• avril lavigne "bomba"sıyla 18 yaş civarı babasının cebindeki her kuruşa erişimi olan yeni model amerikan toplumunu kalıp almış konser açlığındaki müzik kulağı gelişmemiş kendinden zıplamalı izleyiciyi çekmeyi strateji belleyerek rengini vermiş ve muhtemelen yapıldıktan sonra da kendileriyle "müzik adına" gurur duyacak organizasyonun fiili. nedir ya avril lavigne kimi kandırıyorsunuz? bu muydu şişirdiğiniz müthiş festival.

    sözlükteki entry'ler de mide bulandırıcı. organizasyonun içindeki ya da kankası kişilerin girdiği danışıklı entry'leri görünce kusasım geliyor. öyle lanse edilmesinden mütevellit "müzik" içeren festival bekleyen yurdum gencine "avril lan oha süpeeeer" çakmak nedir. dürüst olun biraz yahu ayıptır.

    "thom yorke getirin!" demeyeceğim beklediğiniz üzere. bu avril'i yutmadım diyorum sadece. çizilen profilde bir festival olsaydı bu benzerlerinden ayrılıp; bugün bir beck, bir sparklehorse, bir gnarls barkley, the national, blonde redhead, howling bells, cansei de ser sexy, cold war kids için geri sayıyor olurduk. komik olmayın yani.
  • teoman'ın rock yıldızı olarak adlandırıldığı bir ülkede bizlere sebastian bach'ı tekrar izlettirerek "rockstar nedir? ne değildir?" dersini uygulamalı olarak tecrübe ettirmiş festivaldir. teşekkürlerimizi haketmektedir.

    tabi sebastian'a da "oha!" demeyi bir borç bilirim. "2 kez izledim nası olsa pek gaza gelmem" diye gittigim konserde bir saniye bile yerimde durmama izin vermedi serefsiz. sırma saçlarına kurban olayım.

    bu arada durup dururken teoman'a niye sataştım hiçbir fikrim yok.
  • mötley crüe ve aerosmith bereber turneye çıkacağını açıkladı. iron maiden dan bruce yeni albüm için amerika ya turne olayını pek s.kmediğini söyledi yani rota avrupa olacak. dolayısla masstivalden beklentimiz en az bu üçünden üçünü de getirsin. bu kadar da alçak gönüllüyüz bak.
  • organizasyonla yakınlığımı inkar etmeyeceğim festival... ayrıca bunu itiraf ettikten sonra, dilim döndüğünce işin biraz mutfağı ile ilgili üç beş kelime etmek istediğim etkinlik...

    bunun bir "iş" olduğunu unutmamak gerekiyor, değişik kişilerin grup ve sanatçı isteklerinin yerine getirilmesi için o aşağılanan 18 yaş civarı ve babasının cebindeki her kuruşa erişimi olan kitlenin de çekilmesi gerekiyor. maalesef, bunu anlamayacak kadar temel işletme, pazarlama ve ekonomi bilgisinden mahrum, bir sponsor bulmanın zorluğunu yaşamamış kişilerin ağızlarından salyalar akarak "döşendikleri" ve aynı cehalet dalgası üzerinde sörf yaptıkları kankalarına "nasıl giydirdim be hacı" lezzetiyle orgazmik mesajlar atmalarına sebep olan entry'ler, nedense bana cehennemde içinde türklerin bulunduğu ve dışarı çıkmaya çalışan kişileri aşağı çeken, dolayısıyla başında zebani olmayan kazan fıkrasını hatırlatıyor.

    uyanalım beyler artık, bu iş sadece parayla da değil, daha doğrusu tarihi açıklanmış bir festivalin tek sorunu para da değil, grup ve sanatçıların turne programlarının da uyması gerekiyor. ertesi gün dünyanın öbür ucunda stadyum konseri verecek bir grubu getirmek nasıl mümkün değilse, o anda albüm kaydı için stüdyoda olan bir grubu da getirmek mümkün değil...

