• patoloji sonucunun temiz çıktığınının öğrenildiği an.
  • iki üç gün önce, sabah işe gidicem, çıktım dışarı, otopark kapısında gıcır bi vw polo araba duruyor. araba da tanıdık değil, bilmiyoruz kimin olduğunu ki çektirelim. zaten alıştık artık her sabah biri getirip bırakıyor otopark kapısına. neyse sağolsun karşıki kapıcı aradı taradı buldu herifi, genç artis bi şey, üç metre ileri-geri gidicem diye güneş gözlüklerini taktı amın dübeli, binbir pozla çekti arabasını, çıktım gittim işe söve söve. lan akşam işten bi döndüm yine aynı yere bırakmış arabayı, fesüphanallah dedik, yine çektirdik arabayı, yine şekiller falan. çıktım akşam, içtim at gibi, saat gece yarısı gibi dönüyorum eve, lan bi baktım hala orda amcık hoşafı, bizim komşu gelmiş o çektiriyor bu sefer de arabayı kapıdan, tam geçtim ki yanlarından, arkamdan dünyanın en güzel çarpma sesi geldi, bu dalyarak geri geri çıkarken kapı direğinde bıraktı taponu farı, bi an göz göze geldik herifle ve on panter gücünde boşaldım o an, sırıtarak girdim evime ağır ağır. iki gündür eve girip çıkarken sağ tarafının anası sikilmiş o arabayı seyredip sigara yakıyorum amına koyiim.

    hiç kimse olmadı senin gibi.
  • 9 yaşındasın. aylardan ocak. cumartesi sabahı, ananenin diktiği ağır yorganın altındasın. içinde bir umut, hafifçe doğrularak pencereden bakıyorsun. aha! yağmış lan! her taraf bembeyaz. için içine sığmıyor. hemen kalkıyorsun, yüzünü yıkayıp, kahvaltı masasına oturuyorsun. ama heyecandan pek yiyemiyorsun. annen üstünü giydiriyor. kat kat, sıkı sıkı sarmalıyor seni. botlarını giyip, fırlıyorsun. ilk anda ne yapacağını şaşırmışsın, hatta delirmişsin. yerde 15 cm kar var. sağa sola, deli deli koşuyorsun, oradan oraya atıyorsun kendini. sonra, arkadaşının evine gidiyorsun. geliyor, beraber okulun bahçesine gidiyorsunuz. sanki haftaiçiymiş gibi herkes orada. kardan adam yapıyorsun, kartopuyla kızları vuruyorsun, yerde bulduğun bir poşetle kayıyorsun. dünya güzel!
    hava kararmaya başlıyor. yine deli gibi koşarak, arada düşerek, eve gidiyorsun. bacalardan çıkan dumanlar, sokak lambalarını kapatmış, sadece ölü, turuncu hafif bir ışık sızıyor. kapıcıların, kazan dairelerinden cürufları çıkarıp, yeni kömür taşıdıklarını görüyorsun. eskimiş el arabaları gıcırdıyor.
    eve geliyorsun. annen kapının önüde soyuyor seni. üstün başın ıslanmış, paçaların ve botların çamur içinde. içeri bir giriyorsun;istanbul'dan teyzenler gelmiş! sana da bir hediye getirmişler: kamyon lan! kamyon!
    annen hemen banyoya sokuyor. buz gibi banyoda, kaynar suyla yıkıyor seni. tırnaklarını kesiyor. bitince hemen yemek masasına koşuyorsun. mis gibi yemekleri, o kalabalık masada yiyorsun. sonra hep beraber salona geçiyorsunuz, televizyon izliyorsunuz. saçların hala kesif bir şekilde sabun kokuyor. annen, kakaolu kek yapmış. çay eşliğinde onu da mideye indirdikten sonra, günün yorgunluğuyla birlikte uyku bastırıyor. annen yatırıyor seni. yeni kamyonun baş ucunda. uyumadan son kez pencereden bakıyorsun. allahıma yağıyor! iyice deliriyorsun. böyle yağmaya devam ederse pazartesi kesin tatil olur! televizyon sesi geliyor, cam çay bardaklarının metal tabaklara değdiğinde çıkardığı çınlamaları, annenle teyzenin fısır fısır konuştuklarını duyuyorsun. yavaş yavaş hepsi silikleşiyor.
    işte uykuya dalmadan önceki o birkaç dakika.
  • on onbeş bira içtikten sonra zarzor tuvalete yetişip kafayı pisuvarın uzerindeki duvara dayayarark işenilen an.
    kısaca sidiksel orgazm
  • sinsi sinsi yağan yağmurun altında saatlerce otobüs beklemişsindir, donuna kadar ıslanmış bi halde eve gelirsin. tüm giysiler çıkarılır, kuru giysiler giyilir, kasılmış vücut gevşemeye başlar, tatlı bi sıcaklık hissedersin, derken mutfaktan kaynayan çaydanlığın çıkardığı ses gelir...
  • iste bu:

