• balıklar içinde en akıllı olanıdır kefal. sürü psikolojisi ile haraket etmez, çoğu zaman kafasına göre takıldığı da olur.kefal dışındaki tüm balıklar önlerine ağ çıktığında etrafını dolaşarak geçmek isterler ki balıkçı tarafından istenilende budur tuzak budur, balık ağın etrafını dolaşacak ki torbaya, kafese girsin ama kefal ne yapar? üstünden atlar bu ağın hiç uğraşmaz etrafını dolaşmakla (abi sağdan gidecektik, bırak len recep yürü hadi)
    akıllıdır bu kefal balığı nerede ne besin bulacağınıda çok iyi bilir ve vücutlarının hassasiyetlerini ona göre ayarlamışlardır. bu hayvanlar tatlı sulara girebilir, girer bir ırmağa, nehire turunu atar çıkar. bitkisel ve hayvansal besinlerle beslenir, bitkisel besinde aldıklarından dolayı lezzetleri mükemmel değildir. vücuttaki sıcaklık değişimi diğer balıklar tarafından bariz hissedilen sularda bu lay lay lay diye neşe saçar, buralar ne kadar güzel yerler diye şarkılar söylerken diğer türler ölümü yaşamaya başlamıştır bile. sudaki tuz oranına töleransları fazladır, nerede besin var kefal oradadır. diğer türler öyle değildir, hadi bir zargana, uskumru, lüfer girsin ya tatlı suya, görsün ya önündeki ağı hadii..vücut yapıları istenilen ölcülerdedir, denizaltıların şekli bu balık sayesinde dizayn edilmiştir, gıpta ile bakılır kendisine, artık nedersiniz bu balık için bunları yaptığından dolayı, salak olmayacağı kesin yoksa bir lüfer bir torik bir istavrit gerizekalının önde gideni olurdu...
    iyidir iyidir hepsi iyidir bu balık hayvanlarının...
  • enteresan bir canlıdır; işi bilene her daim taze yenme imkanı sunar..
    canlı bir kefali su dolu bir kap ile buzluğa atıp dondurduğunuz zaman kefal ölmez. altı ay sonra canınız taze kefal cektiğinde tek yapmanız gereken buzluktan kabınızı çıkararak buzun çözünmesini beklemektir. buz eridiğinde kefaliniz suyun içinde eskisi kadar canlı bir biçimde yüzmeye devam edecektir..hayvanımızın ölmeyiş sebebi, metabolizmasını sıfıra yakın değerde kullanabilme özelliğidir.. aynı özellik hepimizin bildiği gibi ayı hayvanında da mevcuttur` :kış uykusu`. yani olayın enzimlerin donması ile falan hiçbir alakası yoktur.. ''ee o zaman insanoğlunu da donduralım babacım demolition mandeki gibi, tekrar eritelim 300 sene falan sonra'' demek yersizdir, fantastiktir..
  • "kefal yakalamak için oltanın ucuna peynir ekmek takman yeterli" duyumunu alan bendeniz takke markete gider taze ekmek alır, yanına da 100gram peyaz peynir kestirir ve evin yolunu tutar. heyecanla oltasını alır ve iskeleye gider lakin kefal tutma başarısı namına hiçbir varlık gösteremez.

    not: sanırım bu noktada kefal ben oluyorum.
  • istanbul/ tersane tren istasyonunun yanından bir dere akar, rengi ve pisliğiyle mikroplar alemini bile dehşete düşürebilecek olan bu derenin içinde,neşeyle yüzerken görürüm onları, oraya denizin mavi sularından gelmiştir kefal, kendi tercihidir bu, bana karda kışta yalın ayak gezip çöp kutularını çıplak elleriyle karıştıran roman çocuklarını hatırlatır kefal, hayatta kalabilme becerisini zekasından çok doğanın ona bahşettiği bu dayanıklılığa borçludur bence, yoksa kuru ekmek ve bir sıra basit iğneyle kolayca yakalayabilirsiniz kefali.
  • tip olarak levreki andırır.levreğe göre çok daha lesh bi balık türüdür.eğer denizi temiz olmayan bi yerden avlanmışsa yenilmesini pek tavsiye edilmez.çünkü pislikle beslenmeye bok yemeye bayılırlar.o yüzdenki denizlerde hastane atıklarının ve lağımın denize karıştığı yerlerde beslenirler.mersin de şehir içinde bu balığın yenmesi yasaklanmıştır.(bkz: bok kefali)
  • fethiye'de liman karşısında yer alan, mezelerine doyum olmayan, temiz ve fiyatları makul restoran.

    ayrıca, balık yeme isteğimize "mezelerden gidin, pişman olmazsınız" cevabını verip, bizi o yengeçli mantarla, kalamar kokoreçle, karidesli börekle tanıştırdıkları için teşekkürü borç bilirim.
  • mugilidae familyasından mugil cephalus bilim adlı balık. has kefal. ancak bir çok cins adı altında başka türü de bulunmaktadır. altınbaş kefal (liza aurata), platerina (liza ramado), kobar (nubar- liza saliens), dudaklı kefal (oedalechilus labeo) ve rus kefali (mugil soiuy) bunlardan başlıcalarıdır.

