• sırf c'mon billy parçası için bile tapılası harika kadın. bi de bir zamanlar aşk yaşadığı nick cave ile paralel bir müzik hayatı vardır. ikisi de aşağı yukarı aynı dönem de benzer temalı şarkılarla efsane oldular, sular durulunca o dönemde kazandıkları kredileri kullandılar. haklarını yemeyelim, ikisi de hala kalbur üstü şarkıcılar ama nerde 90'ların nick cave'i, pj harvey'i nerde halleri.
  • müzikten anladığını zanneden bir insan olarak en azından "herhalde indie'den hiç anlamıyorum ben. yok yok indie'den anlamıyorum." diye kendimi avutmama sebep olan kadındır.

    kabul, yakın takipçisi değilim. meraba meraba işte. ama dinliyoruz sağda solda. sonuçta ablamız gayet meşhur. ama zaten ben onu anlamıyorum, bu kadın bu şarkılarla, bu sesle nasıl meşhur oluyor. şarkı sözlerine lafım yok gerçi. ama bir de üstüne yenilikçi, radikal bir müzik yaptığına dair mevcut algı beni iyice derin düşüncelere sevk ediyor.

    yani bi arkadaşım böyle kayıtları getirip bana dinletse (ki kayıtlar gerçekten o tarz amatör işler gibi geliyor bana dinleyince) abi kusura bakmayın çok iyi işler değil. ama doğru yoldasınız, geliştirirseniz kendinizi iyi birşeyler çıkabilir falan diye moral veririm. ulan hakkaten ben müzikten anlamıyorum galiba*.

    sözlükte çok seveni var ondan biraz çekinerek giriyorum bu entry'yi fakat belki birileri beni bilgilendirir diye umuyorum.

    edit: erosabi mesajlarıyla biraz beni aydınlattı, teşekkür ederim kendisine.
  • basitçe anlatayım; bazı müzik insanları, müziği yönlendirmek ve yeni janrlar yaratabilmek için deneysel çalışmalara imza atar. radiohead, pixies, nirvana gibi grupların yaptığı müziklerin (alternative rock/indie rock) bugünkü müzisyenleri nasıl etkilediğini biliyorsak; 2000'lerde de, pj harvey'nin 90'larda çıkardığı dry ve rid of me (noise vokal ve ağır gitar soundları) albümlerinin alternatif müziğe yarattığı etkiyi kabul etmemiz gerekir. basitinden, günümüzdeki alternatif müziği elektronik soundlarla karıştırma fikrini, pj harvey 98'de is this desire? albümüyle gerçekleştirmişti bile.

    yeni albümünde de daha sözlere vurgulanmış sakin bir albüm fikrini ortaya koydu. ki günümüz müziğinde folk'un ne kadar öne çıktığını tartışamayız. lykke li ve türevleri gibi.

    sonuç olarak thom yorke, nick cave, jack white gibi çığır açıcı sanatçılardan biridir pj harvey. bu yüzden bu kadar saygı duyulur ve müzik tarihinin hall of fame'inde yerini alır.
  • cok sevdiğim let england shake ile 2011 mercury prize ödülünün sahibi olmuştur. buradan kendisine sevgi ve şükranlarımı iletiyorum. what if i take my problem to the united nations?
  • mercury kazandigi torendeki performansi youtube"a dusen sarkici
  • çok takip ettiğim bir müzisyen değildi, ama let england shake albümünden sonra kendisine olan saygım ve ilgim kesinlikle artmıştır. çok iyi bir albüm yapmış hakikaten, ayakta alkışlıyorum.
  • yeni albümüne geçmeden önce eski albümlerinin teker teker bir kez daha tadına bakmak istediğim muhteşem kadın...

    ben bu kadının ne istediğini avaz avaz bağırabilen hallerine hastayım. güçsüz anını sergilemekten de çekinmeyen, ama güçlü olmaktan da korkmayan, saf ve temiz gözükmeye kasmayan, küçük kız çocuğu şarkıları yapmayan haline hastayım. basit duygusal şarkılar yapıp bunu alan bir kitle oluşturmak yerine, derinlikli sözler yazıp nitelikli bir müzik yapışına hastayım. feminist duruşuna, bunu gerçekten hazmetmiş olmasına hastayım. yeni tarzlar denemeye korkmamasına, saçma sapan tipler gibi her albümde aynı şeyleri tekrarlamamasına hastayım. her yaptığında da, bu kadar iyi yapabilmesine hastayım.

