• oncelikle;
    (bkz: on capraz bag)
    (bkz: on capraz bag yaralanmasi)

    -cerrahpasa hastanesinde isik akgun tarafindan ameliyat edildim. on capraz bag ameliyatim meniskuslerin de temizlenmeleriyle birlikte 3 saat surdu. ilk gun yataktan hic kalkmadim, ikinci gun sonuna dogru bir kere zorla kalkip ayagimin ustune basar gibi yaptim. ucuncu gun drenleri (diren, drain)cektiler, biraz daha basarmis gibi oldum ayagimin ustune ve hastaneden degneklerle taburcu oldum. 4 tane fizik tedavi hareketi ogretildim. muntazaman bu hareketleri buz tedavisinden once ve sonra yaptim. onuncu gunde degneksiz yuruyebilmeye (gayet aksak ve yavas bir sekilde) basladim. on birinci gunde dayanamayip dus aldim. dus alirken dize su gelmemesi icin ozellikle buzdolabi strechleri cok isime yaradi. on besinci gunde kontrole gittim, yapmis oldugum fizik tedaviden gecer aldim. dikislerim alindi, oncelikle 6 haftalik rapor verilecegi soylendi. on altinci gunden itibaren dus almama izin verildi. 3 hafta sonra yine kontrolum var. bunun disinda 300 ytl muayene icin, 1420 ytl ogretim uyesi secimi icin, 2598 ytl ameliyat malzemeleri icin odedim, ssk'liyim ve tahminen 2598 ytl'nin %80'ni geri alabilecegim. eczane ve diger masraflar tamamen haric.
  • halı saha maçında kendi kendime koparmış olduğum bağlarımı, 5 ay sonra onarmak için maruz kaldığım operasyon. ameliyattan sonraki 4.günüm bugün. 3 saat 10 dakikalık tam bayılmalı bi ameliyat geçirdim. narkozu atabilmek tam 2 günümü aldı. 2 gün içerisinde ayık olduğum her zaman dilimi içerisinde narkozu atabilmek için istifra ettim. 2.günün sonunda hastaneden taburcu oldum. ilk gün sadece ayak bileğimi oynatabildim. ikinci gün diz kapağımı biraz hareket ettirebildim. taburcu edildiğim 2. gün 6 fizik hareketi öğretilerek salındım. 3.günü eve geldiğimde bunlardan 5' ini başarıyla yaptım. 1 hareketi hala yapamıyorum.( ayağımı kendi gücümle kaldırma) ilk günden beri 2 koltuk değneğiyle wc' ye falan çıkabiliyorum. 4.gün tek değnekle de çıkabilecek duruma geldim. operasyondan önce ismail güldüren ile yaptığım konuşmada kendisi bunun bi kalp ameliyatı kadar ciddi bi operasyon olduğunu söylediğinde taşak geçmiştim ancak bugün kendime baktığımda taşak oğlanı olduğumu söyleyebiliri. sabah tv' de ismail köybaşı'ya bakıyorum da 3.kez bu operasyona maruz kalacakmış sanırım, psikolojisinin iyi olduğunu hiç sanmıyorum, allah yardımcısı olsun işi çok zor.
  • narkoz için anlatılanlardan sonra epidural anestezi ile olduğum ameliyat. narkoz tecrübesini yaşayanları dinleyince bu anestezi türünü şiddetle tavsiye ederim. doktorun sizinle ameliyatı yaparken konuşması ve yaptıklarını anlatması oldukça iyi hissettiriyor. ameliyat sonrası ise 3-4 saat etkisi sürüyor. 3-4 saat sonra bacaklarıma tamamen his geldikten sonra donumu yoklarken elime gelen sıcak su torbası gibi olan yabancı şeyin sidik torbam olduğunu anladığımda uğradığım şoku unutamıyorum. bir iki saat his gelene kadar fena tırstım. bu ara çişiniz gelse de işetme kasları çalışmadığından işeyebilmek için biraz bekleyeceksiniz panik yapmayın. yediğiniz serumların etkisiyle güldür güldür gelen çişinizi ördeğe ilk yaptığınız andaki rahatlama hissini bir daha tadabileceğinizi sanmıyorum. neyse efendim bu arada yavaştan kesik ağrılarınız da başlıyor ama kaçış yok bir iki gün sıkıntı çekilecek. arı sokması değil nihayetinde, adam neşterle yarıp, matkap çekiçle dalıyor dize.

