• eğer olurda kusması gibi bir durum ile karşılaşırsanız vakit geçirmeden bilen bir veterinere göstermeniz de fayda var. enfeksiyon kapmış olması yüksek olasılık bakteri ya da mantar gibi bir şeyler olabilir. antibiyotik ya da antifungal tedavisi gerekebilir. aksi durumda kaybetmeniz çok olası. tabi kusması dediğim ara ara kur için ağzından çıkardığı 1,2 tane yem değil, ıslak ve bol miktarda yem kusar.

    bu tip durumlar yaşamamak için kraker vermeyin kesinlikle, mama filan veriyorsanız skt'sine dikkat edin uzun süreler kafeste tutmayın, kafesini temiz ve dezenfekte tutun, sebze meyveleri güzelce yıkayın.
  • geçen yıl, 23 nisan günü, 7 yaşında iken kanserden kaybettim onu. onun son 2 ay içinde neler yaşadığını görmek, nasıl çöktüğünü görmek her gün ölmek gibi bir şeydi. kurtarmak için her şeyi yaptık ama bir işe yaramadı. ellerimde öldü ve kuş bile olsa ölüme yaklaşan bir canlının ne hale geldiğini kendi gözlerimle gördüm. ölümü üzerine babamın bile deli gibi ağladığına tanık oldum. her gece beraber uyuduk, öyle akıllı bir hayvandı ki sabahları ben uyanmadan önce gıkını bile çıkarmazdı. dünyanın en masum hayvanlarından birisidir ama bakımı çok zordur. hele bir de bağlanınca yokluğu çok koyar. en ufak bir hastalığında günlerce başında sabahladığımı bilirim. yeniden almaya cesaret edemiyorum, çünkü çok fazla bağlanıyorum ve ona zarar gelecek diye aklım çıkıyor.
    son zamanlarda her gece rüyama giriyor, bıcır bıcır sürekli konuşuyor, işin garip yanı rüyamda bile onun öldüğünün farkındayım. tam onu gördüğüm için mutlu olurken öldüğü aklıma geliyor ve diyorum ki o öldü. bu aralar neden sürekli rüyamda gördüğümü gerçekten merak ediyorum...
  • zıplamayan yürüyen bir kuştur. mesela dikkat etmişsinizdir serçe zıplar. muhabbet kuşu ise paytak paytak yürür. papağangiller familyasından bir hayvan. doğal ortamı sıcak bir ülke olan avustralya'dır. en hızlı uçan kuşlar arasında ilk 10'a girer. ani manevra yapma özelliği sayesinde iri yapılı yırtıcı kuşlardan kolayca kaçabilir. soğukkanlı olmadığı için sıcak ülkelerde yaşayabilir ancak. (doğada) muhabbet kuşu doğada sadece sarı ve yeşil karışımı ala renkte olur. evcilleşmeye bu kadar yatkın başka kuş yoktur. dost canlısıdır. keşke doğal ortamında alınıp kafese kapatılmasa.