    http://c.asset.soup.io/…sset/3777/5708_e5d7_500.gif

    nasil keyfe geldim bilemezsiniz.
  • 3 sene önce öğrenci evimiz olsun dedik arayışlara başladık.
    güzel bir apartman dairesi bulduk, hem metroya yakınlığı hem de kullanışlılığı harika idi. ayrıca sahibinden olduğu için emlakçı komisyonu da ödemeyecektik.

    neyse evi gezdiriyor evsahibimiz. kendisi başörtülü dul bir teyze, neyse evi beğendik ve pazarlığa başladık.

    -800.
    -nur teyze vallahi çok; öğrenciyiz yaa.
    -sizden öncekilerden 750 alıyordum.
    -650 verelim işte. (amaç 700, olmadı 750'ye de razıyız..)
    -çocuklar olmaz vallahi olmaz.

    bu arada kapı çalar, apartman yöneticisi kafasını uzatır.
    "-yalınııızzz biz öyrenciyee ev vermiyoruzzz.."

    tam umudumuzu yitirdik, boyunlar öne eğildi felan..*ev sahibi hışımla dönerek,
    -"sanane be adam!!!"

    sonra bize bakarak,
    -"tamam gençler dediğiniz fiyattan, hayırlı uğurlu olsun."

    aga yok böyle bir zevk. sikmişim orgazmı.
    o kasketi ile gezen emekli ve bir o kadar bıyıklı yönetici sırf bu yüzden bizle epey bir süre konuşmadı. biz de çok üzüldük vallahi.
  • bir halı saha grubumuz var.

    her hafta biz aramızdan bir takım çıkarıyoruz, bir de karşı taraf arkadaşları arasından adam çıkartıp geliyorlar, denk güçlerin mücadelesi şeklinde eğleniyoruz cuma günleri. bir onlar yeniyor bir biz.

    efenime söyliyim; bundan 3 hafta önce, rakibimiz olan bu götoğlanları, bölgesel amatör kümede top koşturan 3 tane arkadaşlarını çağırıp afedersiniz, ebemizi bellediler. delik deşik olduk ve halı saha ücreti dahil cebimizden bir de baklava parası çıktı.

    delirdim amk! kendime yediremedim lan!!!

    bankacıyım, bunu peşin peşin belirteyim. bu halı saha hezimetinin üzerinden 1 hafta geçti geçmedi, bulunduğum şehrin üniversitesinde burslu okumak için yurt dışından öğrenciler gelmeye başladı akın akın. hepsinin bursunu bizzat ben ödüyorum ve hepsi seve seve benden açtırıyorlar hesaplarını. neyse ben başladım işte yoğun bir tempoyla hesap açmaya....

    kırgızı, boşnağı, kazağı, suriyelisi, ıraklısı, makedonu, ganalısı(!)

    ganalısı?

