• az önce izlemeyi bitirdiğim mad max serisinin 2. filmi. post-apokaliptik filmlerin yeni yetme bir fanı olarak serinin ilk örneği olmasına istinaden çok başarılı bulduğum film. enteresandır ki cgi delisi olarak büyümüş bir neslin evladı olarak özel efektler gözüme hiç batmadı. aksine gayet başarılı bulduğumu itiraf etmeliyim. devamı spoiler içeriyor;

    --- spoiler ---

    beni en çok etkileyen karakter gyrocopter sahibi abimiz olmuştur. o soytarı vari hareketler, meşhur olunca hemen mütevazileşmesi, max'e yancı olma çabası derken filmi almış götürmüş abimiz.

    mel gibson'ın en bıçkın hallerine tanık oluyoruz filmde. o deri ceketten ben de istiyorum. gerçi biz giysek soytarı derler arkamızdan, o giyince büyük oyuncu oluyor.

    elemanlar kendilerinden çok daha güçlü silahlarla savunulan kaleye sürekli en değerli şeylerini(benzin) harcayarak saldırmaları ise mantık hatasının bayrak sallayanı. o kadar kaleye bamgüm arabanla gireceğine kuşatma diye bir şey var. böyle de magandalar.

    bumeranglı çocukta ne ayaksa, gelmiş 4-5 yaşına hala "hırrlarla gırrlarla" ömür tüketiyor. daha konuşmayı sökememiş artizlik peşinde. üstüne kabile şefi yapmışlar denyolara bak. kabile kabile değil ki anasını satıyım.

    --- spoiler ---
  • en fazla tosun paşa kadar apokaliptik olan vasat romantik komedi. ilk mad max filminin yanında ciddiyet ve görsellik açısından bir youtube klibi gibi kalır. ayrıca ilk filmdeki toecutter reis gibi bir reisi yoktur bu vasat filmin.
  • --- spoiler ---

    mr. spock'ın akrabası olduğunu sandığım ''kaş kadın''ın tankerin üzeriden düşüp hunharca çiğnendiği/katledildiği sahnede anladım ki max yoluna yalnız devam edecek. başlarda aha kıyar bununla nikahı, bumerangçı manyağı da evlat edinirler, al sana aile falan dedim de, olaylar çok garıştı sonradan. ve bence de ilk filme göre çok daha iyiydi.

    --- spoiler ---
  • gelmiş geçmiş en iyi holywood filmlerinden. niye ?

    - cgi yok.

    - steroid manyağı olmuş ego tavan karakterleri yok. (lord humungus reyiz biraz adaleli, yetkili bir ağabey ama o bile bugünün dwayne johnsonları gibi iğrenç görünmüyor)

    - senaryo başarılı.

    - kostümler, klanlar, tasarımlar, araçlar: belli ki emek verilmiş, kafa patlatılmış, hazırdan faydalanılmamış.

    - motorsikletten ok atan, araçlar arası atlayışlar yapan punk karakterler müthiş ve onlar da bugünün filmlerindeki süper-über uçan kaçan karakterler gibi değiller, mümkün olduğunca mütevazi ve imkan dahilinde oluşturulup çekilmişler ki aslında sinematik zevki sağlayan şey de bu.

    - kamera. ben bugünün süper über hd hq kameralarıyla yapılan işleri sevmiyorum, bana göre sinema kamerası biraz kötü, buğulu, lekeli olmalı.

    - önceden de söyledim ama 'küçük dağları ben yarattım' tipi bir baş karakterimiz yok bu çok güzel. he max biraz artist, yalnız adam tripleri falan var ona itirazım yok ama bugün holywood'un yaptığı filmlere bakınca ne dediğimi anlayacaksınız.

    - yan karakterlere de kafa yorulmuş: gyro captain olsun, the feral kid, pappagallo (adeta bir antik atina yöneticisi), amazon savaşçısı abla (karizma bir ablamızdı lan bu kadın öldüğünde ne tribe girip üzülmüştüm amk), lord humungus reyiz (dexer'in akrabasıymış diyolla bunun gaynı gil dexer'in emücesinin şeysi miymiş ne), the toadie (adeta günümüz yandaş gazetecisi, bir jölesi eksik) ve tabiiki unutulmaz adam wez reyiz ki sesi olsun araçtan araca atlamaları olsun, yaptığı şamanist ainimsi ibadet olsun, o çağda lgbtt hakları konusunda duyarlı duruşu olsun değişik bir abimizdi.

