• 16.ve 17.yüzyıllarda avrupa coğrafi keşiflerle,rönesans ve reformla tarihsel bir devrim yarattı. akıl ve bilimin öne çıktığı bu devrimin osmanlı devletine etkisi korkunç oldu.akdeniz ticareti ve ipek yolunun çökmesi osmanlı ekonomisini de göçertti. bunun sonucu oluşan tutuculuk ve ahlaksızlık en başta ordu olarak tüm kurumları kemirmeye başladı.devlet cebini doldurmaktan başka şey düşünmeyen devşirme paşaların ve yozlaşmış,haydut çetesine dönmüş yeniçerilerin elinde gitgide eridi. ard arda çıkan isyanlar ticareti ve tarımı bitirdi.kötü gidiş daha 17.yüzyıl başlarında ileriyi gören kişilere malumdu. ancak padişah ii. (genç) osman gibi vatansever nice yöneticiler uygulamaya çalıştıkları reformların sonucu yeniçeriler elinde feci şekilde can verdiler. 1683 viyana yenilgisi osmanlı sisteminin bozulduğunu tüm dünyaya gösterdi.1774-75 rus savaşı da sistemin iflasının kesin göstergesi oldu. i.abdülhamit ve i.mahmut döneminde orduda bazı sınırlı reformlar yapıldıysa da bunlar yeterli olmamıştı. nihayet padişah iii.selim (1789-1807) döneminde ilk köklü reform,nizam-cedit uygulamaya konuldu.

    nizam-cedit'in temelinde ise avrupa sistemine göre örgütlenmiş,eğitilmiş ve merkezi otorite emrinde bir ordu bulunuyordu. nizam-ı cedit ordusu iki bölümlüydü.1.orta denilen bölüm düzenli birliklerdi.dönemin en iyi ordusu olan fransız ordusu modelinde örgütlenmişlerdi. dizden aşağısı dar şalvar,kırmızı macar ceketi ve bostancı kalpaklarıyla osmanlı tarihinin birörnek üniforma giyen ilk birlikleriydiler. bu askerler yozlaşmış devşirme yeniçerilerin aksine anadolunun kanı sağlam türk köylüsünden kura usülüyle seçiliyor. kışlalarında yaşıyor,düzenli talim yapıyor ve askerlikten başka işle uğraşmıyorlardı. nizam-ı cedit'in 2.ortası ise anadolu ve rumeli eyaletlerinde milis gücü olarak kurulmuştu. 1.ortadan mavi ünformasıyla ayrılırdı.

    nizam-ı cedit ilk kez napolyon'un mısırı işgalinde geçen 1799 akka savunmasıyla ne denli etkin olduğunu gösterdi. 1804 1.sırp isyanında da önemli rol oynadı. ancak bu başarıları merkezi otoritenin yeniden güçlenmesinden korkan derebeyleri ile defterlerinin her an dürülebileceğini gören yeniçerileri telaşlandırdı. bunun yanında yeni 'kafir' talimleri ve batı metotları aynı derecede rezilleşmiş softa ulema takımını da ürküttü. nihayet bu üç şer cephesi padişaha karşı birleştiler. 1807 yılında kabakçı mustafa adlı bir yeniçeri haydudunun başına geçtiği bu ittifak istanbulda halkı da kışkırtarak bir ayaklanma çıkarttı. neticede iii.selim tahttan indirildi ve nizam-ı cedit dağıtıldı.

