• buda böyle bir anımdı tadında olacak;

    2009 temmuz sabahı bodrum güllük'den balıkesir dönüşünü gidişinde de olduğu gibi otostop ile yapıyorum. söke'de çok bekledim. olması gerekenden fazla idi. bir fransız çift aldı. yarım yamalak ingilizceleri ile güle oynaya kuşadası'na kadar geldik. kuşadası'nda indim. 5 dakika sonra 63 plaka bir kia araç durdu.

    -baboş nereye gidiyorsun?
    +balıkesir abi.
    -(uzaklara bakarak 5 sn. düşündükten sonra) tamam gel ama önce bir kaç işim var kuşadası'nda. onları halletikten sonra durmadan gideriz. ben istanbul'a kadar gidiyorum.
    +yok abim ben sana ayak bağı olmayayım ne de olsa başka bir araç durur.
    -yok be baboş ne ayak bağı atla hadi.

    bindim. isim, memleket, iş okul sohbeti geçti. bursa'lı olduğumu söyledim. 40 küsür yaşlarında temiz yüzlü bir adamdı. ilk gözüme çarpan araçta, sağ kapının gözünde duran kocaman ekmek bıçağıydı. adam bagajında (muhtemelen uçurma) yığınla motosiklet bujisi ile çıkmış yola. buralara ilk defa geldiğini söyledi. arabayı da yeni almış sanırım. kuşadası sanayisi'nde bu bujileri satacakmış, en başta bahsettiği iş buymuş. gittik sanayiye. kimseye kakalayamadı bujileri. tanesini bir liradan bırakıyordu. teşhir amaçlı konsolda tuttuğu bujilerden birini heyecanlı bir makine öğrencisi olarak isteyecektim yolculuğun sonunda. ancak, sanayiden çıktık ve başladı olaylar;

    -benim memelektli arkadaşlar var burda. yemek hazırlayacaklardı. aç mısın?
    +yok abi sağol, sen ye madem, ben seni beklerim.
    -lan oğlum gelsene yersin kebap mebap.
    +yok be abim sağol.
    -eh sen bilirsin.

    kuşadası liman'da durduk. 20 dakika sonra gelecekti alacaktı buradan devam edecektik. 15 dakika sonra geldi elinde şeftaliyle " senin için pazardan aldım bunu" dedi. "la havle" dedim içimden. almadım tabi "miğdem biraz bozuk" dedim. yemeğin biraz geciktiğini söyledi ve geri gitti. bende bu arada çay içiyorum, ufka bakarak süper derin düşünceler eşliğinde sigaramı tüttürüyorum. akabinde eleman geldi. arabada önde bir ufaklık vardı. 500 metre ilerde bir yere bıraktı. arka koltuğa oturmuştum haliyle. ben ise arka koltukta uzanarak uyuyacağımı sandığım anda "gel öne" dedi. "hay" dedim "sokayım". geçtim öne. çıktık yola. "istersen yatır koltuğu rahat edersin" dedi. "yok" dedim "sağol". kuşadası'ndan yavaştan çıkıyoruz;

    -ya baboş, bu bursalılarda niye böyle top mop çok fazla oluyor?
    +(standarttır işte otostopta bu muhabbetler diyerekten) abi, bir zeki müren var bilmem ne ebele hübele...
    - ne bileyim hep öyle duyuyoruz görüyoruz diye sordum.

    başka muhabbetler girdi araya. sonra;

    -kız arkadaşın var mı?
    +var abi 3-4 senedir.
    -(gayet rahat) sikişiyor musunuz?

    yemin ediyorum ne cevap verdiğimi hatırlamıyorum. biraz maço bir şekilde geçiştirdim. oysa ki adama şu cevabı versem orgazm olacak sanırım, o şekilde sordu resmen; " off abi emmeli gömmeli hemde, grup filan da yapıyoruz istersen sen de gel?"

    ben artık sıkılmaya başlamıştım. sağımda duran ekmek bıçağını yavaştan düşüncelerimin arasına ister istemez katmaya başlamıştım. bu sebeple de saçma bir soğuk kanlılık çökmeye başladı üstüme.

    kuşadası'ndan çıkmıştık artık. gene aradaki karısını çocuğunu urfa'yı filan anlattığı başka bir sohbetten sonra;

    -peki baboş, bu geyler neden böyle oluyor, yani bir erkeğe nasıl ilgi duyuyorlar garip değil mi?
    +(hönk) (mantıklı açıklamalar) abi, işte tercih meselesi, insanoğlu çok karmaşık bir hormonel yapıya sahip. olabiliyor. geçirdikleri tramvalar, yaşadıkları olaylar. saygı duymak lazım tabi vs vs.
    -haaa. bende merak ediyorum da o yüzden sordum. temiz bir çocuk denk getirsem denemek isterdim
    +saygı duyuyorum ( böyle bir şey dememiştim. o sinirle ve şaşkınlıkla gene muhtemelen mantıklı açıklamalar filan kasmıştım sanırım. ama saygı duymadığımızda sözlük tarafından ahlak polisi filan oluyoruz. neme lazım (bkz: #18803853) (bkz: #18788088) )