    bir şekilde bu adamların düşündüğü grupları gördüm, bazılarının neden gelemediğini veya getirilemediğini sorguladım. o zaman bu işin ne kadar hassas bir dengede gerçekleştiğini de fark ettim. ama hala açıklanmayan isimler olduğunu da biliyorum, bunlar herhalde bir kısım kişileri mutlu edecektir. ama böyle bir organizasyonda bütün müziksever kitlenin yüzde yüz tatmin edilemeyeceğini de biliyorum. bilen bilir, bu yazar bir blues delisidir*, bu festivalde pop var, rock var, progressive var, niye blues sanatçısı yok diye oturup entry mi "döşenmek" lazım? hayır, bence eğri oturup doğru konuşmak, bazı konuların arkasında ne gibi etkenler olabileceğini değerlendirip sağduyulu davranmak lazım.

    kıssadan hisse, seven sever, sevmeyen sevmez, gelen gelir, gelmeyen gelmez... nasıl ki kimse herhangi bir festivale gelmesi için kimsenin şakağına silah tutmuyorsa, kimse de bir festivali düzenlemek için bir tarafını yırtan adamlara "bi siktir git" diyememeli... kimsenin de müzik ve eğlence anlayışını olumlu veya olumsuz yargılama hakkı kimsede yok. anlamayan buyursun gitsin "festival" kelimesinin kökünü incelesin.
  • "organizatorlerin kankasi olmak" seklinde bambaska bir sosyal statulenmenin "avril'i savunmak"la yan yana koyulmasina sebep olmus tuhaf tartismanin kazaninda kaynayan festivaldir.
    ilk tuhaf hircinlik 18 yas ve alti gruba karsi "oooykk" diye gelisivermis tiksinti.
    bu yavrular,
    avril dinlerken,
    simple plan'e bayilirken,
    liseye giderken, ya da universiteye alismaya calisirken, garsonlukla, benzin pompaciligiyla paralarini onurlu bir amerikan teen'i gibi kazanmadiklari ve babaciklarindan festival biletine yetecek, annelerinden gizli sarhos olacak parayi alabildikleri icin,
    uzerine bir de terbiyesizce (yuh!) ziplamayi sevdikleri icin,
    24+, gormus gecirmis, tool'un, progressive'in, endustriyelin , hothhoroth ve the satanic boglogoth of prosalvation gibi gruplarin piri olmus abileri ablalari tarafindan "cekil git zibidi" muamelesine daha kac yil emo emo boyun bukerek katlanmalilar?

    simdi, bu inanilmaz, "ceviz kabugu festival expansion pack" icindeki "madem ole, riverside ne ayak, pain of salvation ne gobek, o zaman deselerdi lolipop fest, gelseydi, avril'i de, sum41'i da" karsi tezini kursun gibi beynime yiyip oturacagimi bildigimden o hatta ezilme tehlikesinden uzak durmak istiyorum.
    ama sonuc olarak uluslararasi butun festivallerin siyahtan pembeye yayilan bir gokkusagi skalasinda 50 grubu yuzbinlerce farkli kitlenin ziyafet keyfine sundugu dusunlurse, cesitliliginin de sevilesi bir sey olabilecegini dusunmek kimsenin celikten karizmasini yaralamaz.
    en son olarak,
    festival genc bir seydir. 2 gun cadirlarda sefil olmak da 18 yas korpeliginde rahatca kaldirilabilen, 25 sonrasi "pöh" dedirten bir olaydir.
    tum dunya gibi bizim ulkemizde de istanbul festivallerine heyecanlanan 15-18 yas, dashboard sarkilarini "cok taattliii..." diye dinleyen, avril'in pembe ekosesine, kurdeleli kuru kafasina tapan, ayni zamanda beyonce'yi, christina ve justin'i de ayni heyecanla karsilayan bir kitledir.
    ve bu kendi capinda mutemadiyen heyecanlanan kitle icin hali hazirda sik* bir organizasyon da bulunmamaktadir.
    yani,
    masstival avril'in yanina pain of salvation ve turgut berkes koyuyorsa, su asamada meraklanacagimiz tek sey, diger yan lokmanin kim olacagi olmalidir.
    peace veya cheers veya oh be.
  • ailecek hastasiyiz. soyle ki;