    sırada koltuk değneği ve fizik tedavi var. bu süreçte moralinizi iyi tutup olabildiğince kolay atlatmanın yolu etrafta ailenin olması. ben şahsen istanbulda yaşarken atladım gittim anamların yanına ameliyatı da orda olup 1 ay misler gibi evde dinlenip fizik tedavi ile birlikte tatilimi yaptım. ameliyattan sonra şimdi 6.haftadayım istanbula döndüm işime başladım, yürüyorum merdiven çıkıyorum. diz beni zorlama diye sinyalini veriyor elbette ama ameliyat öncesi dizdeki boşluk hissinden çok daha iyidir. sırada götü eritme işi var. velhasılı yaşınız çok geç değilse ve aktif bir yaşam geçirmek istiyorsanız gidin olun ameliyatınızı arkadaş korkacak hiç bir şey yok.

    edit: bu arada klasik halısaha sakatlığı benimki de. özellikle ayağınız kırık vaziyette tek ayak üzerinde yaptığınız dönüşlerde dikkatli ve dengeli olmaya azami dikkat edin. ben öyle bıraktım bağı sahada. dizim tamamen iyileşse bile artık spor yaparken benzeri hareketleri yapmamak üzere her gün beynime emir veriyorum.

    ameliyattan 2 yıl sonrası büdütü: 1 aylık fizik tedavi sonrası normal yaşantıma devam ettim. ilk 6 ay zorlayıcı spor yapmadım. yüzme ve tempolu yürüyüş bol bol yaptım çok işe yaradı. 8. aydan sonra bisiklete, 9. aydan sonra basketbola başladım. geçen sonbahar en aktif dönemlerimde, haftada en az bir iki gün günde 50-80km olmak üzere bisiklet, haftada 2 gün basketbol oynadım. en ufak bir ağrı sızı zayıflık hissetmedim. halı sahayı ise sanırım bir daha dönmemek üzere bıraktım. kış aylarında spora haftada 1-2 gün basketbol ve nadiren squash oynayarak devam ettim havaların düzelip bisiklete binmeyi iple çekiyorum. şu anda domuz gibiyim nazar değmesin. eğer spor benim için hayatın vazgeçilmez bir parçası diyorsanız ameliyatı şiddetle tavsiye ederim.

    2018 güncelleme: iki diz arasındaki olan fark hissi tamamen ortadan kalktı neredeyse eskisine döndü ameliyatlı diz, yaldır yaldır baskete devam.

