• türkiye'nin bitmek bilmez sinir bozucu gündeminden uzaklaşmak, biraz olsun rahatlamak isteyenler için birebir olan şehir. insanların gündeminin köpekbalığı saldırısı, bir kızın bacağının timsahın ağzından nasıl kurtarıldığı, bush fire(çalı çırpı yangınları) veya çalışma saatleri artırılsın mı artırılmasın mı olduğu; kısacası insanların mutlu mesut yaşadığı, tepesinden güneşin ve masmavi gökyüzünün genelde eksik olmadığı huzur dolu bir kaçış destinasyonu.
  • ilginctir ama bayburtla kardes sehirdir.
  • havalimani, elinde anahtariyla gelen bir teyze tarafindan acilabilen kopekbalikli sehir.

    gecenin bir saatinde uluslararasi terminaline indigim bu guzide sehrin ic hatlar terminali kapi duvar kapali olup, almanya'dan dev sorf tahtasiyla gelmis bir kizcegizle kilitli kapilara ve kapkaranlik terminale inanamaz bakislarla baslayan kader ortakligimiz, anahtarli teyzenin bir saat sonra gelerek resmen cantasindan havalimaninin anahtarini cikarip kapilarini bir bir acmasina sahitlik etmemizle sona ermistir.
  • avustralyanın madenleriyle ünlü şehri. madencilik avustralyanın en önemli iş alanlarından biri. geiliri yüksek bir iş alanı. bizdeki gibi 3 kuruşa ölüm riskiyle çalışmıyorsun. riskin karşılığını alıyorsun. halkın geliri yüksek olunca yaşam da buna bağlı olarak pahalılaşıyor. yadırgamamak lazım.
  • bon iver'in 2011 albümünden bir parça sözleri de şöyle;

    i'm tearing up, acrost your face
    move dust through the light
    to fide your name
    it's something fane
    this is not a place
    not yet awake, i'm raised of make

    still alive who you love
    still alive who you love
    still alive who you love

    in a mother, out a moth
    furling forests for the soft
    gotta know been lead aloft
    so i'm ridding all your stories
    what i know, what it is, is pouring -- wire it up!

    you're breaking your ground
  • eger perth'de yasamiyorsaniz, avustralya'nin her kosesinin perth'e cok uzak kaldigini anlayacaksiniz. diger eyaletlerle arasindaki col kimseye aman vermez. en buyuk road triplerin ya baslangic ya da bitis noktasidir perth. km bazinda bazi orneklerle bu sehrin her yere ne kadar uzak oldugunu aciklamaya calisayim siz sevgili seyahet sever cok okur az gezer sozluk yazarlarina.

    perth>darwin= 4,032km
    >adelaide=2,693km
    >melbourne=3,417km
    >canberra=3,720km
    >sydney=3,935km
    >brisbane=4.345km
    >cairns=5.254km
  • sydney'den sonra taşındığımız ve yeni evimiz olan şehir. sydney'e göre küçük ve sakin. insanları ve kültürü bariz farklı. araba parkı konusunda şehir merkezinde bile sorun yaşamadığınız ender şehirlerden. çoğu açıdan cep dostu. paralı yol bile yok şehirde, her şey ücretsiz.

    havası bence avustralya'nın en iyisi. nsw ve queensland'de 5 yıl geçirmiş biri olarak bunu söylüyorum. nem yok abi nem. yağmur sadece yağmur olarak kalıyor fırtınaya dönüşmüyor. neredeyse her gününüz güneşli ve bulutsuz. bunda hemen çölün yanı başına kurulmuş olmasının etkisinin olduğunu düşünüyorum.

    iş olanağı açısından bence heryerden daha önde şuan. hiç mi iş bulamadınız ya da bir meziyetiniz yok mu, sorun değil. gidin bir maden iş bulma acentasına 5 gün sonra madendesiniz haftada $1500 kazanıyorsunuz vergiden sonra. o da başlangıç işleri, malzeme getir götür, başındaki ustanın yardımcısı olarak.

    sahilleri mükemmel ve insan azlığından dolayı neredeyse el değmemiş gibi hissediyorsunuz. evimiz buranın en popüler sahillerinden olan city beach ve floreat beach'e 10 dakika mesafede ve avustralya'nın o meşhur sörf ve sahil hayatını yaşamak keyif veriyor.

    denizi tabi ki bir ege değil. çünkü ege denizi görece kapalı bir deniz ve dalga yok denecek kadar az. burada ise okyanus ve açık su olduğu için yüzmeniz imkansız. bunun sonucunda herkes sörf tahtasını alıp suyun tadını çıkarıyor. ayrıca kimseyi üstsüz görmek mümkün değil çünkü avustralya'da güneş o bildiğiniz güneş değil. hemen hemen herkesin üstünde swim suit ya da uv ışınlarını engelleyen kıyafetler ile sahillerde boy gösterdiğini söyleyebilirim. yanmaktan derileri kartlaşmış yaşlı dayıları tenzih ediyorum.

    velhasıl kelam güzel şehirdir. özellikle aile kurmak ve sakin bir hayat geçirip yüksek standartlarda yaşamak isteyenler için. ilk geldiğinizde alışmakta biraz zorluk çekebilirsiniz ama nerede çekmiyorsunuz ki zaten?
  • beirut 'un eylül 2015 tarihli no no no albümünden bir şarkı. sözlerini de yazalım tam olsun:

    not of this world
    lean as a shadow
    i was in perth
    when i was gathered

    blood on the sand
    paint on the water
    i skipped around
    asking for you

    last night i combed the earth
    you saw me at my worst
    ragged tires burn for miles
    i ran until it hurt

    reasons come seasonal
    i'll tell you when i know

    see you in an hour, an hour back home
  • gercek anlamda huzur yasanabilecek tek sehir.

    standartlari koruyacak kadar gelir, duygusal olarak mutlu ve doygun iseniz dunyanin en yasanabilir yeridir bu sehir. nufusu ne cok fazla ne de cok azdir, her yer yesil ve dogayla icicedir, yapilacak yuzlerce sey vardir, asla eve tikilip kalinmaz.

    gecirilen 3 yilin sonunda, once dil okuluyla ingilizce ogrenmeye baslama ve akabinde master egitimiyle birlikte su an avustralya'da yasanacak en guzel sehirdir, elbette melbourne ve sydney gibi metropolleri soyleyenler olacaktir ancak ıstanbul'da gecirilen (surunulen) yillardan sonra gelen kalabaliklardan tiksinme durumundan sonra 2 milyonluk nufusu ve asiri derecede buyuk yuzolcumuyle gelen ferahlikla sonsuza kadar yasanabilir.

    su an masterin son doneminde oturum izni arayan bir aday olarak, en kotu ihtimalle master diplomasina verilen 2 yillik graduation visa ile bu harika memlekette kalmak icin her yol denecektir.*
  • en yaşanabilir şehirleri indeksine her sene boşuna girmeyen şehir.

    2 milyondan biraz fazla nüfusu var ama yerleşim alanı o kadar geniş ve ferah planlanmış ki asla insan yoğunluğunu görmüyor insan, buna şehir merkezi de dahil.

    havası akdeniz iklimi gibi ama iç kesimlerden gelen çöl etkisinden dolayı nem türkiye'ye göre çok daha düşük, bu yüzden terlemek zor.

    asya ortadoğu ağırlıklı sydney ve melbourne'a göre anglo-saxon yani beyaz vatandaşların oranı perth'de çok daha yüksek.

    fiyatlar düşüp, maden endüstrisinin eski şaşalı günleri bittiğinden beri (mining boom) iş imkanları diğer şehirlere göre çok azaldı, halihazırdaki iş başvurularında da öncelik ya nativelere ya da avustralya vatandaşlarına verilmekte. yani bir meslekte istisnai bir özelliğiniz, başarınız yoksa iş başvurusuna başlarken ilk soruda 'avustralya vatandaşı mı yoksa vizeniz mi var?' eleniyorsunuz.

    düzgün bir işle, beyaz yaka, mavi yaka farketmeksizin, ömür boyu sağlıklı ve kaliteli yaşamak için harika bir şehir, güneyindeki muhteşem dogs güzelliklerini, sahillerini, şarap üreticilerini söylemeye gerek bile yok.

    bu entry vakit buldukça güncellenecektir. cheers!
hesabın var mı? giriş yap