    konu kapandı orda, aydın otobanı'na girmeden bir benzinlikte durduk. lpg almaya indiğinde, beline dikkat ettim. silah bilmem ne bir şişkinlik var mı diye. yoktu. araba yıkayan çocuklara 50'lik attı ayrıca. büyük sevap(!). bindi arabaya. telefonu çaldı. kürtçe konuştu. anlayamamak, içinde bulunduğum garip durum yüzünden daha da berbat bir şeydi. devam ediyoruz. ben saçma salak bir şekilde her ihtimali düşünüyorum. o bıçağı kullanmak durumunda kalır mıyım? o durumda gerçekten de kullanır mıyım? gibi sorular yöneltiyorum kendime, cevaplıyorum. bakıyorum adama, saflık var gibi, ilk defa geldiğini söylüyor buralara. arabasını yeni almış. parayı yeni bulmuş olmalı. birileri ölmüştür para kalmıştır gibi bir hali var. adam geyler niye böyle diye sorarken kibar. koltuğunu yatır istersen rahat edersin derken gayet kibar. öküz gibi olmamak için kasıyor. yani bana karşı davranırken oturaklı ve planlı değil. ya herif bana pazardan şeftali almış, romantik yapıyor yani.. şu ana kadar hiç kontrolü eline alamadı zaten alamayacak da.

    otobana girdik, hız sınırlarını hiç aşmıyor. fena da kullanmıyor hani.

    insanlar heyecanlı bir şeyler anlatırken ya da öğüt nasihat verirken, özellikle de araba kullanırken yolcu koltuğundaki insanın bacağına omzuna şöyle bir dokunurlar. bunda kötü bir durum yoktur ancak radyonun sesi kıstı ve sol bacağımı okşamaya başlamadan şu cümleyi kurdu;

    - bak şimdi senle, yanlış anlama da (neden yanlış anlayayım ki) ( eli attı ve başladı sıvaza) iki arkadaş, dost gibi sevişsek senin için bir problem olur mu?
    +(o elini öyle bir çektim ki ordan sol pencereden dağlara tepelere fırlayacaktı eli) ( inanılmaz karizmatik ve sert ses tonuyla) sen napıyon lan ters bana abicim.
    - ( şaşkın ve üzgün bir şekilde) tamam ya baboş sinirlenme. sadece sordum. zorla yapacak değiliz ya.
    + heralde zorla yapacak değilsin. yok abicim bana ters.

    aslında metal kabın içinde ısıtılan canlı fare kadar panik halindeyim. ama renk vermiyorum. gayet sakinim, biraz da "ulan senin gibi kaç tanesini gördük" havası katmaya çalışıyorum oturuşmla, hareketlerimle. kız arkadaşıma da mesaj attım. arabanın plakasını filan sordu, insene dedi. şarjım azdı söyledim, bana ulaşamaması sonuçta bir şeyi kanıtlayamazdı. yani yanlış olurdu. ama dedim böyle böyle 63 plaka kia mia.. "acele etme" dedim "ulaşamazsan". onu da rahatlatmak için ki zaten ben işte rahattım adam sevişelim mi diye soruyor ne bileyim " sikişelim, yalaşalım, takılalım" değil. romantik yapıyor kendince. kız arkadaşımı da rahatlatmak için, " ne oldu lan kıskandın mı inmemi filan istiyorsun" yazıyorum. bu arada başka konulardan sohbet ediyoruz herifle. muhtemelen de telefondan birilerine haber verdiğimi de anlamıştır. o kadar da salak olacak değil ya. mesela telefonu bu konuşmadan sonra elime alıp mesaj yazmaya çalıştığımda gayet; "nabıyon lan haber mi veriyorsun polise molise bilmem neye" deyip agresif yapacak olsaydı o anda yapardı. başka sohbetler filan, ama herif eminim hem tırsıyor belli hem de kıl kapıyor benim rahat konuşma şeklimden. biraz geçtikten sonra;

    - ya bak, açık açık söyleyeyim. durduğumda seni almak için şöyle bir düşünmüştüm ya; yolda bir şeyler yaşarız vakit geçiririz, bir şeyler paylaşırız diye düşünmüştüm. yani senin için problem yoksa yapalım yani ne kaybediceksin ki?
    + abi anlamıyor musun? işim olmaz öyle işlerle. bana ters ( içimden de amına koyim)
    - peki diyorum ya zorla yapmıcaz heralde.

    bir de düşündüm, saçmaladığım şeylerden birisi - arabadan inmemem dışında tabi- habire "bana ters" demem. bana ters ne lan? adam dese " ha işte bende tersten istiyorum" ne diyeceğim anasına..

    otobandayız hala. orman yangını var uçaklar geliyor geçiyor. yanan tepelerin karşısında araçlar emniyet şeritlerinde durmuş 50 araç filan vardı. inmişler izliyorlar. bu insanlar ağlıyorlardı. şu anda bile o olayı düşününce tüylerim diken diken oluyor. çok rahat ağlayabilirdim o görüntü karşısında. ama malum, bir yerde de kendisinden sorumlu olduğum bir "backside'ım var. bizim hıyarın şeyinde değil tabi orman yanıyor, o oluyor bu oluyor. kafasında çocuğu nasıl kandırabilirim planları dolaşıyor muhtemelen hala. velhasıl, seksli sokslu şeyleri böyle 5-10 dakka arayla soruyor, konusunu açıyor;