    2020 güncelleme: maçta muçta değil, çimde koştururken ayağım kaydı ve düşerken yine kopardım aynı bağı:) fazla kiloyla koşturmanın sonu. 3 ay kadar yürüyüşte ağrı hissetim ancak geçti. artık basketboldan da kendimi emekli ettim. enteresan biçimde ilk sakatlığımda hissettiğim rahatsızlık kadar dizimde rahatsızlık ve boşluk hissetmiyorum. artık yürüyüş, yüzmeyle idare edicem, şimdilik tekrar ameliyat olmayı düşünmüyorum.
  • on capraz bag kopmalarinin buyuk cogunlugu kendiliginden olur. kendiliginden derken bir darbeye bagli olmadan yani bize gore kendiliginden. asil sebebi overdose zorlamadan dolayidir. yani yeterince guclu olmadigindan dolayi zorlandigi zaman kopar. tabi bunun bunyeyle de vucut yapisiyla da alakasi vardir ki bazi insanlarin fiziken domuz gibi dogduklarini hepimiz biliriz. ameliyat sonrasindaki surecte devam eden tedavinin hakki verilmezse veya tahmin edilen zamandan once zorlanirsa tekrar eder ki yasayanlar bunun eger sporcularsa buyuk ihtimalle bitis oldugunu bilirler. ameliyattan sonraki fizik tedavi ameliyat kadar onemlidir. fazla zorlamamakla tembellestirmek arasinda ince bir cizgi var. o cizgide olmak gerekir bu ameliyatin sonrasinda. tembellesip gucsuz kalirsa oyle devam eder yogun tempoda spir yapilmazsa da bi sikinti cikarmaz. ama gereginden once aceleci bi seklide spora devam edilirse dizi tekrar elinize alabilirsiniz. cok lanet bir sakatliktir. tedavi sureci ingiltereden vize almak gibidir. hersey kuralina uygun yapildigi surece ameliyat da basarili gecmisse %90 sorun olmaz. ama bu kurallara uymayan 2 gordugum ornekten biri tembellestirip digeri vaktinden once sahalara donup dizini 2.defa eline alarak sporu biraktilar. ıyi bir doktor ve kurallara uygun surecle iyilesilir. ameliyat geciren arkadaslara da acil sifalar. son olarak bu sakatliklarin son yillarda artmasinin en onemli sebebi de suni cim sahalardir. bunu da goz onunde bulundurmak gerekli iyilestikten sonra.
  • küçümsenecek bir ameliyat değil. öyle 1 hafta sonra işe gidebilmek hayal gibi. ameliyat sonrası 4.gunde bile yürümek hayli ağrılı.
    edit: 10. günde rahatça işime gidebildim. ama bacağı gerçekten eskisi gibi kullanabilmek için ciddi çalışmak gerekecek.
  • oncelikle burayi okuyor oldugunuza gore aramiza hosgeldiniz diyorum* her ne kadar ufak bir operasyon olsa da etkisi yonundan bakilirsa onemli bir ameliyattir. suanda ameliyatimin ustunden iki ay on gun gecmis bulunuyor ve surec tamamen bitmeden tecrubelerimi paylasmayi dusunmuyorum ama daha ayrintili bilgi arayan arkadaslara bu siteyi oneririm. inceleyerek bircok soru hakkinda fikir sahibi olabilirler.

    edit: http://oncaprazbagkopmasi.blogspot.com/…dislik.html bu yazidan okunmaya baslanabilir.
  • öçb kaval ve uyluk kemiklerini birleştiği diz notasında dizin insibilitesini sağlayan lifli yapıda dokudur. dizdeki bu bağlantı iki kemik arasındaki anormal uzaklaşmaları önler. öçb kopmaları en çok ayak sabit iken diz dönmeye devam ederse gerçekleşir. bu nedenle en çok dönüşlü sporlarda (futbol, basket, tenis gibi ) gerçekleşir. kendini onarma yeteneği yoktur. ya tam kopar yada intersiyel rüptür gibi bir terimle ifade edilen kısmi bir yırtık olarak gerçekleşir. rüptür kopmayı ifade eder.

    kopunca en büyük karasızlığınız ameliyat olsam mı yoksa olmasam mı konusunda yaşarsınız. ? her gittiğiniz doktorun fikri farklı olup asla karar veremezsiniz. kararı ancak yaşam standardınızı belirleyerek sağlayabilirsiniz. dönerek boşalan ve kendinizi acı içinde yerde bulduğunuz diz dönmeleri, kilitlenme ve tıkırtılara yol açan diz problemleri yaşamaya başladıysanız ameliyat gerekmeye başladı demektir.