    doğal ortamında muhabbet kuşları (budgerigar)
    https://www.youtube.com/watch?v=xoj6pty0mze
    https://www.youtube.com/watch?v=7zir4qastvm
  • aslında bir papağan cinsidir ama çoğu insan bunu bilmez. sahipleri bile. sanırım ebatından dolayı papağanlık kendisine pek yakıştırılmıyor.
  • yillar once sari bir muhabbet kusumuz vardi. annem cocugu gibi bakar severdi. ona banyo yaptirir sonra fön makinesiyle kuruturdu. hayvancik bu tabi insan sevilir gibi sevilmez ki. birgun nezle mi ne oldu. bitkinlesti. bir gozu topraga bakar oldu sonunda da kuşumuzu kaybettik. o gunu hic unutamiyorum. evden cenaze mi cikti kus mu öldü kimse anlamadi. babam onu aldi. annemden kacirdi bahceye gommeye goturdu. annem feryat figan ayildi bayildi. apartmandan taziyeye falan geldiler. annemin bu ilk istemeden severek öldürdüğü muhabbet kusu da degil üstelik. bi tane de çiko vardi rahmetli. çikoyu ben sari kustan daha cok severdim. uzun yillar beraberdik. aileden biri gibiydi. yalniz birakinca küserdi. hep kafesin disindaydi.hic kaçmazdi. bir gun çiko gene odada ordan oraya kanat çirparken hayatinin son saniyeleri oldugunu bilemezdi. annemi çok severdi. hep arkasindan giderdi. birgün annem rahmetli çikonun olduğu odadan cikarken çiko diger odalara kacmasin diye (cam açik diye dısari kacmamasi için) cikar cikmaz arkasindan kapiyi kapatti. söylemeye dilim varmiyor ya çiko da çikmak istedi de çikamadi yavrum. kaldi arada. ben şok, annem bayildi falan. babam yine cenazeyi kacirdi yine taziyeler falan. annem o gunden sonra bir daha muhabbet kusu falan gormek istemedi. acisini icine gomdu.
  • nasıl ele alıştıracağım konusunda yeşillendirecek olan varsa çok müteşekkir olurum.
  • daha önce başlıkta anlatmıştım, 4 senedir benimle olan rüzgar ve 4 aydır bizimle olan bulut, rüzgar'ın isteğiyle çiftleştiler. rüzgar zaten yumurtlama dönemindeydi. rüzgar yumurtladıkça yumurtluyordu, yaklaşık 13 tane yumurta yaptı 1 ay içerisinde 3 tanesi bulut gelmeden önceydi diğeri de bulut geldikten sonra oldu. bi ihtimal yumurtalar doludur diye bekledik ama boşa beklemişiz, hem bulut yumurtaları kırdı hem rüzgar yumurtaları kırdı, sona 4 adet kaldı. onların üzerinde de rüzgar bir aya yakın yattı fakat yumurtalar boş olduğu belli olunca rüzgar bıraktı.

    takip eden iki gün rüzgar benimle ilgilenmeye başladı eskisi gibi üzerime atlıyordu. daha sonrasında tekrar garip hareketlere başladı rüzgar ve yumurtalar gelmeye başladı. ilk yumurtayı yaptı rüzgar ama üzerine hiç yatmadı, 2 ya da 3 gün boyunca ara sıra yuvaya girip çıkıyordu ama yumurta boş boş bekliyordu. ondan sonra ikinci yumurta geldi ve rüzgar yatmaya başladı, 2 ya da 3 gün arayla toplamda 8 yumurtaları oldu.

    annemle ben bu sefer umutluyuz çocuklar çıkar diyorduk, hele ben emindim çocukları olacağına. 3 hafta gibi bir süre bekledikten sonra bir gün annem evde yokken iş dönüşü yumurtaları kontrol etmek için yuvayı açtığımda bir adet çirkin mi çirkin yavrunun yuvada gözleri kapalı rüzgar'ın koynuna girmeye çalışmasını görünce tabii oldukça heyecanlandım. ufak bir not düşeyim normalde 20-21 günlük kuluçka süresi oluyor kuşlarda, ama bu ilk yumurtaya rüzgar 3 gün yatmadı ve yumurta 18. günde çatlamış oldu. her neyse ilk yavrumuz yumurtasından çıkmıştı, şimdi sıra diğer yavrulardaydı.

    takip eden 4. günde sabah işe giderken 2. yavru beni uğurluyor olacaktı. bu arada ilk yavru hem anne hem baba beslediğinden 4 günde yumurtadan çıktığının 4 katına erişmişti. 2. yavru yumurtadan çıkınca çok bariz belli oluyordu. her gün yuvalığı kontrol ederek yeni yavru gelecek mi diye meraklı gözlerle bekliyorduk. günler geçti peş peşe 5. günün sabahında 3. yavrumuz yumurtasını kırarak özgürlüğüne erişmişti. 3 yavruyu da ilk görenin benim olmam neticesinde annem tabii ki sitem üzerine sitem etti bana. yumurtadan çıkan yavruyu gören ilk kişi olmak sanırım ayrı bi mutluluk veriyor.

