• müzik olmasaydı diye bir şey olamazdı insan için.konuşmak bile bir tür müzik sayılabilir.tonlama,vurgu bir tür müziktir.müzik iletişimdir ve konuşmanın bir üst şeklidir.insanı diğer canlılardan ayıran şekli konuşmasıdır.kaldı ki doğadaki tüm canlılar ses çıkarırlar hem de belli bir ezgiyle.yani müzik yaratılıştan gelen bir özelliktir,her canlıda müzik mutlak bir olgudur.
  • müzik, insanın battığı vecd halinin ahenkli ses halinde dışa vurumudur. dans da aynı şekilde vecdin hareket şeklinde dışa yansıtılmasıdır. her şeye sahtesi musallattır bu alemde. bugün bildiğimiz dans ve müzik ekseriyetle kupkuru bir suretten ibarettir ve ruhla ilişkisi yoktur. bu sebeple hakikat önünde perdedir.

    allah ezel ve elest bezmi´nde ilk mîsâkta ruhlara: ´ben sizin rabbınız değil miyim?´ diye hitap etmiş. ruhlar da: ´evet, öyle´, demişlerdi, (bk. a´raf, 7/172). işte o zaman bu kelâmın işitilmesinden (semâından) hasıl olan şevk ve lezzet ruhlara yerleşti, semâ (musiki) dinledikleri zaman onu hatırlar ve harekete geçerler». semâ ruhta ilâhî kelâmı dinleme hâlini hatırlatır, bir şevk ve heyecan meydana getirir, bunun sonunda vecd ve raks meydana gelir.

    şeyh ebu abdurrahman sülemî şöyle dedi: «adamın biri semâ esnasındaki hareketinden dolayı âlimlerden birini tenkit ediyordu. bir gün bu adam kimsenin bulunmadığı bir yerde sanki vecde gelmiş (ve semâ yapmak için ayağa kalkmış) gibi dönerken görüldü ve: bu halin ne böyle diye soruldu.

    adam, benim için halli müşkil olan bir mesele ile uğraşıyordum, birden meseleyi çözdüm ve mânasını anladım, kendime mâlik olamayacak kadar sevindim ve neşemden dönmeye başladım, diye cevap verdi.

    adama denildi ki: îşte sûfîlerin (semâ ve raks esnasındaki) hâlleri de böyledir».

    ruhtan gelmeyen yani sahte vecdin hükmü ise şudur:

    ebu haris evlâsı anlatıyor: «bir kere rüyamda -allah lanet etsin- iblis´i görmüştüm. evlâs´ın evlerinin damlarından biri üzerinde idi, ben de damda idim, şeytanın sağında bir cemaat, solunda bir cemaat vardı, temiz elbiseler giyinmişlerdi.

    iblis orada bulunanlardan bir gruba "söyleyin, çalgı çalın" dedi. onlar da söylediler ve teğannî ettiler. o kadar hoş bir şekilde söylediler ki, mest oldum. hatta kendimi damdan aşağı atmayı düşünecek kadar coştum.

    sonra iblis bunlara, "raksedin" dedi. onlar da mümkün olan en hoş şekilde raks ettiler.

    daha sonra şeytan bana dedi ki "size nüfuz edebilmek için bundan daha tesirli bir şey ele geçirmiş değilim"
  • şayet böyle bir liste yapsaydım, en başa şunu yazardım: bugün olduğum kişi olamazdım kesinlikle.

    bundan yola çıkarak da, insanlığın çok farklı bir yerde olabileceğini söyleyebilirim.

    en ilkel kabilelerin, doğal sesler ile, yaşadıkları mutluluk çubuğu kafasındaki kabuslarının çığlıkları ile yaptıkları ritüel müziklerinden; komplike ve resmen bir bilim ürünü sayılabilecek senfonilere kadar;

    köle afro-amerikalıların caz - blues parçalarından, günümüz plastik ve balon popuna kadar;

    müzik, toplumların kültür kavramı algılarında ve dönem kültürlerinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır.

    yeri geldiğinde üretkenlik için yeri geldiğinde propaganda için kullanılmıştır. kimi zaman ayin olmuştur, kimi zaman ağıt...

    müzik olmasaydı, çok daha renksiz varlıklar olurduk.
  • güzel bir alternatif evren teorisi sorusu. müziğin çıkış kaynağının doğadaki sesler olduğunu düşünecek olursak muhtemelen bu evrende ses olmazdı zaten. ya da aslında ses olurdu da insanlarda duyma yetisi gelişmemiş olurdu.
    böyle bir durumda, iletişim yöntemi konuşma değil, resim ya da işaret dili olurdu. görsel yetenekler çok daha fazla gelişirdi şimdiye göre. grafik sanatları alır başını giderdi. gösteri ve mitinglerde topluluklar slogan atmazdı da onun yerine elleriyle ritmik olarak bir şeyler yaparlardı.* ezan, kilise çanı, belediye hoparlörü anonsları gibi kitlere toplu yapılacak çağrılar için eski çağlarda duman, şimdilerde ise gökyüzüne lazerle yazma teknolojileri kullanılırdı.
    ama gitar, mandola, ud olmazdı; kimseye etmem şikayet ve another brick in the wall olmazdı; zeybek, halay ve tango olmazdı.
    kısaca çok ama çok ruhsuz ve sıkıcı bir dünya olurdu. müzik olduğu halde çekilmiyor, olmadığı dünyada yaşamak hiç istemezdim doğrusu.
  • içkiden o kadar da keyif alınmazdı, sevdiğimiz film o kadar da güzel gelmezdi, müziksiz o kadar ateşli sevişemeyebilirdik belki vb... tabi serdar ortaç, demet akalın, hande yener vb gibilere de maruz kalmazdık, ama artıları daha fazla.
    bu arada iyi müzik popülarite ile ters orantılı gibi sanki, kültür, eğitim seviyesinden dolayı tabi. o yüzden iyi müzik için biraz araştırma yapmak lazım sanki. yoksa bize sunulana kalırsak ya ya ya ben en güzel'den ötesi zor. bu yüzden bir kez daha eğitimsizliğin doğurduğu popülariteyi sikeyim. bu lafın ucu siyasete falan da gidiyor tabi.
  • çok büyük ihtimalle çeker vururdum kendimi. gerçi müzik yüzünden de vurmaya yaklaşıyorum. benim kendimi vurasım var galiba? siz devam edin ben düşüneceğim bu konuyu.
  • müzik olmasaydı,müzik diye bir şey de var olmayacağı için eksikliğini hissetmezdik.
  • muzik olmasaydi hicbir sey olmazdi. muzik, doganin ta kendisidir.
  • müzik olmasaydı diye bir ihtimalin bile olmayacağını düşünüyorum dediğimdir. bu insanlık tarihinde kaçınılmaz bir olaydır. yemek içmek gibi.
  • ağlayamazdım, içim kıpır kıpır olmazdı. çocukluğuma gidemezdim,
    bugüne gelip yaşlanmışız diyemezdim.
    hatırlayamazdım seni, onu, bizi.
    kulağımın pası silinmez, ruhumun kiri yıkanmazdı...
hesabın var mı? giriş yap