    -yani diyorsun ki şimdi, olmaz, ama neden?
    +(lafını bitirmesine izin vermeyerekten, en piskopat ses tonuyla) bak abi, sen benden istediğin, düşündüğün öyle planını yaptığın hiç bir şeyi alamayacaksın, hiç uğraşma. öyle dakika başı soracaksan da bırak ineyim. insanlığını yapıp gideceğin yere kadar götüreceksen de amenna. ama diyorum öyle baştan düşündüğün hiç bir şeyi yapamayacaksın. benimde sabrım taşıyor.
    -(hayal kırıklıkları, hafif korkmuşluk. sonuçta herif aşık olmuştu bana, ki benim favorim burası) tamam kızma ya baboş. anladım. tamam, sen hiç bir şey yapma, ben sadece senin çükü elleyeyim, olmaz mı?
    +(sinir bozukluğu ve şaşkınlıkla gülmemek için kendimi zor tutarak ama ister istemez renk vererekten) abi sen ne yaptın ya? senin karın çocuğun yok mu? vs vs. çok sağlam ayarları verdim.

    bundan sonra zaten rahatladım. bu nasıl bir mantelitedir. ben bir şey yapmayacakmışım o benim çükümü elleyecekmiş. o zaman tamam angelina jolie de bir şey yapmasın ben sadece onun memeleri popoyu elleyeyim. süper olurdu lan. tey tey..

    ama hala aslında yolun başından beri tek tırstığım şey, herifin bir yere sapması, belki kuşadası'nda yemek yediği memleketlileriyle bir tezgah hazırlayıp, beni kıstırmaları ihtimali. sonuçta bu lavuk tek başına iken ve o bıçak ordayken, ne pahasına olursa olsun ben çömleği kırdırmazdım. ama çekti bir yere diyelim, fazladan da 2 tane öküz olursa orda gerçekten bir bukkake gangbang tarzında şeyler hiç yaşanmamış gibi yaşanabilirdi.(cümleye gel)

    gidiyoruz otobanda hala. şöyle bir gözleri kapandı, araç bir sendeledi. ayı kendi de farkına vardı. yani uyudu şöyle bir bana baktı sonra. kimisi seksten sonra güzel bir uyku çeker, kimisi de partneri tarafından red edilip o gece hayal kırıklıklarıyla kötü bir uyku uyur ya hani.. 2 dakka sonra

    -sen araba kullanmayı biliyor musun?
    +evet biliyorum ama ehliyetim yok
    -yani benim gibi götürebilir misin arabayı?

    normalde otostop yaparken gençlerle filan bu olayı konuşuruz, otostopta alan arabayı kullanırmıyız diye. tabi ki de hayır kullanmayız derdik. sonuçta araba çalıntıdır, bagajda o vardır bu vardır, bin bir türlü bela sonuçta ancak sonuçta araç ile birlikte iyice rahatlayacaktım; "heee" dedim "götürürüm". geçti arkaya. baktı en başta bir nasıl kullanıyorum diye. ikna olunca arka koltukta duran sırt çantamı yastık yaparak uzandı koltuğa. yeni araba, uzun yol, radyo, sigara. gerçi ilk çalan şarkı harbiden sevişmeden uyumayalımdı. ah dedim kendi kendime sokayım bu güzelim şarkının hatırası bu mu olacaktı. herif horluyor arkada. ben de kesiyorum arada, benim çantayı koklayıp koklayıp kendine bir hand job muamelesi yapıyor mu diye. herif camışlar gibi uyuyor. ben bir benzine bir gaza alıyorum arabayı, takılıyorum. akhisar'da uyandır demişti. sert frenle uyandırdım lavuğu.. bujileri sattı hepsini lavuk. ordan devam ettik allahtan gene arkada uyudu bıçak orda hala en niheyetinde. balkes merkeze geldik. uyandırdım. ;

    -geldik mi?
    +geldik abi.
    -sen delikanlı bir çocuğa benziyorsun da bu küpeler niye ?
    +ondan bundan..(mantıklı açıklamalar kuşağı)
    -anladım haa. şimdiki gençler böyle. bak bu kartım. sizin üniversitede kızlarla sikiş ortamı oluyordur. ara hemen gelirim bak.
    +(çantayı aldım arkadan kontrol ettim. mp3, kamera filan yerinde mi diye) peki abi ayıbettin. hadi eyvallah.

    arkasından sesli bir şekilde bastım küfrü tabi.

    bir sürü sonuç çıkarılabilir. binlerce km yol yaptım otostop ile. 100 lerce araç değiştirdim. ama bu tarz bir olay bir kere oldu. bu hikaye bu kadar uzunda olmayabilirdi. yazamıyor dahi olabilirdim. ya da utancımdan anlatamıyor da olabilirdim.

    bilmiyorum, duyulanlar, görülenlerden, ülkemizin bazı kısımlarında ki daha çok kırsal bölgelerde hayvanla ilişkiye girmek oğlancılık vb. buna benzer sapkın durumlar gayet yaygındır. sanıyorum oralarda bu işleri bu öküzler rahat yapabiliyor. ya da çocuk bir kızı seviyor, başlık parası istiyor kızın babası veremiyor. ama başka bir kadına da el süremiyor herif. nabacak başka?

    herifin allah belasını versin filan demek yersiz, kabul ettiğimden değil yaptıklarını falan tabi ki, ama kendince iyi bir niyetle de yaklaşıyordu. yani cahil. cahillik onun suçu mu? cehaletinin sebebinin ne olduğunu söylememe gerek bile yok..

