• olduğun insanla olabileceğin insan arasındaki mesafe.
    (bkz: birinci tekil şahıs)
  • sıkıntı,bıkkıntı,depresyon triosunun asıl nedenidir.insan sıkılır,hiç bir şeyle mutlu olamaz,yetinemez,gülemez,eğlenemez,içinde hep bi burukluk bi eksiklik hisseder,kendini birine bağlamak ister. kafasındaki ütopya insanla yaşar. kimseyi beğenemez,onun için açan güneşin gelen baharın bi anlamı yoktur. tüm bunlar hep mutsuzluktandır hep bu kahrolası histir ve insanın içine bi girdi mi çıkmaz o duygu kolay kolay.
    (bkz: yedin bitirdin beni)
  • kimseyle paylaşılamayan meret.
  • tek taraflı bir bulaşıcılığı olduğunu düşündüğüm hissiyat. öyle ki;

    bir mutsuz bir mutsuzu çeker mutsuzluğuna. lakin;

    bir mutlu bir mutsuzu her zaman kendine çekemez.
  • mutsuzluk, bayram günü çalışıyor olmaktır bazen, dışarıda millet gezip eğleniyorken senin iş yerinde asker olmandır.

    bayram sabahı topladığın mor şekerleri abinin çalmasıdır.

    iş yerinde tam yemek yemeye başlamışken, müşteri gelmesidir.

    halı saha maçının ilk on dakikasında kesilip, on beşinci dakikasında ayağına kramp girmesidir.

    yine halı saha maçında topla kaptırmış giderken kendi ayakkabı bağcığınıza basıp düşmenizin verdiği hissiyattır.

    takımınızın altı pas içinden gol kaçırmasına verdiğiniz tepkinin yanında ki asılı duygu yumağıdır mutsuzluk.

    ezeli rakibinize son dakika golüyle mağlup olduğunuzda yaşadığınız duygu hezeyanıdır.

    iddaa da tek maçtan yatmanın verdiği duygudur bazen de.

    mutsuzluk, mutluluğun kıymetini bilmemizi sağlayan yegane duygudur. kıymeti bilinmelidir nihayetinde.
  • insanlarin mutlulugu icin her gun binlerce tel iplige renk vermeye ugrasirken kendin icin tek bir teli bile renklendirememektir mutsuzluk, huzura dogru yaptigin her hamlede tokezleyip kanayan avuclar ve dizlerine tuzlu gozyaslarini dokmektir mutsuzluk..cayini gune$le demlemeye calistigin kavurucu sicakta bulutlarin golge etmesidir mutsuzluk..gecmisinde mutluluguna mutluluk katan yagmur tanelerinin gozyaslarin ile mayalanmasidir mutsuzluk..
  • mutsuzluk, ne değildir?
    playstation oynarken yenilince hissettiğiniz şey değildir.
    bilmem kaç lira maaş alıp, çoğunu içki ve sigaraya yatırırken, ay sonunda parasızlıktan dolayı hissettiğiniz şey hiç değildir.
    kanka bildiklerinizin bir gün karşınıza geçip, paylaştığınız zayıflıklarınızı yüzünüze vurması değildir.
    sevdiğiniz kişinin sizi sevmediğini kurgulayıp kafayı yemek değildir.
    aileniz tarafından hain evlat ökkeş ilan edilmeniz de değildir.

    çözümü olan durumlar karşısında mutsuzluktan ufak bir örneklem almış, tatmışsınızdır. yaş ilerledikçe bunun dozu da artar. ama her defasında en kötüsünü yaşadığınızı sanarsınız. ama daima beterin beteri vardır. ama çözüm de vardır. en azından deneyebilirsiniz.

    gün gelir illa ki o oyunu bitirirsiniz. zengin olup parayı düşünüp daralmaktan kurtulabilirsiniz. yeni sağlam dostlar edinebilirsiniz. gerçek aşkı bulabilir, anlaşılmadık şekilde aileniz gözbebeğine dönüşebilirsiniz.

    ama yıllar önce yazdığınız bunalım yazıları okuyup, ardından şimdi hissettiklerinize bakıp, "hayatımda değişmeyen tek şey mutsuzluğum sanırım" sonucuna varıyorsanız, bu değişmeyecektir. mutsuzluk mutlu olmayı bilmeyenlerin tedavisi zor hastalığıdır.
  • insan kalbinin, bedeninden ayrılmak istediği anlara yakıştırabiliriz sanırım bu duyguyu.
    kalbin, hissedilenlerin; ruha ve kalbe fazla gelmesi, insanın tüm duygulardan, tüm insanlardan ve tüm olaylardan kopmak istemesi, acıması, acıtması durumu.
    olumlu olanının tam tersine, anları değil, bütünü etkileyen; sülük gibi bir duygu.
    bir kez yapıştı mı bedeninize; koparmak güçtür.
    kanınızı emer, gücünüzü emer. yavaş yavaş hayatınızı ve varlığınızı sömürmeye başlar.
    sanki; bir daha hiçbir şey düzelmeyecek gibidir.
    hiçbir şey eskisi gibi olmayacak, mutlu olduğunuz anların özlemini duyarak yaşayacaksınızdır sanki.
    gelmesi ne kadar kolaysa, o kadar zordur gidişleri.
    bedeninizin orta yerinde, ya da gözlerinizin tam göbeğinde sıkışıverir.
    boşuna uğraşmamak gerekir kendisiyle. zira hiçbir gözyaşı, hiçbir haykırış, eksiltmeyecektir büyüklüğünü.
    yavaş yavaş dibe gitmek gibidir belki de bataklıkta. kurtulmaya çabaladıkça; daha çok batar insan içine.
    dökülen her gözyaşında, savrulan her küfürde, daha çok işler insanın içine.
    en mantıklısı, tepki vermemektir yakıcı varlığına.

    rahatsız bir sandalyede oturup, insanların gidişini seyretmektir.
    bazen; ‘gitme’ demek ister insan. kalmasını diler içinden. etrafa saçılmış duygu kırıklarını toparlayıp, eski haline getirmek ister.
    ama tam da o mutsuzluğun geldiği noktada, hiçbir şey gelmez elinden.
    kırıklar kalbine batar, elleri kanar.
    git der usulca.
    sen de herkes gibi git..

    söyleyecek pek fazla şey yoktur aslında kendisine dair.
    anlık mutlulukların yanında, bütündeki mutsuzluklar kırar döker her şeyi.

    ama en kötü tarafı, silememektir öncesini.
    bir kez mutluluğu tadan bünye, unutmayacaktır onun gelmişliğini.
    her oturuşunda; eski günleri düşünmeyecek, hissetmeyecek, özlemeyecektir.
    ve belki; unutmak dediğimiz kavramı tamamen gerçekleştirebilseydik; hiçbir mutsuzluk bu kadar acıtmayacaktı canımızı.
    unutmuş olsaydık eğer, delicesine mutlu olduğumuz anları, mutlu ettiğimiz ve mutlu edildiğimiz; o kadar dokunmayacaktı insanın yarasına mutsuzluk.

    kısaca, zifiri karanlık.
    başı silinmiş, sonu zaten kayıp.
    tam ortasında, sıkışıp kalmak..
  • çoğu kez belirsiz bir kelimede saklıdır..
  • günün tüm griliğinin bedeninize geçtiğinizi hissettiğiniz anlardadır mutsuzluk.

    kalabalık arkadaş ortamında, herkes tarafından eğleniyor gibi görüldüğünüz anlarda saklıdır bazen. çıkıp gitmek isteyip, gidememektir.

    yalnız kalınca yalnızlıktan sıkılmak, kendinden sıkılmak, aynadaki yüzünden sıkılmaktır. bunları sana düşündürten nedenlerin can yakıcılığının bilincinde olmaktır.

    dinlediğiniz şarkıların sadece yalnızlık ve acı üzerine kuruluğu olduğunuzu farkettiğinizde karşınıza çıkan duygu yığınlarındadır mutsuzluk. bağırmak isteyipte bağıramamaktır. sessizliğinize esir kalmaktır.

    yağmur altına bile bile ıslanmak için çıktığınızda, yağmurun durmasının yol açtığı duygudur.

    mutlu gözükmek zorunda kalmanın güçlüğünü hissetmektir. her sabah annen için maskene yeni gülüşler boyamanın verdiği acıdır mutsuzluk.

    kaybetmektir. ellerinin yaşlandığını görmektir. kederinin nefrete dönüştüğünü seyretmektir..
hesabın var mı? giriş yap