• insanı hayattan bezdiren; araca binişi-inişi ayrı, seyahat sırası ayrı dert, yolculukların esas zorlu etabıdır.
    uzun seyahatin sonunda terminalden, istasyondan ayrılırken ya da uzun yolculuk öncesi evden ayrılıp durağa doğru yürürken tasası düşer akla. genelde memlekete gidip-dönmekte olan benim gibi öğrencilerin derdidir. çünkü gariban öğrenci taksiye para vermek istemez, zira taksi parası onun 3-5 günlük yemek parasıdır. ve yine genelde öğrenci ve bavul birlikteliği, sırt çantası ve eğer varsa laptop çantası ile tamamlanır ki yolcuların ve şerrefsizz şoförlerin tepkilerinden anladığım kadarıyla evlat olsa çekilmez. donunuza damla damla akan terler eşliğinde araca bindikten ( bir insan evladı da çıkıp yardım etmez genelde ) ve bavulu yerleştirdikten sonra diken üstündeki seyahat başlar. yolcuların " bu ne amk evi tümden getirseydin " bakışları bir yana asıl şerrefsizz şoförün söylemlerine maruz kalırsınız :
    - bavulu kenara çekelim
    - koridoru kapatmayalım
    - bavulu kenara çekelim .... napim amk, nereye sokayım.

    siz şöyle çeksem iyi olur, böyle çeksem şoför dırdır etmez diye düşünedurun, o yolculuk bitmez. her frende bavulun düşmemesi için girilen çabalara girmiyorum bile ki akşam akşam yaşama sevincim kaybolmasın. benim bu şekildeki şehir içi yolculuklarımdan hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları başlığına sayfalarca entry olur zaten.
    velhasıl kelam diyeceğim şudur sevgili sözlükçü : nerde bir toplu taşıma aracı kullanmaya çalışan bavullu, yükü ağır insan görürsen yardım eyle, yardım eyleyemiyorsan bile bakışlarınla destek eyle, kim olursan ol ama şerrefsizz şoförün yandaşçısı olma.
  • e3 , e9 , e10 ve 16s hatlarında çok da normal olan eylem.
  • şehirlerarası yolculuğu (valizler, çantalar) çekinilecek bir olay haline getiren eziyet türü. hele o otobüs ya da dolmuş doluysa, valizi mi tutayım ben mi tutunayım aman laptop ezildi artık çalışır umarım stresleri yolculuk sırasında zaman bükülmesi yaşanmışcasına yolculuğun uzadıkça uzamasına neden olur. bu sırada trafik ya da şoför kaynaklı sebeplerden ötürü 10km/s ile gidiliyorsa sinir katsayıları artar da artar.
  • maddi olarak durumu iyi olmayan biri olabilir, yardım edilmesi gereken insandır.
  • muavinin tepkisine neden olur.

    -hey bu ne? yeni bir kavimler göçü mu ?
  • 1 büyük valiz, bi kaç küçük çanta, bi bebek arabası, 2 çocukla tramvaya binmişliğim vardır. ya ne yapaydım, 70 lira taksiye mi vereydim.
  • kendi kendine yetip o bavulu başarılı bir şekilde indirip bindirebilmek insana tuhaf bir gurur verir.
    (bkz: küçük şeylerle mutlu olmak)
  • o toplu taşıma aracının nerede olduğu, bavulun kocamanlığı ve ağırlığına göre kategorilere ayrılabilecek durum. bir de (bkz: kocaman bavulla toplu taşıma aracına binememek) ve bavulun yere kapaklanması, yamulması; insanların "vah yazık"lı suratlarıyla bakması en kötüsü bavulun sapının kopması. bel ağrıları için vazgeçilmez bir işkence.
  • gayet doğal bir durum.

    asıl abes olan, buna mırın kırın eden insanlar. hele ki aksaray - hava alanı metrosunda bavula laf geldiği zaman cinayet işlemenin eşiğinden dönüyorum. kaç kez bavullu birine laf eden bir başkasıyla tartışmışımdır, yahu şehrin hava limanı ve otogarına giden hat o, o hattın varlık sebebi zaten bu ikisi. bu kadar düşkünseniz rahatınıza taksi kullanın be.
  • çok zahmetli ve sabır gerektiren bir iştir. ilk önce bavul kucaklanıp merdivenlerde yukarda bekleyen birine zorla da olsa aldırılır, devamında herkesin gözleri sizin üzerindeyken o bavul sağlam bir köşeye yerleştirilir, tüm bunlarla uğraşılırken dayak yemiş kadar yorulacağınızı da hesaba katın, sıcaklık basacak, ter kokacaksınız. ve inerken de aynı şeyler tekrar, tekrar...
hesabın var mı? giriş yap