• en sevdiğim şehirlerden biridir. 4 yıl kadar yaşadığım, 20'li yaşlarımın sonunda yerleştiğim ama en sonunda beni büyüttüğünü hissettiğim, iyi ve kötü yaşadığım anıların tamamını hatırladığım güzel şehirdir, gözbebeğimdir.

    evime yerleştiğim ilk günü hatırlıyorum. balkonum çok güzel bir doğa manzarasına bakıyordu. bavulumu bile boşaltmadan, balkona çıkıp yanımda getirdiğim biramı açıp muhtemelen bir saat izlemişimdir o manzarayı. hiçbir şey düşünmüyordum, bomboş bir düşünce balonu vardı ve huzur, türkiye'ye döndüğüm andan şu saniyeye kadar sahip olamadığım o huzur... o bir saati nasıl betimlerdin deseler, fizik kurallarının bir saatliğine molaya çıktığı, vücut ağırlığımın olmadığı, nedensellikler ile kafamı meşgul etmediğim, mutluluğun içinde yaşamanın bu kadar kolay olduğu bir saat diye tanımlardım.

    oslo... nefreti ve aşkı bir arada yaşatan ilk şehir. tekrar dönmemek için bu kadar çaba sarfettiğim ama bir o kadar da sevmeden edemediğim şehir oslo.

    hemen her noel'i beraber geçirdiğim bir arkadaşım, bu sene noel'i yine seninle kutlayacağız diyerek bir fotoğraf yollamış. duygulandırdı sabah sabah, bana da oslo'yu hatırlattı.
  • soğuk ve pahalı, ancak bunları ikinci plana atan o kadar olumlu yanı var ki... özel kahveciler, viking ship museum, nobel peace center, national museum, şehirden toplu taşımayla 10 dakikada gidilebilecek dağlar, göller, yürüyüş alanları, parklar... kayak sevenler için zaten rüya şehir. mathallen’de yenilir içilir, bare jazz’ın bahçesinde jazz eşliğinde uzun öğleden sonraları ya da akşamlar geçirilir, biraz hareketli akşamlar için grünerlokka, biraz daha pahalı ama daha upmarket ortamlar için aker brygge, tjuvholmen, alışveriş için majorstuen ya da sentrum tercih edilebilir. oslo fyord turu yapılabilir.
    bunlar dışında, yaşamak için son derece huzurlu bir şehir. kimse kimseye bakmaz, karışmaz, herkes ingilizce konuşur, gürültü, göz kirliliği yaratan tabelalar, gereksiz süslemeler yoktur.
    insanların güzelliğinden bahsetmeye zaten gerek yok, ayrıca çok bakımlılar. gelir dağılımının adaletinden herhalde insanların görüntüsünde dağlar kadar fark yoktur.
    bütün bunlar düşünülünce, soğuk bile sevilir bu şehirde.
  • turistik olarak gitmeyi düşünüyorsanız tamı tamına 2 günde bitirebileceğiniz küçük ve keyifli bir şehir.

    gezilecek yerler sıralı tam listesini ve faydalı bilgileri aşağıda veriyorum, not alalım lütfen.

    1. havalimanından şehre ulaşmak oldukça kolay. tren ve hızlı tren seçenekleri mevcut. flytoget yazan trenler hızlı tren ve tabii ki daha pahalı. nsb trenleri ise 100 kron(50tl) ve yaklaşık 25 dakikada şehir merkezine varıyorsunuz.

    2. para birimi kron ve hesaplama yapmak için gördüğünüz kron değerini 2'ye bölerseniz yaklaşık olarak tl değerini bulabilirsiniz.

    3. şehir içinde tramvay ve metrolar ile her yere ulaşabilirsiniz. 1 day pass'ler eğer gün içerisinde 3ten daha fazla ulaşım kullanacaksanız mantıklı. trenlerde kontrol yapıyorlar, bilet almamazlık etmeyin.

    4. şehrin ana caddesi karl johans gate. burası trafiğe kapalı bir cadde. bir ucunda kraliyet sarayı diğer ucunda ise oslo ana tren istasyonu var. alışveriş vs için bu cadde tercih edilebilir.

