• bunlarin bazilari yaptiklari i$in sanat oldugunu du$unur. yanli$tir efendim. mankenlik du$unduklerinin aksine sanat degildir, zanaattir. meslektir. sinema gibi tiyatro gibi resim gibi halk icin icra edilmez, para kazanmak icin, ya da kariyer sahibi olmak icin yapilir. fotografciya poz vermek sanat degildir, aksine o pozu resimleyen, kurgulayan ve cerceveledigi pozdaki duygu ve du$uncelerin ne anlattigini insanlara aciklamaya cali$mak sanattir. yaraticiliktir.
  • trt'nin 80'li yillardaki polisiye dizisi.

    konusu söyledir:

    iki genc, vitrin mankeni yapmakla ugrasmaktadirlar. uzunca bir caba ve calismanin sonucunda mankenlerini bitirirler. satmak icin mankeni ellerine alir, kapi kapi, dükkan dükkan dolasirlar. ancak mankenleri standardlara uymadigi ya da cok kaba saba sisman oldugu gerekcesiyle geri cevrilir. ne yapsalar satamadiklari mankenleriyle aksamüstü yorgun argin galata köprüsü'nde yürürlerken bir anlik öfke ve yilginlikla herkesin içinde mankeni denize atarlar. ve gecer giderler. ancak bir yasli adam olayi görmüstür, genclerin gercek bir kadini güpegündüz denize attigina inanmistir. polise haber verilir, geceyarisi dalgiclarin arastirmalari sonuc verir ve denizden gercek bir kadin cesedi cikarilir.

    aradan 15-20 sene gecmesine ragmen unutamadigim ancak sonunu da hatirlayamadigim dizidir.

    dalgiclardan birinin iddia edilen kadin cesedini elinde fenerler dipte ararken bir ara su yüzüne cikip oradaki polis ve halka: "insanlar bosuna bodrum'a falan gidiyor, asagisi cennet!" demesi asla aklimdan cikmaz, cikamaz.
  • artik lütfen dudaklari büzüp öne cikartip parmaklari öperekten "öpücük gönderme" seysini yapmamalarini istedigim sevgili emekciler. böyle emir gibi oldu, ama onu kastetmedim. yani artik bi espirisi kalmadi. allah zaten her seyi gani gani vermis size, masallah. ekstra bi sebeklige gerek yok. sakin kal, play cool. yeterli bence.
  • dunyada baska ornegi olmayan " cok mesleklilik" kavraminin ciktigi kaynak. ne gariptir ki turkiye'deki mankenler baslattilar bu akimi. en son yazarlik da yaptilar. allah doktor mankenlerden korusun bizi......
  • ilginc frp irki. minimum statlari beauty 10, charisma 10, dexterity 7, strength 6, wisdom 3, intelligence 2dir. favori classleri "sexmanship"dir. herhangi bir elf kizi, dryad veya nymph ile alakasi yoktur.
  • fransızca mannequin'den geliyor olsa gerek
  • dizi film oyuncusu olmadan önceki kuluçka dönemi.
  • şu deli gibi spor yapan yerli ve yabancı erkek modellere bakıp "ulan adamlar benim gibi glikoz fazla tüketmiyorlar, yedikleri içtiklerine dikkat ediyorlar, o katalog çekimi bu fotoğraf çekimi derken bedava da elbise ediniyorlar, oh hayat onlara güzel valla..." diyordum. bir de instagram'de takip ettiğim birkaç yüz tanesi her gün şehir şehir, ülke ülke gezince çok havalı geliyordu bana... meğer kazın ayağı öyle değilmiş!

    mankenlik yapan ve deli gibi olmasa da spor kasan bir arkadaşa sordum bu işten memnun musun diye. öyle deli paralar kazanılıyor mu vb. diye. trendyol'daki, markafoni'deki kıyafeti üzerinde gördüğünüz ortalama tiplerden değil ama haa, bayağı vücut yapmış yani, şişik de değil ama tam ortası casual bir fitlik var adamda. o da yurt dışına gidiyor zaman zaman, ayda birkaç defa filan. "eğer çekim varsa sabah kalkış saatin firmaya göre fotoğrafçısına göre değişiyor," dedi. yani 5'te kalkıp karga bokunu yemeden kendini 6'da ajansta bulup çekimlere başlayabiliyormuşsun. tabii bu, ne kadar fotoğraf işi aldığına göre de değişebiliyor, ama bir çekim için bir günün gittiği rahat oluyormuş. mesela sen ben sabah kalktığımızda eğer açsak, diyetti sağlıklı beslenmeydi derken arada bir şeyler tırtıklayabiliyoruz. bu arkadaşların o imkânı da yok. diyetse diyet, düzgün yemekse düzgün yemek. hani o cheat day dedikleri hakikaten ya haftada, ya da 2 haftada bir gün, ender yani. ama şeker çikolata hiç mi yemiyorlar? yiyorlar elbette.

