• yeni okumaya başladım. farklı bir tarzı var ve beklemediğim şekilde akıcı ilerliyor. hikayeleri anlatış tarzı, benzetmeleri güzel. bu akşam okurken şöyle bir cümleye denk geldim. kafamı karıştırdı. açıklaması konusunda yardımcı olan olursa çok sevinirim.
    “benim bu övüşüm, övmeyi terk etmenin ta kendisidir; çünkü bu övüş, varlık delilidir, varlık ise hatadır. o’nun varlığına karşı yok olmak gerekir.”
  • -mevla-na'nın kuran'ı, kendi camisi olan mevlevi derneklerinde kendi namazı olan sema törenlerinde kendi müslümanları olan mevleviler ve tüm bunlara rağmen gariptir ki bir kısım sunni ve ateist tarafından çok sevilir.
  • içinde pedofili ve hayvanlı porno hikaye içeren kitap. evet herkes biliyor artık bunu. ama her ne hikmetse hala daha müritleri tarafından “orada öyle demek istemedi” diyerek savunulmaya çalışılıyor. kimse ne anlattığını anlatmıyor, açıklamıyor fakat “ orada onu demek istemedi aslında” denilerek evet sadece böyle söylenerek savunulmaya devam ediliyor. bir kişi allah rızası için açıklasın artık şu hikayelerde ne anlatılıyor.

    şu anda benim anladığım bu kitapta yazanları inananları anlamıyor. o zaman zanna uyuyorlar demektir ki bu da kuran’a göre uygun bir şey değildir. müminleri bu kitabın anlaşılamayacağını, anlamak için daha bir sürü kitap okunması gerektiğini söylüyorlar ama biri gelip de daha mesnevi de şu anlatılmak istenmiştir diyemiyor. çünkü şirkin dibine batmış bir kitap açıklaması falan yok. net bir şekilde allah’a ortaklık addediyor.

    şimdi sadece bir müslüman olarak elimize mesneviyi aldığımızı düşünelim. romalı celaleddin’le aynı zamanda yaşıyoruz ve böyle bir kitap geldi elimize. daha başlar başlamaz diyor ki “ bu mesnevi i şerif kitabı dinin asılllarının asıllarının aslıdır”. normal şartlarda çöpe gider bu kitap bu cümleyi bir müslüman okuduğunda. hadi yine de devam edelim. “ bu mesnevi i şerif kitabı alemlerin rabbinin katından inmedir”. oha bu ne. resmen şirk. yine çöp kitap olduğunu anlıyorsunuz fakat hadi kitaba devam edelim yine. diyor ki” mesnevi’nin kelimelerini yazmaya dünyadaki ağaçlar kalem olsa, denizler mürkekep yine yetmez”. aklınıza hemen kuran geliyor. çünkü kuran kendisi için diyor bunu. yine şirk. nasıl bir insan hem müslümanım deyip hem de allah’ın ortağıymış gibi, allah’tan söz almış gibi bunları yazabilir diye düşünmeye başlıyorsunuz ve evet normal olan sonuca yani bu kitabın islami olmadığı sonucuna varıyorsunuz. bugün milyonların bu kitap için islami demiş olması islami olduğu anlamına gelmiyor. net bir şekilde şirk unsurları içeriyor. allah’ın çocuk edindiğini söylediği için yerlerin göklerin yıkılacağını birbirine geçeceğini söylüyor kuran. sadece bu söz yüzünden ama mesnevi’de bakıyoruz ki veliler tanrının çocuklarıymış. şirk şirk şirk. başka bir şey değil bu kitap.

    merak ettiğim başka bir konu daha var. acaba mesnevi müritleri oğlancı hikayesini erkek çocuklarına, eşek hikayesini de kız çocuklarına okuyabilirler mi? ha açıp porno film izletmişsin ha bunları okumuşsun. bi farkı yok. dini olduğu iddia edilen bir kitabı çocuklarına okuyamıyorsun. olaya bak. hadi onu bırak trt de mesnevi den hikayeler programında oku o zaman. okuyamazsın. çünkü açıklaması yok bunların. sapık bir kitap bariz bir şekilde ve saklanmaya çalışıyor bunlar.
  • • öyle ise her şeyin çaresini bulan allah'a sığınmaktan başka ne çare vardır?
    bakır gibi olan günahkarın ümitsizliğine iksir, allah'ın rahmet nazarıdır.

    • ümitsizlikleri hakk'a arzedin ve o'ndan rahmet ve hidayet ümidinde
    bulunun ki, devasız dertten, yani kalbinizin kararmasından, paslanmasından
    kurtulasınız.
  • -ey kardeş! sen ancak bir düşünceden ibaretsin. ondan başka neyin varsa
    kemiktir, kıldır.

    -eğer düşüncen, manevi varligin gül ise, sen de gül bahçesisin; diken ise,
    külhana atılacak odun gibisin.
  • • bütün bilginler; "zâlimlerin zulmü karanlık bir kuyudur." demişlerdir.
    • her kim daha fazla zâlimse, kuyusu daha korkunçtur, daha karanlıktır. ilâhî adalet, betere beter ceza buyurmuştur. ey zâlim...
    • sen, zulmünle bir kuyu kazmadasın ama, şunu bil ki: o kuyuyu kendin için
    kazıyorsun.
    • ipek böceği gibi, kendi etrafını örme, kendin için bir kuyu kazacaksan bâri,
    boyuna göre kaz.
    • zayıfları yardımcısız sanma, kur'ân'dan; "allah'ın yardımı gelince" sûresini
    oku.
    • sen bir fil bile olsan, düşmanın senden ürküp kaçsa, ebâbil kuşları cezâsı
    seni de gelir bulur.
  • ...

    • bu ömür uzunluğu, bu sürüp giden zaman, yaratılışının süratindendir. cenâb-ı hakk'ın yeniden yeniye ve hızlı yaratması, ömrü böyle uzun ve daimi gösteriyor.

    • bütün bunlara akıl ermez. ey can, bu âlemin direği gaflettir. akıllı olmak, her şeye akıl erdirmek, bu dünya için âfettir.

    ...

    gaflet=aymazlık=unawareness

    aymazlık etmek: çevresinde olup bitenleri görmemek, sezmemek.
  • az evvel bitirdiğim eser. kaç senedir okuyordum acaba?

    haydi şimdi dönelim başa.
  • güzel dedem, canım dedem, pamuk babacım.
    beni tasavvufun çelişkili yollarına bağlayıp
    nasıl da allah yolundan uzaklaştırdın
    şu temiz zihnime nasıl da batıl tohumlar ekiverdin
    nasıl da korkuyordum cehaletten
    korktuğum başıma geldi
    sen beni cehalet kuyusuna fırlattın

    söyle tontiş dedeciğim
    her şey benim için güzelken
    allah'ı bir bilip kuran'a uyarken
    sen yüzyıllar evvelinden
    nasıl da hayattan soğuttun
    masallarla uyuttun
    şimdi dünyam kapkaranlık oldu sayende
    benim pamuk dedeciğim.*

    (*bu entry tasavvuf saçmalığı üzerine yazılmıştır. )*
  • prof.dr. adnan karaismailoğlu'nun mesnevi çevirisini aldım. allah razı olsun o kadar güzel ki çevirisi su gibi içiliyor adeta.
hesabın var mı? giriş yap