• gercek degil kişisel görüş barındıran başlıktır. başlık yanlış açılmış.

    (bkz: kemoterapi gercekleri)
    (bkz: kemoterapi ile ilgili düşünceler)
  • verlien linklerin birine bile tıklamadım; çünkü hiçbirinin uzantısında bir hastane adı, 'edu'uzantısı, jürili makale yayınlayan bilim dergilerinin adlarına rastlamadım. kendi kendini tedavi ettiğine inanan bazı kişilerin kanser tedavisi hakkında atıp tutmalarını okumak için de ayrıca zaman harcamak istemedim açıkçası. anasında babasında kanser gerçeğini yaşayan, yakın çevresinden de sık sık kanser olanların haberlerini alan, hastanede ziyaretlerine giden biriyim. hatta hem anne hem baba tarafımda da görülmesi ve kilom nedeniyle iyi bir kanser hastası adayıyım.

    kanser tedavisi kanserin türüne, yerine, evresine, hastanın durumuna, geçmişine ve en önemlisi medikal tedavi alma isteğine bakılarak yapılan bir tedavi. yani öncelikle kimse sizi almak istemediğiniz bir tedaviyi olmaya zorlayamaz. eğer okuduğunuz o çok derin facebook yazılarına ikna oldunuzsa "tedavi olmayacağım, evde kendi kendime bağışıklık sistemimi geliştiririm ben" deyip doktorun odasından çıkabilirsiniz. kendi başınıza uyguladığınız bu tedavi başarılı olur ve 10 yıl sonra hala hayatta kalmışsanız bu fikrinizi bir ilaç şirketine satabilir, patentini alabilir veya doktorların kapısını aşındırabilirsiniz. kontrollü deneyler sonrası sizin haklı olduğunuz ortaya çıkarsa tüm tıp camiası (yıllar sonra kolesterolü yüksek insanlara yumurta yedirmedikleri için özür diledikleri gibi) kanserden ölenlerin yakınlarından ve kanser hastalarından özür dilerler. işte o zaman popper'ın yanlışlama mekanizması tamamlanmış olur.

    kendini ilk denek olarak kullanacak kadar götünüz yok ise o zamana kadar susmanız ve bu köksüz, temelsiz, ne idüğü belli olmayan sözde bir doktorun çalışmalarına ve sözde iki zehirli madde bir araya gelince tüm tıp camiasını gizli katiller olarak tanıtmaya heveslenen bloggerların yazılarını yaymaya son vermeniz gerekiyor. çünkü bu sözlüğü sadece sen ben değil herkes okuyor. basit bir (ara: kemoterapi) komutu hasta bir insanın ya da hasta yakınının önüne bu başlığı koyduğunda ortaya çıkacak hayal kırıklığını ben tahmin etmek bile istemiyorum.

    bak mesela benim annem, yıllarca çırpındı durdu babamın tedavisi için. o zamanın şartlarını zorlayıp dilini bilmediği ingiltere'ye sırtladı götürdü adamı. bu kadar çırpınmanın içinde ona bilmem ne mantarını önermiş bir arkadaşı. suyunu içen kanser olmuyormuş, kanser olan da iyileşiyormuş. annem allahtan ki bu mantar olayını babamın tedavisini yapan doktora sormayı akıl edebilmiş, doktorun verdiği cevap "sakın ha!"; çünkü mantar hücre yenilenme hızını artıran bir şeymiş. e hücre yenilenmesi hızını artırmak sağlıklı bir insanda belki iyi bir şey, ama kanser hastasında öldürücü; çünkü sağlıklı hücre ile beraber kanserli hücreyi de hızla yeniliyor. e n'oldu? hasta ex oldu canım, o oldu. bir insanın erkenden bu hayattan ayrılmasının sorumluluğunu alacak kadar yürek mi yediniz anlamadım ki.

