• küçük kardeşlerin dünyaya geliş amacı abla ya da abilerine hizmet etmek; anneler sizi biz yalnız kaldık diye doğurdu, lütfen işinizi yapın.
  • anne baba ölünce yalnız kalmasınlar diye olabilir.
    bizimkiler görevlerini yerine getirdiler. erken yaşta ölüp gittiler, kardeşimle ben baş başa kaldık, kendimizi yalnız hissetmiyoruz böylelikle.

    bir de küçükken işe yarıyordu adam, su getir, bakkala git ekmek al, patates soy, fasulye ayıkla, çeşitli getir götür işleri...
    büyünce isyan edip kölelikten kurtuldu gerçi.
  • annemlere köpek alalım demiştim. apartmanda bakmak zor olur diye bebek yaptılar. amacı evdeki evcil hayvan boşluğunu doldurtmaktı bir nevi. az biraz neşe katsın, bende yalnız hissetmeyeyim. şimdi büyüdü cidden hayvan oldu. ama evcil değil.
  • profesyonel bir küçük kardeş olarak* geliş amacımızı kronolojik olarak veriyorum.
    iş bu entryde büyük kardeşimiz için amacımız gözlemlenmiştir.

    1-4 yaş arası - kıskanılmaktır amacımız. biz bir şey yapmasak bile büyüğümüz abla/abi kendi salaklığıyla bizi düşman edinmiştir. (abiye/ablaya salak denmez.) hayal alemindeki düşmanıyla çatışır durur. o eskiden poh pohlanan krallığına yancı gelmiştir. sevgi arsızı olan büyükgiller bunu gururuna yediremezler.

    4-7 yaş arası - abla/abimiz tarafından büyüklük taslama aracı olarak kullanılırız. amacımız ego okşanmasını sağlamaktır. mahallenin çocuklarına karşı 'o benim kardeşim, ben büyüğüm, korurum ben. güçlüyüm lan kardeşim var. sorumluluğum var' durumu söz konusu. mahallede kardeşi olan çocukları gözünüzün önüne bir getirin. hepimiz çekindik kardeşlilerden. bir küçük olarak, beni koruyacağını bildiğim için sağa sola sataşırdım fütursuzca. sonra beni dövmeye geldiklerinde... neyse bu bahsi kapatalım...

    7-11-13 civarları - küçük kardeş ilkokuldadır. ooo bir üstünlük daha. dersleri en iyi büyük olan bilir. biliyo ya. seni çalıştırmaz. döver. (bir önceki evreden kalan hırs sanırım), kitaplarını taşıtır. kompozisyon ödevini temize çekmezsen eğer sana koca kafanın almadığı o konuyu anlatmaz. egoyu bir adım geçiyoruz ve stress atma aracına evriliyoruz.

    14-19 civarları - işler yavaş yavaş küçük kardeşin lehine dönmeye başlar. yakışıklı/güzel, abi/ablanız varsa küçük kardeş olarak çevrenizde, büyüğünüze yazmak isteyen ergen doludur. abi/abla da memnundur bu ilgiden. win-win yani (oyuna denge geliyor.) şimdiye kadar neden ezilip durduğunu anlamayan küçük kardeş için güç uyanmaya başlıyor. ( çok ekmeğini yedim ben burda abimin. peşinde olan okuldaki kızlar, abime haber götüreyim diye bana ne yapacaklarını bilemiyorlardı. haberi yok ama küçük bir haremi olabilirdi. tabii ki ben bir görümceyim. ne sandınız ya! burada şunun tam sırası: https://www.youtube.com/watch?v=4wvpdbnfizo )

    19-25 arası - üniversite kazanan küçük kardeş abiyi/ablayı hele ki çalışıyorsa iliğine kadar kurutur. 'abi sana şu kızı ayarlıyım mı arkadaşım o benim' veya 'abi ya şu kız sana yazıyo ne diyosun' cümleleri aklını alır büyüğünüzün. o saf olayı anlamadan, üniversiteyi rahat geçirmenizi sağlayacak finansı kendisinden sağlayınız. haa artık evrimimiz aşk acısı dinleyicisi, kariyer peşinde koşan abi/ablaya gaz vermeye yönelmiştir.

    25-30 arası- buna şöyle bir örnek vermek istiyorum. artık iki tarafta maaşlı kabul ediyorum. yemek yediniz.hesabı daima büyük olan ödüyor. sinmiyor içine. 4-7 evresindeki güçlüyüm bilinç altı dürter büyüğü. e artık küçük olarak biz de eşşek kadar olduk. bizim de içimize sinmiyor. karşılıklı para harcamalar ile mutlu olan sadece kapitalizm oluyor. *

    30-40 arası - burayı bilmiyorum daha yeni geldik. du bakalım.
  • hayatı zehir etmek.
    kendimden biliyorum.
    annemin emeklilik yaşında, hiç beklenmedik bir şekilde hamile kalmasıyla ve aldıramayacak kadar geç fark edilmem sonucu doğmuşum.
    bir de bu kadar istenmeyen bir bebek olarak, utanmadan 7 ayda gelivermişim.
    üstelik dönüşü tamamlayamadığımdan kafa yerine ayaktan gelmişim, ters doğmuşum!
    ben doğduğumda büyük ablam üniversiteye başlamış! varın gerisini siz hesap edin.
    bari uslu bir çocuk olsaymışım.
    torun gibi sevilirdim herhalde negzel.
    ama aksine halen oğuz kağan destanı gibi anılıyorum. hani oğuz kağan destanında "5 aylıkken çiğ et yedi", "8 aylıkken böğründen kıllar fışkırdı" diye anlatılır ya...
    o hesap!
    beni de gelene gidene "8 aylıkken konuştu. bir daha da susmadı. 9 aylıkken ayakta durdu, 10 aylıkken yürüdü" diye anlatırlar...
    üstüne hiperaktivite tedavisi görüp, acayip yaramaz bir çocuk olunca, annem "beni çocuk mezarının yanına bile gömmeyin!" demiş...
    evet böyle bir çocuğun dünyaya geliş amacı bırakın büyük kardeşleri, evreni alt üst etmektir.
    ama şimdi seviyorlar beni.
    kardeşten çok büyük kızları gibi görüyorlar.
    annemin de en çok sevdiği çocuk benim.
    çünkü artık çok usluyum.
  • meşhur bir atasözü der ki; "evin küçüğü olacağına iti ol daha iyi"
  • su getirmektir.
  • ilkinde istediğini elde edemeyen ısrarcı anne babanın aradığını bulma çabasıdır.
  • büyük kardeşin başarılarını daha da yüceltmek onu daha da mükemmel kılmaktır kesinlikle.

    evet o ezilen küçük kardeş benim.
hesabın var mı? giriş yap