• karamsar hikayeleri sevmeme rağmen; yalnızlık ve bağımlılık gibi, defalarca işlenen konuları pek bir yenilik eklemeden yansıtan bir film.
    --- spoiler ---
    anders'in arkadaşıyla diyalogundaki cümleler durumu çok iyi özetliyor:

    -"34 yaşındayım ve baştan başlayamam."
    -"hep mutlu insanlar salaktır diye düşünmüştüm"

    bunların yanı sıra; herkesin dertleri olduğunu öğrenen andres'in neden bu olaylardan sonra tekrardan içkiye başladığı ve bağımlılığa teslim olduğu filmin asıl sorusu olarak karşımıza çıkıyor. "benim üzülebileceğim ve derdini çekebileceğim başka bir insan dahi yok" fikri hüküm sürmüş olabilir;zira devamlı aradığı ve tek aklına gelen isles onu hiç umursamıyor bile.
    --- spoiler ---
    işin özü,yavaş temposuyla yer yer sıkan,ince bir iki diyalog barındıran ve bir bağımlının zor anlarını yürek sıkıştırarak gerçekmişçesine hissettirebilen ortalama bir film çıkmış ortaya.
  • norveç gibi bir ülkede çekilebilecek en güzel film ve konu. izlerken bunalmamak elde değil.
    --- spoiler ---

    yine de göz göre göre teslim olması çok acı.
    --- spoiler ---
  • film değil bu, başka bir şey. sanat eseri aq. 10 puan verdim. izleyip izleyip ağlıyorum.
  • dünyanın neresinde olursanız olun, ne imkanlar önünüze serilmiş veya serilmemiş olsun, küçük dünyanıza sıkıştınız mı, içinden kolay kolay çıkamayacağınızı, dış dünyada yaşananları "hiç" bulacağınızı, en ufak şeylerde bile nasıl kolay kırılacağınızı ama kimse ya da hiçbir şey sizi eskisi kadar ilgilendirmediği için bir o kadar da kolay kırabileceğinizi yine de hayatta en çok istediğinizin "sevilmek", "bir işe yaramak" olduğunu hiç dolambaçsız anlatan güzel bir film. hele ki böyle bir hayata tanıklık etmişseniz, birkaç huzme yaş akar gider.
  • kalp kiran, parcalayan bir film. son 10 dakikadan etkilenmeyen insan yada bastan sona izleyip bu filmde birsey yok diye yakinanlar yanlis yoldalar.en azindan benim icin.
    ayrica filmin sonlarina dogru anders in oturma odasinda piyanoda caldigi eser handel in - keyboard suite in d minor hwv 447 eseridir. inanilmaz guzel oturmustur bu filme.
  • sade, hayattan bir alıntı gibi doğal olan film. empatiyle harmanlanırsa büyük duygular uyandırabilir. mekanlar, tebessümleri, sessizlikleriyle bütün halinde güzel bir 90 dakika
  • bana, "olum dunyanin en cok intihar orani iskandinav ulkerindeymis, adamlarin para derdi yok, iklim olarak da cok karamsar ne de olsa" geyigini hatirlatan film. bu arada usenmedim, baktim, 2011 verilerine gore en cok intihar orani litvanya'daymis. filme gelirsek, benim gibi psikolojik dramalara bayilan birisi icin, tadindan yenmez bir calisma olmus.
  • değişik bir film. evet bittiğinde kafamdan geçen düşünce buydu.

    teslim olanların hikayesi . o duyguyu tatmayan insan şu filmi izlese sıkıntıdan patlar ve " sik gibi filmmiş" diyebilir. ancak öyle bir film değildir.

    bazı yerleri sıksa da sevdim lan ben bu değişik filmi. özellikle anders'in ailesini anlattığı ve de kafede oturduğu sahneleri çok beğendim.

    izleyin.
  • oslo'dan ayrilacagim gun filmdeki cafe sahnesinin gectigi yeri nasil bulurum acaba diye dusunmekteydim. karl johans gate'in ara sokaklarinin birinde sinematek'i bulmamla iceri girmem 1 oldu. resepsiyondaki gorevliyi darlamamin ardindan yerini tarif etti. 1 gun once -farkinda olmadan- onunden gectigim cafeye gittigimde garson kizlar burasi degil dediler. haydaa demeye kalmadan yakindaki kunsthaus dedikleri mekandaki elemanlari gormem iyi oldu. biraz norvec sinemasi uzerinden sohbetin ardindan cafeye geri dondum. 2 ay once el degistirdigi icin garsonlarin cogu filmden habersiz vs. cafemi alip anders'in oturdugu masaya gectim. tek 1 kelime norvecce bilmedigim icin cevreye ilgi ceken gozlerle baktim vs. mekan hakkaten etkileyici adresini de yazalim da yolunuz duserse bir kahve siz de icin : espresso house, parkveien 27
  • yürekleri dağlamış olan filmdir.

    en çarpıcı kısım, lokantada kız kardeşini bekleyen anders 'ın etraftaki masalara kulak kabarttığı sahnedir.

    belki de depresyonu en anlatan filmdir, tavsiye edilir.
hesabın var mı? giriş yap