    odun gibi bir hayatınız varsa en büyük etkinliğiniz oturduğunuz koltukta tv seyretmekse, tuvalete gitmeye bile üşenen bir tipseniz kısaca fiziksel aktiviteniz dizinizi zorlayacak nitelikte değilse zaten dizinizde boşalma olduğunu pek farkedemez, menisküs ve kıkırdak dokunuzdaki yıpranma ise minimum seviyede olduğundan, diğer kaplumbağa dostlarınızla birlikte ameliyatsız olarakta hayatınıza son verebileceğiniz bir travmadır.
  • spinal anestezi ile genel anesteziye ihtiyaç kalmadan gerçekleştirilebilen bir ameliyat.

    ve çok daha fazlası...

    hayatımda daha önce ameliyat olmamıştım. sabah akdeniz üniversitesi'ne gittik. ilk sıradayım. soyundum falan, donla kalmalı. ameliyat elbisesini de giyiledim bi güzel. beni ameliyathaneye götürecek personel geldi. şöyle bi baktı falan, 'vaay vaay' dedi, 'ehhe selamlar abi' dedim. 'seni sünnete de ben götürmüştüm yau, tey tey 20 küsür yıl oldu' dedi. tesadüfün bu kadarıydı.. (sünneti ameliyattan saymadım fark ettiyseniz) velhasıl, komikli diyaloglar eşliğinde tavana bakaraktan ameliyathanenin yolunu tuttuk. beni teslim etti, bol şans diledi.

    bir takım hemşireler, asistanlar, personel fln doluştu odaya. seviyenin düşeceği şakalara geçmek üzereydiler ki, 'doktor yakını beyler, doktor yakını' gibisinden fısıldamalarla şöyle bi toparlanıldı.. akabinde, bacağı traşlamaya başladılar. aklıma, 'ne kadar zamanda uzar lan?', 'diğer bacağı da traşlasam mı sonra?' gibisinden sorularlar gelirken, titrediğimi farkettim. şöyle bi kafamı çevirdiğimde, içerisinin 19 derece civarı olduğunu gösteren dijital termometreye gözüm ilişti. üşümem normaldi, heyecan veya korku yoktu. çok geçmeden bir hemşire geldi ve üzerimi örttü, 10 sevap points'i cukkaladı. teşekkür ettim. akabinde anestezist geldi. 'spinal olacakmışsın' dedi. 'vala öyle dediler' dedim. kuyruk sokumunun bir 10 santim küsür yukarısına verdi iğneyi, bastı ilacı. şöyle 1-2 dakika fln geçti. sol bacakta hafif hafif kendini bırakmalar başlamıştı, lakin asıl bacak, sağ bacak, bana mısın demiyordu. bekledik bekledik. ı-ıh. 'alla alla' dedi, 'normalde şu an çoktan etkisini göstermesi lazımdı' dedi. bi ter basmadı değil o an! genel anestezi uygulanacağını anladığım esnada operasyonu yapacak olan doktor geldi. şöyle bir hatrımı sordu fln, şakalaştık. (seviyeli) o gitti, anestezist, damar yolundan ilacı basıladı, 'kısa bi süre içinde etkisini gösterir' dedi. netekim, çok geçmeden, bi 15 sn içinde kafası gelmişti. 'aaa' dedim. 'kafası geldi..' (demedim). o bayılmaya geçiş anını hala hatırlıyorum, ilginç bir deneyimdi.