    açıkçası ben okurken içimden "troll galiba" dedim. inanamadım okuduklarıma. kaldı ki kanser tedavisi eskisi gibi kaba yöntemlerle yapılmıyor artık. eski kemoterapiler ile şimdikiler arasında bayağı fark var, üstelik hastalar daha tedaviyi almadan önce sıkı bir bakıma ve diyete sokuluyorlar, durumları sürekli kontrol ediliyor. en önemlisi ise kemoterapi ve radyoterapinin yapılıp yapılmayacağına, her tür tedavi yöntemi gibi, nimet/külfet değerlendirmesi sonucunda karar veriliyor. yani bu yöntemlerin hastanın sağlıklı hücrelerine de zarar verdiğini doktorlar gayet iyi biliyorlar ve bunları hastalarına açıklıyorlar zaten. eğer kemoterapi almak o hastaya yarardan çok zarar getirecekse, hastaya çektireceği sıkıntılar tedavide ilerleme sağlamayacaksa zaten vermiyorlar kürleri. ayrıca öyle sanıyorum ki onkoloji bu ülkede dünya ile eşgüdümlü giden birkaç tıp dalından biri; doktorlar sürekli o seminer senin bu seminer benim dolaşıyorlar ve hastanelere bu yeni öğrendiklerini/teknolojileri getirmeye çalışıyorlar.

    siz kendinize iyi anlaşabileceğiniz bir doktor bulun, tedavi yöntemleri kafanıza yatmıyorsa ya da çektiğiniz acılara değmeyeceğini düşünüyorsaız tedaviyi reddedin (sonuna kadar hakkınız bu), ama başkalarına bilimsel süreçlerden geçmiş tıbbi teknikleri reddetmelerini telkin etmeyin. büyük vebal altında kalırsınız maazallah.
  • arkadaşlar gömmeyin bu kadar. bu bilim yarın bir gün çıkar öyle değilmiş aslında der. kemoterapinin kısa süreli iyi geldiğini düşünüyor olabilirsiniz buna katılıyorum ama uzun süreçteki etkilere bakıldığında arkadaş haklı çıkabilir. taşlamayın, yazıktır.
  • arkadaş "hastalık yok hasta var.". yani "kanser yok hasta var.". yani her şeyin bir alt tipi var. bir kaç soru yönelterek arkadaşı kendisi ile görüşmeye davet ediyorum;

    antibiyotik deyince tek bir antibiyotik mi kullanılıyor? belli grup ilaçlar(mesela ağrı kesiciler) tek bir mekanizmayla mi etki gösteriyor?
    bir hastalığın tek tedavisi mi var yoksa tedavi seçenekleri mi var?
    bir ilaç tek hastalık için mi kullanılıyor?
    kullandığımız ilaçlar herkeste aynı etkiyi mi gösteriyor?
    bir kişide kullanılan ilaçlar hep aynı etkiyi mi gösteriyor?
    kullandığımız ilaçlar her zaman istediğimiz etkiyi mi gösteriyor?
    tamamen zararsız diyebileceğimiz bir ilaç var mı?
    (bkz: yan etki)
    yarar/zarar oranı diye bir şey duydun mu?
    lütfen ağzın var diye konuşma rica ediyorum.
  • (bkz: walter baba)
  • hemen yukarıda bir mal değneği var, ciddiye almayınız. gerçek istatistikler şöyle:

    1. her sene 20.000 kişi kanser olup 15.000'i ilk yılda ölmüyor sayın cahil ve bok atıcı. kanser olan kişi sayısı yılda 100.000. daha ilk cümlende yalan söylediğin ve araştırmadan salladığın belli

    2. sayın bok atıcı ve cahil, bak bakayım şu sunumun 36. sayfasına. ne diyor? her on senede bir kanserden sağkalım oranları düzenli olarak artıyor. yani, kanser tedavi edilebilir bir hastalık ve başarı oranımız hızla yükseliyor. tamam mı salak herif? : http://www.turkcancer.org/…ve-davranis-mart2014.pdf

    3. çocuk onkolojisinde kemoterapinin başarı oranı % 85'lerde. oku duyarsız ve cahil herif: http://www.medikalakademi.com.tr/…mi-mehmet-kantar/

    niye ben bu adama gerizekalı, duyarsız ve cahil diyorum? çünkü:

