• "...yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, ölümlerden ölüm beğenmelidirler. maide suresinin 33. ayetinde şu buyruk verilmiştir:
    "allah ve resûlüyle savaşanların ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ya boyunları vurularak öldürülmeleri, ya asılmaları, ya ellerinin ayaklarının çapraz kesilmeleri, ya da bulunduk­ları yerden sürülmeleridir. bu, onların dünyada çekecekleri rezilliktir. ahirette ise onlara daha büyük azap hazırlanmıştır."

    aradan yüzyıllar geçer. yıl miladî 1974. yer türkiye, kırıkka­le'deyiz. kamuoyunda mhp'nin "komando kampları" diye bilinen bir kamp. islam öğretiliyor:

    "kırıkkale'deki bozkurt obasında din düşmanlarının beyni çıkarı­lır, kâfirler telef edilir, itler boğazlanır". (erdoğan asılyüce, türk-metal seydişehir şube başkanı, "her yönüyle kırıkkale", 1974). dört yıl sonra, aralık 1978. öğreti, allah adına maraş'ta uygula­nır. kalaycı şah ismail'in baltayla kafasına vurup, beynini çıkartırlar. kızkardeşinin ise memelerini kesip bir sürü işkenceden sonra hunhar­ca öldürürler. yürük selim mahallesinde de kadınların bir kısmı me­meleri kesilerek öldürülür. altı aylık çocuklar, hamile kadınlar kur­şunlanır. gözlere şişler sokulur. bir kısım infazlar ise "kol ve bacakların çapraz kesilmesiyle" yerine getirilmiştir. " (turan dursun - din bu 1)
  • kuran'da bahsedilen bozguncuyu tartışmak zaten ana mesele.
    "ne kadar sığ bakıyorsunuz, asıl bozguncu ışid" gibi yorumlarda mevcut.
    madem sığ diye eleştiriyosun bari hakikaten ufuk açıcı bişeyler yaz.

    önce sorunun "bozguncuyu" tartışma konusu eden kuran'ı sorgulamak olduğunu öğrenmelisin. niye bu kadar muğlak bu "bozguncu". ve bu yüzyılda gözlerinle ayan beyan görmüyo musun herkesin bozguncusunun farklı olduğunu.
    ağaca tapılan bi yerde bozguncu odunculardır. başka bi yerde bambaşka. iyilik ve kötülüğün, güzel ve çirkin, ve ahlak kurallarının konstant olmadığı bi yerde, öldürme yetkisi vermek değil midir mesele.
    öldürmeye, ve yanlış anlamaya yol açmışsa bile (ki hiç kıvırmaya gerek yok) ortada bi kusurun bi sorunun olduğunu gösterir.
  • bu ayete göre dünyada yaşayan birçok canlının ya elleri, ya kolları ya da bir diğer uzvu kesilerek ceza verilmesi gerekir. ne gerek var böyle şeylere yahuu, sevelim sevilelim...
  • "
    allah'a ve resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir.bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. ahirette de onlara büyük bir azap vardır.

    "

    (bkz: huzur islamda)
    (bkz: islam hoşgörü dinidir)
    (bkz: senin dinin bana benim dinim sana)
  • türkçe tefsirindeki öldürülmeleri ve asılmaları ifadesi anlatim bozukluğu teskil etmektedir. genel olarak cok fazla anlatim bozukluğu iceren bir kitap. cografyadaki etkisi nedeniyle alip okumak şart.
    ayrica asılma ifadesi "yusallabü" kelimesi ile geçer orijinalinde. yani çarmıha gerilmek. ayar verilmemiş turkce ceviri bulmak cok zor. ingilizce kaynaklarda bu kadar carpitma ve işine geldiği gibi çevirme olmuyor.
    https://quran.com/5/33 burada "crucified" ifadesini görebilirsiniz.
    bu cevirileri yapan, din alimi diye geçinen kişiler ana dillerini bile bilmiyorlar ya da işlerine geldiği gibi sallıyorlar anlaşılan.
  • maraş katliamında dava tutanaklarına da geçen bazı katliamlar burada belirtilen usullere göre “kol ve bacakların çapraz kesilmesiyle” gerçekleşmiştir.
    (bkz: #84799945)
    https://www.facebook.com/…06497591/1990139057749342
  • (bkz: #110773133)
  • sadece 33. ayet değil 34 ve 35nci ayetlerle birlikte mustafa islamoğlu'nun hayat kitabı kuran meal/tefsirinde şöyle meallendirilmiş:

