• muhabbetin tikanmasi gibi durumlarda ortamda bulunan bir elemanin ortaya bir konu atarak yeni muhabbet baslatmasi olay.
  • -eeee.. ööle işte
    -yaaa....
    -......
    -......
    -baksana ne diyecem?
    -buyur
    -şimdi sen ne diyosun bu ek vergiler hakkında, kötü di mi?

    gibi bir diyolagla örneklenebilen durum.
  • soze girisme.
    ozellikle ilisikinin suresi bir tasima aracindaki seyahat suresini gecmeyecegi asikar olan zorunlu birlikteliklerde, yan yana olmanin bir getirisi olmasi acisindan bir saniye susmayacagim diye bas bas bagiran soze girisme sekli olarak (bkz: nerelisin).
  • bir adet muhabbet açıcı gerektirir.
  • muhabbet açmakta ciddi ciddi zorlanan insanlar var. beyinlerinin içi dünyalarla dolu olduğu halde sus pus oturuyorlar. kendilerinden çok daha bilgisiz insanlar saatlerce tatlı muhabbet çevirebiliyorlar.

    böyle olduğu için üzülenler de çok. sosyal ortamlarda pasif kaldıklarını düşünüp sorun haline getiriyorlar.

    aslında bu işin çözümü var. konuyla ilgili bir amerikan makalesi denk geldi. özet geçeyim.

    - soru sorun
    - verilen cevabı dinlerken sonraki sorunuzu düşünmek yerine, verilen cevabı konsantre olarak dinleyin
    - cevabın içindeki kelimeler başka konular çağrıştırabilir, o konulara zıplayabilirsiniz
    - karşınızdaki baya baya yabancı biriyse, mesela ilk kez tanışılan biriyse çok genel ve herkesi ama herkesi ilgilendiren çerez konulardan girin. havalar falan.
    - muhabbetin devamında sessizlik olursa ford kuralını izleyin.

    f: family
    o: occupation
    r: recreation
    d: dreams

    tek tek incelersek

    family: karşınızdakinin ailesi hakkında sorular sorun. işleri güçleri, nerde yaşıyorlar, okuyorlar falan. bunlardan trilyon muhabbet konusu çıkar. **sorular sorarak devam etmeyi unutmayin**
    occupation: iş-güç. neyle uğraşıyorsun nerde çalışıyorsun falan.
    recreation: bulunulan ortamda ya da ortak ilgi alanlarında ne neye dönüşse daha iyi olurdu? hangi değişiklikler gerekir?
    dreams: gelecekte olmasını istediğiniz şeyler.

    kimse sizin hayatınızla çok ilgilenmiyor. kendinizle ilgili konularda özellikle soru gelmediği takdirde 1-2 cümleyi aşmayın.

    konuları ortam, şehir ve etraftaki kişilerle ilgili tutmak eğlence ihtimalini arttırır çünkü kişiler konu kendileri olmadığı için savunma moduna geçip ciddileşmezler.

    özet:

    sürekli ne söylesem ne söylesem diye kasılıp muhabbetten iyice kopmak yapabileceğiniz en büyük yanlıştır. bunun yerine basitçe sorular sorun (havalar sular, bulunulan ortam, aile, iş güç) *verilen cevapları dikkatle dinleyin*. sıkıştığınız yerde ford kuralını kullanın.

    iş hayatında, hanımın ailesiyle akşam yemeğinde, barda yeni tanışılan hatuna muhabbet koyarken, arkadaş buluşmalarında vs her yerde çalışan tekniklerdir bunlar.
  • basarisiz oldugum konu. fakat nedense otobus teyzeleri pek basarili bu iste.
    nerelisin, evli misin, calisiyor musun vb. sorularla baslarlar bir bakmissiniz cocuklugunu dinliyorsunuz teyzenin.
    bence cok da gerekli olmamali. yani sonucta edecek muhabbetiniz yoksa, susmak niye ayip saniliyor cidden anlamiyorum.
    karsilikli susmayi denesek bir de...
  • bazen zor olan.

    dünyanın en komik durum hikayeleri (bkz: muhabbet açamamak) başlığında toplanabilir bence.
    insan öyle bir anın içindeyken aslında yaşadığı gerginlik, sıkılma, ilgisizlik gibi duygularını uzaktan bakıp farkedince o anın içindeyken bile durumuna bir kahkaha patlatabilir gibime geliyor.

    hani konu üretememek, sohbetin tıkanması, boş bakışmalar, hımmlamalar, soru cevaplı dialoglar...

    benim favori konularım hava durumu, mevcut iş güç, olası tatil planları, yapılmış tatiller, ortak kişi,alan varsa onun üzerinden sığ birkaç kelime.

    biriyle mecburen başbaşa kaldığım ve sadece telefona bakabildiğim durumlarda maalesef şu komikli tweet okuyup güldürebilenlerden de değilim. bana olmuyor o. siyasilerin söylemleri, beğendiğim kitaplar, yoldan geçen arabalar, yakında izlediğim filmler... bunlar da ne bilim sanki ne alaka şimdi... gibi. bazen öyle bir suskunluk haline bürünüyor ki ortam aklıma gelen konular dile gelse karşımdaki utanır kendinden. *

    bir diğer sebep karşındakinin konuşmak istemediğini düşünmek. şimdi bir şey söylerim gerer beni varsayımı.

    tabi ki en başa yazılmalı esas mesele başlı başına konuşmak istememek de olabiliyor. *

    belki de yeterince paylaşımcı değilimdir.
    konuyla ilgili beni okuyup okuyup güldüren bir entry paylaşayım bari #66086170
  • amaan ne açıcam. susmak en iyisi
  • karşımdaki rahatsız olur sanarak bazen yapmaya korktuğum.
  • benim aklıma gelen ancak saçma ve gereksiz bulduğum için açmaktan vazgeçtiğim konuları baskaları açıp bir de üstüne saatlerce konuşurlarken, benim hiç konuşmadan sadece onları dinlemem ve ayıp olmasın diye ara sıra gülümseyip kafa sallamam sonucu kafamın içinde kendi kendime, "ne işim var lan benim burada" başlıklı konuyu açmamla sonuçlanan bir süreç var ki düşman başına.

    (bkz: bu nasıl cümle lan)
hesabın var mı? giriş yap