    3. yavrunun ardından belki bir haftadan fazla bekledik, ilk yavru oldukça büyüdü ikinci yavru biraz daha yavaş gelişiyordu, 3. yavruda ben de buradayım diyecek kıvamdaydı ki, teyzem 4. ve son yavrunun yumurtadan çıkmış olduğunu gören ilk kişi oldu. ne yazık ki diğer 4 yumurta uzun süre beklememize rağmen çatlamadı ve ayırmak zorunda kaldık.

    ben biraz uğraşmayı sevdiğimden ilk yavruyu elime almaya başladım tüyleri iyice belli olmaya başlayınca ve bu zaman kadar gördüğüm en yaramaz en hareketli kuşa denk geldiğimi fark ettim. takip eden günlerde yavru yeterli cesaretini toplayarak yuvadan atladı, daha 3. haftası dolmamıştı belki de. daha sonrasında rüzgar, bulutla kavga etmeye başladı, peşine de ilk yavruyu dövünce mecburen yavruyu ayırmak zorunda kaldık. yavru, bulut ile anlaşabiliyordu, ilginç bir şekilde normalde bize gelmeyen bulut yavru bizimle olduğundan yanımızdan ayrılmıyordu, baba sevgisi mi yoksa başka bir şey mi emin değilim.

    takip eden 2 haftalık süreçte yavru o kadar sıcak kanlı ve tatlı bir hale büründü ki kelimelerle anlatamayacak şekilde sevmeye başladık. avucumuza gelmeler, göğsümüzde uyumalar, boynumuza gelip yatmalar vs. geçtiğimiz hafta içerisinde teyzem yavruyu bizden aldı, ben son kez bakmak istemedim çünkü elimde büyümüş olan yavruyla vedalaşmak zor olacaktı ki annem bunu direkt olarak yaşadı, kadın 1 aydır yanında olan kuş için dakikalarca ağladı. şimdi teyzemin yanında güzel güzel yaşamaya başladı.

    diğer kardeşleri ise hala yuvada büyümeyi bekliyorlar. yakında onlarında zamanı gelecek sanırım.
  • bu kuşlardan birine bende sahibim. araştırmalarıma göre daha küçük 4 aylık filan sanırım. bir komşum sayesinde sahip oldum. is yerinde 100 mt kare bir alanda, sürekli kafes kapağı açık bir şekilde duruyor. ben çıkarmasam çıkmaz, sokmazsam girmez bir halde. elime alıyorum parçalarcasına ısırıyor. parmağıma konması 2 sn sürüyor ve hemen atlıyor. parmağımda kafesinden çıkmak istemiyor. elime alıp çıkarıyorum seviyorum boyun atlarını kaşıyorum, ellerimi gercekten acayip şekilde ısırsa da tepki vermemeye çalışıyorum. hatta beni isiricam. diye gagasini kırmışliği var. ilk başlarda saldığımda sürekli kafasını camdan cama çarpan bir varlıkken şu an hava da manevralar atıyor. uçmayı ve nesnelerden kaçmayı öğrendi, camın cam olduğunu da yara bere ve gaga kan oturmalı sonrasında 4 5 gün içinde öğrendi. çarpmadan öğrenemedi sanırım. hele bir çarpmasında direk yere çakılıp kas katı olmuştu. sanırım beyin sarsıntısı geçirdi. suyunu hergün değiştirip, vitaminliyorum. ballı yemler filan baya keyfi yerinde bir şekilde bakıyorum ama gel gör ki hala bana yabancı. ben istiyorum eline gelsin, omzuma konsun, dudağından ekmek yesin filan ama sanırım bunlar için ya baya zaman sabredeceğim ya da bunlar benim için hayal olacak. oysa küçükken bir mavişim var di ki hep dibimdeydi. beslenmesi zevkli, hele onun hiç uçmayı bilmezken şu an manevralar atarak uçtuğunu görmek heyecan verici. elime alışması için omzuma konması için taktikler verecek varsa yeşillendirebilir.
  • papağangiller familyasından çok yaygın bir biçimde kafeslerde beslenen bir papağan türüdür.
  • keşke sahiplerine olan bağları kedi köpek gibi kuvvetli olsa. kafeslerinden çıktıklarında gel oğlum gel kızım diye çağırıp doğru yolu göstersek de kaçmasalar.
hesabın var mı? giriş yap