    5. oslo ana tren istasyonunun hemen arka tarafında avrupa'nın en güzel dizayn edilmiş opera binalarından biri mevcut. aşağıdaki linkten hazır oslo'ya gitmişken bir opera ya da klasik müzik konserine katılmayı tercih edebilirsiniz.

    https://operaen.no/en/

    6. şehrin en turistik sokaklarından biri ise damstreet. instagram'da oslo ile ilgili hikaye ve foto paylaşacaksak bu sokağı buluyoruz ve küçük renkli ahşap evlerin fotolarını çekip görevimizi yerine getiriyoruz.

    7. straden caddesi/aker brygge ise şehrin modern tarafı. marina olarak da adlandırılan bu bölge şık restoran ve alışveriş merkezlerinin olduğu ve hemen başlangıcına doğru nobel barış merkezinin de bulunduğu bir yer.

    8. hepsi aynı sanatçı tarafından yapılmış yaklaşık 200den fazla heykele ev sahipliği yapan ve yemyeşil bir park olan vigeland ise en turistik yerlerden biri. buradan da instagrama oldukça fazla ekmek çıkıyor. üstelik ücretsiz, mutlaka gidilmeli görülmeli.

    9. biraz da sanatsal aktivite istiyorsak national gallery tercih edilmeli. koleksiyonunda (bkz: edward munch)'e ait ünlü (bkz: the scream) isimli tabloyu da bulunduran müze mutlaka listeye eklenmeli.

    10. hemen hemen her avrupa şehrinde olan food marketlerden elbette oslo'da da var. eğer yerel halkın arasına karışayım ve aynı anda birden fazla lezzet tadayım isterseniz mathallen oslo'daki tercih noktanız olmalı. içerisinde birçok farklı mutfağa ait lezzetler mevcut ve fiyat olarak da oslo geneline göre daha uygun fiyatlara doymak mümkün.

    11. son olarak da grünerlokka bölgesi var. şehrin daha genç, canlı ve trendi bölgesi. bir sürü mekan, restoran, kafelerle dolu canlı bir bölge. dünyanın en iyi baristalarından olan tim wendelboe'ya ait bir mekan da bu bölgedeymiş ancak deneyimleyemedik, aklınızda bulunsun derim.

    yazıyı bitirirken, oslo pahalı bir şehir mi sorusuna evet demek istiyorum. özellikle nedenini anlayamadığım bir şekilde içme suyu deli pahalı. (0,5 litre su 14 tl) atıştırmalık değil de bir restoran da ortalama bir yemek yiyeyim derseniz kişi başı yaklaşık 150-200 lirayı gözden çıkarmak gerekiyor. yok burger king, mc falan yaparım derseniz onlarda da menüler ortalama 60tl civarında. ancak yazının en başında da dediğim gibi oslo tam 2 günlük bir şehir ve bu 2 günde daha az harcayarak oldukça güzel bir gezi planlamak mümkün.
  • 30 liraya uçak bileti bulunabilen ama uçağın indiği havaalanından şehir merkezine giden trenin 2 saat sürdüğü ve fiyatının 150 lira olduğu şehir.
  • ryan air tüp taktirmis demekki
  • fram, nobel, ibsen ve denizcilik müzeleri fena olmayan şehir. gitmeye değer mi tartışılır ama giden pişman olur mu o da ayrı tartışılır.
  • görülecek yerlere dair kısa notların şu linkte bulunduğu şehir.
  • bergen-stavanger-oslo karşılaştırmasında açık ara en çirkin şehir. farkında olmadan büyük beklentilerle gitmiş, bitmeyen yağmurdan hayal kırıklığına uğramış olabilirim; fakat norveç potansiyelinde bir ülke için, çok sevimsiz bir başkent kanımca.
  • bin türlü renk gördüm ama hiçbiri senin grin gibi sıcak değil ki güzel oslo.
  • 13-15 mayıs 2018
    hava durumu: 27 derece

    kimseciklerin belirtmediği underrated bilgiler içerir;

    * güneşli bir havada dünyaca meşhur heykellerin bulunduğu vigeland park’ı öğlene kadar iyice gezip bitirdikten sonra, 12 numaralı tramvaya binin ve dört durak sonra niels juels gate durağında inip civardaki büyüleyici müthiş binalar arasında yarım gün dolaşın. chelsea’ye benziyor biraz ve dışarıya masa atmış çok kalite mekanlar mevcut.