    >>fast-forward>>

    pencerelerden içeri güneş dolan bir odada gözlerimi yavaş yavaş açışımı ve duvardaki saate bakışımı hatırlıyorum. 12 bir şeydi. 9 buçuk küsürde uyuduğumu varsayarsak, eh işte bi 3 saat baygın kalmışım. iyi hissediyordum. o çokça bahsettikleri, genel anestezi sonrası uyanış evresinde karşılaşılan bulantı hissinden eser yoktu, memnundum. dizim de ağrımıyordu üstelik, baya memnundum diyebilirim. doktorlar geldi bir takım sorular fln.. sonra, 1 veya 2 gece kalacağım odaya transfer oldum. damar yolu açılmış, serum şıkır şıkır damlıyor. iki adet diren takılmış (diren şakası yapmayacağım). sonra bizimkiler geldi, moralim iyi. doktor başarılı geçtiğini söylüyor ameliyatın. yine sağ bacağımın quadriceps'inden alınan bir parça ile, yani otogreft yoluyla ön çapraz bağ tamir edilmişti. menüsküsümdeki yırtık da dikilebilecek cinsten olduğu için komple almaya gerek kalmamıştı. e baya memnundum durumdan.

    taa kiiii; ilk etapta yapılan ama istenilen seviyede tutmayan spinal anestezinin etkileri yavaş yavaş geçene ve ben de sağ dizde yapılan once işlemi, onca kurcalamayı inceden hissetmeye başlayana kadar...

    evet, sıkıntılı bir ağrı mevcuttu artık. ha serumun içinde ağrı kesici de mevcuttu; lakin tabi bi yere kadardı. kendimi, acı ve ağrı eşiği nispeten yüksek biri olarak kabul ederim. o yüzden, düşük eşikli arkadaşlara yarışmada başarılar dilerim.. (tamam, o kadar abartılı bi ağrı değil)

    devam ediyorum... bir takım egzersizler gösterdiler; quadriceps kas grubunu çalıştıran bir takım egzersizler. ağrısa da yap dediler. yaptım haliyle, ağrıdı da.. bu noktada koyvermemek lazım, ileriyi düşünüp, o andan fedakarlık etmek lazım.. saat başı buz tedavisi uygulanıyordu. hemşire rotasyonlarında ise iş size düşüyor, yeni hemşireye hatırlatmanız gerekiyor. ağrıya alışmıştım, arada uyukluyor, sonra gelen hemşireyle iki muhabbet fln gayet iyidi her şey.

    sonra bi ara baba geldi, elinde ördek vardı; dırınırııım! gayet de kolay işeniyor ördeğe; hatta normal hayatta da buna benzer bir çözümün olabileceği tezimi sağlamlaştıran deneyimler yaşadım diyeyim. [ha bu arada yukarıda bahsetmedim, spinal anestezi belden aşağısını komple uyuşturan bir metot. etkisinin geçmesi ise ayaklardan başlıyor ve yukarıya doğru ilerliyor. ördek gelmeden önce bir süre malum bölgeyi sıfır hissettiğimi ve inanılmaz bi panik yaşadığımı da antrparantez belirtmeden geçemeyeceğim, yok böyle bi his!(sizlik)] velhasıl, ördek ile imtahanı geçmiştim, sıkıntı yoktu. direnlerde de sıkıntı yoktu. biri yarıya kadar dolmuş, diğerindeyse neredeyse sadece boruyu doldurmaya yetecek bir kan akışı mevcuttu. memnundum, ertesi güne çıkarım düşüncesi mutlu ediyordu..

    o gece hastenede kaldım. baba refakatladı sağolsun. sabaha karşı bi serumu yenilediler 6 gibi. sonra bi kahvaltı. ara ara uyuklamalar falan derken vizit zamanı gelmişti. uzman doktor peşine taktığı 4-5 asistanla birlikte hal hatır sormalı, inceden de gidişata bakmalı bir ziyaret gerçekleştirdiler. kısa sürdü. istediğim soruları soramadan, tabiri caizse tüydüler. öğlen oldu. öğleden sonra oldu. ördek doldu da doldu.. değiştirmeye hemşire gelmeyince, değneğime uzandım ve bir çılgınlık yapıp ayağa kalkıp tuvalete gittim, peşimde direnler.. tabii ki basmadım (denedim gerçi). işi hallettim, sıkıntı yoktu. 1 saat içinde güzel haber geldi, taburculanıyordum. akşamüstü 6 gibi, tekerlekli sandalyenin gelmesini bekleyemeden, sağ bacağı sürüye sürüye, değneğin de yardımıyla arabaya kadar gittim. e yanımda kapı gibi kardeşim vardı tabi, hellal zem! eve gelmiştim. ördeği de alıladım tabi yanıma. hastanede sadece 1 gün kaldığım için memnundum. 2 gün sonra başlayacak olan acı tufanından habersiz, kendi yatağımda yatmanın huzuru ve dizimdeki makul derecedeki acı ile uyudum.

