• türkiye'de ne yazık ki çok da popüler olmayan bir hobi. yavaş yavaş gelişir diye umuyoruz. kutu oyunu falan da bu hobiye gönül veren insanların bir youtube kanalı mesela.
  • kutu oyunları, büyükşehirlerde yaşayan sabırlı, kültürlü ve zekî insanların işi. etrâfı böyle insanlarla çevrili olmayan bizim gibi “anadolu”lu serflere göre değil, maalesef. * (ortaokul-lise çağındaki, öğrenmeye meraklı çocuk ve gençleri tenzîh ederim.) çok güzel görünen oyunlar var. örneğin; the settlers of catan * yeni başlayanlar için biraz birikim ve sabır gerektiren zor bir oyun. öte yandan, carcassonne * çok daha kolay kavranabilen eğlenceli bir oyun; eski travian tarayıcı oyununa benziyor. trivial pursuit da epeyce genel kültür gerektiren bir diğer güzel oyun. kutu oyunları, ilgililerini güzel bir alt kültür câmiasına taşıyor. şanslı insanlar olduklarını düşünüyorum.
  • bu hobiye gönül verecekseniz sadık bir oyun grubunuz olmalı. yoksa oyun akşamı düzenlemek isteyip arkadaşlarınızı aradığınızda kimsenin önceliği olmadığınız gerçeğiyle yüzleşir ve üzülürsünüz.
  • (bkz: #117274877)
    (bkz: #117283651)
  • pc oyunları ile arasındaki fiyat farkının sebebi, şüphesiz ki üretim maliyetlerine bağlı olan hobi. koca ülkede zar bile üretilmeyince neredeyse tüm bileşenleri yurtdışından temin edilen bir kutu oyununun internetten indirilen bir bilgisayar oyunundan ucuz olmasını beklemek anlamsız olur.

    sıfır almaya göre ucuz olmayan ama en azından çeşit çeşit oyun bulunabilen ikinci el kutu oyun alışveriş grupları facebook üzerinde mevcuttur, hobiyle ilgilenenler uğrayabilir: board game takas ve satış ve board game sales - turkey
  • normal dünyada pc oyununa denk fiyatı vardır. steam'de ortalama bir oyun 50-60 dolara satılırken amazon'da da bir board game aslında bu fiyatlarda.

    ama işte burası türkiye ve paramız çöp olduğu için kur farkı devreye giriyor ve steam gibi kuru düşük seviyeden sabitleyen bir sistem bu kutu oyunları için olmadığından ve bir de gümrük vergisi gibi bir soygun aracı devletimiz tarafından üretilmiş oldugundan siz 700 lira, 1200 lira gibi korkunç etiketli oyunlara bakakalıyorsunuz.

    türk halkı için artık çok lüks hobidir malesef.

    ayrıca facebook'daki ikinci el ve takas grupları da çözüm değildir malesef. bunların meraklıları oynadıkları oyunları öyle üç otuz paraya elden çıkarmıyor. neredeyse sıfırına yakın fiyatlara satıyorlar. sıfırı 500 lira olan oyunu 2 akşam oynadık sadece deyip 490 liraya koyanlar var.
  • en eski zamanlardan beri insanlar vakit geçirmek için oyunlar oynardı. bu oyunlar için genellikle pullar ve bir oyun sahası kullanılırdı. günümüzde hala böyle oynanan oyunlar bulunmaktadır, kutu oyunlarının tarihi için ;

    ilk kutu oyunu (m.ö 5000)

    kutu oyunlarının tarihi oldukça eskiye gitmektedir. kazı çalışmalarında bulunan ilk kutu oyununun milattan önce 5000 yılına ait olduğu belirlenmiştir ve bu dönemde yazı henüz yoktur. yani insanlar yazı olmadan önce kutu oyunları oynamaktaydı. bu ilk kutu oyununda ise zar bulunuyordu. bugün bile birçok kutu oyununun parçası olan zar.

