• profesör doktor sabri erdem, yaşadıklarını sıralı tweetinde anlatıyor:

    https://twitter.com/…dem/status/1430834601799335939
    çocuğum dolayısıyla yaşadığım deneyimlerden:
    şu özel ilköğretim her yanıyla koskoca bir soru işareti!

    çocuğum ana okulu da dahil 3 yıldır izmir'in sayılı kolejlerinden türkiye'nin de dernek statüsündeki sayılı zincirlerinden birinin öğrencisi.

    vaatler çok, gerçekler bambaşka:
    3 yıldır haftada 14 saat ingilizce dersi görüyor, hala ingilizce konuşamıyor, yazamıyor, temel ifadeleri anlayamıyor.
    bu arada sınıfın başarılı-zeki(!) öğrencilerindenmiş(?).
    (eğitim kaynaklarına ve lisanslı diye kitaplarına akıttığımız paralar cabası, benim üniversitede okuttuğum kitapları 8e 10a katlar fiyat olarak.)
    okulun kapalı yüzme havuzu ve anaokulundan beri haftalık yüzme dersleri var.
    pandemiyi hariç tutuyorum ama çocuk yüzme de bilmiyor, suyun üstünde duramıyor(du).
    ayrıca okuldaki özel kursa yazdırmamız gerekiyormuş.
    her hafta resim dersleri var, iyi de öğretmenleri var gibi ma çocuk çöp adamın ötesine geçemedi hala! sanat akademisi varmış ona yazılabilirmiş
    müzik desen yine aynı şey! sanat akademisi ve okuldaki piyano kursları çözüm!

    ben zaten akademik başarısında değilim çocuğun, okulun sosyal yönleri iyi diye burada ama, iyisi buysa gerisini siz düşünün!
    sonuç mu:
    çocuğumu özel jimnastik okullarına hafta sonu ben götürüyorum, bir dönem muzik-piyano dersi aldırdım, önceleri orf mizik-drama eğitimi aldırıyordum, yüzmeyi kendim öğrettim (ben ne kadar biliyorsam artık),
    resim için, boya, kağıt, tuval vs aldım youtube.dan baka baka kendimiz bişeyler yapmaya çalışıyoruz. teknik meknik hak getire. ne güzel satranç öğretmiştim, satrançtan soğudu çocuk derste!
    yapan mı nasıl yapıyor? okul dışı özel çaba ile. çocuğun ve kendi hayatlarınızdan çalarak!
    okulda haftada 35-40 saatte yapılamayanı okul dışında kısıtlı zamanlarda yapmaya didinerek!

    çözüm mü? diğer okullar mı? hepsi aynı! herşey lafta sözde. okul değil yarış atı kulübü pek çoğu:

    a'mı b'mi c'mi d'mi?

    öğrenme hedefleri ton ile, öğrenme kendisi ortada yok!

    sabri erdem baykuş

    mesele eğitime bakış.
    mesele ülke meselesi!
    edit: ekleme
  • ticari kaygı ile yapılan hiçbir iş asıl görevini yerine getiremez. maalesef birçok veli fazla parasını saçmak için bu yola başvuruyor. o marka marka reklamlar yapan, milyarlarca lira fiyat çeken okullarda çalışan öğretmenlerin birçoğu tecrübesiz aynı zamanda da aldıkları ücret sebebiyle mutsuz. bu ortamda okul sadece adını size satar. siz de çocuktan başarılı olmasını beklersiniz. maalesef dönem ortasına gelmeden 3-4 dersin öğretmeni değişmiştir. kısacası geçmiş olsun. hala hakkınız var iken evinize en yakın devlet okuluna verin çocuğunuzu. yemişim yabancı uyruklu öğrencisini, kalabalık sınıfını. bırakın da biraz piremses çocuklarınız temelden ülkenin gerçeğinin farkına varsın. yoksa ilerde 30 yaşında hala daha cebine harçlık koyacak çocuğunuz olur.
  • özel okul öğretmenleri, devlet okulu öğretmenlerine kıyasla çok daha düşük maaşla, çok daha uzun saatler boyu güvencesiz çalıştırılır.

    kimi okullarda derslerde iki dakikalığına kürsüde oturup dinlenmesi dahi yasaktır.