    (bkz: asakiri mansurei muhammediye)
  • kuruluşu:
    modern avrupa yontemıyle bır ordu kurulmasına başlangıctan itibaren buyuk onem veren sultan üçüncü selim, plan ve programları yapılmadan önce bunu gercekleştirmek amacıyla avusturya ve rusya ile barış antlaşmaları yapıldıktan sonra orduyla cepheden istanbul'a dönen veziri azam serdarı ekrem yusuf paşa'ya ''askerlerin bir bolumunu davutpaşa karargahında bırakmasını'' emretmişti. daha sonra ''ağayeri'' denilen bugünkü arkeoloji muzesi'nin bulundugu eğitim alanına sevkedilen bu askerler, avrupadan getirilen bir kaç subay tarafından eğitim altına alınmıştır. devamında bu küçük askeri birlik, nızam ı cedid adıyla kurulan askeri teşkilatın esas çekirdeğini oluşturmuştur. daha sonra bu eğitimli askerlerin eğitimlerini ve oğrenimlerini yonetmek amacıyla talimli ocak adıyla yenı bır askeri birim dahi oluşturulmuştur. sultan ucuncu selim, ''nizam ı cedid'in ayrı bır askerı ocak olmasını ve buraya genc yenıcerılerın alınmasını emretti ise de yeniçeriler, kendi esas geleneklerine uygun bulmadıkları bu yenı egitim sistemıne razı olmayıp karşı cıktılar. buna ek olarak bazı devlet erkanı grupları ve ulema ''yürürlükte olan yasalarda yenı bır askeri düzenın oluşturulması hususunda her hangı bır maddenın yer almadığını'' söylüyorlardı. bu karşı goruşler uzerıne sultan ucuncu selım, nizam ı cedid'in bostancı tufekcı ocagına bağlı kalması sartıyla kurulmasını emretti. fakat gerek halk, gerek yenıcerilerin baskıcı tutumları sebebiyle bu yenı eğitim sistemi sarayın başına bela olmayı surdurdu. 1793'te cıkan bir yasayla bu askerlerın kagıthane'de eğitim ve oğrenımlerının yaptırılması kararlaştırılmışsa da daha sonra bu eğitim ve öğretimin halktan uzak tutulmasının yerinde olacağı düşünülen levent çiftliği'nde (şimdiki levent semti) yürütülmeye başlandı; bu konuda ''levent çiftliği kanunnamesi'' adıyla bir yasa cıkarıldı. bu yasa nızam-ı cedid'in asker ve subay sayılarını, ayrıca ıstanbul ve anadolu'da eğitim ve yetiştirme amaçlı kullanılacak ocakların tahsisini zorunlu kılıyordu. bu artık nızam ı cedid'in bağımsız bır askeri ocak olduğunun gostergesi idi.
    yeni kurulan nizam ı cedid ocağının guvenlıgının saglanması son derece onemlı bır surundu. cunku bu teşkılata, yenıcerı ocagı ile halkın sevgisi ve güveninin, daha doğrusu buna herhangibir biçimde zarar vermemelerinin sağlanması kesınlıkle gereklıydı. bunu tesıs amacıyla saray tarafından ceşitli propaganda ve gosteriler duzenlendı. halka, olası bır düşman işgalı sırasında herbiri kendi işleriyle uğraşan yeniçerileri toplamanın zaman alacağını, bunun yerıne halı hazırda bulunan düzenli ordunun daha etkili olacağı gerçeği anlatıldı... bu çalışmalar sonuç vermişti cunku halk kabul edilemez olanı anlamıştı.
    sultan ucuncu selım tarafından kurulan nızam ı cedıd'in sürdürülebilmesi ve giderlerinin karşılanabılmesı anacıyla darpane i amire ve enderun hazınelerınden ayrı olarak ırad ı cedıd adı verılen bir hazine oluşturuldu. bu hazinenin gelirleri, tütün, rakı, şarap, kahve, yun ve baş hayvanlardan her yıl yenıden duzenlenen ferman ve beratlardan belırlı bır mıktar alınan ozel vergılerden sağlanması kararlaştırılmıştır.
  • nizam-ı cedid askerlerinin eğitiminde fransız subayların önemli ölçüde görev aldığı bilinmekte. dahası, nizam-ı cedide topçu, arabacı, humbaracı, lağımcı subaylar yetiştiren mühendishanelerde fransızca zorunlu ders. işte aynı ordunun, kuruluşundan hemen hemen 10 sene sonra mısır'da napolyon'un ensesine binivermesi enteresan bir hadise...
    (bkz: hayat ne tuhaf vapurlar filan)
  • osmanlı'nın 1800'lerin başında dahi "hadi ordu kuruyoruz" dediğinde dünyanın en ileri ordusunu* yenebilecek yapıyı kurabildiğini anlıyoruz. fakat günün sonunda devleti yani halkı değil kendi menfaatini düşünenler galip gelmiş. bunu da her zamanki gibi din kisvesi altına saklamışlar. bu çok açık. neticede 5-10 yıl sonra yunan isyanını bile bastıramayan, ileride de tüm balkanları kaybeden bir enkaz elimizde kalmış.
  • tımar örgütü ile kapıkulu örgütünün geleneksel niteliklerinden çeşitli koşullar altında bozulup çıkmış, nizam-ı cedit de bozulan bu iki örgütün yerine yeni bir militer örgüt kurma çabasının ilk uygulanışı olmuştur.

    yani nizam-ı cedit deneyi, aslında, modern bir siyasal rejim kurma çabası olarak başlamıştı.

