• öğrenci evinin vazgeçilmezlerindendir.
  • lavabo fırcasıyla ilitmek suretiyle lavabo deliğine sokulmaya çalışılan ornagik çöpler. elle toplamaktan igrendiğiniz için fırcayla onları dakikalarca tepiklersiniz, sonra suyu acar lavaboyu tıkamamıs olmaları icin dua edersiniz. (gidenin arkasından su dökmek adeti buradan cıkmamıstır ama burada da gecerlidir.) genelde tıkarlar, bu sefer de lavabo pompası ile onları tazzikle borudan yolcuklarına ugurlamaya calısırsınız. kendi kendinize "ulan neden çöpe dökmedim bunları" dersiniz ama sonra aklınıza gelir ki "yemek suludur çöpe dokseniz bu sefer çöp torbası olarak kullandıgınız market poseti delik oldugu icin akıtacaktır". gene de buna şükür der, elle iki dakikada toplanacak artıklara yaklaşık yirmi dakikanınızı verdiginiz için bir dakika bile pişman olmadan yaşar gidersiniz.
  • artıkları eliyle alıp atmaya iğrenenler ve fırça yardımı ile artıkları gidere tıkıştırıp lavaboyu tıkayanlar için, lavaboyu su ile doldurup suni bir anafor oluşturmak etkili bir çözüm olabilir. anaforun kuvveti, artıkları hızlı bir biçimde ve tek tek kanalizasyonun derinliklerine götürür.
  • ev ahalisinden birinin kendini feda etmesiyle son bulunacak olan ama kimsenin cesaret edip eliyle alamadığı, günlerce orada kalmaya mahkum, görüntüsüyle mide bulandıran artıklardır.
  • mutfağı bok götürdüğünün habercisidir. kesin bir haftalık bulaşık da tezgahın üstündedir. rezillik ya yemin ediyorum ayıp bir şey.
  • (bkz: iğrenç)
    elle almanın resmen işkence haline dönüştüğü pislikler.
  • tiksindiğim en felaket şeylerden biridir hele lavabo tıkanmış ve su gitmiyorsa üstüne elimi o pis suya sokuyorsam küfürler içinde dolaşırım, bu durum genelde bozuk yemeğin suyunu süzmek için lavaboya döküp geride kalan pis kokulu atıkların lavaboyu tıkaması sonrası gerçekleşiyor işte bu eylem sonrası insan elini tuz ruhuna sokup arındırmak istiyor o derece yani.
  • bismillah diyip girişilen tiksindirici şeylerdir. en mantıklısı üzerinde artık olan bulaşıkları iyice çöp kutusuna sıyırdıktan sonra lavabonun içine konulması ve yıkanmasıdır. tabağı çanağı bütün pisliğiyle lavaboya bırakır ya da akıtırsan ellemek zorunda da kalırsın. gerçi ellemek zorunda da değilsin bulaşık eldiveni kullanabilirsin. yazdıkça o kadar çözümsüz bi olay olmadığını anladım. gece gece neden dertlendiysek.
  • şimdi bizim evde bu amına koduklarımı, özellikle de makarna ve pirinç olanlarını, temizleme görevi bana aittir. biricik prensesim bunlardan iğrendiği ve eldivenle olsa dahi dokunamadığı için, dünyanın neresinde olursam olayım, benim gelmemi bekler ve ben temizlerim bunları o lağobadan.

    ha şunu da belirteyim, her ne kadar biricik karıcığıma itiraf edemesem de ben de çok iğreniyorum lan bu amına kodumunun ıslanmış hamurlarından. tabi iğrendiğimi ona çaktırmamak için de çıplak elle falan tutarım bu köpek kusmuklarını. "aman ne var canım bunlarda, yemek işte" falan deyip artistik de yaparım.

    hatta böyle avucumda biriken ve bir kısmı parmaklarımın arasından sarkan, 3 gündür lavaboda kalmaktan adeta bir sosis kadar şişmiş çubuk makarnaları ağzıma falan götürüm, yiyecekmiş gibi yaparım. bazen makarnalardan sızan suların ağzıma bile değdiği olur. işte tam o sırada sevgilişkom büyük ihtimalle kusar ya da öğüre öğüre tuğalete koşar. ama bilmez ki, aslında o anda benim de midemdeki bütün yemekler ağzıma gelmiştir, sonra bir de onları geri yutmuşumdur falan. öyle de rezalet bir ortam olur yani.
hesabın var mı? giriş yap