    bu da böyle bir anımdı işte. otostop, defalarca kez yapıp böyle bir olayın başıma gelmesi sebebiyle güvenli sayılabilir. ama birinin daha ilk yaptığı otostopta belki de daha büyük belaların içine düşmesi de ihtimal dahilinde. ama demek istediğim otostop ne yazik ki memlekette hala recep ivedik filmlerinde olduğu gibi görülüyor. hele kamyon olayını anlamıyorum. elbette yavaş olması sebebiyle vs. son tercihdir kamyonlar ancak en kral adamlara hep kamyonda denk geldim.

    korkmak yersiz, tedbiri elden bırakmak ise hepten yersiz. unutmamak gerekiri otostopçunun korktuğu kadar, alan kişininde korktuğu bir gerçek.. ne yazik ki..

    son olarak, buji bu yaşanan olaydan sonra hatıra olarak alınacak en son şeydir nitekim de almadım. (bkz: buji)

    ayrıca sözlükteki kızlara da selam olsun madem, herif temiz bir çocuk arıyordu, bu kadar bir olaydan sonra kimse benim temiz bir çocuk olmadığımı düşünmesin. hahay..
  • şekilden şekle girmeyi gerektirebilen eylemdir.
    misal; kampüse giderken bazen bir kamyoncu alırdı bizi yol boyunca küskü içinde kalırdık.
    kampüsteki kızlardan bahsetmemizi isterlerdi.
    bazen bir doktor bir mühendis alırdı arabasına
    onunla da ülkenin genç bir nefer'i olarak gelişen ve değişen türkiye'yi tartışırdık.
    bazen ise sivil bir polis alır, çaktırmadan sorgulardı. sıkıntı çıkaran var mı diye
  • lise yillarinda ortalama 1,5-2 saat tutan yollari * * asindirmayi lise 1'den sonra otostopla gerceklestirmem; universite hayatimda ise uzun yol tecrubesi olarak, yaz okullarinda bursa-bandirma-eskisehir arasinda yine otostopla mekik dokuyusumdan aldigim cesaretle, hic de haddim olmayarak turkce bilen her insan evladina otostopla ilgili birkac yol gosterici madde vermek istiyorum:

    genel gecer kurallar:

    not:ilk once amacimizin ne oldugunu bilmeliyiz.burada isleyecegimiz konu can sikintisindan, yapacak bir sey bulamamaktan otostop cekip 5 km. sonra arabadan inip geriye otostop ceken kisiler degil.uzerinde duracagimiz otostopcu: belli bir yerden belli bir yere, belli zaman dilimi icerisinde, hic parasi olmadigindan (ya da otobuse verecek parasi olmadigindan) otostop ceken kisilerdir.