    türkiye'de çağdaşlaşma
  • içerde yaşanan, ekonomik sıkıntılar, devlet adamları arasındaki liyakatın artması, yanlış diplomatik kararların alınması, ordu içinde ayaklanmaların meydana gelmesi gibi gelişmeler nizam-ı cedid hareketinin başlamasına yol açtı. “yeni bir düzen vermek” anlamına gelen nizam-ı cedid hareketi sivil ve askerî kurumların çağdaş ihtiyaçları karşılayabilecek şekilde yenilenmesini hedefliyordu. burada önemli olan nizâm-ı cedîd reform hareketinin bir hazırlık safhasından sonra gerçekleşmiş olmasıdır. bu hazırlık safhasında yapılacak reformlar hakkında bazı devlet adamları ile bilgisine itibar edilen kişilerin fikirlerine başvurulmuş ve layihalar hazırlanması istenmiştir.

    idare, adliye ve içtimai alanlarda yapılan ıslahatlar her şeyden önce disiplin sağlamak için atılan adımlardır. devletin sarsılan otorite ve itibarı eski kanunnamelerin ruhuna uygun olarak yeniden ele alınan kanunnameler ve emirlerle tekrar kurulmak istenmiştir. ııı. selim dönemi ıslahatları kendisinden sonrakilerden ayıran en önemli fark, eskiyi ortadan kaldırmak yerine yeni olanı ondan ayrı bir şekilde inşa etme yoluna gidilmiş olmasıdır.

    yapılacak yenilikleri finanse ediebilmek açısından atılan en önemli adım irad-ı cedid hazinesinin kurulması olmuştur. yüksek geliri olan bazı mukataaların hazineye devredilmesi ve bazı vergi gelirlerinin burada toplanması ile hatrı sayılır bir miktar elde edilmiştir. iaşe ve savaş zamanlarında karşılanması gereken zahirin kötü uygulamalara alet edilmemesi için hububat nezaretinde düzenlemeler yapıldı. yeniçeri, cebeci, topçu, arabacı, humbaracı ve lağımcı ocaklarında ıslahatlar yapıldı. alınan önlemler askerlerin kazanç kapılarını kapattığı ve eğitim ve disiplin koşulunu getirdiği için memnuniyetsizliğe yol açtı. 1775’te kurulmuş olan mühendishane-i bahrî-i hümayun ıslah edildi ve 1795’te mühendishane-i berr-i hümayun kuruldu. mühendishanenin içinde açılan matba-i amire ile kitap basıldı. masraflı olmasına rağmen yeni donanmanın inşası başarılı sonuçlar verdi. istanbul’da ve anadolu’da yeni kışlalar inşa edildi. avrupa’dan top döküm ustaları getirilerek yeni ve kuvvetli top imalâtına başlanıldı.

    yeni ordunun teşkili sadrazam koca yusuf paşanın ziştovi ve yaş anlaşmalarından sonra cepheden istanbul’a dönmesiyle başladı. avrupa’dan getirtilen subaylarla talimli piyade askerinin teşkili hızlandırıldı. nizam-ı cedid ordusu bostancı ocağına bağlı, on iki bin mevcutlu ve örnek bir ordu olarak teşkil edildi. levend çiftliği kanunnâmesi ile yeni ordunun kadroları ve diğer meseleleri açıklandı.

    1805 yılından itibaren reformlardan hoşnut olmayan muhaliflerin sesleri yükseldi. yapılan yenilikler garp usulü örnek alınarak yapıldığı için dini gerekçelere sığınılarak eleştirildi. prusya’daki uygulamadan esinlenmiş olarak yirmi-yirmi beş yaş arası için mecburi askerlik hizmeti getirilmesini öngören genel askerlik uygulamasına geçilmesinin (1806) rumeli’deki teşebbüsü silahlı bir direnişle karşılandı. bu olay nizam-ı cedid için dönüm noktasını teşkil etti. isyanı bastırabilmek için selim, sadaret makamına yeniçeri ağasını atamak durumunda kaldı. bu esnada fransa’da yaşananlar, napolyon’un akdeniz seferi ve mısır’ı işgali gibi gelişmeler osmanlı devleti’ni koalisyon savaşlarınınn içine çekti. ingiliz filosunun çanakkale boğazından geçerek istanbul’a kadar gelmesi tansiyonun iyice yükselmesine sebebiyet verdi.
    1807 yılında ingiliz filosunun ayrılmasından sonra ordunun edirne’ye sefere çıktığı esnada köse mûsâ paşa ve şeyhülislâm topal atâullah efendi tarafından tezgâhlanan nizâm-ı cedîd karşıtı kabakçı mustafa isyanı patlak verdi. isyancılar, selim’i tahttan indirerek yerine ıv. mustafa çıkardılar ve on bir kişilik nizam-ı cedid erkanını idam ettirdiler.

