aynı isimde "la casa de papel (roman)" başlığı da var
3099 entry daha
  • ikinci sezonu dun aksam bitirdim, yorum yapmaya geldim.

    --- spoiler ---
    arkadas ben bu eksi'deki berlin askini anlamiyorum ya. herkes mi gizli psikopat, herkes mi gizli pedofil, herkes mi narsist anlamiyorum ki. berlin'i oynayan aktorun onunde sapka cikaririm, o ayri. muthis bir yetenek. ama berlin kadar les bir karakteri begenmek... bilemiyorum.

    profesor tam bir tatlis, yirim. (ayni kendisi gibi sakalli, dovusle ilgilenen, prensip sahibi, nerd akademisyen bir sevgilim var da cok sukur olay cikmiyor asfdasfdsa.)

    dizi boyunca en begendigim ve etkilendigim sey kadin, kadinlik, kadinlarimiz. nairobi*, tokyo, raquel, monica hepsi bambaska karakterlerdi. kadin oyuncularin dogalliklarina hayran kaldim. raquel'i oynayan kadin oyuncunun saclarinda beyaz teller vardi misal, boyatmamis. bedenler normal, anoreksik degil. kimsenin (sanirim) burnunda, dudaginda estetik yok, goz ve agiz cevreleri olmasi gerektigi kadar kirisik. bunun ne kadar buyuk bir seyir zevki oldugunu, butun o mikro ifadeleri okuyabilmenin ne kadar hikaye kalitesini arttirdigini unutmustum. bayilarak izledim yuz ifadelerini, ozellikle nairobi ve raquel muthisti.

    her turlu kadin mevzusuna deginilmis dizide: siddete maruz kalan single mom raquel, evlilik disi hamile kalan ve kendisine deger veren ilk erkege asik olan monica, uyusturucu satan/satmak zorunda kalan ve bu sebeple cocugunu kaybeden nairobi, hic sevilmemenin acisini dunyadan cikaran tokyo, baski altinda buyuyen asi alison, hayatini kurtarmak icin tiksindigi bir adamla yatan ve aslinda tam da bu sebeple hayatini kaybeden ariadna....

    kadinlar demisken, ispanyol toplumunda kadinlarin ne kadar kudretli oldugunu, ne kadar soz sahibi olduklarini gorunce cok iclendim. kadin polis sefi bir yandan profesorun abuk sabuk sorulariyla, bir yandan ezik cinsiyetci is arkadaslarinin tacizleriyle ugrasirken bir an bile tereddut etmedi. kizmasi gerekene kizdi, gulmesi gerekene guldu. ezilmedi, gereksizce ezmeye calismadi, asaletini elden birakmadi. cunku birakmayabildi.

    kudret derken guclu demek istemiyorum. daha cok capable gibi. mesela nairobi darbe yaptiginda sinirleri bozulup rehinelere bagirdiginda ne kadar sahiciydi... "niye bana saygi duymuyorsunuz agzina sictiklarim? ben iyi bir insanim, size iyi davraniyorum. neden size kopek muamelesi ceken berlin'e daha fazla itaat ediyorsunuz?" diye aglarken ve tam da bu noktada gelen berlin'e duraksamadan "al amk al" tavriyla tahtini birakirken ne kadar kudretliydi. bunlarin farkina varmak ve bunu hissettirenlerle bu kadar acik yureklilikle yuzlesebilmek kudret degilse nedir? ekrandan gecip kendisine sarilmak ve "bu insanlar hep boyle nairobicim" demek isterdim.

    dizideki genel cinsel ozgurluk halini, helsinki'nin queer olusunu (ve bunu "savasta erkegin halinden erkek anlar azizim" diye beyan etmesini asafdsfad nefes alamadim), kimsenin bedeninden ve var olusundan utanmayisini cok guzeldi. seksin, sevismenin ayip degil eglenceli komik bir kavram olusu tam ispanyol bir konsept.

    yalniz dizi biraz fazla aglak, ozellikle ikinci sezonda agri cekimler vs turk dizisi izliyor gibiydim bir ara. ama onu da akdenizlilik cercevesinde kabullendim.

    son olarak ciao bella ve resistencia vurgularini sevsem de sol kavramlarin bu sekilde paraya cevrilmesinden rahatsizlik duydum. kararsizim bu konuda. mantik hatalarina hic girmiyorum, zira bu aslinda ispanyol tv dizisi olarak yapilmis 2. kalite bir is, ancak netflix sayesinde bir anda patlayinca hikaye biraz havada kalmis. olur oyle.

    --- spoiler ---
4962 entry daha
hesabın var mı? giriş yap