    çoğunlukla okulun "çöpü" muamelesi görür. o giderse yerine birinin iki dakikada geleceği hatırlatılır.

    çocuklara iyi bir eğitim vermesi değil, veriyormuşcasına velilerin gözünü boyaması beklenir.

    açıkça ifade edilsin veya edilmesin "başarı" grubundaki bir avuç öğrenciyle sınav derecesi kovalanır, diğerleri öyle böyle ilerler.

    öğretmen, "aman başım ağrımasın" diye kukla gibi kendinden istenenleri yapar.

    devlet okulundaki idealist bir öğretmen yeri geldiğinde velilerle çatışıp kendi şartlarını dikte edebilirken özel okul öğretmeninin bu şansı yoktur.

    özel okul öğretmeninin idealist olma şansı da yoktur aslında ya, neyse.

    özet ve son not: çocuğunuzu bir özel okula yazdırmadan önce o okulun öğretmen maaşlarını ve çalışma şartlarını araştırın. asgari ücretle haftada 50 saat çalışan kimse çocuğunuza eğitim veremez. sadece oyalar.
  • hocam sizin çocuk doğuştan ırgat. sanayiye gönder daha çok verim alirsin. 1 haftaya kalmaz evde bozuk ne varsa elden geçirir; yetmez konu komşunun arabası, mobilyası, musluğu boku püsürü tamir eder. 3 aya kendine altın kolye alır ve anasına harçlık bırakır. 1 seneye kalmaz kamisa su yurudu mu; ever gitsin.
  • şahsen sayısal dersleri çocuğuma birçok öğretmenden daha iyi anlatabileceğime inanıyorum, zira bazı öğretmenler ezberletme yöntemini tercih ediyor çünkü kendileri de o şekilde öğrenmişler. tabii bir matematik öğretmeni için matematik formüllerini ezberlemek zor olmasa gerek ama aynı anda birçok ders alan öğrencinin o kadar formülü ezberlemesi çok zor. ben matematik sevmiyorum diyen öğrenciler aslında formül ezberlemeyi sevmiyorlar. mantığı ile öğretince çok kısa sürede kavrayabiliyorlar.

    şayet çocuğunuza sayısal dersleri öğretebilecek durumda değilseniz, özel hoca tutmak yerine iyi üniversitelerde okuyan başarılı öğrencilerden destek alın, hem daha az para ödersiniz, hem de sonuç alma şansınız bir kaç kat artar, zira başarılı bir öğrenci matematiğin ezberlenerek öğrenebilecek bir şey olmadığını çok iyi bilir. bilmese başarılı olamazdı zaten.

    spor ve sosyal alanlarda ise ultra herşey dahil okulları tercih etmek yerine devlet okuluna yazdırıp çocuğu ayrıca spesifik kurslara göndermek yine hem daha faydalı, hem de daha hesaplı olacaktır.