    dry ve rid of me'deki ürkütücü boyuttaki bağımsızlığına hastayım.
    to bring you my love'daki aşık ve ama yıkılmayan haline hastayım.
    is this desire?'daki hüzünlü, çocuksulaşmayan naifliğine hastayım.
    stories from the city, stories from the sea'deki her şeyine ayrı ayrı hastayım, güçlü duruşu, dünyaya meydan okuyan neşesi, ayrıca soundu ve ah o rock star muhteşemliği...
    uh huh her'de kırılganlığını sergileyişine, bundan utanmayışına, ama asla ağlak olmayışına hastayım.
    white chalk'taki sakinliğine, kendini ifade edişindeki becerisine hastayım.

    tüm bunları yaparken doğru düzgün bir sound kullanışına, insanı araştırmaya sevkedecek denli göndermelerle dolu sağlam sözler yazışına, envai çeşit enstrümani bizzat icra edişine, albümlerinin prodüktörlüğünü yapacak denli çok yönlü olmasına hastayım.

    her albümünde hayranlığıma hayranlık katıyor, bakalım günü gelince let england shake'den ağzımızda ne gibi güzel tatlar kalacak?

    dinlemeye doyulamayan, şarkılarına değil kendisine "muhteşem" dediğim tek müzisyen...

    ps: aynı zamanda heykeltraş ve ressam, sergileri de var, ama bu kadar muhteşemlik bir insana biraz fazla lan!
  • c'mon billy ve henry lee'de de değinildiği gibi hafif şiddetli sevdiğine inandığım kadın/tanrıça. zaten o kadar deli sevmeseydi o şarkılar çıkmazdı gibime geliyor. son yıllarda da nick cave gibi ondaki ateş de sönmüş olmalı ki o da tutkulu aşk şarkıları yapmayı bıraktı. sosyal içerikli albümler yapıyor, siyasi takılıyor artık.
  • alternatif müzik dünyasında eşi benzeri olmayan tanrıça ozan. dünyada yaşayan en iyi şarkı yazarlarından biri.

    gerçek hayatta nasıl biri olduğu merak edilen gizemli müzisyenlerden biridir pj harvey. genellikle çok ortalıkta görünen biri olmadığı için röportajlarından fikir sahibi olabiliyor insan. röportajlarında kendisine sorulan bazı klişe sorulara verdiği cevaplar da gayet anlamlıdır. müzikte en büyük korkusunun kendini tekrar etmek olduğunu, yapılan şeyin yapıldığını ve kendini güvende hissetmek istemediğini ve bütün mütevaziliğiyle hala yeni şeyler öğrenmeye devam ettiğini söyler. eğer pj harvey bu vizyona sahip bir müzisyen olmasaydı let england shake, is this desire gibi şaheser albümleri dinleyemeyeceğimiz kesin.

    pj harvey'in sanatsal kabiliyeti, çaldığı enstrümanlardan, cesaretinden ibaret değil sadece. muhteşem bir şarkı yazarı en başta. hikayeleri çok. kadınlar, erkekler, ölüm, yaşam, kıskançlık, şehir hayatı, savaş, kayıplar, mutluluklar.. bu hikayeleri anlatan çok müzisyen yok ve pj harvey'de hikayeler asla bitmiyor. enstrümanları çalışı ve şarkının içeriği her zaman uyumlu, birbirinin ayrılmaz parçası gibi. biri diğerinin önüne asla geçmez çünkü orda anlatılan bir hikaye var ve pj de bu hikayenin hakkını sonuna kadar verir. hikayenin başı, gelişmesi, sonucu, karekterleri ona aittir ve sesiyle de o karakterlere hayat verir, bir oyuncu gibi.

    herşeyiyle pj harvey'in müziği sunuşu onu bir çok insandan daha özel yapıyor ve bu yüzden de piyasada en saygı gören, en beğenilen isimlerden biri. iyi ki böyle bir müzisyen var.
  • youtube'dan bu hatunun playlist'ini açıp sabaha kadar dinleyen insan hayata farklı gözle bakabilir. o denli mutlu ediyor, üzüyor, bunaltıyor, güldürüyor. klipleri ayrı bir orjinal. asla vazgeçilmeyeceklerden.
hesabın var mı? giriş yap