• belediyeyi ve ülkeyi yönetenlerin gece saat 00.00'dan sonra dışarıda dolaşan erkekleri serseri, kadınları fahişe olarak görme sendromu yaşadığı dünya kentidir.
  • her gün küfrettiğimdir.

    londra mondra, avrupa mavrupa dinlemem. bizim nüfusumuz, istanbul yüzölçümü londra zone 1 ile asla kıyaslanamaz. hiçbir ufak avrupa kenti ile de kıyaslanamaz. orda adamlar evinden çıkıp iki sokak yürüyüp pub'a gidebilir. burda sen e-5'in kenarından, beylikdüzü'nden evinden çıkıp iki sokak ötede içmeye ya da eğlenmeye, yemeğe bir yere gidemezsin. herkes çünkü beşiktaş'ın, nişantaşı'nın, kadıköy'ün göbeğinde oturmak zorunda değil mi?

    araba çözüm değil. cuma ve cumartesi akşamları araba ile trafikte bir yere gitmek mümkün değil çünkü. ayrıca herkesin içme özgürlüğü var ve içkili araba kullanamazsın. amaç da koyunları eve kapatmak, onların yaşam tarzlarına müdahale etmek, sosyal yaşamı iyice bitirip -evden işe işten eve yaşayan- asosyal sefil canlılar bütününü korumak.

    böyle bir kentte, ülke kadar yüz ölçümü olan topraklarda, 20 milyon yaşıyorsa, on tarafı denizlerle çevrili istanbul'da sen eğer deniz ulaşımını kullanmaktan acizsen... trafikten kaşımız gözümüz oynuyorsa o metroyu en az 2'ye kadar yapacaksın kardeşim.

    sırf bu yüzden benden aldığınız beddualarla inme inecek size. eminim. az kaldı. çalışmalarım dışarı çıkıp eve koşarak döndüğüm her gün devam ediyor. anadolu yakası ise sene olmuş 2015, resmen bir köy kıvamında ulaşım bakımından. kimse kimseyi kandırmasın.

    istisnasız her gün vapur seferlerinin kaldırılması, azaltılması, kadıköy vapur son saatinin 20.45 olması ve metronun 12'de bitmesi yüzünden ulaştırmama bakanlığına, elinin altında milyar dolarlar olup iki metro yaptım diye gerinenlere ve onları takdir eden kerizlere beddua ediyorum.
    bir gün yıkılacaksınız bu beddualarla, inanıyorum.

    karayollarını geliştirip demiryollarını geliştirmemek üzere söz vererek abd'den yardım alan hangi başbakansa mezarında ters dönsün, takla bile atsın.

    ayrıca (bkz: #29676780)
    ve (bkz: #56900177)

    not: olayı içmeye gitmek ya da gitmemek olarak algılayan ayakkabı numarası ile aynı iq'yu taşıyan arkadaşlar için dileğim beylikdüzü'nde yaşayıp, bostancı'ya işe gitmeleri ve cumartesi saat gece 12'ye kadar çalışarak toplu taşımasız kalmalarıdır. araba alamayacakları bir evreni de dileklerime ekliyorum. yok ya kar yağdığı günler sadece iş çıkış saatlerinde metrobüs kullansınlar. o bile yeter. bilemedim.

    salyalarımla.
  • ankara'da 22.00 de bitiyor amknuym.
  • bıktım artık bu "bizde siksok ama dünyanın her yerinde de siksok" söyleminden. yok roma öyleymiş de, londra böyleymiş de, berlin'de asıl bilmemneymiş. evropa gördüğünüz için tebrik ederim canlarım da burası orası değil. neden değil?

    burada insanlar sabah 9, akşam 5 çalışmıyorlar. günde sadece 8 saat çalışan kaç kişi var acaba istanbul'da? özel sektörde çalışınca 8'de işten çıkmak normal, yer yer iyi, hatta sektörüne göre negzel. buna bazen cumartesi ve dahi pazar günleri çalışmak da eklenince, insanların sosyalleşebilmesi için az bi zaman ayırmak gerek. malum sosyal varlık insan dediğin. ailesi var, eşi dostu var. olmalı da. kaldı ki geçtim sosyalleşmeyi, o saate kadar çalışanı da var.

    yeterli denetim yapmadığından hayvan gibi çalıştırttığın bu insanlardan bir de % 35 gelir vergisi alıyorsun. oh ne ala memleket.