    20 cm den 100 cm e kadar boylarda olabilir. has kefalin ufağına gambot, platerinanın ufağına ilarya denir. ama günümüzde hepsine birden ilarya denmektedir. kefalin ismi latince cephalos dan gelir. latince cephal da kafa demektir. kalın ensesi ve üstten basık geniş kafası sebebiyle bu isim verilmiş olabilir. kefal torpil şeklinde, kuyruğu palet gibi gelişmiş, çevik bir balıktır. sırtı genelde koyu lacivert, yanları lacivert ve sarımsı hareli duman rengi, karnı beyazdır. kafası geniş, buna rağmen gözleri ve ağzı küçüktür. yemini emerek ve süzerek yer. hem alışmadığı yemi yememesi hem de beslenme şekli bana sazanı hatırlatan bir balıktır.

    avcılığı:
    füze şeklinde ve çok zeki ve kıvrak bir balıktır kefal. kefal gibi atlamak tabirini çürütürcesine kıbrıs olta takımı hariç belki de yakalanması en zor balıklardan birisidir. ağ atarsınız üstünden sıçrar, olmadı altından kumu deşip çıkar, yemi uzaktan içine çekerek iğneye değmeden yutar. kefal, mehtaplı gecelerde suyun dışına sıçrar bazen ve varlığını belli eder. kefal kurtçuk, mayasız hamur, ekmek veya balık içorganı dışında pek bir yeme atlamaz. bu yemlere de alışık ise atlar. kimi usta balıkçılar kefali günlerce bir yemi denize dökerek alıştırır sonra oltaya aynı yemden takıp avlarlar. avda kullanılacak iğne çok küçük olmalı (10 no ve altı) ve yem bütün iğneyi kaplamalıdır. balık oltaya vururken eli hiç oynatmamalı, yem iyice ağzına girip kefal sürüklemeye başladığı zaman kuvvetle çekilmelidir. çarpma ile de avlanır kefal, serpme ile de. hatta en verimli av şekli serpmedir. ancak bu son ikisi bence amatör avcılık ruhuna uygun değildir. mantarlı kıbrıs takımı ve kepçe de kefal avında kullanılmaktadır.

    kefallerin garip davranışları da vardır: kimi kefal sürülerinin önden öncü olarak yavru kefalleri gönderdiği ve sonra kendilerinin geldiği bilinmektedir. eğer yavrulara bir şey olursa sürü yerini değiştirir. ayrıca su ısısının ani değişimlerinde kefal vurgun yemiş gibi su yüzeyine çıkar ve elle bile tutulabilir. kışın da çok ani bastıran kar yağışı zamanlarında kefalin iris tabakası yağlanır ve etrafını fazla göremez, hayatta girmediği dalyana bile girer(miş).

    kefal yavruları, ispari ve zargana ile birlikte levrek avcılığının bir numaralı canlı yemidir. aynı zamanda lüfer, kofana avında yaprak olarak da kullanılabilir.

    ekonomik değeri;
    orta derecededir. genelde bataklık ve çamurluk yerleri seven kefalin kayalık ve temiz yerlerde yakalananları fırında lezzetli olur. ancak nerede yakalanırsa yakalansın, balık temizlenirken karın içindeki siyah zar bir gazete parçası sürtülerek çıkartılmalıdır, aksi takdirde ete pis bir tat ve acılık verir. kılçığı da dikkatli olmayı gerektirecek kadar keskindir kefalin, dile damağa girer.
  • ülkemiz sularının tümünde rastlayabileceğiniz kefal balıklarının 60 aşkın alt türü ülkemizdede bulunmaktadır. bu balıkları tutması zor değil ama zevk verir. genelde kıyı yakın yerleri kendilerine yaşam alanı olarak seçtikleri için olta balıkçılarının tutmaya çok rabet ettikleri bir balık türüdür. onlarca tutma yönteminden en fazla kulanılanı kıbrıs yöntemidir. ayrıca süzme oltaile tutması anlatılası bir şey değildir. tadı ise tutulduğu yere ve türüne göre değişir.
  • balik turu
    bide atlayanlara itaf modu
  • yakalamak icin bir yontemde kibris denen oltadan almaktir. ki bu olta 5-9 arasi igneye sahiptir ve silindir bir mantari vardir. ekmegi dilim olarak kesip tersinden bu mantara sikica sarip 5-9lu igneyide etrafina dolar bir cesit bohca yaparsiniz. 9. igneyide mantara batirip olay sabitlenir. kimileri ekmegin ustundeki igneleri de ekmek parcalari ile susler ancak bu ekmek parcalari hamur olmamali onun yerine dogal gorunmelidir yoksa kefal gelmezmis daha sonra oltanizi atarsiniz ve kefalin gelip o oltayi yemesini beklemeye baslarsiniz. genelde uzun sure aldigi icin bu esnada gidip bi cay koymaniz mumkundur. ben bu kadar sabirli olmadigim icin bir iki denemeden sonra normal misina olta ile devam ettim.
hesabın var mı? giriş yap