• ben ortaokulun ilk senesini muhafazakar bir okulda okudum. 13 yaşındaydım. cuma günleri beşinci ve altıncı sınıflar yakındaki camiye namaza gidip gelirlerdi. öğretmenler kızardı ama yok yazmazlar, kulak çekmezlerdi. sonradan öğrendik ki, birkaç öğretmen de hep gidermiş namaza. onlara orada bakıcılık yapıyorlarmış.

    ben hiç gitmedim namaza. bir kişi de gelip bir defa olsun beni sıkıştırmadı. bir kişi de yüzüme kötü kötü bakmadı. ama ne oldu? kendi yaşımdaki çocuklar bana ateist demeye başladı. ne ben bilirim anlamını, ne de bu çocuk. hayatımda ilk defa duyduğum kelimeleri ben de salak salak çok kullanmışımdır. evdekilere gidip anlattım durumu, onların da aklına ermedi ilk başta. sonradan dank etti kafamıza işte bu veletlerin evde terminolojik sözlükler okuyamayacağı. resmen elalemin evindeki akşam yemeğinin mezesi oluyorsun. çok iğrenç.

    buraya kadar anlatılan konuda dikkat edilecek nokta kimseden baskı görmemem değil, bana baskı göstermeyen bu adamların benim etrafımdakilere bu kelimeyi dedirtmesidir. işte bu noktada bu "kutsalın" "okul" müfredatına girmesi yanlıştır. okulda çocuğa öğretilmesi gerekilen şeyler ahlak, din, evren tasavvuru değildir. dildir, 2+2 dir. ilk dediklerini öğretmeye kalkışırsan bunun ortaçağ'a dönmeye kadar tartışmasını yaparım seninle.

    o gün cadıyı yakan zihniyet, bugün de başkalarını akşam yemeği malzemesi yapacaktır.

    dini eleştirmek, kutsal kitapları yermek niteliksiz bir eylemdir, havanda su dövmektir. bu ikisini eleştirebilecek seviyedeki insanların kendilerini daha önemli işlere vermesi taraftarıyım ancak kuruma din ve kitap giremez, girmemeli. kurum, devletin kolonudur. kurumların kurumusallıktan uzaklaşması da uzun sürede bize bir şey katmaz, aksine götürür. bizim petrolümüz yok. gazımız da yok. o yüzden ne yaparsak yapalım rasyonel kurumlardan çıkan çocuklara muhtacız her zaman. karışmış, bulanmış kurumdan çıkan zihniyet dünyanın güneş tarafından aydınlatılmadığını, "karanlık" ve "aydınlık" diye iki varlığın olduğunu söyler. bu da sizi, yola başınızı koysanız ilerletmez.
  • türkçe olması halinde, ortaokullarda seçmeli masal saati şeklinde gerçekleşecek derstir.

    (bkz: bedwetter/#27953927)
  • uzun vadede islam'a zarar verecektir.
  • ister seçmeli olsun, ister seçtirmeli, ister zorunlu,insanın içinde olmadıktan sonra, ezberletilen şey istiklal marşı da olsa,gençliğe hitabe de olsa, kuran-ı kerim de olsa, ne akılda kalır, ne yürekte. akıllı ve mantıklı insan, sorgular, inanmak istediğine inanır, öğrenmek istediğini öğrenir.bunun tam tersini yapanın ne içinde bulunduğu topluma faydası vardır, ne de kendisine. türkiyenin en köklü okullarından birinde, din kültürü ve ahlak bilgisi dersi adı altında bütün duaları,ayetleri ezberleten, ezberlemeyeni sınıfta bırakan, sözlüde masanın üstüne cıkartıp,namaz kıldıran hocaların etkisinde kalıp ne okulu bırakıp şeriat yanlısı olanımız var, ne cemaatlere katılanımız. ama fen liselerini dereceyle kazanıp, sonrasında türkiye'de ve yurtdışında çok iyi kariyer elde eden arkadaşlarımızın sayısı hiç de az değil.hepimizin tek ortak yönü, din kültürü ve ahlak bilgisi dersimiz notu, on üzerinden ondu.malum, takdirname ve teşekkür alabilmek için, beden eğitimi,müzik,resim ve din kültürü 10 olmalıydı. ama bu derslerin etkisinde kalarak ne din alimi yetişti, ne ressam, ne müzisyen ne de spor adamı...
  • geleceğin ateistlerini yetiştirecek derstir.
  • dinci tayfa arasında allahuekber woohoo nidaları eşlğinde karşılanan gelişme olmuştur.
hesabın var mı? giriş yap