• sultanahmet'te adını metruk binalarında ölen evsizlerden almış bir garip sokak. fiziki şeklini kağıt üzerine çizdiğinde kısa iki ucu çıkmaz olan bi y harfine benziyor. aslında ayakkabı imalathanelerinin hemen dibinde bu sokak fakat niyeyse bi türlü değer bulamamış. sokaktaki binalara bakınca terkedilmiş ermeni yada rum evleri olduğunu anlayabiliyorsun.

    yaklaşık 20 yıldır bu bölgede yaşarım, bir sürü ağır hikayenin sonunda ölen evsizin şahidi oldum, çok daha kötülerini de insanlardan duydum. pıtır vardı mesela. yaşlıca bir adam. bildim bileli o sokaktaydı. yıkık bir binanın altındaki mazgal deliği gibi bi yerde yaşardı. çevredeki herkes tanırdı. cumartesi günleri esnafı gezer harçlık toplar köpek öldüren alırdı. bi bakkalda karşılaştım bigün, bakkal biraz hafife mi almıştı ne elindeki bastonu tezgaha vurup "sen beni hakir mi görüyorsun" demişti, içime işlemişti. çok yaşlandı sonraları. ayağı da aksamaya başlamıştı. artık mazgaldan çıkamıyordu, birinin aklina gelirse bi dilim ekmek götürürdü. pek bişey de yemiyordu. birgün kokuya giden esnaf cesediyle karşılaştı. ben ambulansa bindirirlerken gördüm.

    adını hatırlayamadım şimdi, bi ermeni adam vardı. bu sokakta yaşardı. binalara girmezdi, kapalı alan korkusu vardı. kışın kat kat elbiselerinin arasına kat kat gazete koyar ayaklarına büyük poşetler geçirir gece gündüz, karda yağmurda duvar diplerinde iskemlede otururdu. surekli sayılar yazardı kağıtlara, sürekli numaralar sayıklardı. çok basamaklı sayıları ezberden çarpardı. poşet poşet, katlanmış üzerine yazılar yazılmış kağıtları vardı. hazinesi gibiydi, elletmezdi. o da yaşlandı. bacakları enfeksiyon kapmıştı. irin ayaklarından akıyordu. ihbarda bulunduk defalarca, ambulans alıp götürüyor ertesi gün hastaneden kaçıp geri geliyordu. bacakları komple açık yara olmuş, yeşil kabuk bağlamış, kabuğun çatladığı yerlerden iltihap boşalıyordu. o da öldü yakın zamanda. ermeni mezarlığına gömdüler. parası varmış bi miktar o da kiliseye kaldı.

    şimdi yeni bir sakini var bu sokağın bütün türkiye'nin tanıdığı. geçmişinde epey tehlikeli biriymiş. devletin pis işlerini yaptırdığı, kan akıtan biri.
    bu sokağa nasıl düştü, burayı nasıl buldu bilmiyorum fakat bu sokak ondan da tekinsiz. düşeni sağ komuyor.
    ben değil ama belki ilerde bir gün başka bir ekşi sözlük yazarı bu başlığa gelip başka hayatların hikayesini yazarken, zamanında insanlara sırf zevk için zulmeden, kurşun sıkan bu yeni sakinin hikayesini de yazar.
    kim bilir.
  • o sokağın hikayesi şu;o sokakta demir işleri yapan bir usta varmış.bir akşam arkadaşıyla beraber kafayı çekiyorlar.sonra aralarında tartışma çıkıyor ve demirci arkadaşını öldürüyor.cesedini bir varile koyup ağzını da kaynaklıyor.bir süre sonra olay ortaya çıkınca sokağın adı da ölüm sokağı kalmış.
hesabın var mı? giriş yap