    3. gün paso yatarak geçti. serumun içindeki ağrı kesicinin artık vücuttan tamamen çıkmasıyla birlikte ağrılarım artmıştı. ama net söyleyeyim, alışıyorsunuz. o ağrıyla yaşamaya alışıyorsunuz.. doktorum, 'dayanılmayacak kadar ağrın yoksa ağrı kesici alma' ekolündendi. ben de o ekole gönül veren biri olduğum için ağrı ile yaşama psikolojisine iyice girdim. antienflamatuar da almıyordum. ördekti, kitaptı, müzikti, uyuklamalardı, yemekti fln derken zaten gün bitiverdi. zor da olsa uyudum.

    sabah oldu. e 4. gün olmuş artık hafif hafif ayaklanayım yau dedim. ve yatay pozisyondan dikey pozisyona geçiledim. 15-20 saniye içinde duyduğum acı, işte o acı, daha önce duyduğum/hissettiğim hiçbir acıya benzemiyordu! ayağa kalkmamla birlikte, sanki üst vücudumdaki bütün kan, ameliyatlı bölgeye toplanıyor ve bir kan fırtınası, bir tufan başlatıyordu! ayakta durmak namümkündü! hemen yattım geri. yatınca kan geri çekiliyor ve her şey 1 dakika içinde normale dönüyordu. ama artık hareket etmem de gerekiyordu. doktor o şekilde tembihlemişti. ve fakat, ayağa kalktığım andaki o tuhaf acı, yürüme isteğimi minimuma düşürüyordu... ama zorladım kendimi... odamla salon arasında attığım voltaları, hayatımda gerçirdiğim en zor, tattığım en acılı zamanlar olarak niteleyebilirim, net!

    4., 5. ve 6. gün bu acayip acı ile geçti. beni bu satırları yazmaya iten de yine bu acı oldu. yürümek istemiyordum, gerektiği kadar yürümüyordum da.. egzersizlerimi yapıyordum, orada bir sıkıntı yoktu. hayat devam ediyordu, keza iyileşme de..

    7. gün, artık son 3 gündür olduğu gibi, istemeye istemeye, korka korka tuvalete gitmek için ayağa kalktım sabah. çok iyi hatırlıyorum, o kan fırtınası acısı bir önceki günkü gibi değildi, hatta baya bi dinmişti. sevindim. müjdeli haberi bizimkilere verdim. sevindiller. bu noktada şunu söylemek istiyorum, aile desteği gerçekten çok önemli.. moralinizin bozulduğu zamanlarda sizi ayakta tutacak desteği veren birilerinin yanınızda olması çok mühim. hepsine ayrı ayrı sevgilerimi iletiyorum (oscar'a bağlamak).

