• pek kanımının kaynamadığı, haz etmediğim insandır.
    belki de kendi doğum günü partisini pek ziklemeyen bir birey olmamdan kaymaklanıyordur. fakat bir insanın kendi doğum günü için parti organize etmesi... yani... tuhaf be! "iyi ki doğmuşum arkadaşlar, hadi gelin bunu kutlayalım, bi yer ayarladım" türünden bir davet içimi bulandırıyor. insanın sevenleri, doğum günü için bir etkinlik düzenleyebilir. eşi, arkadaşı, ana-baba-kardeş gibi... fakat, kendi doğum günü için mekan kapatan ve parti organize eden insan, en kırıcı olmadan söylemek gerekirse "bana hitap etmiyor".
    bu başlık ve entry'ye kızan ve aklından "sana ne lan düdük, ben yapıyom partimi, kesin seni partilere çağırmıyorlar ondan böyle kuyruk acın var" gibisinden düşünceler geçiren insanlar olacaktır. doğum günlerine veya özel günlerine karşı genel olarak bir tepkim ve tavrım var mutlaka. ama bu başlık altında incelenen konu, bambaşka bir durum ihtiva ediyor.
  • (bkz: mortifera)

    pembe panterimi, gi joe'larımı, çim adamımı ve tamogoçimi oturtuyorum masanın etrafına her ağustos,
    sonra hep beraber kolayla fanta karıştırıp içiyoruz, kulaktan kulağa oynuyoruz.

    (bkz: yalnızlık ömür boyu)
    (bkz: şizofreni diz boyu)
  • kendilerini çok önemseyen insanlardır muhtemelen...
    kendini önemsemek de belki iyi bir şey olabilir. bilmiyorum onu.

    şahsen çocukluğumdan beri benim için yapılan doğumgünü kutlamalarında hep bir utangaç olmuşumdur.
    hatta, çok iyi hatırladığım bir sahne vardır çocukluk doğumgünümde, böööyle ellerini havada kıvıran, kendisi de kıvırtan bi komşu teyze... işte o görüntü benim çocukluk doğumgünlerimin en sinir bozucu sembolü olarak kalmıştır kafamda. beni de oynatmaya çalışmışlardı da ağlamıştım "ben istemiyorum doğumgünüüüüü" diyerek, piiuuuuvvv...
  • ikiz kardeşine süpriz yapmak isteyen bir şahsın düştüğü durum, büründüğü kimlik.
  • olmayacak taleplerle herkesi zora sokan ve ekilmeye mahkum olan insandır. gider, bir yerle sözleşme yapar, size sormadan kapatır o mekanı, sonra bir tema bulup tutturur mesela herkes balo kıyafetiyle, star trek kostumüyle gelecek falan diye, sonra tüm davetlilerin zaten kişi başı o mekana hatırı sayılır bir para vermesini bekler, yol parası, kostüm, bir de alacağınız hediye cabası. bu kadar megaloman olunmaz ki.
  • sürprizleri sevmiyordur. siz süslenip püslenip parti düzenlersiniz, belki sevmediği arkadaşları çağırırsınız, sevmediği mekanı seçersiniz, onun başka bir planı vardır, belki o gün yoğundur, altına bir kot giyip evden çıkmak zorunda kalmıştır ya da günü erkek arkadaşıyla geçirmek istiyordur, belki başka bir arkadaş grubu da başka bir sürpriz düşünüyordur. işte bunların hepsinden kurtulmak adına ben bu yıl doğum günü partimi kendim yapıyorum. bende bunca zaman saçma buldum, kendi kendine parti vermeyi ama çaresiz bırakıldım.
  • bazen de zorunda kalan insandır. üniversite birinci sınıftaki berbat doğum günü partisi deneyimimden sonra yemin etmiştim bir daha parti yapmamaya. kimler gelecek, içki yetecek mi, çerez aldım mı, pastayı sevrcekler mi acaba, nasıl müzikler çalmalıyım, kızlarla erkeklerin sayısını eşitleme dertlerinden doğum günümde eğlenememiştim bile. bir de tabi mutlaka çağrılan kişilerden bazıları diğerlerini tanımıyordur ya da sevmiyordur. zavallı doğum günü sahibi de koşturur durur ortalıkta herkesi mutlu edicem diye. o zaman söz vermiştim kendime: bir daha asla parti yapmıyorum. sonraki yıllarda da hep arkadaşlarla beraber birer bira içmeye gittiğim, belki bir tane pasta kestiğimiz partilerim oldu.

    şimdi gelelim bugüne. maalesef şu an yaşadığım yerde*herkes eşşek kadar adam olsa da doğum günü kutluyor. insanlara hep beraber dışarı çıkıp birer bira içmeyi önerdiğimde ise ama o zaman "herkesin içkisini ödemek zorunda kalıcaksın evde yaparsan daha ucuz olur" önerileriyle karşılaştım. yani kutlanacak bu doğum günü. ya sadece beş kişi çağırıp dışarıya çıkıp diğer çağırmadıklarını küstüreceksin ya da paşa paşa evde parti yapıcaksın.

    nitekim aldım içkilerimi, cipslerimi, pastamı. davet ettim birbirinden alakasız insanları (kız-erkek oranı tutmuyor) bekliyorum. resmen mahalle baskısıyla doğum günü kutluyorum.

    (bkz: depresyondayım sözlük anlıyor musun)
    (bkz: doğum günü depresyonu)
    (bkz: bir daha asla)
  • tikilerin büyük kısmı bu kümeye dahildir gördüğüm kadarıyla.
  • almanya'da (belki diger avrupa ulkelerinde de) dahil olmak durumunda oldugunuz insan cesidi. neden? cunku, turkiye'deki gibi "hadi para toplayalim, falancaya dogum gunu pastasi" alalim adeti yoktur. siz pastanizi alirsiniz "bugun benim dogum gunum, haydi kutlayalim" dersiniz. ufak da olsa bir hediye gelir mutlaka, o kadar da odun degiller.
  • hollanda'da çalışıyordur. zira burada, yazılı olmayan kurumsal örf ve adetlere göre, kendi doğum gününüzde iş yerine pastanızla gelmeniz gerekir. ardından hepi börzdey ve takibindeki "lang zal hij/zij leven, lang zal hij/zij leven, lang zal hij/zij leven in de gloria, in de gloooo-ri-aaaaa!"' tezahüratına üç rekat "hurrah" derseniz havanız artar.
hesabın var mı? giriş yap