    *arabayi nasil durduracagiz?ilk otostop ceken herkeste bu konu bir sorunsal haline gelir.sozlukle alakasi olmasa dahi birsey haline gelir.fakat ne oldugunu sozlugu kesfedince ogrenecektir. (ara: *sorunsali) "ya bu nasil hareket?bas parmagi mi havaya kaldirip cekemem!ben utanirim." tarzinda serzenisler olabilir.normaldir.herkes anasinin karnindan otostop cekerek cikmadi.
    evet otostopcunun evrensel hareketi elini yumruk yapip bas parmagini bu yumrukla muhattap etmeyip elini eski refah partisi'nin, belki simdi de saadet partisi'dir bilemiyecegim, sembolunu yapmakla baslar.bunu dunyanin neresinde yapsaniz anlasilir bir dildir bu.fakat yeterli midir bunu yapmak?kesinlikle degildir.
    otostop odun gibi cekilmez.elini belli belirsiz havaya kaldirmak yeterli degildir.sofor ta 400-500 metre oteden senin otostop yaptigini gormeli ki, kararini, sinyalini ona gore vermelidir.bunun yaninda arabanin icindeki sofor sizin kontak sahaniza girdigi anda, yine odun gibi elinizi havada tutmaniz herseyi aciklamayabilir.mesela elinizi saatinize goturup "abi ders baslayacak!" seklinde bir hareket yapmaniz, ya da gunesi gostererek "eridik burada" havasi yaratmaniz.azicik boynu bukuk bir hal almaniz.bunlarin hepsi onemlidir.yani otostop bir "bas parmak oyunu" degil.tumuyle vucut dili oyunudur.
    *otostop kac kisiyle cekilmeli?kanaatimce en ideali 2'dir.zira tek basiniza otostop cekmeye gotunuz yemeyebilir.alan kisi icin de durum ayni sayilir.tek kisiyi almak her zaman daha tehlikeli olabilmektedir.
    2 kisi hem daha az tehlikelidir.hem de yolda caniniz sikilmaz.muhabbet edersiniz.gec vakitlerde yolda kalirsaniz yaninizda destek alabileceginiz biri olmus olur.
    3 kisi ise bence maksimum sayi olmalidir bir otostop macerasi icin.zira her zaman klimali ve bos bir arabayla seyahat edeceginizi dusunmek otostopcunun felsefesine uymaz.hatta pollyannaciligin kralini yapmis olursunuz.3 kisi yine soforu tedirgin edebilir.bu acidan da bir handikaptir.fakat 3 kisi olunca ikili gruplara ayrilamayacagindan es es kuralina muteakip beraberce otostop cekilir.3 kisi olunca tirlara binilebilir.bir kisi ondeki bos koltuga iki kisi de sofor arkasindaki yataga gecebilir.kamyonlara * * kolay kolay binilmez.cunku sofor 3 kisiyi gorunce "iki kisilik koltuga bunlari nasil alacagim?" diye dusunur.alsa da uzun yolda ebeniz sikilir.uyusmus bir halde kamyondan inersiniz.
    3'den fazla kisiler ise fazla beklemek istemiyorlarsa gruplara bolunmelidirler.4 kisiyi arabasina ya da tirina alacak iyi yurekli amcalar pek kalmadi bu zamanda.bulunanlarin da elleri opulmelidir.tekrar ediyorum elleri.sadece elleri...
    *otostop cekerken nasil hal ve hareketlerde bulunulmali?cogu otostopcu buna pek ehemmiyet vermese de, bence belirleyici bir noktadir bu.otostopcunun kalitesini, profesyonelligini belli eder.
    yolda ozellikle 2-3 kisi olunca ister istemez girgir samata olabilmektedir.yol kenarinda halay cekmek, turk sakalarindan kendi yorelerine gore ornekler sunmak...bunlarin hepsi otostopcularin eglencesidir.fakat bunlar yapilirken bir kisi de otostop cekiyorsa pek umutlu olmamalidir.zira arabasinda kimse bir saklaban istemez.tabi sofor de sarhos degilse.
    evet efendi olmaliyiz yolda.efendi ama girisken.otostop nasil cekilmeli konusunda dedigimiz gibi.biraz acikli bir halde otostop cekmeliyiz.oyle ustumuzu basimizi yirtarak degil tabi.
    bunun yaninda bir arabaya otostop cekerken burda yapacaginiz davranislarin arkadan gelecek arabalara referans oldugunu unutmayin.mesela cektiniz bir arabaya adam "ilerden sola donecegim." tadinda bir hareket yapti.hemen "eyvallah abi!" canin sagolsun.tadinda bir hareketle karsilik verin ki arkadaki araba sizin iyi niyetli oldugunuzu anlasin.ama siz almayan arabanin arkasindan.el kol hareketi yapip "amina koyim seniiiiiiiin!" diye bagirirsaniz hem bir sonraki araba icin hos bir izlenim olmaz, hem de dikiz ayna azizliginden faydalanip (!) levye denen maddeyle yakin iliskilere girebilirsiniz.
    *otostop sirasinda nasil giyinilmeli?bu da cok onemli bir konu belki de en onemlisi.sehiricinde bir ogrenci olarak cekiyorsaniz ve uzerinizde uniforma varsa hic korkmayin.elbet bir egitim gonullusu ya da kendi cocugu da sizin gibi ogrenci olan yufka yurekli biri sizi arabasina alacaktir.fakat sehirlerarasinda yolculuk yapiyorsaniz iste burda bazi sorunlar ortaya cikabilir.
    sehirlerarasinda bir sirt cantasi her zaman isinize yarayabilir.mesela ben bu hafta ici hergun bandirma'dan bursa'ya otostop cekerken cantayla otostop cekmenin faydasini gordum.bindigim arabalarin %70'ine yakininda okula mi genc diye soran amcalarla karsilastim.yaz ayinda olmamiza ragmen yurdum insani yazinda okuyan ogrencilere asina.
    bunun yaninda yolda cok janjanli seyler giymeli miyim?yoksa delikanli mi takilmaliyim?ornegin su yaz aylarinda bir capri t-shirt bir sapka, bir sandalet mi yoksa bir kumas pantolon, bir gomlek ve bir kosele mi daha cok is yapar diye soracak olursaniz ben ilk sikki tercih ederim.zira her zaman kendinizi modern ve en onemlisi bir "ogrenci" gibi gostermeniz cok onemli.sizi alan kisi kosele ayakkabi, gomlek, kumas pantolon insani olsa dahi.
    *otostop cekilecek yerler nereler olmali?iste ozellikle sehirler arasi yollarda en buyuk sorunsaldir bu. ama ilk once yine sehiricinden baslayalim.sehir icinde bir okul onu her derde deva olabilmektedir.bazen ogrenci olmayanlara dahi.yalniz sehir icinde minibusculere dikkat etmek gerekmektedir.zira sizin icin duran arabanin soforunu arabadan inip dovme hayvanligina kadar erisebilir bu adamlar."neden musterilerimi aliyorsun?" diyerekten!?!?!?
    unutmadan su onemli destinasyon konusuna da degineyim.eger bir lise ogrencisiyseniz okuldan cikip kosa kosa otostop cekmeye gittiginizde sizden once oraya gitmis bir suru ogrenci varsa ve siz de lise-2'ye gidiyorsaniz otostop cekeceginiz yeri iyi ayarlamalisiniz.mesela bir yere gectiniz ve cekmeye basladiniz.lise sonlardan biri onunuze mi gecti?"kolay gelsin abi!" diyin.bir lise-1 ogrencisi onunuze mi gecti.eger arkasi saglam degilse dovup arkaya yollayin.eger ocaga falan takiliyorsa icinizden kufredin.
    gelelim sehirlerarasi yollara.yokuslarda kesinlikle cekmeyin.cunku sizin velinimetiniz kamyoncular yokusta durmaz.dursa da o yokus bitene kadar siz de bitersiniz.
    cok uzun duz bir yolun ortasinda durursaniz ve yaninizdan arabalar 120 civari bir hizla geciyorsa en yakin kavsaga, trafik lambasina, tali yol baglantisina yuruyerekten otostop cekme isleminizi devam ettiriniz.biraz boyun agrisi yapar ama boyle bir duzlukte 2 saat bekledigimi hatirlatmak isterim.
    eger gideceginiz yol size tanidiksa belirli checkpointler belirleyin.araba durdurmanin kolay olabilecegi.bunlarin aralarinda sizi birakacagini soyleyen hayirsever amcalara tesekkur edip baska arablar bekleyin.evet belki otostopcu araba, mesafe ayirmadan duran arabaya binmelidir kurali vardir.ama elinizin altindaki saglam mekani 2 adim gidip bir ovanin ortasinda kalmak icin harcamayin.sonra ayni yere yuruyerek geri donup tekrar otostop cekmek zorunda kalabilirsiniz.
    diyelim hava karardi.kesinlikle beyaz birseyler giyinin ve bir lambanin altinda otostop cekin.zira sehirlerarasinda otostop cekmek gayet tehlikeli bir istir aslinda.ozellikle de geceleri.ama ben gece en guzel otostop cekme mekanini tir parklari ya da benzinlikler olarak goruyorum.pek otostop sayilmasa da gidip araba soforleriyle konusmak en akillica cozumdur.