    neyse, yedikleri içtikleri onların olsun. hem vücut yapmak, hem güzel kıyafetleri giymek, hem ülke ülke gezmek diye kıskanıyordum; oğlan, hiçbirinin saati düzgün olmadığı için çok da sevilecek bir yanı yok dedi. mesela uçak: sabah 6'da kalkıp 7'de hede şehrine gidiyorsun veya hödö ülkenin zödö şehrine gidiyorsun, çünkü çekim takvimi var ve ona uymak zorundasın. yani adamlar, "eee biz sabah 8 demiştik siz nerede kaldınız?" dememeli. "yolda çok acıktım, dur şu starbucks'tan bir kek atayım ağzıma" imkânı da pek yok. vücut anlık olarak değil belki, ama birkaç günde veya bu şekilde yenirse bir hafta içinde formunu bozabiliyormuş. göğüs sarkıp bicepsler inmiyor belki, ancak hepsinin fark ettiği durumlar olabiliyormuş.

    bir de sette zaman zaman cıbıl gezdiğin oluyor. üzerinde tişörtle veya kotla saatlerce beklediğin oluyor, saçın başın yapılıyor. evet sana gündelik yaşantı görünümü/süsü veriyorlar, ama 2-3 saatlik (belki az belki fazla) bir katalog çekimi için. sonra tekrar çekimler şunlar bunlar olursa süre uzayabiliyor. ondan sonra oteline gidiyorsun ama o yorgunlukla dışarı çıkayım da bir eyfel'i gezeyim imkânın pek olmayabiliyor (yani paris'e kadar gitmişken görebiliyorsun da, ama çocuk dedi ki, hangi ara gidip eyfel'i gezeceksin? tatile gitmiş gibi gezemiyorsun öyle her zaman).

    çekimlerde devamlı olarak fotoğrafçının yönlendirmelerine göre 3 numaralı, 5 numaralı bakışını atman lâzım (ki gerçek hayatta öyle süslenip püslenip millete 3 numaralı bakışını hep atmazsın değil mi?). beğenilmezse tekrar çekimler veya farklı bir açı. kimi zaman stüdyoda ışıklar altında, kimi zaman dış çekimlerde filan. dizi-film çekenlerinki nasıl çile olabiliyorsa seninki de öyle oluyor diyor arkadaş. ha tabii dizi-film setinde 50-100 kişi varsa hepsiyle belki ayrı ayrı ilgilenilmeyebiliyor; fotoğraf çekimlerinde modellere biraz daha dikkat ediliyormuş (sonuçta hiçbir firma somurtkan bir tipin fotoğraflarda gözükmesini istemez).

    gelelim parasına... ücretler değişebiliyormuş ve avrupalı mankenlerinki kadar bir kazanma söz konusu değilmiş. kaldı ki avrupalı mankenler de öyle deli paralar kazanmıyormuş. en fazla instagram hesabında 200-300 bin takipçi veya şansın varsa 1 milyon takipçiyle hediye ürünler alıyormuşsun, ama hediye ürünle kira ödemek tabii ki dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil, veya elektrik faturası. :)

    dolayısıyla, instagram'de gördüğümüz o süper vücutlu kadın ve erkek mankenlerin belki %5 veya 10'u hakikaten iyi paralar kazanıyorlarmış ve fotoğraf çekimleri saat başına ücret konusunda diğerlerine kıyasla biraz daha fazlaymış. yoksa hepsinin derdi çilesi aynı. mesela bazı sporcuların bu tarz çekimlerin dışında, ek kazanç için uzaktan pt verdikleri de oluyormuş, ki böyle olunca gün yetmiyormuş bazen hepsini yapmaya. düşünsene; çekime mi gideceksin, çekime mi hazırlanacaksın, poz mu vereceksin, yediğine içtiğine dikkat mi edeceksin, hazır gelmişken bir iki mağaza gezeyim mi diyeceksin, ona buna uzaktan eğitim mi vereceksin... ne yapacaksın?
  • dünyada da benzer örnekler görülse de özellikle türkiye'de xx kromozomuna sahip olanları futbolcularla rakı-peynir gibi kanıksanmış bir ikili oluşturan kişiler topluluğu...
  • milli eğitimme bağlı ajanslarda eğitim almış tescilli diploması olan kişilere manken denir.birde mankencik var.(bkz: mankencik)
hesabın var mı? giriş yap