    ** bir mayıs ayı 27 derece havada, sørenga koyuna gidin ve sahilde milleti güneşlenip denize girerken görürseniz, “nereye geldim, burası antalya mı” diye şaşırmayın benim gibi.

    *** aker brygge sahili sonuna kadar yürürseniz, astrup fearnley müzesi arka tarafındaki tjuvholmen parkı ve civarı insanların koyda nasıl takıldığını, piyasa kalitesini ve bilhassa gün batımını gözlemleyin.

    **** karl johans gate yolundan kraliyet sarayına yürürken grand hotel girip otelin içini muhakkak görün.

    ***** akşam 21:00 civarı bir mimari şaheser olan yüzen opera binası tepesine tırmanın ve güneş batarken müthiş manzarayı seyredin.

    ****** herkes grünerløkka demiş ama asıl olayı anlatmamış. eminim bu bölgeye gidip esas oğlan ingens gate köprüsü civarı dere boyu yürüyüş olayını kaçıranlar olmuştur, ki grafitti sokağı ve retro cafeler hepsi orda. sakın kaçırmayın!

    ******* tren istasyonu hemen bitişiğindeki barcode binalarının arasında gezip birbiri ardı sıralanmış
    asimetrik aşmış mimari kontrüksiyonları muhakkak yakından görün ve kaliteli cafelerde bir drink alın.

    ******** damstredet kaçırırsanız üzülmeyin. yarım saatlik birkaç renkli bina arasında dolaşmazsanız da olur, ancak nasjonalmuseet gitmezseniz üzülün! sadece scream değil diğer tüm munch tabloları olay. her birinde inanılmaz bir hüzün ve melankoli var. adamın canı gerçekten hayatı boyunca çok ama çok sıkılmış.

    # malmö’den gece 23:30 civarı otobüse binerseniz, sabah 07:00 gibi oslo merkez istasyona varıyorsunuz. yanlış hatırlamıyorsam nettbuss firmasını kullanmıştım. çift katlı otobüs ve hayatımda gördüğüm en konforlu koltuklara sahip. üst kattaki koltuklar tekli ve resmen uçak konforu var. bilet alırken üst kat tekli koltuklara ekstra ücret ödeyerek rezerve edilmesi lazım. benim gibi sabah 07:00’de varabilirseniz yukardaki detaylar da dahil tüm turistik aktiviteler için 2 tam gün yeterli ancak kanımca 3, hatta 4 gün olsa çok daha iyi olur.

    üçüncü gün,
    1)holmenkollen kayak üssüne,
    2)akershus kalesine,

    dördünce gün ise,
    3) bygdøy mevkii, viking gemi ve kon-tiki müzesine,
    4)feribotla hovedøya adasına geçip kendinize bambaşka bir güzellik daha yapmış olursunuz.

    ben bu dördüne yetişemedim, vaktim yoktu. bir dahaki sefere artık...

    ## havalimanı transferi için 25 dakika süren ve tek yön 10€ olan nsb tren gayet makul.

    ### bilindiği üzere kuzey ülkeler çok pahalı. sadece oslo değil; stockholm, amsterdam, kopenhag hatta londra gibi ülkelerde oteller günlük 150-200€, üstelik çocuk mezarı! o yüzden herkes airbnb’ye hücüm ediyor ve haliyle de yer kalmıyor. o yüzden airbnb odanızı en az 3 ay önceden ayarlayın. hem ev ortamı, hem de günlük 50-60€ civarı.

    “ulan mayısta stockholm, oslo gidilmez. defalarca gittim ama hep yazın ve temmuz ortası! derhal mayıs biletini değiştiriyorsun ve temmuz ortası alıyorsun. kuzeyin soğuğu hiçbir soğuğa benzemez, hiçbir halt bildiğin yok...” diye beynimi günlerce yiyen kuduz arkadaşıma ithafen bir kez daha...

    13-15 mayıs 2018
    hava durumu: 27 derece
    (kavurucu bir sıcak, millet topyekün denize girmece ve güneşlenmece inanmayan fotoğrafı cep telefonuna kaydedip tarih ve konumu net olarak görebilir. ios’da görünüyor, android bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap