• bunca yıllık öğretmenim, daha yüzüme karşı tepki göstereni, arkamdan konuşacak kadar babayiğidini görmedim. eğer bir insan evladı sadece yakın çevresinde gördüğü birkaç olumsuz örnekten yola çıkarak bütün bir meslek grubunu yaftalıyorsa bu ağır salaklıktır. bu, bir ameliyatta hasta öldü diye bütün cerrahları katil ilan etmekle aynı şeydir. bütün polisleri ethem sarısülük'ün katili ile aynı kefeye koymak gibidir.

    her meslekte olduğu gibi öğretmenlikte de olumsuz örnekler vardır ama bu salt öğretmenin suçu ve sorumluluğu değildir. sevgili arkadaşım, ben iki yıldır seçmeli derse giriyorum. devlet diyor ki; öğrenci şu şu dersleri seçecek, öğretmen girecek. hay hay gireyim,işim bu zaten. fakat bu dersin bir programı yok, hedefi yok, kazanımı yok, kılavuz kitabı yok, ders kitabı yok, çalışma kitabı yok. yok oğlu yok. hadi bir adem oğlu desin ki; hocam bu derste şunu yapmalısın. söz gelimi, seçmeli zeka oyunları... bu ders neden konur, amacı nedir, öğretmen ne öğretmelidir, asıl önemlisi öğretmen bilmediği, eğitimini almadığı, olmayan bir şeyi nasıl öğretir? ya da resim öğretmeni... yıllarca kendini sanata adamış, bütün sanatsal akımları bilen, estetik yönünü geliştirmiş adam. elinde laf olsun diye yazılmış bir kılavuz kitap, içi boşaltılmış bir ders, sistem tarafından sanat derslerine duyarsızlaştırılmış bir öğrenci, didinip değerlendirerek verdiği notları baskı yoluyla ya da bilgisi olmadan idare tarafından değiştirilen bir öğretmen... bu adam iş yapmıyor öyle mi? teknoloji tasarım, müzik, beden eğitimi öğretmenleri de bire bir aynı muameleyi görüyor. diğer derslerin müfredatları, haftalık ders sayıları her sene mütemadiyen değişiyor. bu insan daha bir sisteme adapte olamadan diğeri tepesinden kaynar su gibi dökülüyor. ne kadar dayansın? eğitim sistemindeki sorunları direkt olarak öğretmene bağlayıp onu suçlarsanız bu çok ağır bir haksızlık olur. düşünün yahu, 4+4+4 diye bir saçmalık uygulanmaya başladı ve bu yapılırken hiçbir öğretmenin fikri alınmadı. asıl vahim olan ise bu kararı eğitimle alakası olmayan siyasiler aldı, bombanın pimini çekip öğretmenlerin ve idarecilerin kucağına bıraktı. plan yok, vizyon yok, hedef yok, ama sistem var. temelsiz iş daha baştan hata verince suçlu öğretmen...! yersen. sen eğitim fakültelerinde eğitimini verdiğin işi yapmasına müsaade etmezsen o öğretmenden verim alamazsın. allahın günü görevini modifiye edersen canından bezdirirsin.

    ben zaten okulda olduğum her dakika belirsizlik ve huzursuzluk içinde debeleniyorken senin beni eleştirmen, kasıtlı olarak da maaşım üzerinden vurman çok anlam ifade etmiyor canım kardeşim. ben bu sistemsiz sistemin içinde olmam gereken yeri ve öğrencilerime verebileceklerimi biliyorum, her geçen gün değersizleştirildiğimin de farkındayım. eğer sen de gerçekten hazımsızlığını gidermenin değil de eğitimi kurtarmanın derdindeysen bir kere de beni, ve dahi eğitim sistemini bu hale getirenleri eleştir, hesap sor. bunu yapacak cesaretin, dirayetin, neyin ne olduğunu araştıracak takatin yoksa bana engel olma. yanımda olup olmamak senin bileceğin iş, ama ayağıma pranga olma.
  • görünüşe bakılırsa, az çalışıp, çok kazanmalarıdır.

    ulan madem öğretmenlik bu kadar kıyak meslek, öğretmen olsaydın ya! ama yok, paşam ille doktor, mühendis, avukat, hadi en aşağı mimar olacak! "ıyy öğretmen mi olacağım!" diyecek, öğretmenliği kendine yakıştıramayacak.

    bir de demiyorlar mı, "öğretmenler çok kötü çok kötü". e ulan, hepiniz diyorsunuz ille doktor olacağım, mühendis olacağım deyip, puanınınz nereye yeterse oraya girmiyor musunuz? ee sonra, ne oluyor, düzgünler doktor, mühendis oluyor, firmada bilmemnerde çalışıyor, bütün ne kadar aptal, tembel, serseri varsa öğretmen oluyor! imam hatipten mezun olan öğretmen oluyor! sonra işlerini düzgün yapmıyorlar, çocuklarımızı düzgün yetiştirmiyorlar. e siz olsaydınız ya öğretmen, olsaydınız da çocuklarımızı gönül rahatlığıyla emanet edebilseydik size! ama yok işte, bu ülkenin insan kapasitesi bu kadar. hem ülkenin en parlak beyinleri de gidiyor mühendis oluyor da ne oluyor? sanki çok ileriyiz mühendislikte!

    allah'tan benim öğretmenlerim iyiydi de, hem öğretmenlerime, hem de öğretmenlik mesleğine saygım çok yüksektir, allah da hiç eksiltmesin inşallah. (amma allah dedim ha)
  • herkes iyisi kötüsü ile hayatının en az 5 en çok 12 yılı öğretmenlere maruz kalmıştır... hem de allah'ın her günü
    (180 gün felan demeyin... hafta sonlarını bile kabusa çevire biliyorlar)

    bu yüzden şu anda yarışabilecekleri tek meslek gurubu recep tayyip erdoğan... başka öyle her gün maruz kalınan bir durum yok...

    ama tekrarlıyorum öğretmenlerin mesleki koşularına bakıp kendi hayatını sorgulamak acınası...

    öğretmen veya devlet memuru değilim... kendi maaşımı kendi verenlerdenim...
  • kesinlikle eğitim fakültelerinden kaynaklanıyor.
    benim ilkokul öğretmenim geçinemediği için bakkal işletiyordu. geçim sıkıntısı çeken çocuklardan çıraklar ediniyor, haftalıklarını veriyor müşteri yokken ders çalıştırıyordu. ben de o bakkalda çok ekmek satıp sonra tezgahın altındaki matematik kitabından sorular çözdüm. okulun olmadığı sıcak yaz günleri ikindi vakti bir gazoz açardı ve serin serin çalışırdık. o adam öğretmendi. elleri öpülesi öğretmenim. sınıftaki sobaya kömür koymaktan, yağmurda ıslanan yırtık ayakkabılı çocukların çoraplarını o sobada kurutmaktan bile o sorumluydu. allah var dayağını hiç yemedim ama omuzlarımdan tutup çok silkelemişliği vardır. bir kaç kez de kulağımı çekti. hiçbirinde canım yanmadı ya da ben hatırlamıyorum ama hepsinde çok üzüldüm. bu adamı üzdüm diye ağladığımı biliyorum.
    ben şimdi mühendisim.
    hep o bakkalda çözdüğüm sorularla mühendis oldum.
    o bakkaldaki çocuklardan biri ege üniversitesinde doçent hekim, bir kaçımız hukukçu ve yine bir kaçımız mühendis.
    sınıfımızdan liseyi bitiremeyen kimse çıkmadı.
    her 24 kasımda o hocamızın yanına gidip ellerini defalarca öperiz.
    hala aynı kokusu.
    hala birkaç karanfilden fazlasına denk gelen hediyelere kızıp eşlerimizin yanında bizi azarlar. sonra kızlardan özür diler ama olan olur.
    ben bu öğretmeni artık okullarda göremediğim için çok üzgünüm.
    üstelik bir de atanamayan öğretmen saçmalığından da ayrıca sinirliyim.
    atanamayan doktorları hiç duymadık. atanamayan mühendis, yargıç, sosyolog falan da duymadık. varsa yoksa öğretmen. yeter be kardeşim yeter yahu. sürünmeyin elbette. bu değil istediğimiz. çok kazanın hepimizden çok kazanın ama hepimizden özverili hepimizden bilgili olun. bu bütün istediğimiz. bu kadar hepsi.
  • niteliksiz öğretmen kalabalığını/çöplüğünü fark etmemiz nedeniyledir.

    vaka 1---lisede bir fizik hocam derse akşamdan hazırladığı örnek soruları getirip tahtaya yazar, bize sorar, sonra tahtada çözerdi ve hatta onu bile beceremezdi, yanlışlarını bulurdum. (haliyle kendim çözemediğim bir soruyu bu hocaya götürmezdim.)
    zurnanın zırt dediği yer bu hocayla çözdüğümüz komplike bir elektrik sorusuydu. ben soruyu çözdüm ama f diye bir arkadaş başka yanıt buluyordu. tahtada baya tartıştık ben anlattım, böyle böyle olacak diye f anlattı şöyle şöyle olması lazım diye. sınıf ikiye ayrıldı bana hak verenler, f'ye hak verenler. bu hoca tabi işin içinden çıkamadı daha çok f'nin dediği şekilde çözüp onunla aynı yanıtı buldu.
    neyse ben sonra daha önce fen lisesin'de görev yapmış, bizim sınıftan birkaç öğrenciye haftada 1 özel derse gelen, elimizdeki tek iyi fizikçiye sordum, benim cevabın doğru olduğunu söyledi.
    o ara f, müdür yardımcısı fizikçiye (bu üçüncü bir kişi) sormuş, kendi tezini ikna ettirmiş. bana gelip artislik yaptı sonra elimizdeki iyi fizikçinin dersinde cevabının yanlış olduğunu öğrenince oturdu, kaldı. (bu f sonradan mühendis oldu.)
    bilanço 1---elimizde bir tane herşeye yetkin, kaliteli; 2 tane vasat fizikçi var. (tek soruyla değerlendirmiyorum)

    vaka 2---parabol konusunda konveks-konkavı ters çizen matematikçi. üzgünüm ama derste söz alıp bu yanlışı düzelttirdim. herkesin içinde yaptım ama bu sonuçta bu ders ve orada tamamen yanlış bir bilgi var.
    bilanço 2---hadi bu adam yine vasat sayılmazdı, iyiydi hatta. bu dikkatsizlik olsa gerek.