    yaklaşık 5000 yıl önce kurulan ve günümüzde siirt'in yakınlarında bulunan başur höyük kazı çalışmalarında 49 tane küçük boyalı ve işlenmiş taş bulunmuştur. bu taşlar ilk kutu oyununun parçalarını oluşturmaktadır. benzer parçalar suriye ve ırak bölgelerinde yapılan çalışmalarda da bulunmuştur. bu bölgeye "bereketli hilal" adı verilmektedir ve takvim, papirüs, nane, bira gibi birçok önemli buluşlar da yine buradan çıkmıştır.

    en eski zar oyunlarının diğer bir türevi ise düz çubukların tek bir tarafının boyanmasıyla oluşturulmuştu. sayısı çok olan çubuklar bir araya getirilir ve hava atılır, yere düşen çubukların boyalı kısımları oyuncunun zar puanı olurdu. mezopotamya bölgesindeki zarlar kemiklerden, tahtadan, boyalı taşlardan veya kaplumbağa kabuklarından yapılırdı.

    çubuk ve dört yüzlü zarlar

    daha sonraki zamanlarda zarlar pirinçten, bakırdan, camdan, fil dişinden ve mermerden de yapılmaya başlamıştı. roma zamanında kullanılan zarlar günümüzdeki altı yüzlü zarlara çok benzemekteydi. aynı zamanda köşesi kesilmiş zarlar da bulunurdu ve bu zarlar daha farklı ihtimallerin gerçekleşmesini sağlardı. günümüzde dungeons and dragons oyununda kullanılan zarlara benzerlik gösterirlerdi.

    kutu oyunlarıyla vakit geçiren üst sınıflar (m.ö 3100)

    kutu oyunları antik mısır döneminde firavunlar arasında oldukça gözde hale gelmişti. en sevilen oyunsa senet isimli oyundu. bu oyuna dair buluntular mısırdaki ilk hanedanlık dönemine ve ondan da önceki dönemlere ait kazılarda ortaya çıkarılmıştır. senet oyununun aynı zamanda mısırdaki mezarda görseli bulunmaktadır. yeni krallık dönemine gelindiğinde senet, kişinin ölüm sonrası seyahatiyle ilgili fikir veren bir oyun haline gelmişti.

    antik mısırda kader kavramına inanılış oldukça fazlaydı. senet oyunu için şans faktörünün de etkili olması bu inanılışı daha da güçlendiriyordu. senet oyununda başarılı olan kişilerin ra, thoth ve bazen de osiris tanrıları tarafından korunduğuna inanılırdı. ölüm sonrasında zorlu bir yolculuğa çıkacak kişilere yardımcı olması için senet oyunu kişilerin mezarına koyulabilirdi.

    senet oyununun kuralları hakkında günümüzde net bir bilgi bulunmamaktadır. senet tahtası 3x10 toplamda 30 kareden oluşmaktadır. bazı tarihçiler bu oyunun kuralları ve oynanışı hakkında tahminler yürütmüş ve günümüzde de oynanması için uyarlamaya çalışmışlardır.

    kutu oyunlarının inanılışa bağlanması (m.ö 3000)

    kutu oyunları üst sınıflar arasında şöhretini kısa sürede artırınca, işçi sınıfının da bundan uzak kalması beklenemezdi. kısa süre içerisinde işçi sınıfı oyunu kendilerinin oynayacağı şekle uyarlamış ve bunu da inanışlarına bağlamışlardır. bu şekilde dini inanca bağlanan oyunlardan birisi mehen'dir.

    mehen oyununun kuralları ve nasıl oynanacağıyla ilgili bilgiler henüz bulunamamıştır, bu sebeple mehen'in hangi tanrıya adandığı bilinmemektedir.

    mehen masası

    oyunun ortaya çıkışından bir süre sonra mehen ve adandığı tanrı birbirine bağlanmıştır. mehen basit bir vakit geçirme oyununun dışına çıkmış ve tanrılarla iletişimde önemli bir yere sahip olduğuna inanılmaya başlanmıştır.

    mehen ile ilgili herhangi bir kural bulunamamış olsa da, benzer bir arap oyunu olan sırtlan, bazı benzer özelliklere sahipti. bu sebeple mehen oyununun, sırtlan oyununun bölgesel uyarlaması olduğu düşünülmektedir.

