türkçesi'ni canlandırmıştır. çıkardığı "karay avazı" adlı dergi karay türkleri'nin kültür hayatı bakımından çok önemli bir adımı teşkil etmektedir. mensur şiir türünü de deneyen şair "yanhı yırlar" (yeni türküler) ve "tozdurhan birtik" (dağılrnış buğday) adlı şiirleri ile tanınmıştır. zacharios abrahorniciz (1878-1903) karay edim karay bar men adlı şiiriyle büyük şöhret kazanmıştır. bu şiir türkü şeklinde bestelenmiş ve karaylar arasında milli marş gibi okunmuştur.

    josef ben jesua, kudüs'te bulunan anan ben davud devrinden kalma bir mabedin tamiri için yardım toplamak üzere yaptığı yolculuğu ve başından geçenleri "qaranyı bulut" adlı eserinde anlatır. jesua'ının konusunu karaylar'ın sosyal hayatından alan bazı şiirleri karay avazı'nda yayınlanmıştır. bu dergide yayınlanan dini ve lirik şiirler, halk ağzından yapılan derlemelerin yayınlanması, latin ve ibrani harfli metinlerin ilmi neşirleri, dikkatleri karay türkçesiyle yazılmış metinlerin üzerine çekti. karaylar; dilleri, dinleri, kültür ve gelenekleri ile pek çok araştırmaya konu oldular.

    selemo ben aharon, trembecki, elias kazas ve kendi de bir şair olan j. erak başka milletlerin edebiyatlarından bazı şiirleri karay türkçesi'ne çevirmeyi denediler, bunlardan j.erak'ın dili kırım tatar ve osmanlı türkçesi'nden belirgin izler taşımaktadır.

    komedi yazarı sayman (sima) kobecki ve abraham nowııckı'nın eserleri karay edebiyatında tiyatro türünün tanınmasını sağlamıştır. eserlerinden bazı parçalar yazma koleksiyonlarına ve karay avazı'na giren diğer karay edipleri şunlardır: semuel lopato (1904-1923), sergiusz rudkowski (1877-1944), zarach zarachowicz (1891-1951)josef lobanos (1880-1947) v.b.

    litvanya'da yaşayan michal firkovıcz, litvanya'nın yeni resmi alfabesiyle 1991 yılında "men karayçe ürianiam" (karayca öğreniyorum) adıyla bir ders kitabı yayınlamış; ayrıca aynı yazar 1935'te çıkan syzymon firkowicz'in karay koltcnalary (karay duaları) kitabını 1993 yılında yeni eklemelerle bastırmış ve 1994 yılında "david bijnin machtav çozmachlary" (davut kralın övgü şarkıları) adıyla zebur'u karaylar'a sunmuştur. bu eserler litvanya'da ve dünyanın başka yerlerinde yaşayan karay türkleri için karay türkçesi'ne ve karay dinine dönüşün bir ilk adımı olarak kabul edilebilir.

    http://aduod.sitemynet.com/turkdunyasi/karay.htm
  • (bkz: tatar)
  • hazar imparatorluğunun devamı olan bir halktır.kendilerine karay türkleride denir yahudi inancını benimsemişlerdir.
    (bkz: karay türkleri)
    polonya, litvanya gibi avrupa ülkelerinde çok az sayıda karaim türkü yaşamaktadır.
    (bkz: tatar)
  • kökenlerinin 5. ve 10. yüzyıllar arasında, hazar denizi ve karadeniz arasında hüküm süren ve cumhurbaşkanlığı forsundaki 7. yıldız olan hazar kağanlığı'na dayandıran grup. yahudilerden farkları, tevrat'ın yorumu olan talmud yerine tevrat'ı okumaları ve ibadethanelerine sinagog değil kesana demeleri.
    bu arada, hazar kağanlığının musevi dinini kabul etmiş bir devlet olduğu söylenebilir, ancak millet olarak musevi ağırlıklı bir millet değildir. kağan, yakın çevresi ve devlet uleması museviliğe geçmiş, ancak halk genellikle eski inançlarında kalmıştır. hazar kağanlığını tarihte diğer tüm devletlerden farktlı kılan,özellikle orta çağın karanlığı içerisinde, inanç özgürlüğüne önem veren bir devlet olmasıdır. bu nedenle hazar kağanlığının halkı bir çok değişik inanca sahipti. sardece belli bir dönemden sonra hazar kağanı, belki de kuzey ve güneyden gelen hristiyan-islam baskısından kurtulabilmek için, politik bir karar vererek taarfsız kalabileceği museviliği seçmiştir. halkın da önemli bir bölümü museviliği benimemiştir. ancak o dönem anlaşılar o ki, hazar devleti'nde müslümanların sayısı musevilerden fazladır. ama asıl önemli gerçek, hazar halkının çok çok büyük bir bölümünün, üç ana dini benimsemeyen, eski şaman inançlarını sürdürüyor oluşudur. bu nedenle hazar devleti, resmi dini olarak museviliği seçmiş bir devlettir ancak halk ağırlığı olarak hiçbir zaman ağırlıklı bir musevi kimliği olmamıştır. zaten günümüzde onları devamı olduklarını iddia edenlerin sayısının yüzlerle ifade edilmesinin ana açıklaması da bu olsa gerek.
  • karakoy ismi bu turk toplulugundan gelir. ilk olarak karakoy civarina yerlesmislerdir.
  • istanbul karaköy e adını veren yerli halktır. tarihe meraklı turistler ve ayasofya ve topkapı sarayı dışında içinde yaşadığı şehri gerçekten tanımak isteyen türkler için düzenlenen profesyonel turlarda mutlaka ziyaret edilen karaköy de bu halka ait unutulmuş ibadet yerleri ve mezarlıklar vardır.
hesabın var mı? giriş yap