    edit: he bu arada humungus'un 'sevgili kardeşlerin, gelin aramıza katılın, kaynaşalım, ben o psycho-punk gömleğini çıkaralı çok oldu' konuşmasında pappagallo'ya itiraz edip 'doğru söylüyor adamcağız, bence kapıları açalım' falan diyen abla tam bir yetmez ama evetçi değil de nedir.
  • bu filmin en sevdigim taraflarindan biri de george miller tarafindan fazla diyalog kullanilmadan yapilmaya calisilmasidir. imge, simge, twist, bok pusur de yoktur. yani herkesin anlayabilecegi, seyirciyi hiyar yerine koyan filmlerden degildir. basit bir hikayeyi anlatir. hic ingilizce bilmeyip filmi altyazisiz izleseniz bile ne olup bittigini anlarsiniz uc asagi bes yukari.

    filmin kotuleri de cok akilda kalici ve favorilerimdendir. wez ve lord hummungus tabii ki. cocukken wez'in olayini tam cakamamistim. buyuyunce anladim ki adam oglanci*ymis. bi de hummungus'un nazi silahi ne alaka la?
  • gelmiş geçmiş en güzel finallerden birine sahip filmdir. o son saniyede kameranın yol savaşcısından uzaklaşması ve ekranın kararışı adamın tüylerinde toplu isyana yol açar.

    --- spoiler ---

    and the road warrior? that was the last we ever saw of him. he lives now, only in my memories...

    --- spoiler ---
  • bunca yıl nasıl olmuş da izlememişim dediğim, bitmesin diye dualarla bayıla bayıla izlediğim şahane bi' film. ilk film de öyle ama bunu bir başka beğendim. müthişti gerçekten. basit kurgu. abartısız oyunculuklar ve aksiyon sahneleri. müthiş kostüm ve sanat yönetimi. çok sevdim.
  • sinema tarihinin herhalde en kült filmlerinden biridir. sayısız konuda bir film için olabilecek en iyi örneklere sahiptir:

    -dublörler harikadır. kovalama sahnesinde kamyonun arkasına atlarken dengesini kaybetmemek için mücadele etmesi mi dersin, bütün beden dillerinden buram buram vahşet akması mı dersin. sanki gerçekten koca bir çeteyi sete getirmişler de öyle çekmişler.

    -konsept mükemmeldir. motorlardan ok atmalar, zincirle kanca fırlatmalar, punk'çılara benzer çete üyeleri, teknoloji ve ilkelliği iç içe barındıran araba ve kostüm tasarımları. bunun üstüne post apocalyptic ortamı ve çölü koyun. nefis.

    -mel gibson'ın oyunculuğu efsanedir. çocukla karşılaştığı ve müzik kutusu verdiği sahne, gyro captain'le karşılaşmadan evvelki beden dili, vs.

    -filmde sivri hiçbir şey yoktur. hele iyi karakterlerin sapır sapır döküldüğünü gördükçe ve son sahneye gelince bir kez daha anlıyorsunuz. film max şöyle yapmış, şöyle etmiş kafasında ilerlemiyor. hele hele bugünkü son anda bombayı durdurmak kafası gibi zoraki ve klişeleşmiş filmleri izledikçe aradaki farkı daha iyi görüyorsunuz. bu filmde o karizmasını öve öve bitiremediğimiz max abimiz sıradan bir adamdır. bu kadar.

    son olarak filmdeki bazı kamera arkası çekimler, dublör kazaları vs gibi şeylerin olduğu güzel bir linki de buraya bırakayım; http://geektyrant.com/…t-mad-max-2-the-road-warrior
  • izlemesi keyifli film, ammavelakin tuhaf bir ayrinti film boyunca kafami mesgul etti.

    --- spoiler ---

    bu film post apocalyptic bir film; yani kiyametvari bir felaket sonrasini anlatiyor. filmin basinda da nükleer bir savastan sonraki dünyada yasamin ne hale geldigi anlatilir. film boyunca benzin icin insanlarin nasil birbirini öldürdügü, kovaladigi, vs gösterilir. filmin epey bir kismi kaymak gibi asfalt yollarda gecer.

    benim anlamadigim bu iste. o bahsedilen nükleer felaketten ve savaslardan o asfalt yollar hic etkilenmemis mi, hic mi bozuk yol olmaz? benzinin dolayisiyla da petrolün dogru düzgün bulunamadigi bir yerde ve zamanda o dümdüz asfalt yollari kim yapmis, o yollar hic mi bozulmaz? o yollarin bakimini kim yapar? off, kafamda deli sorular!

    --- spoiler ---

    güzel filmdir ama; seyredin, seyrettirin!
  • mad max serisinin en güzel filmidir. seriler arasında en iyi sıralaması yaparsak 2-4-1-3 şeklinde olabilir. nedense bu tarz filmler her zaman ilgi çekici geliyor bana. biraz farklı olsa da suda geçen versiyonu için (bkz: waterworld).
hesabın var mı? giriş yap