    1. duyarsız, çünkü bir sürü kanser hastasının okuduğu bir başlığa geip desteksiz ve dayanaksız şeyler yazabiliyor. ailesinde kanser hastası olup da bu gerizekalıya inanabilecek kadar zor durumda olan o kadar insan var ki. herkese acil şifalar dilerim, hasta yakınlarına da dayanma gücü. merak etmeyin, modern tıp bu gerizekalıların iddia ettiği kadar başarısız vs değil, inanın ve mücadele edin

    2. cahil, çünkü taaaaa binlerce yıldır insan evrimiyle beraber gelişen bir hastalıklar kümesi hakkında (kanser) şöyle bir cümle kurabiliyor: "siz ve sizin gibi sivrisinek kafalilar doktor olsaydi bu kanser illetine bu kadar yildir coktan cozum bulunmustu." allah bilir, okudğu iki facebook postuyla gelmiş buraya doktorlara bok atıyor. cahil çomar seni, yıkıl!

    3. gerizekalı, e çünkü gerizekalı.

    hiç bundan sonra güzellikle söz anlatmak yok, adam olan şu yukarıdaki bir sürü doğru bilgi dolu şeyi okuyunca zaten akıllanır. hala buraya gelip desteksiz bok atanlar gerizekalıdır

    bu tür yalanlara karşı tıklayınız : yalansavar http://yalansavar.org/
  • ilaç ile zehir arasındaki fark, dozajın miktarıdır. kanser için mucizevi bir çare yok. tedavi zor, uzun süreli ve acı vericidir. daha iyi bir alternatifi çıkacak olsa da ama hemen gerçekleşmeyecektir. ama siz daha iyisini bulacağınıza inanıyorsanız, hodri meydan. ama şarlatanlar ve dolandırıcıların kurbanı olduğunuzda, hiç yakınmayın.
  • garip bir şey var ki bu başlığa tıklanınca (muhtemelen google'ın keywords temelli reklam gösterimi yüzünden) onkoloji hastanelerinin kemoterapi/radyoterapi reklamları çıkıyor. her neyse.

    aklı başında olan, azıcık düşünme yetisine sahip insan modern tıbbın yerine "ya hepsi ölüyor işte zehir bu, gidin karbonat yiyin" diyen beyinsizleri ciddiye almaz. hayır kemoterapi bile eskidi artık, şimdi harıl harıl monoklonal antikorlarla yapılan hedefe yönelik tedaviler kullanıyor. insanların umudunu kırmayın, siktirip gidin artık.

    ilaç sektörü, onların ayak oyunları, çıkar ilişkileri falan tartışılır eyvallah da bunu sizin gibi beyinsizler değil işin uzmanları yapsın.

    sevgiler.
  • babami mesane ve prostat kanserinden kaybettim, 5 sene boyunca radyoterapi, kemoterapi ve ameliyat dongusuyle donduk durduk. teshis kondugunda merdivenleri ikiser ikiser cikan adam, son kemoterapi seansina tekelekli sandalye ile geldi. kemoterapi en hafif tabiriyle atom bombasina esdeger, ne varsa onunde yikip geciyor, hasta 1-1.5 sene yuksek kalite bir hayat yasayacagina, 6 ay yuksek, 2-3 sene idare eder, kalan zamanda rezil bir hayat suruyor.

    eger hastalik tedavi edilemeyecek turdense, hastanin iyiligi icin o topa hic girmemek faydali olabilir.

    tanim: asrin en kotu ilaci. aci ama gercek.
  • rahmetli babam yutak kanseri idi. teşhis edildiği zaman yaşı 79 idi ve yaşından dolayı kemoterapi yapamayacaklarını beyan etmişlerdi doktorlar. sadece radyoterapi yapabilmişler idi. vücudunun tek bir seans kemo'yu bile kaldıramayacağı konuşuluyordu, artık ne kadar zorlayıcı bir tedavi ise.

    velhasıl; radyoterapiden sonra doktorlar 5 sene biçmişler idi. hakikaten 5 sene daha yaşadı ve aslında kaliteli bir şekilde yaşadı, yürüyüşünü yaptı vesaire, yatalak değildi son 2 günü dışında. dedikleri gibi, sonunda kanser agresifleşti, yayıldı ve yapacak birşey kalmadı.
hesabın var mı? giriş yap