    8. gün. doktor kontrolü. gittik sabahtan, kan fırtınası yerini meltemlere bırakmıştı artık. kapıdan girdim. şakalaştık falan. hemen bu inanılmaz acının sebebini sordum. normalmiş. hareket etmek ile ters bir orantıya sahipmiş. ne kadar çok yürüme, o kadar az kan fırtınası hissi! yani öyle çok acıyor diye yürümemezlik yapmayın, etmeyin. şöyle bi sıyırdım dizi, bandajları çıkardı. görüntü hoş değil tabi çok, yapacak bi şey yok. dizimi 80 dereceye kadar kırabiliyordum, iyi dedi. ama oturur pozisyondayken, diz arkasını yere değdirme hareketinde eksiklerim olduğunu, daha çok egzersiz yapmam gerektiğini söyledi. ve allassen değneği bırak dedi. nasıl yani dedim. baya bırak dedi. bıraktım. ve doktorun yanında olamanın da verdiği güvenle adım atmaya başladım. lan!? yürüyordum. tabi ki aksıyordu sağ bacak, ama baya bildiğin basabiliyordum, değneksiz! ve ben bastıkça, o fırtınadan melteme dönen kan basınç hissiyatı da sıfıra dinmişti! odadan çıkarken artık değnek sağ elimde öylesine taşıdığım bir aksesuardı, memnundum. bir hafta sonra dikişleri alırız dedi.

    >>fast-forward>>

    15. gündeyim. her geçen gün iyileşen bir diz ile 6 gece geçirmiştim. yine sızılarım vardı, yalan söylemeyeceğim. gece uyutmayan cinsten. o ara diazem basıladım. biraz işe yaramıştı. arada dayanamayıp parol de almıştım. ama gittikçe normale dönmek iyi hissettiriyordu. artık değneksiz dışarılara çıkıyordum. lakin uzun süreli oturmak iyi gelmiyordu. o ayak illa uzatılacaktı!

    artık dikişlerin alınması an meselesi. antienflamatuar kullanmadığım için şişlikler hala kendini belli ediyor. hematomlar da artık yeşilden sarıya döndü dönecek (önce kırmızı, sonra mor, sonra yeşil sonra da sarı).

    sonuç olarak 2 hafta içinde çok da şikayetimin kalmadığı bir evreye gelebildim. bir 15 gün içinde de artık dizimi iyice kırabilecek ve ağrısız, rahatça yürüyebilecek duruma geleceğimi düşünüyorum. doktorum ameliyat tarihinden itibaren 3 ay sonra spor salonunda bacak çalışmaya başlayabileceğimi söyledi. onun dışında 1,5 ay içinde pedal çevirmemi ve yüzmemi önerdi. tabi ki diğer fizik tedavi hareketlerini aksatmadan yapmalı.. iyi bir fizik tedavi dönemi ve bacak ağırlıklı bir program sonunda 8 ay içerisinde zorlayıcı sporlara dönebileceğimi müjdeledi. (tenistir, snowboarddur...)

    artık iyileşme sürecinin sonuna yaklaştığım için bu yazıyı da burada sonlandrıyorum. bu ameliyatı geçiren veya geçirecek olan herkese şimdiden geçmiş olsun diyorum.

    bonus: ha nasıl mı sakatlandım; bir köpeğin üzerinden atladım ve 6 yıl önce tenis oynarken döndürüp katlanarak üzerine oturduğum dizim tekrar aynı şekilde döndü... insan hayret ediyor; 30 yaşına gelmiş, neden böyle atraksiyonlara giriyor?
  • ön çapraz bağını koparıp iki sene öylece yaşadıktan sonra ameliyat olmuş, sonra tekrar koparmış ve iki günde bir 2 - 2,5 saat fitness - kardiyo yapan birisi olarak ameliyatın gereksiz olduğunu, üst bacak kaslarının güçlendirilmesiyle sağlanabileceğini söylüyorum. ameliyat olduktan sonra da futbol oynarsanız kopma ihtimali çok yüksek olduğu için 3 milyon dolar transfer ücreti de almıyorsanız eğer, halı saha için bıçak altına girmeyin.

    ayrıca halı sahalar, sürtünmeden dolayı statik elektrik oluşturduğu ve bu elektrik kasların tepkimesini geciktirdiği ve dolayısıyla bağlara yük bindiği için çapraz bağlar için çok tehlikeli. bunu da bilin.
hesabın var mı? giriş yap