• eşcinseller yok demiyorlar, bu vaka var onlar için. hastalık mastalık da olabilir, sapıklık veya sapkınlık da olabilir. yumurtlayana göre değişiyor. almanya'da türkler için türkçe eğitim isterler, buraya gelince zurna zırt der, patlatırlar bir ara nağme; kimse bizden kürtçe eğitim beklemesin. ne seçim barajı gelir akıllarına ne anayasal güvenceler. alevi köylerine cami dikerler, din dersi zorunlu olmasın dersin, haşa beyefendilerin merakını cezbedersin; bu ülkede din ile kimin ne sıkıntısı var? uzatmak kolay, anlatmak yorucu, serde uykusuzluk var. dertleri kısaca şu:

    bana sevdanın yolları sana kurşunlar.
  • "hiç kimse başka bir etnik ve inanç grubunu dışlama, hak ve hukuktan mahrum etme yetkisini kendisinde göremez. bu sözleri kimin söylediğini söylemeden önce sorayım: doğru mu yanlış mı? yanlış.
    türkiye bağlamında doğru şudur: hiç kimse başka bir etnik ve inanç grubunu dışlama, hak ve hukuktan mahrum etme yetkisini kendisinde göremez. biz hariç.
    biz kim?
    türk ve müslümanlığı sünni fıkıh ekollerinin kronolojik sıra itibariyle ilki olan imam- azam ebu hanife’ye (699-767) göre uygulayanlar.
    bunlar türkiye’de yaşayan diğer etnik ve inanç gruplarını dışlama, hak ve hukuktan mahrum etme yetkisini kendisine görüyordu, görüyor ve (öyle anlaşılıyor ki) görmeye devam edecek. cumhuriyet bu görüş üzerine kuruldu. istiklal savaşı kazanıldıktan sonra atatürk ve arkadaşları alevileri ve kürtleri asimilasyon havanında dövme yolunu seçti. nüfusumuzun herhalde üçte birini meydana getiren bu iki unsur bastırıldı ve ezildi.

    politika devam etti
    çok partili demokrasiden sonra iktidara gelenler bu politikayı devam ettirdi. bayrak akp’ye geçince “açılım” lafları edinmeye başlandı ama uygulamada durumda köklü değişiklikler olmadı. bu akp’nin, aynı nedenlerle olmasa bile, chp kadar atatürkçü olduğu bir konudur.
    kürtler istediklerini elde etmek için kan dökmeye devam ediyor. aleviler, çaresizlik içinde, mahkeme mahkeme dolaşıyorlar ama çocuklarına, okullarda, ait olmadıkları bir mezhebin zorla öğretilmesini bile engelleyemediler.
    bu da bizi son zamanlarda gene gündeme gelen türban yasağına getiriyor.
    soru şu: kürtlerin, alevilerin ve rum, ermeni ve yahudi kökenli insanlarımızın hür olmadığı bir ülkede neden türban hür olsun?
    özgürlük selektif mi? diğerleri “dışlanıyorsa” ve “mahrum bırakılıyorsa” türbanlılar neden bırakılmasın? türbanlılarınki bir özgürlük sorunu ise diğerlerininki nedir?
    bugüne kadar türkiye’nin gördüğü en din temelli parti olan akp elinden gelse türbanla ilgili büyün kısıtlamaları kaldıracak.
    erdoğan geçenlerde bir partili tarafından türban konusunda azarlandığında “insaf. her şeyin bir zamanı var. çocuk bile dokuz ay on günde doğuyor” dedi.
    aynı şeyi aleviler ve kürtler için söyleyemez? onların dokuz ay on günleri hiç bitmeyecek. türban bir özgürlük olduğu gibi iki yüzlülük sorunudur da. ve ikinci sorun birincisinden büyüktür. yalnız kendileri için özgürlük talep edip diğerlerinin dertlerine bigâne kalanların davalarını bütün yüreğimle desteklemek içimden gelmiyor.
    ne baskının bir parçası olmak istiyorum ne de ikiyüzlülüğün. unutmadan söyleyeyim. yazımın başındaki sözler başbakan tayyip erdoğan’a aittir. partisinin geçen hafta sonu kızılcahamam’da yaptığı açılış konuşmasında sarf edildi."
    http://www.milliyet.com.tr/…010/1303757/default.htm
  • önce sağa sonra sola (bkz: devrimciye ölüm tecavüzcüye özgürlük)
  • başa geçen herkesin kendi çıkarları doğrultusunda politikalar uygulaması yüzünden olmaktadır.
    şu an ülkenin başında olan ''zat-ı muhteremler'' bu ''hanım kızlarımıza'' ithafen türbana özgürlük sloganıyla laiklik ilkesini ortadan kaldırmanın adımını atmaya çalışıyorlar.bunların üzerinde çalıştıkları şey din. diğerleri kimin umurunda. şöyle de düşünmek lazım ki bugun bir transeksüel başa geçmiş olsaydı ( ki bu türkiye'de imkansız sayılacak bir şey) o da transseksüel hakları diyip duracaktı muhtemelen diye düşünüyorum. o da ne aleviyi düşünecekti ne başka bişeyi. tabi herkesi düşünebilecek kadar kalifiye biri olmadığı sürece (ki bu da türkiye'de imkansız sayılabilecek bir şey şu ana kadar ülkenin başına gelmiş geçmiş herkese şöyle bir göz atarsak) demokrasi anlayışımızın ne noktada olduğu çok açık.herkes ''hep bana'' derse,başa geçen de bunu kullanırsa olacağı bu. ortaya çıkan koca bir ikiyüzlülük ve sahte özgürlükçü yaklaşımlar.
  • dunyaya at gözlüğü ile bakmakla olur.
  • ülkedeki özgürlük anlayışının özeti. bunu kavramak için kürt, alevi veya eşcinsel olmak gerekmiyor. vicdan yeterli.
  • ikiyüzlüce yaklaşım. şimdi okurken dikkatimi çekti de hepsine özgürlük istememiz pek gerçekçi gelmiyor diğerlerine. ama işte haksızsın da diyemem. herkes kendisine özgürlük istiyor. benim gibi herkese özgürlük isteyen üç beş salak da 2 taraftan da yavşak ve kaypak damgası yiyor. hayat ne tuhaf türbanlar zorunlu din dersleri falan...
hesabın var mı? giriş yap