    yenilenme ve yeniden yapılanma girişimlerinin bu şekilde sona ermesi devletin geleceği üzerinde telafisi imkânsız olumsuzluklara yol açtı. reform yanlılarının kaçarak rusçuk ayanı alemdar mustafa paşa’nın etrafında toplanması karşı bir isyanın başlangıcı oldu. alemdar paşa’nın öncülüğünde kabakçı mustafa ve ona destek veren asiler öldürüldü. tahttan çekilmek istemeyen ıv. mustafa, ııı. selim’in ölüm emrini verse de gelişmelere engel olamadı ve yerine ıı. mahmut çıkarıldı. sadareti üstlenen alemdar paşa, sekban-ı cedid ile selim’in reformlarını devam ettirmeye çalışsa da ulema ve yeniçerilerin memnuniyetsizliği sonucu çıkan bir isyanla 1809 yılında öldürüldü.

    nizam-ı cedid faaliyelerine yönelik eserler kabaca dört ana grupta toplanabilir; nizam-ı cedid’i tanıtma amacı taşıyan eserler reformların ana hatlarını özetleyerek yabancıların bu konuda fikir edinmelerini hedeflemişlerdir, nizam-ı cedid’i müdafaa eden eserler reformlara karşı çıkanlara karşı savunmacı bir yaklaşım geliştirir, nizam-ı cedid’i eleştirerek eksikliklerini ve yanlış uygulamalarını belirten eserler ve son olarak tavsiye amacı taşıyan eserlerdir.

    nizam-ı cedid’i tanıtma amacı taşıyan eserler arasında fransızca kaleme alınmış olan seyyid mustafa ve mahmud raif efendi’nin eserleri örnek gösterilebilir. nizam-ı cedid’in en önemli isimlerinden olan reisülküttâp mahmud raif efendi’in ‘nümûne-i menâzım-ı cedîd-i selîm hânî’ adlı eseri yapılan yenilikleri ve çıkarılan kanunları derleyici bir içeriğe sahip olması bakımından değerli bir eserdir. ilk mühendislerden olan seyyid mustafa, eserinde üstünlüğün kaybedilip mevcut duruma gerilemenin sebebinin müspet ilimlere uzaklaşmaya bağlar, avrupa’nın askeri ve ilmi yöntemlerinden faydalanmaktan kaçınmayı eleştirir.

    nizam-ı cedid’e karşı olumsuz tepkilerin ve muhalif seslerin çıkması ıslahatları savunma amacı taşıyan eserlerin yazılmasına sebep oldu. bunlara örnek olarak kuşmani’nin eseri ‘zebîre’ ve ‘sekbanbaşı risalesi’ olarak bilinen eser verilebilir. asıl adı ‘hulâsatü’l-kelâm fî reddi’l-avâm’ olan sekbanbaşı risalesi’nin anonim nitelikte olup, bir veya birkaç kişinin katılımı ile hazırlanmış ısmarlama bir eser olabileceği tahmin ediliyor. risâlenin telif sebebi olarak nizâm-ı cedîd hareketine muhalif olmasından ötürü şehzade mustafa’nın aydınlatılması amacıyla kaleme alındığı ifade edilmesine rağmen asıl amacın muhalefete, yakın geçmişin ağır askerî bozgunlarını ve toprak kayıplarını, ordunun içinde bulunduğu çöküntüyü ve savaş kabiliyetini tamamen kaybetmiş olduğunun hatırlatılmasıdır.