    vaka 3---dersime girmeyen branşı lazım değil bir başka hoca. dağcı ayakkabım var. onun olduğu sabah törenden geçerken kenara çekiyordu hep, spor ayakkabısı diye. ayı ayakkabıdan ona hediye edip bununla spor yap demeyi çok düşündüm.
    bilanço 3---"iki resim arasındaki 9 farkı bulunuz" bulmacası.

    bombayı sona sakladım.

    vaka 4---yapamadığımız soruyu götürdüğümüz zaman sorunun doğru cevabına bakıp ona göre yorum yapan bir biyoloji hocası. mesela soruyu yanlış şıkkı işaretlenmiş olarak götür. o cevap doğruymuş gibi cevap versin. ve iki saat konuşsun dinle. bunu fark ettikten sonra kimse soru götürmedi tabi.
    lise2de bir derste tahtaya sperm yazmaya çalışmış bu hoca. ama çalışmış yani. sıperm gibi bir şey yazıyor. ilginç biçimde takıldım, söz alıp böyle mi yazılıyor dedim. sildi, siperm yaptı. sonra sildi, seprım yaptı. hiçbir şey demiyorum, ayakta bekliyorum. sildi en son seperim yaptı. siperim yaptı. bi 30 saniye anlamsız şeyler oldu, ama ben ve sınıf her seferinde daha da dumur olduk.
    bilanço 4---sonuçta sözlüğe yeni bir kelime eklenmiş oldu. sınıfa giren "hepinize seperim ulan" diye giriyordu.

    örnekler çoğaltılabilir. bunların yanında hala görüştüğüm mükemmel hocalarım da var. genelleme yapmıyorum, sadece bir kesimden bahsediyorum.

    nitekim; öğretmen bilgi, birikim, analitik düşünce, her türlü davranış ve yaklaşımıyla toplumda örnek gösterilen, yetkin ve etkin insan olmalı.
    her zaman öğretmenliğin gözde meslek olması gerektiğini savundum. düşünün, döneminizde kimler öğretmenliğe girdi. bizimkinde hiç çalışmayan, hiçbir şey bilmeyen insanlar.
    öğretmenler güzel para kazansa, üniversitedeki bir akademisyen gibi çalışsa, öğretmenlik zeki insanlar tarafından tercih edilebilir bir branş olsa ülke de kalkınır, toplum da bilinçlenir, her şey de olur.

    işini severek yapan, yetkin, yenilikçi, aydınlıkçı öğretmenlere selam olsun.
  • kesinlikle az çalışıp çok kazanmalarındandır diye düşünmediğim.
    çevresinde sevdiği öğretmen arkadaşları olanlar gerçekten işinde gücünde olduğuna inananlar ikili ilişkilerde o saygıyı o öğretmenden görenler ne öğretmenleri ne mesleği böyle kötülemez
    ya da lise ilkokul hayatında çok uçuk şeyler yaşamıştır
  • kamu kaynaklarını sömüren vasıfsızlar sürüsü. sömürücülükte yalnız değiller ama büyük pay onlara ait.
  • manisa anadolu öğretmen lisesi'nde okudum.bir ingilizce öğretmenimiz vardı.hayatım boyunca en azından kendimi bildim bileli bilinçli bir şekilde hiç bir insan evladına orospu çocuğu demedim.benim için hep o sıfat tamlaması en aşalığın daha da aşağılık versiyonuydu.bir kişi hariç.o ingilizce öğretmeni ki 2 yıl girdi dersimize sayamadığım kerede sebep oldu bu iğrenç seslenişin ağzımdan çıkmasına.bilen bilir gülen cemaatinin ege bölgesi'ndeki tezahürü körfez dershaneleridir.bu muhterem şahsın adı geçen dershanede çok güzel bir yüzdeye sahip olduğu konuşulurdu bütün okulda ;ümit vaadeden öğrencileri oraya almaya çalışırdı falan.sözde çok iyi müslüman olan bu zat sadece benim değil dönemimdeki 60 kişinin kul hakkını gasp etmiş olup az kalsın okuldan atılmama sebep olacaktı sadece siyasi görüşümden ötürü.eski ülkücü olan sınıf öğretmenim araya girdi de olay büyümedi.şimdi bana saygı duymayan insana hormonları çılgın atmakta olan ben nasıl tepki göstermeyeyim?4 sene öğretmen lisesi 2 sene de yüksek okulunda okumuş ben bir lise öğrencisine nasıl davranılacağını bilirken 25 yıllık bu sözde öğretmen bilmezse ben insana nasıl davranabilirim? genellemelere karşıyım ama bazı insancıklar için geçerli sebepleri olabilen durumdur dediğim önermenin cevabıdır bu giriş.
hesabın var mı? giriş yap