    allah'a ve rasulü'ne karşı savaş açanların [2] ve yeryüzünde bozgunculuğu yaymaya çalışanların öldürülmeleri ya da asılmaları veya muhalefetlerinden dolayı ellerinin ve ayaklarının kesilmesi yahut bulundukları yerden sürülmeleri, sadece (adil) bir karşılıktan ibarettir. [3] bu, onların dünyada uğradıkları zillettir; âhirette ise onları korkunç bir azap beklemektedir; ancak siz onlara hâkim olmadan önce tevbe edenler hariç: zira iyi bilinki allah tarifsiz bir bağışlayıcı, eşsiz bir merhamet kaynağıdır. siz ey iman edenler! allah'a karşı saygılı olun [4] ve o'na yaklaşma çabası içinde bulunun [5] ve o'nun yolunda tüm gayretinizi harcayın ki kurtuluşa erebilesiniz.

    [2] allah'a savaş açmak şeytan'ın bile yapmadığı bir şeydir.

    [3] "muhalefetlerinden dolayı" diye çevirdiğimiz min hılafin için muhtemelen nuzül sürecinde ilk geçtiği yer olan a'raf 124'ün ilgili notuna bakınız.
    (araf 124: kesinlikle dönekliğinizden dolayı [*] ellerinizi ve ayaklarınızı keseceğim, sonra topunuzu asacağım!

    [*] min hılafin; nuzül sürecinde muhtemelen ilk geçtiği yer. (diğerleri 5:33, 20:71) genellikle verilen "çaprazlama" bu ibarenin zorunlu karşılığı olmadığı gibi, min edatıyla birlikte dil açısından problemli bile sayılabilir. "muhalefetinden dolayı" karşılığı daha tutarlı görünmemektedir (bkz: esed). bunun bir başka nedeni de, firavun'un baskı altında tuttuğu israiloğulları'nın savaşabilecek erkekleri çoğalınca iktidarını tehdit etmeleri korkusudur.)

    bu cümle bir 'inşa' cümlesi değil bir 'ihbar' cümlesidir ve dolayısıyla kur'an böyle bir cezayı öngörmemekte, sadece nakletmektedir. bundan öte, allah rasulü'nün hiçbir muhalife böylesi bir ceza uygulamadığı da tarihi bir gerçektir.

    [4] zımmen: yaratana saygılı olan, yaratılana da saygılı olur

    [5] vesile'nin ilk anlamı "yaklaşma, ilgi kurma"dır (ebu ubeyde ve rağıb). âyette ba edatıyla kullanılmamış olması, bu doğrudan anlamı öncelememizi daha da güçlendirir.
  • neden bu kadar takılmış herkes bu ayete, okuyorum, okuyorum anlamakta zorlanıyorum. "allah ve elçisine savaş açanlara..." yönelik bir ayettir. şimdi bir adaq düşünün elinde kılıç üzerinize doğru sizi öldürmek geliyor ya da tabancanın mermisini namluya sürmüş ateş etmeyi bekliyor. böyle bir adam için ne dersiniz? sizin için iki seçenek var: ya siz onu öldüreceksiniz ya da o sizi.

    şunu sorabilirsiniz? buradaki "savaş" ifadesiyle acaba müslümanların savaş açmasından mı, yoksa karşı tarafın savaş açmasından mı bahsediyor. müslümanlara savaş izninin verildiği ilk ayet bakara 190'dır: "size karşı savaş açanlara, siz de allah yolunda savaş açın. sakın aşırı gitmeyin, çünkü allah aşırıları sevmez."

    ayetlerin önünü sonunu kesip bir de bunları uydurma hadislerle desteklediğinizde "kan, kan, kan!" diye bağıran bir tanrı çıkıyor ortaya.

    bir ateist olarak islam size karşı asla savaş açmaz, ta ki siz müslümanlara alenen savaş açıp dinini yaşama konusunda baskı yapana dek.
    hristiyanlık bir yandan "sana tokat atana öteki yanağını çevir."derken diğer yanda haçlılar hristiyanlığa dayanarak akıl almaz katliamlar yapabiliyor tarihte. anlayın artık, islam ışid gibi el kaide gibi manyakların tekelinde değil. bunlar sadece kendi hasta ideolojilerine uygun bir kılıf haline getiriyorlar islam'ı.
hesabın var mı? giriş yap