    - futbol oynar mısın?
    + ooooooooo futbol.
    - oynar mısın?
    + oynarım ben futbol(evet desen yeter amk kim dedi ki cümle kuracaksın her cevap verdiğinde diye sana!!!)

    yemin ederim ganalı bu arkadaşın tam 6 tane ismi vardı. sohbet ettik ve anne kızlık soyismi olmadığını, çünkü annesinin babasının yalnızca 4. eşi olduğunu söyledi.

    excel fotmatında hemen fm'nin bana verdiği yetkiyle bir saha dizilişi kurdum. elemanı da sol kanada yazdım dinamo olsun diye.

    - cuma günü maç var, şimi sen kaydet telefonumu, ben gel dediğimde buraya gel maç yapıcaz tamam mı?
    + maç yapacağız ben anladım (evet de, tamam de lan bir de, yine cümle kurdu!!!)

    aradan 2 gün geçti, obafemi martins kıvamında bir nijeryalı ki bunun tam 10 tane adı var!!!

    hesabını açma diyeti olarak, maça gelmesi gerektiğini söyledim, seve seve geleceğini söyledi.

    1 gün sonra orta afrika cumhuriyeti'nden 1.90 metre boyunda en fazla 75 kilo, dalyan gibi bir hakan şükür'ümüz, bir didier drogba'mız olmuştu artık. onu da yazdım excele, koydum en ileri. tek forvet oynayacaktı, ardından martins ve armando ona destek olacaktı.

    kafamda bunları nasıl bir şablonla sahaya süreceğimi düşünürken içeri o girdi;

    "adnan cevherovic"

    1.90 boyunda, 90 kilo ve hayatı boyunca kızılyıldızın alt yapısında kasaplık yaptığını söyleyen o genç!!!

    - futbol oynar mısın?

    diye sordum güldü ve bacağını açıp morlukları gösterdi. ardından kezman'la olan fotoğraflarını falan gösterdi ben şok amk!

    - hangi bölgede oynarsın?(sanki önemli de amk nerede oynadığı, ağzımdan çıkmış oldu işte bi kere)
    + ben sentral defansta
    - senin o sentral diyen dillerini yerin adnan cevherovic!!!!

    maç gününe kadar, her gece aradım yiğidoları. motivasyon mesajları attım ve makedon-boşnak-romen kız öğrencileri kendileriyle tanıştıracağım yalanını söyleyip gaza getirdim topçularımı. bu bir komutanın söylemesi gereken pembe bir yalandı evet, ama yine olsa yine yapardım.

    maç günü geldiğinde, arkdaşın multijetine sığıştık hepimiz ve halı sahaya ulaştık;

    - siz durun azıcık arabada, ben işaret vermeden inmeyin

    maçın başlamasına 10 dakika kala işareti çaktım ve benim koca dudaklarını yediğim nigro kardeşlerim birer birer indi arabadan. gelen ilk yorum şöyleydi.

    - ilhan cavcav gibi yamyam mı topluyon lan afrikadan!!!

    cevabım sert oldu;

    + maç bittiğinde götünüzün ağrısından sandalyeye oturamayacaksınız, evire çevire siktiricem sizi şu uzun olana.

    .
    .
    .
    .

    analarını siktik!!! 30'a yakın gol attık 10-12 tane de yedik. ben sadece taşak geçip geyik yaptım maç boyunca ve neredeyse topa dokunmadım amk! al ver al ver. adamlar 3 tane daha maça koysan oynarlar o dereceler. adnan topu geçirse bile adamı indiriyor, ki maç öncesi sataşan olursa analarını sikerim demişim, kafası rahat yani güveniyor bana.

    adamları bildiğin dövdü bu sahada :)

    adnan yapma gari diyorum durmuyor. sliding tackle yapıyor lan halı sahada adam daha ne diyim amk :p

    o gecenin sonunda, halı saha sonrası içilen sodanın ve yenilen baklavanın traditional olduğunu düşünüyorlarmış!

    - biz ne kadar vereceğiz maç için?
    + aaaaaaaaa ayıpsınız gençler siz misafirimizsiniz sizden bir de para mı isticez!!!(içses: hem analarını siktiniz hem bir de para vericez diyonuz ajshdkjagsdhkalhsdkasdkahs)

    uzun lafın kısası, ben en şiddetli orgazmımı o gece yaşadım. ağzıma attığım her baklava dilimi, yeni bir postanın habercisi gibiydi sanki. sizi seviyorum armando-maxim chobbong-philliphe ve adnan cevherovic!!!!
  • arkasi donuk, guzel tenli, sevdiginiz kadini sadece parmak uclariyla dokunarak titretmek ve vucudunun kivrilisini - kivranisini izlemek. yine o kadinin gece aniden sizi uyandirip opmeye baslamasi ve hicbirsey yokmus gibi yeniden uyumasi. ve yine o kadin kolunuzda uyurken kendinizi cekmeye calistiginizda, daha da siki sarilip uyumaya devam etmesi.
  • 2 sene kadar önce yaşadım bu anı. ondan beri boşaltım alışkanlıklarım değişti vallahülazim.

    beytepe'de, 10-11 gibi derslerden çıkmış idik. bir iki gün sonrası için hazırlanacak sunumla ilgili bir başlangıç yapmak için arkadaşın kampüsteki odasına gittik. yol üstünde markete uğrayıp bir şeyler alalım dedik. ben her zamanki gibi içecek olarak kolaya uzanmakta idim ki, o günden beri pek sevmediğim arkadaşım bana 1 litrelik şişe içindeki ayranı önerdi. ne akla hizmetse aldım.

    gittik odada bir saat kadar muhabbet ettik. zaten araştırma yapmamız emsaline rastlanmış bir olay değildir. her neyse, ben bu arada hayatımda içtiğim en güzel şeylerden biri olan o ayranı erol taş gibi bardak dahi kullanmadan tepeme dikerek bitirdim. arkadaşın yarım ayranını da içtim. yetmedi, ordan çıkınca bir ayran daha alıp çantaya attım.

    gidip servise bindim. ama ilk servis saat 13.00-13.30 gibi kalkıyor. normalde zerre umrumda olmaz. ama ayıptır söylemesi, göt sıkıştırmaya başladı beni. hani çok fazla su içtikten sonra göbeği sallayınca lıkır lıkır su sesi gelir ya; benden de afedersiniz ishal boku sesi geliyor. ayak üstü bozmuşuz mideyi.

    ulan servis inat etti kalkmıyor. adam ille arka koltuklar dolsun diye bekliyor. diyemiyorum ki "amca, kalkmazsan ben doldurcam zaten oraları". arkadan uzatılan paraları alacak kadar manevra yapmaya cesaret edemediğimden uyur taklidi yapar halde 1 saat kadar servisin kalkmasını bekledim. yetmedi, bıyığını siktiğimin şöförü yüzünden 1 saat de kampüsten çıkışı bekledim. artık altıma sıçtım mı, tutuyor muyum bilmiyorum. bildiğin uyuştum. vücudumdaki tepkimelerden beni haberdar edebilecek yegane duyum koku. henüz rahat nefes alabildiğim için gönlüm rahat.

    lakin şöyle boktan bir ikilemdeyim. eve yaklaştığım için mutluyum, ama inmek için hareket etmem gerekiyor ki çok tehlikeli. koltuktan kalkmamla yerçekemine yenik düşmem bir olabilir. o ara nasıl kalktım, nasıl indim hatırlamıyorum. ama evle aramdaki 10 dakikalık mesafeyi nasıl şekillere girerek katettiğimi insanların bakışlarından anlayabiliyorum. 15 yıllık çevrem, bana rag doll'muşum gibi bakıyor. sanki bir ayağım sürekli yerde, diğer ayağım sürekli parmak ucumda yürümem çok acayipmiş gibi davranıyorlar.

    her neyse, eve gelince iyice sabırsızlanan götümü zor zaptederek klozete oturmuştum ki orgazmdan daha zevkli olan an o idi işte. o günden beri, evdeyken bile sıkışmadan tuvalete gitmek istemiyorum. tehlikeli ama inanılmaz zevkli. otoerotik asfiksi gibi lan.
hesabın var mı? giriş yap