• geçen, gri kısa tüylü bi erkek tekir gördüm. iskeletiyle duruyordu, bitmiş. hani "sık ulan sık" diyen bi tipi vardı. yanaşınca anladım bir gözü kapalı, burnunda da yemyeşil sümükler sallanmış. hastalanmış, yemeden içmeden kesilmiş. gözü de kapandığı için o tarafa çekip yampiri yampiri gidiyor. daha önce böyle hasta bir kediye zorla yemek yedirmişliğim vardı. koklayamadığı için sanırım, çıkarıyor ağzındakini. bıraktım orda. evden fizyolojik serum (bebeklerin burnunu temizlemede kullanılan) çektim enjektöre, bebek alt temizleme pamuğu, biraz da kedisel kayıntı topladım. bir de tobrex bulamayacağımdan (nöbetçi eczane arayacağım he mi kopmuş kuyruğuna sıçtığım kedisi için), ben de akşamdan kalma olduğumda kullanmak üzere açtığım visine' i aldım yanıma. inşallah daha beter etmem hayvanı diye düşündüm. gittim, yerinde göremeyince seslendim. o da bana seslendi. sonra denkgeldik, yolun karşısından bana bağırıyor. breaking bad' teki mike' ın hastalıktan ölmek üzere olanı, peterbald desen yeridir ama surat kocaman, burun hüdaverdi çizgisindeki gibi, kalça kemiği zaten meydanda, kuyruğun kalan parçasından tutup sıyırıversen kılçığı elinde kalır. gelmeye niyetlendi sonra, sağ taraftan gelecek tehlikeden korkup duruyor o gözü kapalı olunca. neyse buluştuk biz bunla. yatırdım serum - pamukla gözünü, ağzını yüzünü sildim. karşı koymaya mecali yok. kulaklar leş gibi, içleri sapsarı, temizledim onları yeşil sümüklerini falan. açtım sildiğim gözünü nihayet; bembeyaz bi tabaka kaplamış, eski mahalledeki korkut dede gibi. fışkırttım visine' i daha kötü olamaz ya amk diye. aldım sonra cami kedilerinin yanına taşıdım. tek elle kucaklayınca zaten koyverdi kendini, kuyruğu bile aşağı bakıyor. herkes araba çarptı gözüyle bakıyor elime. götürdüm cami kedileriyle tanıştırdım. ondan sonra bendeki nevaleyi yeni arkadaşlarını parçalamasınlar diye onların kabına bıraktım. bunlar cami kedisi; yaşa başa hürmetleri var. benim getirdiğim kedi de 10-11 yaşında gözüküyor ya (aslına ya 5 ya 6' dır), anlaşırlar dedim. (kesin topu diker diyordum aslında) bugün gördüm, gözü açılmış. kendine gelmiş. bıçkın gibi atladı sıcak kaputa falan. vay dedim mike' a bak. mis gibi yere kapak attı. mamaları geç sürekli tavuklu pilav, cenaze aracı bir çalışıyor, aklın durur. imam "dikmen sakinlerinden vefat eden" diye sala' yı bağlayınca gelsin kayıntı.
    neyse eve geldim. sabah çıkarken balkonda unutmuşum kedimi. tüyleri diken diken olmuş, yıkmış ortalığı mauv muuv. buz gibi heryeri. bozmadım tabi. eee dedim, bu da sana ders olmuştur. sokaktakiler neler çekiyor anla istedim.
  • bugün mev ettim huu ettim aşk ilen.
    mevlam neyyetti de tavuklandı sofra.
    amin diyor kulaklarımı tarıyorsam sayende,
    ah zehirlenen kardeşlerim olsaydı da pıh etseydik yerken birbirimize.

    o. samas kesikbaş cinayi
  • kumu günde birkaç kez temizliyorum. eskiden bir büyük poşette biriktiriyordum ama koku şikayerleri geldiği için küçük küçük buzdolabı poşetlerine hemen atıyorum. minnak bu kum temizleme sırasında bu poşeti oyuncak sanıyor. sürekli atlayıp patilemek istiyor. bir elimde kürekle kum elerken bir elimde kirli kum dolu poşeti minnak'tan kaçırıyorum. bir de eğer temizlerken yere çömelmeyip ayakta eğilirsem ikisi üçü sırtıma çıkıyor. bir sürü oda spreyi aldım. komşu şikayet ettiği için sürekli kapıya sıkıyorum. artık ter kokusunu parfümle kapatmaya çalışanlar giib olmuyordur umarım.
hesabın var mı? giriş yap