    soforle ne konusmaniz gerektigi konusunu size birakiyorum.zira herkesin tarzi farklidir.fakat soyle bir durumda (bkz: #6829538) boyle davranmaniz mantikli olacaktir.

    yolunuz ve sansiniz acik olsun.
  • iki bucuk saatlik uzun yuruyusun ardinda,is tekrar montauk sehir merkezine donmeye geldiginde,ayaklarim iflas sinyali vermeye coktan baslamisti. onumde asilmasi gereken 6 mil uzunlugunda ki yol ise hic sevmedigim otostop dusuncesine yoneltiyordu beni. normal bir amerikan kasabasinda asla kalkismayacagim bu hareket nedense bu ulkenin en dogusunda, gunesin ilk olarak vurdugu sahillerde o kadar itici gelmedi. bilincaltimin kabullenememesinden olsa gerek en basta gecen arabalara elimi narince kaldirisimin cevabi pek nazikce degildi. en nihayetinde duran gri renkli bmw markali arac ve yolcu koltugunda oturan dogu asya simali insani gorunce his tereddutsuz bir anda kendimi gri bmw nin icinde buldum. nereye gidilecegi konusulduktan sonra daha ilk anda farkedilen aksanlarin farkli olusu ardindan gelen nationality(milliyet) sorusunu kacinilmaz kildi. benim heyecanla turkey deyisime, neseli bir greek cevabi gelince arabanin ici bir anda katiksiz gulusmelerle doldu tasti. kimsenin otostop cekmeye yanasmadigi ve hatta kanunlarla da yasaklanmis olan,buna cesaret eden olsa bile boyle birisinin kolay kolay arabasina alacak birisini bulamayacak oldugunuz abd de bir turk'un otostopla yunan'li yi durdurabilmesi gunun tum yorgunlugunu atmisti uzerimden. sofor turkiye'de gittigi yerleri soylerken bende hemen ardindan yunanistan maceralarima geciyordum hic vakit kaybetmeden. malum yol 6 mil uzunlugundaydi ve maksimum 9 dakika surecekti, bunun bilincinde olan sofor ulkelerin guzelliginden soz acilmisken en keskin ve bitirici cumleyi soyledi; dunya guzel fakat biz insanlar onu kotulestiriyoruz kavgalarimizla,asil kotu olan insanoglu diye. o an iste iki insanin utanmasi vardi yuzlerde,ne kadar gereksizdi tum kavgalar, savaslar. halbuki ayni aractaki(dunyadaki) iki insan(iki millet) gibi gidilecek yer belliydi, ayniydi, bir di.
  • oyle birseydir ki otostop, hem inanilmaz eglenceli hem de bi o kadar tehlikelidir.. her kesimden, farkli kulturlerden insanlar tanirsiniz, kizlarin sansi cok daha fazladir ama en onemli kural tek olmamaktir, nedendir bilinmez ancak, tek otostopcu kizlara genelde orospu gozuyle bakilir.. 2, 3 en fazla da 4 kisi ile yapilabilirligi vardir. eger bunu surekli hale getirmisseniz, artik oyle bir hal alir ki, araba secmeye baslarsiniz, soyle klimali, genis bi araba olmalidir, evet iste bu kadar da gotu kalkabilir insanin.. bir kurali daha vardir, asla ve asla one oturmamak gerekir, oldukca risklidir bu. hele bir de disiyseniz.. en guzel yani ise asla neyle karsilasicaginizi bilememenizdir.. dikkat etmekle riskten kurtulamazsiniz cunku her model arabanin icinden her tarzda insan cikar. ornegin bir jaguar a binip, deli gibi sarhos, yaninda oturan karisina ana avrat kufreden bir herife rastgelebilirsiniz.. inemezsiniz de bir turlu, "yok bacim walla sizi ben birakacam, aha tam barin onune kadar" der durur.. ya da soole eski model bir chevrolet ye binersiniz, sizi zorla alir kuba* ya götürür, deli gibi icki ismarlar sonra da iyi geceler diler.. hatta bazen cep no larini verir, ozel soforlugunuzu yapmaya gonullu bile olabilirler.. sonra ilginc bir gercek vardir ki, 06 lar almaz.. 2 ay boyunca yapilan butun denemeler bunu gostermistir.. en cok 34 durur onunuzde, istanbuldakinin aksine, cok da kibar davranirlar, hemserim derler bir de ustune size.. minnettar kalir inersiniz.. evet cok eglenceli biseydir otostop, risklidir de ..
  • otostop çekilecek noktada biraz bekledikten sonra hala bir araç durmadıysa şans sigarası yakılmalıdır. hani şu, otobüs beklerken kararsız kalıp yakılan sigaradan; otobüs, dolmuş daha yarısındayken sigaranın illa ki araç gelir, doğanın kuralı gibi bir şey, mundar olur o sigara. o hesap, baktınız durmuyor araçlar, bir sigara kurban edilir, ne de olsa o sigara yarım kalmak zorunda.
  • trilyonlarca* kez otostop yaptım ancak bir tanesinde başıma film senaryosu gibi bir olay geldi.

