• duygularımızın en güzel arkadaşıdır o. öyle bir arkadaş ki nerede nasıl davranacağını çok iyi bilir.
  • dünyadan soyutlaşıp duygularımızla beraber çıkılan maceranın aracısı
  • iyi ki varsın.
  • dinlerken insana anılarını, özlemlerini, sevdiklerini, hüzünlerini, hayal kırıklıklarını, umutlarını düşündüren, iyi günlerini, kötü günlerini tekrar hissettirebilen. bazen de keyfinin yerine gelmesini sağlayan mükemmel şey.
  • günün her anı. doz miktarı farketmeksizin kulaktan bolca alınması gereken.
  • müzik, insanın ruhuna ve kalbine giden değişik duyguların anahtarıdır. ruh halin neyi talep ediyorsa, o an ona yönelik müzik arayışında oluyorsun. düğünde halay çekerken, herhangi bir sıkıntıyı veya hayatında olan herhangi bir olayı düşünüyor musun mesela? birinden ayrıldığımızda veya olumsuz bir şey yaşadığımızda hep içimizi dağlayan müzikler dinliyoruz. müzik, düşüncemize yön veren, enstrüman seslerinin mucizesidir.

    azerbaycan'da, kadim devirlerde ilk müzik, kobustan kayalarında, taşların üzerine vurarak çıkartılan seslerden yaratılmıştır. herkesin düşence tarzı farklı. ben, her şeyi allah yaratmış, müziği ise insan ruhu yaratmış diye düşünüyorum. ayrıca bizim azeri müzikleri, dünya üzerindeki diğer müzik türlerinden daha güzel ve daha farklı bence.
  • kendisi için kalbim, duygularım desem yerinde olur sanırım.
    anlatılamaz aslında ya da ben anlatamayabilirim. kelimelere dökemeyebilirim onu.
    ama o kadar benki, o kadar benimsedim ki benim bir parçam oldu. nefes almak için bir neden, yaşayabilmem için bir sebep oldu.
    üzüldüğümde, mutlu olduğumda, hastayken, çalışırken ve hatta uyurken hep ona kaçtım. onunla oldum. en yakın arkadaşım, ailem, çocuğum ve sevgilim oldu.
    hayatla ilgili en büyük korkumda bir gün işitememek. onu hissedememekten, duymamaktan korkuyorum.
    müziksiz yaşayamam.
    hiçbir zaman onu vakit kaybı olarak da görmeyeceğim.

    *johnny cash- you are my sunshine
  • psikoloji dalında eğitim gören ve detayları ile ilgilenenen herkesin bildiği üzere, hangi notanın, hangi bridgein sana ne hissettirebileceği tamamen çözülmüş bir sanat dalı. ama arızalar vardır ki, kimse ne hissedeceğini bilemez, artık o dinleyiciye kalmıştır.

    kimin ne dinlediğine bakarak onun kim olduğunu çözebilir insanoğlu derler, aslında etkilendiği şeylere bakmalı.. çünkü müzik evrenseldir.
  • üst edit: arada yazının en altına müzikler paylaşacağım.
    -
    müzik... neredeyse 19 yıl önce açılmış bir başlıkta yaklaşık 1150 entry ve 46 sayfa var. bu kadar az entry olması üzücü. müzik yahu bu. müzik. yaşayan insanların yarısı intihar etmeyi unutuyorsa sebebi anlamlı tınılar ve sözler. bana göre ağıt ve dua olarak başlayan müziğin şu an vıcık vıcık cinsiyetçilikten beslenmesi zoruma gidiyor.

    müzik, 20. yüzyılın ortalarından sonra tabuları yıkmak için zihniyetlere açılmış savaşın bayrağıydı. baskıcı otorite ve ayrımcılık çatısı altında toplanan cinsiyetçilik, sınıf ayrımı, din, dil, ırk ve işlenen suçlar ile ilgili birçok müzik türünden onlarca müzisyen bunları dışa vurdu. müzik bir sektör olmaktan fazlasıydı, güçtü. şu anki vıcık vıcık cinsiyetçilik o zamanlarda işlenmişti. glam metal grupları başta olmak üzere bu konuyu işleyen gruplardan sonra "am, göt, meme, kaslı erkek, araba, dans, dıptıs dıptıs" olan müziklerin olması mide bulandırıcı.

    21. yüzyılın sektör olmuş müziğini bir kenara bırakırsak 4-5 dakika içinde size bir tarihi, durumu, yaşanmışlığı veya kitabı anlatıp bunu da müzikal vurguyla yapmak insanları kitaplardan, resim tablolarından ve filozoflardan daha çok etkiledi. çünkü müziği anlaması ve ulaşması daha kolay. ve tabi artık 21. yüzyıldayız. avrupa bana göre 20. yüzyılda yaşadığı bu 2. rönesans ile pek çok şeyi aştı. şu an bile ırkçılık yapan varsa bunlar hastalıklı insanlardır, en başta müzik sevmeyen insanlardır.

    artık bu savaşı tamamladığını düşünüyorum. kesin zafer. bu yüzden blues&jazz'dan sonra ortaya çıkmış rap veya rock&metal dünyası gibi dünya'ya bir değer katacak müzik türü de sözleri de müzisyenleri de yetişmez gibi geliyor. zaten son zamanlarda dj'ler ile iyice müziğin boku çıkmış durumda. enstrümantal müzik "remix" dedikleri saçmalıkla sikindirik dj müziğinin oyuncağı olmaktan kurtarılmalı. yeni bir savaş. buna ihtiyaç var. o efsane sanatçılara, müzisyenlere bu borç ödenmeli.
    -
    france gall - ella, elle l'a (clip officiel)
    ella fitzgerald anısına ve tüm siyahilere, ayrımcılığa değinen 1987 yapım şarkı. klipte 1968'deki eylem kardeşleri görünmektedir.
    louis armstrong - what a wonderful world
    ne harika bir dünya! müzik tarihinin en ironik, dünya'nın yok oluşuna 5 dakika kala dinlenecek bir şarkısı, 1967 üretimi şarap.
    francisco - scott mckenzie
    60'lar, hippiler, bir şehir: san francisco. 1967'de scott mckenzie tarafından ölümsüzleştirilen bir öykü.
    candy dulfer / dave stewart - lily was here
    parmaklarını çime geçirmek gibi şarkı... evren'e bir mesaj, lily buradaydı.
    tal bachman - she's so high
    anlatsam inanmazsınız denen rüyalardan.

    nina simone - just in time
    fredo viola - the sad song
    sarah vaughan - misty
    cuba feliz - lagrimas negras
  • 4/4’lük boklardan arındırılıp halka geri kazandırılması gereken sokakta gördüğümüz insanlardan daha somut olan şey.
    piyasayı single mantığıyla sarmış albüm hissiyatını yok etmiş pop kültürün kölesi haline gelmek üzere bi durumda.
hesabın var mı? giriş yap