• kavacık'tan gelirken meydanından geçip cumhuriyet köyüne doğru devam ederken sağdaki mekanlar hem güzel hem de uygun fiyatlıdır. buralarda açık havada, tam olarak dört bir yanınız doğayla çevrili olarak yemek yeme ya da kahvaltı etme imkanı vardır. buradan düz devam ederek ömerli'ye, baraja kadar gidi,p görevliden izin alıp barajın 1-2 fotoğrafını çekmek en iyisidir.
  • istanbulluların ya doğaya ne kadar aç olduğunu, ya da moda olan her şeye nasıl atladıklarını gösteren sevimli ve otantik ama başka da fiyatları açıklayabilecek ahım şahım bir özelliği olmayan leh köyü.

    tamam sevimli, polonyalılar kurmuş falan o da bizim gibi tek tip insan bırakılan bir ülkede ilginç geliyor, tamam bir de yürüyüş parkuru var 3-5 km bir şey onda da ormana giremiyorsun zaten telle kapamışlar.

    müdavimleri olur anlarım, entellektüel bir grubun buluşma noktası olur onu da anlarım ama haftasonu neden tüm istanbul bu noktaya akıyor onu anlayamıyorum, resmen şehiriçi trafiği vardı giden yolda. kahvaltı desen özelliksiz, orman desen bildiğin orman zaten giremiyorsun, evler desen iyi hoş da kaç kez görmeye gidersin, kalabalıktan kaçıyorsun desen metrekareye 40-50 insan düşüyor.

    herhalde tüm istanbul da garsoniyer olarak kullanmıyordur değil mi? ben anlam veremedim.
  • dizilerdeki default kaçırılma mekanı.
  • ömerli-şile yolundan gitmemek gerekiyor buraya. tabela mabela yok, hatta tabela ne ki yolda ışık yok ulan.

    edit: istanbul'da genel olarak hava çok güzel, ama burada müthiş valla, rüzgar da yok, camlar açık uyuyoruz. tarihi not düşelim; 3/4 aralık 2010. 20-30 sene sonra anlatırız ergenlere.
  • kaçamak yapmak için gidilebilecek güzel ve sakin bir köy.
  • ergenekon cephaneleri bulunmadan 1-2 sene öncesinde iş arkadaşlarımla beraber mangal yaptığımız yer. bilmeden askeri alana girmişiz, geri dönüş yolu da yaklaşık 2 km. yukarı doğru olduğu için yorulduğumuz yerde durup mangalı yakmıştık.*
  • zaman geçtikçe daha fazla bilinmesi orada yaşayan ve bu durumdan ekmek yiyen polonyalı vatandaşlarımızı mutlu ediyordur belki ama kalabalıklaşması ve o eski nezihliğini yitirmesi ile beni çileden çıkaran durum. ne kıskancız her şey sadece bizim olsun istiyoruz ama o doğa o huzur yok oldu mu bir anlamı olmayacak oranın da. ayrıca her yıl haziran ayında düzenlenen kiraz festivali de görülmeye değerdir. polonyadan gelen folklor ekibinin dansları muhteşem.
  • bir zamanlar izmir alsancak' da şarküteri iken şimdi sarnıç' daki fabrikasında muhtelif süt ürünleri imalatı yapan bir işletmenin ünvanı ve markasıdır..
  • bazı lokanta ve pansiyonlarında "geleneksel köy kahvaltısı vardır" ibaresini görmemle dilemmalara düştüğüm ithal köy.

    şimdi buranın sahibi lehler olunca, hangi geleneğe uygun kahvaltı veriyorlar acaba?

    "ağa bize iki geleneksel kahvaltı aç" desem... önüme, polonya usulü domuz pastırması ve leh çayından ibaret geleneksel polonya kahvaltısı gelir mi ki?

    allah allah?!?
  • sehirden kacmak icin yer ararken gorduk ki burasi sehirden beter hale gelmis. pazar sabahi igrenc bir trafik, tiklim tiklim dolu mekanlar. gidisi sikinti donusu ayri sikinti.

    (bkz: stella)
hesabın var mı? giriş yap