    milas'tan fethiye'ye gitmek için el kaldırıyoruz, bir adet bmw x3 durdu, içinde küçük bir hanım, gelin gelin diye işaret yapıyor, bindik. biraz acemi olduğundan, arabayı yavaş süreceğinden bahsetti, biz tabi yarım saat güneşin altında el sallamışız, arabanın bir şekilde gitmesi yeterli.

    bir süre sonra gördüklerimiz acemilikten fazlasıydı. sol şeritten 50 ile gidiyoruz, arkamızda kornaya basan arabalar, sağımızdan geçip küfür ederek uzaklaşıyorlar. bıyık altından sağ şeride mi geçsek acaba diyorum ancak kadın sol şeritte mutlu, kendi haline bırakıyorum. bunların yaşandığı gün, kurban bayramının 4. günü, yollar kalabalık, muğla'nın girişinde trafik ekipleri kontrol yapıyorlarmış ve 3 ayrı araç tarafından şikayet edilmişiz, polisler gelmemizi bekliyor.

    muğla'nın girişinde polis ekiplerini görmemizle şoför hanfendinin bize dönüp, "gençler ehliyeti olan var mı" diye sorması bir oldu. bizde ehliyet yok dedik ve "bende de yok" cevabını aldık, gözlerimiz açıldı, "yok anasının amı" dedik. evet kadın iltihap gibi kullanıyordu arabayı ancak bayram kalabalığında şehirlerarası yola ehliyetsiz çıkacak kadar manyak olacağını tahmin etmemiştik.

    olaylar burda bitmiyor. yaklaştık, polis memuru sağa çekin diye işaret yapıyor ancak bu manyak kadında bunu anlayacak trafik bilgisi yok, durmadı. memur bunun duracağını düşündüğü için yola doğru bir adım attı ve kadın polisin ayağını ezdi hafiften. bir döndüm ki arkaya, adam seke seke peşimizden koşuyor durun diye. kadın panik olup durdu hemen, indik aşağıya. trafik ekibi, jandarma ekibi, narkotik ekibi olmak üzere yaklaşık 15-20 tane memur arabaya koştu. görev başında ayağı ezilen gazi polis memuru, kadına bağırıyor el işaretlerini bilmiyor musun sen diye, kadın söze "bunlar otostop çekiyordu yoldan aldım, tanımıyorum" diye girdi.

    ekipler arabayı didik didik aramaya başladı. her yer, ama her yer aranıyor. bavullarımız, içlerindeki çorapların içleri, gitarın içi, arabanın altı, üstü, aklınıza ne gelirse. ayıptır söylemesi tiplerimiz ofsayt, ben bile bir an acaba bir şey var mı üzerimizde diye korktum.
    polisle konuşmaya çalışıyoruz "memur bey yanlış anlaşılma oldu, el işaretinizi görmedik, özür dileriz" gibi cümlelerle, adam kaçmaya çalıştınız, şu an şüphelisiniz, lütfen kenarda bekleyin diyor. nüfus cüzdanlarımız alınıyor, yarım saate yakın orada mahsur kalıyoruz. o arada sigara üstüne sigara yakıyorum, tütün sardıkça adamlar daha bi şevkle arıyorlar.

    yarım saat sonunda ayağı ezilen memur nüfus cüzdanlarımızla geliyor, "kusura bakmayın, alıkoyduk, ama şüpheli gibi göründünüz. araba temiz, gbt'lerde de sorun çıkmadı, devam edebilirsiniz, iyi günler" diyor. kadına bakıyorum, sıfır mimikle bir zafer kutlanıyor içlerimizde. yarım saat boyunca uyuşturucu ihtimaline o kadar yoğunlaşıyorlar ki kimse gelip bacım ehliyetin nerde ruhsatın nerde diye sormuyor. kadın indiğimiz yere kadar teşekkür etti, siz olmasanız ilk iş ehliyet ruhsat isterlerdi dedi ve karşılıklı teşekkürlerle ayrıldık.

    bu da böyle bir anımdır.
  • maceraları bazen bilim kurguya yaklaşan eylem. markasını tahmin bile edemediğim beyaz üstü açık spor arabasıyla beni gecenin üçünde alan kızcağıza seslenmekteyim; onca kamyon şoförü, kalabalık aile ve akan genç tayfa benden ürküp, bırak almayı, yanımda durup, nereye gideceksin, bir şeye ihtiyacın var mı demedi de, sen nası bir güzellikle, cesaretle ve tatlılıkla beni alıp, annemin evine kadar bıraktın.