    öte yandan ömer faik efendi’nin ‘nizamü’l-atîk’ adlı risalesi gibi nizam-ı cedid faaliyetlerinin eksikliklerini ve hatalı uygulamalarını dile getiren risaleler de vardır. son olarak nizam-ı cedid’de neler yapılması gerektiği ile ilgili yazılan eserlerin sayısı nispeten daha azdır ve örnek olarak da mehmed behiç efendi’nin ‘sevanihü’l-levayih’ adlı eseri gösterilebilir. layihalar, bu eserlerden farklı olarak ıslahat faaliyetlerinden önce yazılmış birer rehber niteliği taşırlar.
  • nizam-ı cedid, 16. yüzyıldan itibaren devlet idaresinde ve askeri organizasyonda görülen aksaklıklara kalıcı çözümler üretmek amacıyla üçüncü selim tarafından uygulanan ıslahat programıdır.

    nizam-ı cedid programı, üçüncü selim'in hayatına mal olmuş ve yürürlükten kaldırılmışsa da osmanlı zihin dünyasında kalıcı etkiler bırakmıştır. kuruluş ve yükseliş devirlerindeki cihat ve gaza anlayışının esas ilham kaynağı olan nizam-ı alem idealinin ve kızılelma'da buluşma hayalinin güçlü tesirini yitirmeye başlaması bu bağlamda bahsedilmeye değerdir.

    xvııı. yüzyılın önemli entelektüel ve bürokratlarından biri olan ahmet resmi efendi, 1768-1774 osmanlı-rus savaşı'nın taraftarlarını dikkat çekici ve alaycı bir benzetmeyle eleştirir. popülist/şovenist davranan cahil taraftarlar, "kızılelma semtinin boğdan'dan gelen al yanak elma gibi yenir şey" olduğunu zannederler ve "sandalye üzerinde hamzaname nakleden pehlivanlar" gibi rasyonellikten uzaktırlar. bu değerlendirmenin, nizam-ı cedid programını yürürlüğe sokan gelişmelerin arka planında önemli bir paya sahip olduğu muhakkaktır.

    1792-1807 yılları arasında devleti revize etmek için uygulanan nizam-ı cedid programı kapsamında nizam kavramı, emperyal çağrışımdan sıyrılmış ve daha mütevazı bir anlama evrilmiştir. kendini dünyanın merkezinde gören imparatorluk anlayışı, "nizam-ı alem'den nizam-ı cedid"e yani rasyonel bir hedef küçülmesine uğramıştır.

    kaynak;
    ahmed resmi efendi, hülasatü'l-itibar
  • üçüncü selim yirmisi musluman ikisi yabancıdan oluşan bir heyetten koca osmanli neden bu duruma düstü efendim batı neden böyle ilerledi vs ile ilgili islahat raporlari yazmalarini ister. herkes rapor hazirlar hazirlamasina ama bu insanlar batiya hic gitmemis tanimamistir. padisah o zaman der ben avrupaya 28 mehmet celebi gibi ama bu sefer adam akilli rapor yazacak gozlem yapacak birini gondereyim. viyanaya ebubekir ratip efendiyi yollar. ratip efendi 500 sayfalik rapor yazar. her yönüyle bati medeniyetini incelemeye calisir. iste bu nizami cedid kavrami ilk kez o raporda geçer ve epey tutulur.
  • nizam-ı cedit; tımar ve kapıkulu örgütlerinin yerine militer bir örgüt kurma çabası olarak gözükse de, aslında modern bir siyasal rejim kurma çabasıdır.
  • nizam-ı cedit terimi, geleneksel osmanlı idari-siyasi sisteminin çöküşüne işaret eder. nitekim geleneksel siyasi-idari düşüncede nizam, tanrı tarafından konmuştur. dolayısıyla nizamda meydana gelebilecek bütün değişimler bir sapma ve hatadır. eğer devlet ve toplumda bir bozukluk varsa, bu tanrı nizamının doğru uygulanmaması yüzündendir. bu yüzden geleneksel zihniyet, bir altın çağ miti yaratmıştır. bozukluklar ya kanuni devrine ya da asr-ı saadete dönmekle giderilebilir.

    nizam-ı cedit, yani yeni nizam kavramı, nizamdaki değişmelerin bozulma olmadığını, bunların yenilik ve ıslah sayılması gerektiğine işaret eder. önce askerî bir nizam-ı cedit düşünülmüş, bu zorunlu olarak zamanla idareye ve siyasete yansımıştır.

    nizam-ı ceditten ilk bahseden kişi, bizim daha çok matbaacılığıyla tanıdığımız ibrahim müteferrika'dır. ibrahim müteferrika usulü'l-hikem fi nizamü'l-ümem adlı eserinde avrupa'daki askerî yenilikleri oldukça detaylı biçimde tarif etmiş, bunları nizam-ı cedit olarak adlandırmıştır. bu kitapta dragoon, infantri, kavalerya gibi çağdaş savaşın olmazsa olmaz askerî birimlerinden ilk kez bahsedilir.
hesabın var mı? giriş yap