    -sevgilim, annelerimiz nisan icin 14 temmuz tarihini konusuyorlar, ne yapacagiz?
    -canim o gun ve ertesi gun olur mu hic, masstival var.
    -ya ben olmayacagini soyledim. istersen sen de soyle.
    - tamam hayatim.

    diyalogunu yasattirmis masstival.

    sonuc; tarih degistirilir.

    edit: ne kotulediniz yahu? siz de mi gelecektiniz nisana, anlamadim ki.
  • sayılan bütün o grupları getirmemesini ya da en azından bunları duyurmamasını istediğim festival. biliyorum ki ne yaparlarsa yapsınlar kimsenin gözüne giremeyecekler. iron maiden gelse biri çıkıcak kandırmayın beyler bizi onların g.tlerinin kılı ağırdı 10 sene önce neredeydiniz denilecek. red hat çili pepırs getirseler ohoo önceki albümlerde nerdeydiniz şimdi baydı o grup denilecek. arkadaşım valla duyurmayın bak, ben ne zamandır riverside bekliyorum, bizim ev boş olur o gece gelin bırakın festivali bizim evde çalsın gruplar isteyen arkadaşlar da gelir kendi aramızda güzel eğleniriz. tam bir müzik aktivitesi yapmayız ki adına festival demek zorunda da kalmayalım, müzik muhabbeti deriz, eğlencesi deriz. avril bacım da gelsin yanında gelmek isteyen 18 altı babasının parasını yiyen kardeşler de gelir, malum diğer arkadaşlar 18 yaş altını pas geçip direk 28 yaşına geldiler; ya da müzik dinlemeye 18+ iken başladılar. hayır bu arada yanlış anlaşılmasın organizasyonun kankası falan da değilim, içlerinden birini bile tanımam etmem, ama oluruz kanka. siz nerden biliyorsunuz, nerden duydunuz da ben dinlerken arkadaşların "o ne lan patates diye grup mu olur eaheah" diye dalga geçtikleri paatos'u getiriyorsunuz.

    ben istemez miydim yanında bir de porcupine tree gelsin, hatta bir mastodon gelsin şöyle bir güzel tepinelim. ama ne bu açgözlülük, kendi alanında bana göre süper şeyler yapmış 7-8 grup açıklandı şimdiye kadar. bunların 5'ini dinledikten sonra bile mest olmuş bir şekilde elimde biram potansiyel kankalarıma abi elinize sağlık süper oldu diyebilirim. illa mp3 arşivimde var olan bütün grupların gelmesine gerek yok adının festival olabilmesi için.

    bir de şu sözlükten "organizatör" ve "kankalarının" duyurması durumu. beşinci göz kardeşim, tanımam etmem, o da beni tanımaz ama durup dururken riverside başlığına yazdığım birşeye cevaben "abi geliyorlar masstival ile türkiyeye" demişti. ulan bundan güzel elçi bundan güzel haber mi olur. bırakın duyursun işte adamlar. riverside geliyor lan diyince kaç kişinin gözü parladı, illa televizyondan bangır bangır duymamıza gerek yok reklamları. adamlar daha samimi bir şekilde duyuruyorlar burdan işte. keşke herkese duyurabilseler, reklama masraf yapmasalar daha kalabalık olsak daha az maliyetleri olsa ve festivalin sürerliliğini sağlasalar. pardon festival değildi değil mi, kankalar eğlencesi diyelim o zaman.
  • daha detayli bir şeyler yarin yazacagim ama sadece şunu söylemek istiyorum :
    izlediğim en güzel performans sanırım banu güven'indi. gördüm ve dakikalarca izledim kendisini. yanına gidip "ben sizi cok seviyorum, iki dakika haber sunar mısınız?" demeyi bile geçirdim aklımdan.
  • ilk gün cypress hill, suicidal tendencies, tool, rammstein; ikinci gün killers, air, coldplay, oasis' in cikmasini uygun gordugum festivaldir.
  • the answer ın kesinlikle daha geç bir saatte hatta headliner olarak çıkması gerekirdi dedirten festival... yiyecek içecek fiyatlarıyla da bilet parasından fazlasını tek günde harcatabilme potansiyeline sahip olduğunu kanıtladı.!
hesabın var mı? giriş yap