    sana hep minnettar kalacağım.
  • artık türkçe versiyonu (http://hitchwiki.org/tr/) da olan hitchwiki'de enine boyuna ele alınan konu.

    pek çok yerde duymuşsunuzdur ya da karşınıza çıkmıştır, (türkiye'de) otostopla ilgili yapılan (ve çoğu zaman hayatında hiç otostop yapmamış kişilerce uydurulan) uyarıların pek çoğu "kamyona binme!" ve "güneydoğu'ya gitme! (hatta ne otostopu, hiçbir şekilde gitme!dir o) girizgâhlarıyla başlar.

    ancak gelin görün ki, otostop(ta araç durdurma) sonsuz sayıdaki kombinasyonun bir araya gelmesiyle gerçekleşir ve her bir deneyim eşsiz ve tekrar edilemezdir. dolayısıyla sağda solda duyduklarınızı fazla iplemeden kendi deneyiminizi yaşamaya bakın.

    onlarca kez -- pek çoğunda yalnız başıma -- kamyona bindim, güneydoğu anadolu'yu bir ucundan diğerine otostopla geçtim ve başıma gelen en kötü şeyler, alanya civarından bizi iki sap olarak alan sürücünün (hayır kamyon değil, araba sürücüsü -- hem de tam markasını hatırlayamasam da iyi bir marka) "biriniz hatun olacag idi..." diye başlayan konuşması (evet, aynen böyle dedi...) ile batman'dan alıp dağ başında köyden bozma bir ilçeye (tam hatırlamıyorum, kozluk olabilir) bırakan sürücünün (o da araba kullanıyordu) fazlasıyla ama fazlasıyla kapalı bir imayla para istemesiydi (ima o kadar kapalıydı ki, savuşturmak çok kolay oldu). bir de antalya, alanya ve anamur'da 45 derece sıcakta vıcık vıcık güneş altında 2 saat asfalt kenarında elin havada beklemek var tabii (adı geçen üç yerde de iki kez -- her bir ikisinde de farklı yönlere olmak üzere, farklı mevsimler ve farklı yıllarda otostop çektim, dolayısıyla tüm genellemeler yanlış olsa da, genel kanım: bu yerlerde otostop çekerken bek-le-ye-cek-si-niz).

    şimdi bu kamyon ve güneydoğu mevzularını biraz daha açayım:

    -kamyon şoförleri ırzınıza geçmeye hazır sapık kekolar değildirler, uzun yolculuklarında biraz muhabbet isteyen, biraz sevap işleyeyim/iyilik yapayım diyen, kimi zaman en parasız hâlinize karşı bile biraz ezik, çoğunlukla 2+ çocuğa sahip aile babalarıdırlar. hatta diyebilirim ki, kamyon şoförleri otostopçuların en büyük dostlarıdırlar, en donmuş/pişmiş/sıkılmış/yorulmuş durumdayken kurtarıcılarınızdırlar. ancak çok ilginç bir biçimde marmara bölgesi'nde (ki bundan edirne-bilecik, çanakkale-sakarya illeri arasında kalan tüm araziyi kastediyorum) hemen hemen yanınızdan geçen ilk kamyon dururken (ve siz kamyonları yavaş diye beğenmeyip parmağınızı bile kaldırmazken), marmara'nın dışında yalvarsanız dâhi, nâdiren bir kamyon durdurmayı başarabilirsiniz.

    -karadeniz ve doğu anadolu'nun kuzey kesimleri dışında türkiye'nin tüm bölgelerinde otostop çekmiş biri olarak söyleyebilirim ki, güneydoğu anadolu türkiye'nin en kolay otostop çekilen bölgesidir (yukarıda bahsi geçen iki bölge değerlendirme dışı olmak kaydıyla tabii). çoğu zaman yanınızdan geçen ilk araç durur -- o anda başparmağınız havada beklemeseniz bile, hatta bırakın yol kenarını daha şehir çıkışına yürürken -- ve -- belki önceden oraların efsanevî misafirperverliğini duymuş ama "hadi canım olur mu öyle şey" demişsinizdir benim gibi -- en azından su ve sigara ikram ederler başka hiçbir şey yapamazlarsa. eğer diğer bölgeler arasında bir değerlendirme yapmam gerekirse, yaklaşık olarak şöyle sıralardım otostop kolaylığını (en kolaydan en zora): trakya - iç anadolu - güney marmara - ege. akdeniz, çoğu zaman sanılanın aksine, bence en zor araç durdurulan bölgedir, tabii bunda turizmin yarattığı çürümüşlük ve bağlantılı olarak oralarda bulunan her tür yerli olmayan kişinin "zengin züppe" olarak görülüyor olması gâyet etkilidir kanımca.
  • bu yaz tatilinde antalya-izmir arasinda trapper, redgrave, amok ve niceleriyle yaptigim aktivite. yorucudur. erken cikan hizli yol alir. antalya, mugla ve izmir'in ne denli zorlu zorlu sehirler oldugunu ogrenmeme vesile olmustu. yolculuk boyunca duranlar hep baska sehirlerdendi. gozunu sevdigiminin ankarasi, ankaralilari.. rekorumuz da tek otostopta 180 km olarak gecer.
hesabın var mı? giriş yap