    sırtlan oyununda oyuncular altı parça ve bir aslanla oyuna başlardı. zarlarını atarlar ve buna göre hamlelerini gerçekleştirirlerdi. oyuncular ilk etapta masanın en dış kısmında bulunan kuyruktan başlar ve iç kısımlardaki yılanın kafasına doğru ellerindeki parçaları hareket ettirirlerdi. kafaya ulaşan parça daha sonra geriye doğru hamlelerini yapar ve kuyruğa ulaşmaya çalışırdı. ardından aslan oyun masasına gelir ve rakibin parçalarını yemeye çalışırdı. rakibinin bütün parçalarını önce yiyen oyuncu, oyunu kazanırdı.

    en uzun süre oynanan ilk kutu oyunu (m.ö 2650)

    birçok insan en uzun süre oynanan kutu oyununun tavla olduğunu düşünmektedir ancak bu ünvan ur oyununa aittir.

    oyun ismini ırak'ta bulunan ur mezarlığından almaktadır. aynı zamanda ur oyununa ait bir takım tutankhamen'in mezarında da bulunmuştur. ur oyunu birisi siyah, diğeri beyaz olan iki set, yedi damga ve üç tane dört yüzlü zarla oynanırdı.

    ur

    tavlaya ait ilk kanıtlar (m.ö 2000)

    ludus duodecim scriptorum, roma döneminde gözde bir oyundu. bu isim "12 işaretçinin oyunu" olarak çevrilebilmektedir. 12 işaret muhtemelen oyunda bulunan 12 puldan gelmektedir. bulunan bir tablette bu oyuna ait kurallar yazmaktadır ve günümüzde oynanan tavlaya benzer kuralları vardır.

    tavlaya en yakın kuralları olan oyunda oyuncuların 12'şer pulu bulunmaktaydı. tavlada ise 15'er pul bulunmaktadır ve altı yüzlü zar kullanılmaktadır. eski oyunun amacı da tavlaya bener şekilde rakipten önce pulları oyundan dışarı çıkarmaktır. bu oyun ile günümüzdeki tavlanın farklı noktaları ise, günümüzde 2 zar kullanılıyorken bu oyunda 3 zar kullanılmaktadır ve pulların diziliş yerleri farklıdır. bunların haricinde günümüzdeki tavlanın kuralları geçerlidir.

    tavlanın şöhreti 1960'ların ortalarına kadar varlığını sürdürmeye devam etti. prens alexis obolensky, "modern tavlanın babası" ünvanını aldıktan sonra uluslar arası tavla derneğini kurmuş ve tavlanın kurallarını da oradan yayınlamıştır. kendisi aynı zamanda 1963 yılında manhattan'da dünya tavla kulübünü kurmuş, ertesi yıl ise uluslar arası tavla turnuvasını gerçekleştirmiştir. bu turnuvayı bürokrasiden, ünlülerden ve basından birçok kişi takip etmiştir.

    bu etkinliğin ardından tavla okullarda, kulüplerde ve çeşitli yerlerde oynanmaya başlanmıştır. sigara, alkol ve araba firmaları tavla turnuvalarına sponsor olmuş ve ünlü insanlar kendi yerlerinde tavla partileri düzenlemeye başlamıştır. bu olayların sonucunda 1967 yılında las vegas'ta dünya tavla şampiyonası düzenlenmiştir.

    2009 yılında amerika tavla federasyonu oyunu tekrar gözde hale getirmek için turnuvalar düzenlemiş ve en iyi oyuncuları bu turnuvaya davet etmiştir.

    savaşın stratejik oyunları üzerindeki etkisi (m.ö 1300)

    ludus latrunculorum roma döneminde oynanan 2 kişilik bir oyundu. yazar homeros'un yaşadığı dönemlere kadar uzanan bir geçmişi vardı ve satranca benzemekteydi. ele geçirilen buluntulardan oyunun kurallarını tespit etmek mümkün olmasa da, oyunun askeri taktikler üzerine olduğu kabul edilmektedir. milattan önce 13. yüzyılda yaşanan savaşların çok olması sebebiyle, oyunun da o günün şartlarına etki ettiği düşünülmektedir.

    ludus

    oyunda birçok parça bulunmaktadır ve satranç tahtasına benzer bir masası vardır. masaya "şehir", taşlara ise "köpek" denilmektedir. parçalar iki renkten oluşmaktadır ve oyunun hedefi, bir renkteki taşı diğer renkteki taşlarla çevreleyip oyun dışı bırakmaktır.

    kutu oyunlarının çocuklara uyarlanması

    kutu oyunları antik zamanlarda genellikle yetişkinler tarafından oynanırdı ancak çocukların da ilgisini çekerdi. aslında bir kutu oyunu olmasa da, çocuklar için tasarlanan ilk oyun seksekti.

    seksek, milattan önce 500'lü yıllarda yaşamış romalı çocuklar için tasarlanmıştı. dünyanın farklı yerlerinde oyunun farklı tasarımları bulunsa da, seksekin genel kuralları her zaman aynı kalmakta. oyuncu elindeki taşı ilk kareye atar, daha sonra taşın bulunduğu kareye basmadan tek ayak üzerinde sekerek oyun sahasının sonuna kadar gider, ardından yine tek ayak üzerinde sekerek başa gelir. ardından taşı diğer kareler için de atarak aynı işlemi yapar.

    kutu oyunlarının doğu kültürüne etkisi (m.ö 400)

    asya kültüründe kutu oyunları milattan önce 400 yılından çok daha önce oynanıyor olsa da, çoğunluğu orta doğu oyunlarının uyarlamasıydı. bu geleneği bozan ilk oyun luibo olmuştu.

    luibo iki kişi tarafından oynanırdı. oyuncuların altı oyun taşı olurdu ve bu taşları kare, üzerinde desenler olan bir oyun tahtası üzerinde ilerletirlerdi. yapılan hamleler havaya atılan çubuklar ile belirlenirdi.

    luibo, han hanedanlığı esnasında oldukça gözdeydi ancak sonrasında hızlıca gözden düştü. başka bir oyun olan go, kısa sürede daha çok ilgi çekmeyi başarmıştı ve luibo neredeyse tamamen unutulacaktı.

    luibo oyununun parçaları ve masası han hanedanlığı sırasında ölen kişilerin mezar eşyalarının yanında bulunmaktadır. oyun masası taştan, tahtadan veya bronzdan yapılmaktaydı. luibo masalarının hepsinde aynı desen bulunmaktaydı.

    luibo için yapılan kazılarda oyunun sadece belli parçalar bulunabilmiştir. bazı parçalar tahta gibi çürüyebilecek malzemeden yapıldığı için günümüze kadar gelememişlerdir. ancak 1973 yılında yapılan bir kazıda oyunun bütün takımı eksiksiz ele geçirilmiştir.

    luibo takımı

    takımda şu parçalar bulunmaktadır :

    1 cilalı tahta oyun kutusu (45 x 45 x 17 cm)
    1 cilalı tahta oyun masası (45 x 45 x 1.2 cm)
    12 kübik fildişi oyun parçası (4.2 x 2.2 x 2.3 cm) 6 siyah, 6 beyaz
    2 fildişi oyun parçası (2.9 x 1.7 x 1.0 cm)
    30 çubuk şekilli fildişi sayı parçası (16.4 cm uzunluğunda)
    12 fildişi atmalık çubuk (22.7 cm uzunluğunda) zar amaçlı
    1 fildişi bıçak (22 cm uzunluğunda)
    1 fildişi kazıyıcı (17.2 cm uzunluğunda)
    1 onsekiz yüzlü zar. üzerinde 1'den 16'ya kadar rakamlar ve "kazan" ve "kaybet" yazısı bulunuyor.

    diğer antik oyunlar gibi tam kuralları bilinemese de, tahminlere göre oyunun kuralları şöyleydi :

    masa 12 yola ayrılıyor ve bu yolların iki ucu var, ortada ise su bölgesi bulunuyor. 6 siyah ve 6 beyaz oyun taşları masaya kurallarına göre koyuluyor, ayrıca suya da iki tane balık koyuluyor.

    oyuncular zarları atarak parçalarını belli bir bölgeye getirmeye çalışıyorlar. belirtilen bölgeye gelen parça suya girerek balık yiyebiliyor. her yenilen balık oyuncuya iki pul veriyor. eğer tek seferde iki balık birden yiyebilirse oyuncu üç pul alıyor. toplamda 6 pula ilk ulaşan oyuncu oyunu kazanıyor.

    tafl oyunları ve satrancın doğuşu (400)

    tafl oyunları, kuzeybatı avrupa bölgesinde oynanan ve eşit sayıda olmayan iki ordunun savaşması üzerine kurgulanan oyunlardır.

    tafl

    masanın boyutu ve taşların sayısı değişse de, bütün oyunlar 2:1 oranında taşlarla başlardı. taş sayısı az olan oyuncunun kral taşı masanın tam ortasında bulunur, diğer taşlar kralı çevrelerdi. taşı az olan oyuncunun amacı kralı oyun sahasından kaçırmak, taşı çok olan oyuncunun amacıysa kralı yakalamaktı. taşı çok olan oyuncu oyunun başında daha avantajlı durumda olurdu, bu sebeple oyunun viking yağmalarını taklit ettiği düşünülmektedir.

    tahminlere göre tafl oyunundan chaturanga isimli bir oyun türemişti. chaturanga günümüzde hindistan sınırlarında kalan gupta devleti döneminde 6. yüzyılda ortaya çıkmıştı. bu oyundan ise 7. yüzyılda sasani devleti tarafından satranç geliştirildi.

    chaturanga

    chaturanga, adına ashtapada denilen 8x8 damasız bir tahtada oynanırdı. bazı tahtalarda özel bir sembol bulunurdu ancak bu sembolün anlamı günümüzde bilinmiyor.

    chaturanga'dan sonra satranç ortaya çıkmış ve 8x8 damalı tahtada oynanmaya başlanmıştı. tahminlere göre satrancın avrupaya gitmesi, müslüman tüccarlar tarafından sağlanmıştır.

    satranç 9. yüzyılda batı avrupaya ve rusya'ya ulaşmıştı. 10. yüzyılda satranç avrupanın tamamında bilinir hale gelmişti.

    12. yüzyılın başlarında satrancın kuralları doğu avrupada değiştirilmeye başlanmıştı ve 1475 yılı civarında oyun kurallarında büyük değişiklikler yapılarak günümüzdekine yakın hale getirilmişti. değişiklikler yapılmadan önce oyunda vezir taşı bulunmuyordu, piyon ilk seferinde iki hamle gidemiyordu ve fil farklı şekilde ilerliyordu. bu değişiklikler yapıldıktan sonra insanlar yeni satranca "vezir satrancı" diyorlardı ancak kurallar kısa sürede batı avrupaya da ulaştı ve orada da kabul görmeye başladı. son olarak beraberlikle biten pata kalma kuralı 19. yüzyılda belirlendi ve günümüzde oynanan satrancın kuralları böylece son halini almış oldu.

    aydınlanma çağında, satranç oynamak kişinin kendini geliştirmesi olarak görülürdü. amerikan başlanı benjamin franklin 1750 yılında satranç için bir makale yazmış ve basit bir oyundan fazlası olduğunu belirtmiştir.

    daha sonra satranç okullarda oynanmaya başlanmış, satranç kulüpleri kurularak öğrenciler satranca yönlendirilmiştir. satranç günümüzde olimpiyatlarda yer almasa da, uluslararası olimpiyat komitesi tarafından spor olarak tanınmaktadır. birçok ülke kendi içinde satranç turnuvaları düzenlemekte, uluslararası olaraksa her iki yılda bir etkinlikler yapılmaktadır.

    mancala (700)

    mancala genellikle belirli bir oyunu belirmek için kullanılır ama aslında bir oyun türüdür. bu oyun türü dünyanın her yerinde oynanmaktadır ve "yakala ve say" türü olarak tanımlanmaktadır. mancala kelimesi arapçadan gelmektedir ve hareket etmek anlamına gelir.

    çoğu mancala oyunu benzer oynanışa sahiptir. oyuncular belirli sayıdaki pullarını masaya yerleştirir, rakibin pullarını eleyerek ve masadaki önemli konumları ele geçirerek oyunu kazanmaya çalışır. bu sebeple oyun türü yakala ve say olarak belirtilmektedir.

    çoğu iki veya üç sıralı mancala oyunlarının amacı rakipten daha fazla taş ele geçirmektir. dört sıralı oyunlardaysa önemli konumları ele geçirerek rakibin hamle yapmasını engellemektir. günümüzde oynanan tic tac toe (sos) oyunu aslında basit bir mancala modelidir.

    mancala ile ilgili en eski kalıntılar eritrea ve etiyopya bölgelerindeki kazılardan ele geçirilmiştir ve 6. ile 7. yüzyıla ait olduğu düşünülmektedir.

    the landlords game (1903)

    landlords game

    amerika'nın ilk kutu oyunu tasarımcısı lizzie magie tarafından bulunmuştur ve günümüzde oynanan monopoly oyununun ilk sürümüdür. oyun kare şeklindeki bir yol üzerinde ilerler ve bu yolda oyuncuların satın alabileceği mülkiyetler bulunmaktadır. oyunda dört tren yolu, iki kamu hizmeti, bir kodes ve her geçişte para veren bir nokta bulunmaktadır. aslında monopoly oyununun neredeyse aynısı.

    maggie bu oyunu 1904 yılında icat etmiş ve arazileri insanların ele geçirmesinin ne gibi sonuçlar doğuracağını göstermeyi amaçlamıştır. oyunu henry george isimli ekonomistin ideolojisi üzerine kurmuştur. bu ideolojiye göre arazileri satın almayıp kiralamak, arazi sahibini zengin ederken kiracıları yoksullaştırmaktadır.

    magie bu oyunu çocukların oynayarak kiralama ekonomisi üzerine bilgi sahibi olmalarını ve büyüdüklerinde de kiralama ekonomisini kolayca anlamalarını istiyordu. ayrıca magie çocukların bu oyun sayesinde gelir adaletsizliğini bilmelerini ve yetişkinlik çağına geldiklerinde de bu farkındalığı devam ettirmelerini amaçlıyordu.

    1935 yılında magie bu oyunun patentini parker kardeşlere satmıştı ve böylece bugün bildiğimiz monopoly oyunu piyasaya çıkmış oldu. parker kardeşler bu oyunu ilk etapta reddetmiş olmalarına rağmen, patentini satın aldıktan sonra oldukça büyük paralar kazanmıştır.

    monopoly'nin başarısından sonra parker kardeşler risk, sorry, trival pursuit gibi daha birçok kutu oyununu da piyasaya sürmüştür. lizzie magie, monopoly'nin patentini 500$'a satmıştır.

    the settlers of catan (1995)

    the setlers of catan oyununda oyuncular catan isimli bir adada en başarılı koloniyi kurmayı amaçlarlar. oyun tahtası bir altıgenden oluşur ve her bölgenin farklı zemin tipi bulunmaktadır.

    oyuncular, sırası geldiğinde zar atarlar ve sahip oldukları toprakların kaynak üretmelerini beklerler. bu kaynakları yol, şehir veya yerleşim yeri yapmak için kullanırlar.

    catan

    yerleşim yeri kurarak ve kartları kazanarak oyuncular zafere ulaşmak üzere puan toplarlar. birçok oyunun aksine, catan oyununda para ve kaynak gibi birden fazla malzeme bulunmaktadır ve oyuncular bunların arasındaki ticareti kendi aralarındaki anlaşmalarla sağlarlar.

    catan'ın amerikada oldukça büyük bir başarı yakalamıştı ve the washington post tarafından zamanımızın kutu oyunu olarak belirtilmişti. ayrıca 2012 yılında yayınlanan going cardboard isimli belgesel filminde oyunun insanlar üzerindeki etkisi anlatılmıştı.

    catan oyunu alman bir diş teknikeri olan klaus teuber tarafından icat edilmişti. teuber, boş zamanında bir kutu oyunu tasarladığını ve aklını iş harici başka yerlere yormak istediğini söylemişti.

    kickstarter dönemi (2009)

    carcassonne, catan, alhambra, ticket to ride gibi oyunların başarısını gördükten sonra insanlar orijinal fikirlere daha çok önem vermeye başlamıştı. ancak bir kutu oyunu geliştirmek ve bunu pazarlamak kolay bir iş değildir.

    çoğu oyun tasarımcısı tam zamanlı bir işte çalışmaktadır ve oyunları boş zamanlarında hobi olarak geliştirirler. en başarılı oyunlar bile böyle çıkmıştır. birçok oyun da ancak maliyetini çıkarabilecek kadar satış yapabilir. ancak kickstarter ile insanlar artık projelerini erkenden tanıtabiliyor ve destek alarak bütün zamanını projelerine ayırabiliyorlar.

    aslen müzik ve film endüstrisi için kurulan kickstarter kısa süre içerisinde çizgi romandan dijital içeriklere kadar her sektörde varlığını göstermeye başladı, tabiki bu sektörlerden birisi de kutu oyunları.

    the conan board oyunu için kickstarter kampanyası 12 ocak 2015 tarihinde açılmıştı ve hedefi 80.000$'a ulaşmaktı. bu hedefe ulaşmak için sadece 5 dakika 37 saniye beklenmesi gerekti. tam olarak toplanan miktar ise 3,327,757$ olmuştu.

    conan

    günümüzde en çok bilinen kutu oyunları arasında satranç, tavla, dungeons & dragons, monopoly, tabu, kelimelik gibi oyunlar sayılabilir.
  • arkadaş sahibi fanilere bahşedilmiş bir dünyevi zevk. arkadaş sayısı oyundan oyuna değişse de, ortalamayı dört alabilir ve bu sayıda arkadaşa sahip olmayanlara kutu oyunu alma hatasına düşmemelerini, şayet çoktan bu hataya düştüler ise de evlerinin bir köşesinde “bir gün oynayacak birileri çıkar elbet.” düşüncesiyle tozlanmaya terk ettikleri bu güzide oyunları koşulları yerine getiren fanilere hediye yahut satış yoluyla ulaştırmalarını münasip bir dille salık verebiliriz.

    (bkz: kızım sana söylüyorum gelinim sen anla)
  • misafirle olan muhabbetin pekte sarmayacağına kani olunduğunda ev sahibinin ortaya çıkardığı oyunlardır. yani ben böyleyim en azından.

    sorun şu ki, özellikle kartlı olan oyunlarda 3-4 oynayıştan sonra en azından anımsanacak kadar hatırda kalıyor ve en azından ev sahibi için çokta eğlenceli olduğunu söylenemiyor bir süre sonra. ayrıca büyük mağazalarda bunların olduğu reyona her girdiğimde fiyatlarının her defasında arşa çıktığını görmek ayrıca sinir bozucu. bu benim kendi evime çıkınca sorun olmaya başladı açıkcası zaten, öğrenciyken kasetli bir konsol almıştık; şu ulusta her oyuncakçıda satılanlardan, 4-5 kişi sabahın nasıl olduğunu anlayamıyorduk. o bedavaya doyasıya eğlendiğimiz günlere gitsek, şimdi bir araya gelmekte zor. neyse ne diyorduk;

    maliyeti ne lan bunların diye bağırasım çağırasım geliyor.
  • pandeminin en fena vurduğu sektörlerden bir tanesi. ancak nihayetinde bir eğlence alanı olması ve zaten hep underrated bir hobi olması nedeniyle kutu oyuncuları dışında bahsedeni yoktur bu durumun. tam bir koca yıldır doğru düzgün kutu oyunu oynayamamak bana çok koyuyor. neyse ki arkadaşlarla arada da olsa toplanıp bir şeyler yapabiliyoruz. bir sürü güzel oyun raflarımda kuzu kuzu yatıyor maalesef...
hesabın var mı? giriş yap