• bir süleyman demirel vecizesi ile yanıt verelim. (bkz: tencerenin deviremeyeceği hükümet yoktur)
    şu an işe giden tedirgin madem bu kadar tehlikeli bu virüs, ulaşım bile kısıtlanmış ben neden çalışıyorum diyor. özel sektörün büyük kısmı ve özellikle esnaf kaderine terk edilmiş vaziyette. açıklanan ekonomik önlem paketleri şaka gibi. insanlar bakanların gözünün içine bakarken onlar kanal istanbul derdinde.
    yaşı yetenler bilir. 99 depremi sonrası ülkemiz maalesef ekonomik olarak toparlayamadı ve 2001 yılında krize girdik. halk deprem oldu normaldir demedi. ekonomik olarak bunalmışlık ve umutsuzluk sonucunda tepki oylarıyla akp geldi başımıza. tarih tekerrürden ibarettir. yine bir bela sardı başımızı. halk yine bunaldı ve emin olun ilk seçimde akp düşecek. kriz ve tepki oyları ile geldiler ve yine kriz ve tepki oyları ile gidecekler.
  • güçlenerek çıkmazlarsa ben de gri değilim. bi bok olmaz abi, hiçbir bok olmaz, boşuna heveslenmeyin. milletin canı çok kıymetli olsa sokaklarda fink atıyor olmazdı. takdiri ilahi denir çıkılır.
  • (bkz: ak parti döneminde camilerin yasaklanması)

    muhalefet iktidar kadar "haysiyetli" olsaydı şu retorikler girebilirdik seçimlere!

    nasıl retorik baba en az sizin kadar çamur, boktan, karaktersiz.
  • bu kriz, mevcut hükümet tarafından çok güzel bir şekilde fırsata çevrilebilirdi. nasıl mı? işte böyle:

    öncelikle güzel bir sokağa çıkma yasağı ilan edilecek. malesef ki aldığı yevmiye olmasa virüsten önce açlığın öldüreceği binlerce insan var bu ülkede. bu insanların maaşları da devlet tarafından garanti altına alınacak. dışarı çıkma yasağı boyunca bu insanların maaşlarını devlet ödeyecek; hiçbir işverenin sırtına ekstra yük binmeyecek.

    diyeceksiniz ki; ülkede para mı var, kaynak mı var? evet; bu yüzden de merkez bankası para basacak. paranın değerini düşürecek. paranın değerinin düşmesi elbette bir enflasyon çıkaracak ortaya; fakat büyümenin azalmış veya durmuş olması nedeniyle paranın değerinin azalması normal koşullardaki gibi bir enflasyon oranını doğurmayacak. mal ve hizmetlere olan talep eskilerde olduğu kadar artmayacak. talep olmadığı için de fiyatlardaki artış oranı, paranın kaybettiği değer kadar olmayacak.

    bu sayede devlet, "işte gördünüz; ben vatandaşlarıma bakıyorum, sosyal bir devletim, hiçbir surette vatandaşlarıma arkamı dönmem" imajını verip vatandaşlarının güven oylarını toplayacaktı. ekonomide daralma, gerileme, veya durgunluk zaten kaçınılmaz bir sondu. fakat bu hareketle ekonomideki düşüş grafiğinin aniliği (veya keskinliği) daha geniş bir zamana yayılıp ortaya daha düz bir düşüş eğrisi çıkaracaktı.

    bu senaryo mevcut hükümeti ayakta tutabilirdi; fakat mevcut hükümet bu öngörüleri yapmada yetersiz kaldı. mevcut hükümet için daha da kötüsü; vatandaşlara kol kanat gererek vatandaşların güvenini kazanma fırsatını mansur yavaş'a kaptırarak bir sonraki cb seçimlerinde tayyip erdoğan'ı çok zorlayacak bir kahraman yarattı.
  • 6 ay sonrasi durum tamda ali babacan'nin istedigi bir durum olacak.
  • eğer olursa akp'nin kaybetmemek için her haltı yapabileceği bir seçim olacaktır. geçen seneden kalma bir rezalet buldum, o zamanlar görmemiştim bugün dikkatimi çekti. https://twitter.com/…kan/status/1117735976284172288

    takkeli bir tip "allah yolu için oy çalmak caizdir" demiş. faizi caiz ilan ettikleri gibi çalmayı da caiz ilan etmişler.
  • ekonomi gerçekten hızlı bir şekilde kötüye gidiyor. muhtemelen erken seçim olacaktır. eğer iktidar değişecek olursa iktidar olan tam bir enkaz devralacak.
  • bu buhran döneminden olabilecek en az hasarla çıkmamız için yapılması gereken seçimdir. daha demokrat, adil, şeffaf ve liyakatli insanlara yer açılması için bir an önce yapılması gerekendir. umuyorum ki hatalardan ders çıkarmış ve geçmişte yaptığımız hataları tekrar yapmayacağız.
  • iktidarın erken seçim isteyeceğini sanmıyorum ama bu ekonomik kriz sonucunda erken seçim mecburi hale gelebilir. kasım ayı işaret ediliyor sıkça. ama bu aktörlerle seçime gidildiğinde olumlu bir değişim olacağından şüpheliyim. ruşen çakır'ın dediği gibi; "var olan sistemin çürümüşlüğüne karşı bir yapı veya odak henüz ortaya çıkmış değil". kemal can'ın dediği gibi; "iktidarın yaptıklarının, her ne olursa olsun onun işine yaradığını birbirine anlatan bir muhalefet var".

    neticede ferit atay'ın dediği gibi halkı tatmin etmeyen bir muhalefet var ve bekir ağırdır'ın dediği gibi "yeni bir harekete ihtiyaç var. ama bu var olan aktörlerin içinden çıkmayacak gibi".
  • aslında erken seçim koronadan önce olacaktı ve buna niyetliydiler. ne zaman ki, anketlerde oylarının zannettiklerinden fazla düştüğünü gördüler ve frene bastılar. o yüzden yüzde 50+1 formülünü değiştirmeyi planlıyorlar. eğer, her şeye rağmen kazanamayacaklarını görürlerse, erken seçime gitmezler. benim anlamadığım ülkeyi yönetemiyorlar, ülkeyi batırdılar, buna rağmen hala da gitmek istemiyorlar. bu ne koltuk sevdasıymış arkadaş?
hesabın var mı? giriş yap