• hayal, tahayyül, muhayyel... hepsi aynı kökten bu sözcükle. imgelem gibi soğuk bir anlamdaşı var. ama aslında tam olarak anlamdaş olmadıkları kanaatindeyim. muhayyile daha yoğun imgelem'den. düşünce gücünü vurguluyor. insanın tefekkür ederek birtakım neticelere ulaşması da muhayyile denen kavramın varlığıyla izah olunabilir ancak. söylemeden, yazmadan... yalnızca düşünerek farkına varan birinin muhayyilesi faaldir, deriz.

    geçelim bunu, bu mahlasa sahip yazara gelelim. ne kadar acı, binlerce niteliksiz yazar arasında böyle bir madenin matbu bir bakınızla takdim edilmesi. ismiyle müsemma, kelimeler arasında kullandığı imlâyı bile muhayyile süzgecinden geçiren harika bir yazar. kaçıncı nesil olduğu künyesine bakan için mühim. ben yazdıklarına bakarım. merhabalar olsun.
  • hayal kurma gücü.
  • şimdi yazmak için aklımdan geçenler kelimeye dökülürken çok basit kalacakmış gibi geliyor. günde yüzlerce başlık okuyup, abuk sabuk onlarcasının içini doldururken; kendisine isabet etmiş bir şanslının iki kelam etmekten imtina etmesi muhayyile ye yapılacak bir haksızlık olsa gerek.
    kibir nedir bilmez bir yazar olduğunu düşünüyorum ve çok kibar olduğuna da eminim. bir insan yazarken bu kadar özenli ise, yaşarken ne denli özenlidir tahayyül edemiyorum. yakınında bir yerlerde olup ondan feyzalmak istiyorum ki sözlükte takip ettiğim beğendiğim onlarca sözlük kardeşi var. ama ille de muhayyile diyorum.
    okumayı seviyorsanız ve elbette yorum kadar bilgi de almak istiyorsanız okuduğunuz başlıkta; sevgili kardeşimizi gönül rahatlığı ile salık verebilirim size.
  • bir nevi alamet-i hikmet.

    "muhayyilesi kuvvetli bazı insanlar sevdikleri ölülerin uzun bir yolculuğa çıktıklarını düşünmüşlerdir. bense tüm yolculuğa çıkanların ölmüş olduğunu düşünüyordum. ne büyük bir günah. değil mi?" * *
  • arşivimi çok ama çok müthiş mesajlarıyla süsleyen insandır. zırlayıp zırlayıp açıp okurum. o unutmuştur belki. iyi ki varmış, iyi ki yazmış onları. sağolsun, varolsun.
  • bazen, o yazıyorsa biz n'apıyoruz acaba diye düşündüğüm yazar. sonra geçiyo tabii...
  • kelâmın kalbine doğru açılan ve genişleyen o koca yolda arpalarını usulca ve sabırla dizen yol yorgunu... belli ki yolun kalbinden gelmiş, bellidir ki çok yol tepip buralara gelmiş. döktüğü kelimeleri kana kana içesi, avuçlayarak bilinçsiz yiyesi geliyor insanın: suya kanar gibi, ekmeği böler gibi... öyle aşk ile okuyup hazmedesi geliyor doğallık şelâlesi’nden akan sözlerini.

    kelâm sahibi, kalp sahibi, söz sahibi.

    yolcu...
  • yazdıklarını okuduktan sonra, klavyenin önüne geçen herkesin (ben dahil) yazar (!) olduğu ekşi sözlükte halen keyifle okunabilecek birşeyler olduğunu hatırlatmıştır. selam ve muhabbet üzerine olsun.
  • bildiklerini paylaşmaktan çekinmeyen, sabırlı ve dost canlısı yazar. ` :bunu yapmayı bana o öğretti`
  • an itibariyle beni çaya çağırandır. durulur mu kardeşim? hemen geliyorum. yazdıklarını kana kana içmek kifayet etmiyor, bir de çayını içelim bakalım*.
hesabın var mı? giriş yap