• "if you've never been frightened by anything, you'll be frightened by this" sloganı ile 1986 yılında çekilen bir john mctiernan filmi. başrol bond'ların en bebek yüzlüsü pierce brosnan'ın. şeytani eskimo ruhları ile karşılaşıp aklını yitiren bir antropolojist hastanede bir kadın doktor ile tanışır. konu hakkında edilmesi gereken başka bir laf yok, bulun seyredin. aklıma gelmişken adam ant de oynamakta bu filmde. yönetmen mctiernan bu filmde hiç anlayamadığım bir biçimde başarı yakalayamasa da, sonradan predator'u çekip herkesin gönlünü kazanacaktır.
  • amsterdam'da bulunan lüks bir arap restaurant'ı.
    http://www.restaurantnomads.nl/
  • zakir hussain'in 9 dakika 11 saniye süren süper şarkısı. tabla ve kanun ziyafeti.
  • filmde pierce brosnan ın kullandığı arabayı tanımayanlar için:

    (bkz: murat 131)
  • reina'nın tam karşısında türkiye şubesi açılmış.

    yemekler güzel (fas, iran ve lübnan mutfağı tabi ki türk etkisiyle), dansözler mafiş ve de herhangi bir kıraathanede sigara içme yasağından önce ne kadar sigara içiliyorsa burada da o kadar içiliyor.

    sigaradan rahatsız oluyorsanız gitmeyin...
  • david helfand'ın harika eseri.
    bulunmamış bir nimettir benim için.
  • yemekleri çok lezzetli, servis harika. sürekli çeşitler gelip gidiyor yani onlarca farklı şeyi tadabiliyorsunuz ancak gece mekana uygun olan otantik müziklerle başlarken birkaç saat sonra kendinizi serdar ortaç, demet akalın dinlerken bulabiliyorsunuz. millet çoğunlukla sakin sakin oturup yemeğini yemeye gitmediği için de fonda ne çaldığı kimseyi çok bağlamıyor hatta serdar ortaçla eller havaya ortamı oluşuyor. fix menü fiyatları pahalı, bahçesi küçük ve ortaköy gibi bir yerde deniz göremiyor olmak kötü ancak dediğim gibi yemekler harika. adamların mutfağı hakikaten lezzetli. denemeye değer.
  • amsterdam subesi pek bi otantik; uzun bir koridordan egzotik bir bahceye girdigini hissettiriyor insana. ustelik iceride tek bir pencere dahi olmadan.

    servis, yemekler ve kokteyller harika. muzik arapca, ispanyolca, lounge, elektronik arasinda bir yerlerdeydi, mekana uyan hos bir kontrast.

    oryantal yaparken iyi titriyo mu diye devamli egilip göbüşüne bakan hollanda'li new age dansoz, sahneye kendini atip dansoze asik atan g-stringli hakiki arap kızı, kabalarian falı bakan kanadalı, tütsüden ve dansozden basi donen teksas'li is adamlari, uzakta bir yerlerde sıkıntıdan püfleyen high-end escortlar. amsterdam icin tipik fakat yine de enteresan bir aksamdi.
  • öncelikle mekan karakter bakımından pek çok sıkıntı taşıyor bunu görsel, müzik ve en önemlisi yemek olarak 3 parçaya ayırabiliriz.

    görsel olarak mekan hem doğulu hem batılı izler taşımayı hedeflemiş ama bunu yaparken kullandığı tarzı her iki kültüre ait görselleri sadece üstüste koymak olmuş.

    müzik bakımından gerçekten istanbul'un en kötüsü diyebilirim 4 saatlik bir gecede ibrahim tatlıses, çeşitli hint arap müzikleri, sezen aksu, hadise, 50 cent, lmfao, queen falan çaldı ve gerçekten hiç bir şekilde tarzdan çizgiden bahsetmek mümkün değil. kuruçeşme'de olup böyle müzik sunmak oldukça şaşırtıcı. uyumlu bir insan bile olsanız önce müziğe uyum gösteriyorsunuz sonra başka sonra başka insanın şalteri maksimum 1 buçuk saatte atıyor. ayrıca dansçıları başarılı yemeğinizi yerken birden hindistan dan gelmiş terörist kılıklı ablalar birden dansöze dönüşebiliyor. zenne çıkartıyorlar bol bol.(oeh).

    yemek konusu beni en çok yaralayan konu oldu, mekanda pek çok kişi rakı içiyor fakat gelen mezelerin içinde rakı ile uyum gösterebilecek pek az şey var (sadece çiğ köfte yiyorsanız rakıyla memnun kalırsınız evet) zeytinyağlı alternatifi yok hiç bir peynir çeşidi yok. açıkçası rakı değil bira da şarap da içseniz yanına bir şeyler yiyebilmek zor. kısacası aşçıya demişler ki bak bunlar malzemeler hadi bakalım bizi en farklı mekan yap. aşçı da yapmış açıkçası kremalı patlıcan üzerine çörekotu ve nar ile yaptığı hiçbir şeye benzemeyen mezeyi başka hiç bir yerde yiyemezsiniz çünkü insan insana bunu yapamaz. ana yemek olarak büyük tabaklarda bildiğimiz karışık kebap getiriyorlar. bunun da ortalama iyi olan bir kebapçıdan hiç bir farkı yok 30-40 tl ye istanbul da çok daha iyisini aynısını yersiniz.

    bu muhteşem organizasyon sonunda sizden aldıkları 180 tl gerçekten verilen hizmete ve yemeğe göre çok çok yazık.

    evet istanbul un en farklı mekanı batmadan gidin görün derim. sonuçta her gün falafel yiyip rakı içip aynı kadehte lmfao ve ibrahim tatlıses dinleme şansımız olmuyor.
hesabın var mı? giriş yap