    edit: yukarıdaki yazımdan rahatsız olan öğretmenler olmuş. elbette bu işi yapan oldukça başarılı öğretmenler de vardır, ben sadece kendi deneyimimi paylaştım.
  • haklı bir babadır.yıllardır özel kurumlarda matematik öğretmenliği yapıyorum.uzun zamandır özel okulda değil sadece butik kurslarda çalışıyorum.
    özel okulda yarak kürek işlerden öğretmenlik yapmaya zaman kalmıyor.
    çok komik rakamlara öğretmen çalıştıyorlar.
    1 ay önce yine kısıklı'da bilinen bir kolej aradı görüşmek için.müdür bir saat konuştu.okulun geçmişinden girdi veli profilinden çıktı.öğretmenliğin yanında veli araması,sosyal etkinliklere destek falan bir sürü şey istiyor.
    neyse konu maaşa geldi.maaş 4500 tl dedi. 3 gün gelirim dedim.yok biz 6 günlük düşünüyoruz dedi.
    kolay gelsin dedim çıktım.
    veliye her türlü bindirimi yapan bu kuruluşlar öğretmene gelince maaşı düşürebildiği kadar düşürüyor.
    ve bir çok arkadaş hayat koşulları gereği mecburen çalışıyor.
    veliler gidin öğretmeninizi kontrol edin.
    5.5 -6 gün hayvan gibi çalışan öğretmenden çocuğunuza hayır beklemeyin.
    artık ders vereceğim çocuklara soruyorum hangi okuldansınız.herkesin bildiği özel kolejlerden geliyorlarsa konuları en temel düzeyde anlatıyorum.
    daha bu hafta ilkokuldan beri namlı bir koleje giden bir 12. sınıf öğrencisine çarpım tablosunu yazdırdım.bu kolej bir de ingilizce eğitim veriyoruz falan diye övünüyor.lan 12 yılda bari çarpım tablosu öğretseydiniz.çocuğun babası en az 2 ev parası gömmüştür bu okula.
    bu özel okul işinden bıkan biraz öngörülü veliler okula bayılacağı parayı özel derse veriyor.hoca ile uyum saglayamaz ise hemen yeni hoca buluyor.her türlü öğrenci verim alıyor.
  • göndersin bizim yandaki devlet okuluna, ilkokul bitmeden kürtçe garanti, arapça yan dil.

    ayrıca yandal olarak, tükürme ve bağırma kursları var.
  • bizim çocuklar gidiyor özel okula. özel okulların devlet okulundan tek farkı güvenlik ve sınıfta az öğrenci olması. eğitim ve öğretimden pek fazla bir şey beklemeyin artık üzülür, örselenirsiniz.
  • bir cocuga bu kadar yuklenip bu kadar sorumluluk yukleyip basari beklemek ayri bir avelliktir. oyun cocuklari oyun oynasin. cocugunu oyun oynat ruh hastasi iblis. sen o yasta lazimliga sicmaktan baska napiyordun acaba?
  • bu konu, hakkında yeterince veri toplandıktan sonra yorum yapılması gereken bir konu da; benim takıldığım nokta şu an 30+ olup da "ben devlet okulunda hepsini söktüm! devlete gönderin!" diyen naif arkadaşlar.

    ben de 30+ biri olarak o zamanki devlet okullarında büyümüş, hatta devlet okulunda 4. sınıftan itibaren ingilizce'yi zaten geçtim; akıcı fransızca öğrenmiş biriyim. paslı da olsam hala (belki de çok genç öğrenmenin etkisiyle) basit dertlerimi anlatırım, konuşulanı az çok anlarım.

    fakat asıl nokta şu ki; o zamanlardaki devlet okulu ile şimdiki arasında çok büyük fark var. bizim zamanımızda özel okula gidene "gerizekalı galiba, dersleri yapamadığı için ailesi koleje göndermiş" derdik. kolej çocuğu demek bizim dönemimizde aptal olmak veya çok zengin olmaktı... veya her ikisi de.

    (onlarca yıldır var olan ekol olmuş özel okulları tenzih ederim. onlar zaten hep ayrı bir dünyaydı.)

    şimdi özel okula yazdırmanın ana önceliği "daha iyi eğitim" de değil esasen. ülkenin demografisinin yavaşça 10+ yıldır bozulduğu bu ortamda çocuğunu en azından belli standartlardaki ailelerin çocuğuyla muhatap etmek, dayak yemediğine dair güvence, temizlik, güvenlik gibi sebeplerle özele yazdırıyor aileler. buna ulaşıyorlar mı değişir, fakat amaç çoğunlukla bu.

    edit: imla.
hesabın var mı? giriş yap