    varlığı bir yanda işverenin, diğer yanda vergilerin varlığına armağan olmayı geçtim, kurban olmuş bu şehir halkının tüm sorunları andımızı kaldırmakla çözülseydi keşke lan.
  • "bu saatte hayırlı insan dışarı çıkmaz. çıktıysa kesin içki içmiştir. içki içtiyse, bize uymaz. o zaman nasıl dönersen dön evine artiz!" gibi bir düşünceleri vardır, bu kentin yöneticilerinin..
  • yakın zamanda 2020 olimpiyatlarına aday olarak en büyük şakalarından birini yapmış sözüm ona dünya kentidir. batının dünyaca ünlü şehirlerini görmesek istanbul'u dünyanın en güzel şehri diye yutturacaklar bize. romantizmi abartmıyor, beyninizi yeterince kullanabiliyor ve bazı konularda sağlıklı düşünmenizi engelleyen milliyetçiliğe kendinizi teslim etmemişseniz, istanbul'un değil dünyanın en güzel şehri, en güzel 20 şehrinden biri bile olamayacağını rahatlıkla görürsünüz. zira istanbul insan eliyle katledilmiş bir kenttir. dünyanın en güzel şehri olma potansiyeline sahip, ama katledilmiş bir kenttir. sokaklarıyla, yapılarıyla, mimarisiyle, yollarıyla, trafiğiyle, içinde yaşayan kitlenin çağdaş-evrensel değerlere olan uzaklığıyla, maruz kaldığı sosyal hayatı "düzenleyen"* yasalarla çirkin bir ortadoğu kentidir istanbul. yaşattığı kültür ve zihniyet itibariyle bir yarısı avrupa kıtasında, bir yarısı asya kıtasında bir ortadoğu kentidir. türkiye'nin en çağdaş yüzü olabilir ama bir avrupa kentine göre onlarca yıl geridedir. bu kafayla da öyle kalmaya, hatta korkarım daha geride kalmaya devam edecektir.

    edit: 20 derken abartmıyorum; istanbul'dan güzel "en az" 20 kenti birkaç dakika içinde sayabilirsiniz. tabii güzellikten ne anladığımıza bağlı bu. o kadar eksiği ve kötü yanı varken bir şehri sırf boğazı ve üç-beş (evet üç beş tane; yaklaşık 600 yıllık "dev" bir imparatorluğa yaklaşık 450 yıl başkentlik yapmış ama ortada olması gerekenden çok az tarihi eser var. bu da osmanlı'nın kültürel üretkenliğinin cılızlığının bir başka kanıtır zaten.) tane tarihi eser için dünyanın en güzel kenti olarak ilan edemem. ayrıca bir şehri içindeki toplumdan bağımsız olarak, sadece fiziksel varlığıyla da değerlendirmem. bu toplumu dünyanın en güzel şehrine yerleştirseniz, şehir otomatikman birincilikten düşer. neyse uzatmaya gerek yok; ayrıca içindeki insanların çok ciddi bir kısmı hayatlarını mutsuz geçirirken bir kentin dünyanın en güzel şehri olma ihtimali de yoktur benim için zaten.
  • bazı yaşayanlarının da, yerel yönetimlerin hizmet üretmek için değil, ticarethane işletmek için varolduğunu düşündüğü şehirdir. senin için sabaha kadar koca metroyu açık mı tutacaktık demek, ya da londra, paris, roma, new york bilmem nerelerde de bu işler böyle demek için orada yaşayanların refah seviyesini ya da gelirlerine karşılık ödedikleri vergileri, kıytırık bir ev için ödedikleri kira miktarını, elektrik, su, doğalgaz gibi bu çağda temel ihtiyaç sayılacak giderleri için ya da konudan sapmamak için, kazandıklarına karşılık, birim mesafeye ulaşmak için ödedikleri taksi paralarını düşünmek lazım. çünkü senin verdiğin örnek şehirlerde 1000-1200 liraya mühendis, 500-600 liraya işçi çalıştırılmıyor ki 12 den sonra metro olmadığından 10 lira taksi parası vermek sorun olsun. üzüm yiyin siz üzüm.

    (bkz: bir ülkenin geri kalmış olduğunu anlama yolları)
  • hacı izmir'de 24 saat otobüs seferi var, sabaha kadar, siz teslim alınmış kentinizde yakınmaya, akp'ye oy vermeye devam edin.

    (bkz: izmir'de 24 saat belediye otobüsü seferi olması)
  • bu dünya kenti başbakanı şak şaklamaya giden kıllar için sabaha kadar uzatılmış metro seferleride açar yeri geldiğinde.
hesabın var mı? giriş yap